Alman hükümetinin Suriye Koordinatörü Tobias Lindner, Türkiye’nin Rojava konusunda siyasi bir çözüm konusunda iyimser olduğunu belirterek, “Türk mevkidaşımla görüşmelerimden duyduğum kadarıyla, bu süreci dikkatli bir şekilde yönetmek istiyorlar. Ben bunu böyle değerlendiriyorum. Onların Almanya'dakinden farklı bir rolleri var ve tabii ki onlar Suriye'nin komşu ülkesi ve PKK saldırılarından daha fazla etkileniyorlar, aynı zamanda kendilerini izole etmek istemiyorlar. Siyasi seçeneklerinin olduğunu anlamışlar ve biz bu siyasi seçeneği destekliyoruz” dedi.
Almanya’nın siyasi bir sürece destek vereceklerinin altını çizen Tobias Lindner, “PKK silah bırakmalı ve şu anda Suriye'deki durumun farklı olduğunu idrak etmeli. Suriye'yi Türkiye'ye saldırmak için bir üs olarak kullanabileceği bir dönemin kesinlikle sona erdiğini anlamlı” ifadelerini kullandı.
Başkan Mesud Barzani ile DSG Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin görüşmesini değerlendiren Alman yetkili, şunları:
“Almanya'nın da terör örgütü olarak kabul ettiği PKK ile Kürtler arasında net bir ayrım yapmalıyız. Kürtler PKK ile eşit değildir ve bu ayrımı yapmamız çok önemlidir, bu yüzden herkes için güvenlik gerekli bir meseledir. Türkiye için de, bu da siyasi bir sürece ihtiyaç duyar. Biz tüm tarafları teşvik ediyoruz. Şam'daki yöneticileri ve ayrıca DSG'yi, siz de az önce Mazlum Abdi'ye atıfta bulundunuz, bu siyasi sürecin tüm taraflarıyla birlikte katılmaları için tüm tarafları teşvik ediyoruz.
Biz inanıyoruz ki bir sonraki adımda Suriye'deki tüm milisler, sadece Kürt savaşçıları değil, tüm milisler Suriye silahlı kuvvetleri veya Suriye güvenlik güçlerine entegre olmalılar.”
Suriye’de önümüzdeki süreçte yazılması beklenen anayasada şeriat kanunlarına yer verilmesinden endişe duyduklarını dile getiren Lindner, “Tabii ki, birçok endişemiz var, bizi endişelendiren bazı şeyler duyduk, örneğin okullardaki eğitim programı hakkında. Biliyorsunuz anayasanın yazılması gerekiyor, şeriattan veya başka herhangi bir dini kitaptan kopyalanmamalı, halk tarafından karar verilmeli ve insan haklarını korumalı ve garanti altına almalı” dedi.
Alman hükümetinin Suriye Koordinatörü Tobias Lindner Rûdaw TV sunucusu Nwenar Fatih’in sorularını yanıtladı:
Rûdaw: Sayın Lindner, Kürdistan'a hoş geldiniz.
Tobias Lindner: Teşekkürler.
Rûdaw: Dün Kürdistan Bölge Başkanı Sayın Neçirvan Barzani ile bir araya geldiniz, başkanlıktan yapılan açıklamaya göre görüştüğünüz konulardan biri hükümetin kurulmasıydı. Bölgenin mevcut durumu göz önüne alındığında hükümet kuruma çalışmalarının gecikmesi sizin için endişe verici mi?
Tobias Lindner: Biliyorsunuz, bizim için dünyanın her bölgesinde kiminle konuşacağımızı bilmek önemlidir. Irak Kürdistan Bölgesi’nde seçimlerin yüksek bir katılım oranıyla (%70’in üzerinde) yapılmış olması büyük bir başarıdır. Ancak şimdi bizim için önemli olan, gelecek hükümetin kim olacağıdır. Sabırsız değiliz; koalisyon müzakerelerinin zaman aldığını biliyoruz. Ancak bu sürecin sonuçlanması ve hükümetin kurulması önemli.
Rûdaw: Siz ayrıca Sayın Başkan Mesud Barzani ile de bir araya geldiniz, birlikte Suriye'nin kuzeydoğusunu değerlendirdiniz. Birkaç gün önce DSG Komutanı Mazlum Abdi buradaydı ve Sayın Barzani ile görüştü ve şu anda görüşmeler sürüyor. Ayrıca Alman Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Aralık ayının sonunda Mazlum Abdi ile görüştü, oradaki durum hakkında ciddi endişeler olduğu belliydi. Sayın Barzani ile görüşmenizden sonra şimdi durum hakkında iyimser misiniz?
Tobias Lindner: Alman hükümeti, tüm Suriyeliler ve Suriyeli Kürtler için güvenli bir siyasi yol olduğuna inanıyor. Ayrıca, PKK ile Kürtler arasında net bir ayrım yapılması gerektiğini düşünüyoruz. PKK, Almanya’da da bir terör örgütü olarak kabul ediliyor. Kürtler PKK ile eşit değildir ve bu ayrımı yapmak son derece önemlidir. Bu, Türkiye için de geçerli bir meseledir. Herkesin güvenliği sağlanmalı, bunun için de siyasi bir sürece ihtiyaç vardır. Biz, Şam’daki yönetimi ve DSG’yi siyasi sürece katılmaya teşvik ediyoruz. Biz inanıyoruz ki bir sonraki adımda Suriye'deki tüm milisler, sadece Kürt savaşçıları değil, tüm milisler kendilerini Suriye silahlı kuvvetleri veya Suriye güvenlik güçlerine entegre olmalı.
Rûdaw: Sayın Başkan Barzani'nin çabalarının bir şekilde Türkiye'yi operasyonları durdurmaya ikna edebileceğini veya en azından Suriye'nin kuzeydoğusundaki liderlerle siyasi diyaloğa başlayabileceğini düşünüyor musunuz?
Tobias Lindner: Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin Ankara ile iletişim kurması bizi memnun ediyor. Geçtiğimiz Noel’de Dışişleri Bakanımızla birlikte Ankara’yı ziyaret ettim. Tüm taraflara aynı mesajı iletmek önemli Şam'dakilere ve General Mazlum'a ve ayrıca Türk dostlarımıza da: Suriye’den Türkiye’ye hiçbir tehdit olmamalı ve Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı. Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt nüfusun güvenliği de garanti altına alınmalı. Bunun askeri değil, siyasi bir yolla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.
Rûdaw: Bu siyasi yolun şu anda mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?
Tobias Lindner: Tüm taraflarda istek olursa elbette mümkün.
Rûdaw: Peki şu anda böyle bir talebi görüyor musunuz?
Tobias Lindner: Bu talebi görüyorum, ancak Türk mevkidaşımla görüşmelerimden duyduğum kadarıyla, bu süreci dikkatli bir şekilde yönetmek istiyorlar. Ben bunu böyle değerlendiriyorum. Onların Almanya'dakinden farklı bir rolleri var ve tabii ki onlar Suriye'nin komşu ülkesi ve PKK saldırılarından daha fazla etkileniyorlar, aynı zamanda kendilerini izole etmek istemiyorlar. Siyasi seçeneklerinin olduğunu anlamışlar ve biz bu siyasi seçeneği destekliyoruz. Bunun sahada başka aktörlere de ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Bu yüzden PKK'nin silahlarını bırakması gerektiğini ve şu anda Suriye'deki durumun farklı olduğunu idrak etmeli. Suriye'yi Türkiye'ye saldırmak için bir üs olarak kullanabileceği bir dönemin kesinlikle sona erdiğini anlaması gerekiyor.
Rûdaw: Öyleyse PKK'nin artık Suriye'de bir geleceği yok doğru mu?
Tobias Lindner: Eğer kişisel görüşümü soruyorsanız, evet gelecekleri yok ve silahlarını bırakmaları gerekiyor, onlar Suriye Kürtlerinin savunucusu değiller ki bir parçası olsunlar.
Rûdaw: Kobani'deki durum giderek tırmanıyor ve özellikle Tişrin Barajı yakınlarında. DSG'den bir açıklama yapıldı, şu anda tehdit altında olan baraja uluslararası bir barış gücünün yerleştirilmesini talep ediliyordu, böyle bir şey yapılabilir mi?
Tobias Lindner: Uluslararası barış gücü BM Güvenlik Konseyi'nin meselesidir. Biz baraj çevresinde olan bitenleri büyük endişeyle izliyoruz. Tüm tarafların itidalli davranması gerektiğini önemli buluyoruz. Baraj bölge için çok önemli, bu yüzden hepimiz, sadece Alman hükümeti değil, Amerikalı dostlarımız da aynı mesajla tüm taraflarla iletişim geçmeye çalışıyor. Taraflar itidal göstermeleri, çatışmayı durdurmalı ve bunun için siyasi çözüm aramalı.
Rûdaw: Suriye'nin mevcut sorunu çözümsüz kalırsa, daha fazla tırmanma ve iç savaş olasılığı var mı?
Tobias Lindner: Biliyorsunuz, Suriye'deki sorunu çözmek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekiyor. Esad ülkeyi terk ettiğinde bu, birçok Suriyeli için umut verici ve mutlu bir andı. Ancak elbette her şeyin daha iyi olacağının bir garantisi yok. Yine de önümüzde seçenekler ve fırsatlar var; Suriye’nin daha iyi bir geleceğe sahip olabileceğine inanıyoruz. Ülkem, geçmişte Suriye’ye siyasi olarak çok yatırım yaptı. Bir milyondan fazla Suriyeliye sığınma hakkı tanıdık ve insani yardım konusunda sadece Suriye’de değil, komşu ülkelerde de en büyük bağışçı konumundayız. Bu nedenle, Suriyelilerin gelecekte insan haklarına saygı duyulan, kadın haklarının korunduğu ve herkesin dâhil olduğu bir siyasi geçiş süreciyle istikrara kavuşmuş bir ülkede yaşayabilmesi için çabalıyoruz. Tüm Suriyelileri kapsayacak bir yaklaşım benimsemek çok önemli. İster Kürt, ister Alevi, Dürzi, Hristiyan ya da Müslüman olsun, herkesin haklarına saygı duyulan bir Suriye inşa etmek için şimdi elimizde bir fırsat var ve bunu değerlendirmeliyiz.
Rûdaw: Suriye konusunda bahsettiğiniz bu noktalar hakkında, Şam'dan size ulaşan mesajları iyimser değerlendiriyor musunuz?
Tobias Lindner: Bu ayın başında, Dışişleri Bakanımız ve Fransa Dışişleri Bakanı’nın Şam’a gerçekleştirdiği ziyarete eşlik ettim. Ziyaret sırasında Ahmed Şara ile iki saatten fazla bir süre görüştük. Söyledikleri takdire değer ve olumlu şeylerdi, ancak açıkça belirtmek gerekir ki biz sadece HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ve Şam yönetiminin sözlerine değil, aynı zamanda eylemlerine de bakıyoruz. Sürece katılmaya ve ilk adım olarak bazı yaptırımları kaldırmaya çalışıyoruz. Ayrıca hızlı bir iyileşme ve yeniden yapılanma sürecine dahil olmayı hedefliyoruz. Ancak bunun için sahada bazı ön koşulların yerine getirilmesi gerekiyor. Biz, İslamcı bir yönetim modeli ya da buna benzer bir yapıya sahip bir ülkeye yatırım yapmak istemiyoruz. İnsan haklarına saygı duyulan, tüm toplulukların – her milliyet ve her dine mensup insanların – haklarının korunduğu, kadınların, kızların ve erkeklerin eşit şekilde yer aldığı bir Suriye ve Suriye halkı için bir gelecek istiyoruz.
Rûdaw: Yani Almanya'nın Suriye'ye bahsettiğiniz destek için şartları var mı?
Tobias Lindner: Destek asla şartsız olamaz. Çalışıyoruz ve bu süreçte açık bir tutum sergiliyoruz. Suriye halkının dostuyuz ve onların daha iyi bir geleceğe sahip olabilmeleri için yardım etmeyi hedefliyoruz. Ancak, yalnızca uluslararası toplumun bir parçası olan, BM Sözleşmesi’ne saygı gösteren ve siyasi süreçte kapsayıcılığı ve herkesin dahil edilmesini garanti altına alan bir ülkeye yatırım yapmaya çalışıyoruz.
Rûdaw: Bu şartlar insan hakları konusundaki bu noktalarla ilgili, herhangi bir siyasi şart var mı? Yani örneğin Suriye merkezi bir devletti, şimdi Kürtler bir tür özyönetim talep ediyor, tam federalizm değil ama bazı hakların elde edilmesini istiyorlar? Genel olarak Suriye'deki azınlıklar endişelerden biri ve gelecekleri konusunda endişe var, bunu Ahmed Şara ile görüştünüz mü?
Tobias Lindner: Bu, bizim işimiz değil ve böyle bir detay hakkında tavsiyede bulunmak da bize düşmez. Suriyelilere, “Fransa gibi merkezi bir sistem ya da Almanya gibi federal bir model benimseyin” demek doğru olmaz. Ancak Kürtlerden bahsettiniz ve Suriye’de başka topluluklar da var. Bu noktada çok net bir şey var: İnsan haklarına saygı, herkesin kendi dilini konuşabilmesi, kendi kültürünü yaşayabilmesi ve kendi dinine sahip olabilmesi Suriye’nin geleceğinin bir parçası olmalıdır.
Rûdaw: Suriye'nin gelecekteki anayasasına şeriat yasasının konulmasından endişeli misiniz?
Tobias Lindner: "Tobias birkaç saniye sessiz kalıp ne söyleyeceğini düşündü…
Rûdaw: Bu durumdan endişeli olduğunuzu anlıyoruz!
Tobias Lindner: Evet, evet. Tabii ki, birçok endişemiz var. Örneğin, okullardaki eğitim programı hakkında bizi endişelendiren bazı şeyler duyduk. Ancak itiraf etmeliyim ki bu bilgiyi ayrıntılı olarak doğrulayabilmiş değiliz. Yine de biliyoruz ki anayasanın yazılması gerekiyor. Anayasa, şeriattan veya başka herhangi bir dini kitaptan kopyalanmamalı; halk tarafından kararlaştırılmalı ve insan haklarını koruyup garanti altına almalıdır.
Rûdaw: Şam ziyaretinizde bunu hissettiniz mi?
Tobias Lindner: Benim için bu bir ziyaretti. Söylediğim gibi, duyduklarımız iyi görünüyor. Ancak şu anda önemli olan, gelecekte atılacak adımlardır. Almanya olarak bizim yeni bir anayasaya ulaşmamız dört yıl sürdü. İki ya da üç yıl içinde bir anayasanın yazılması konusunda analiz yapabilecek bir deneyimim yok. Burada esas mesele, önümüzdeki hafta ve aylarda hangi adımların atılacağıdır. Örneğin, ulusal konsey ne zaman ilk kez toplanacak? Yapısı nasıl olacak? Kaç kadın üye bulunacak? Bu konsey tüm toplulukları ve milliyetleri kapsayacak mı? Ayrıca bu konseyin amacı nedir ve yetkileri neler olacak? İşte bunlar şu anda çok önemli ve acil bir şekilde yanıtlanması gereken sorular.
Rûdaw: Şu ana kadar eylem yok, en azından sizin endişelerinizi giderecek kadar?
Tobias Lindner: Bildiğiniz gibi bu konsey henüz toplanmadı, hazırlık komitesi hakkında çalışma yaptıklarını duyduk. Süreci yakından takip ediyoruz ve söylediğim gibi bizim katılmamız için yerine getirilmesi gereken ön koşullar var.
Rûdaw: Söz konusu ön koşullar Alman koşulları mı yoksa Avrupa koşulları mı?
Tobias Lindner: Uluslararası koşulların olmasını umuyorum, çünkü ben Batı yaşam modelini bir bölgeye kopyalamak isteyen biri olarak konuşmuyorum, bu benim girişimim değil, temel insan hakları olan BM Sözleşmesi'ne saygı evrensel bir şeydir, dünya çapında bunun hakkında güvence verilmelidir.
Rûdaw: Suriye'de IŞİD tarafından kullanılabilecek bir güvenlik zafiyeti konusunda endişeler var, bunu nasıl izliyorsunuz ve şu anki değerlendirmeniz nedir?
Tobias Lindner: Biliyorsunuz mümkün olduğunca bilgi edinmeye çalışıyoruz, komşu ülkelerle konuşuyoruz ve bu bugün Erbil'de olmamın nedenlerinden biri de güvenlik zafiyetinin olmaması gerektiğini konusunda net bir mesaj vermek. Özellikle Suriye'nin kuzeydoğusunda. IŞİD hepimiz için bir güvenlik tehdididir. Burada Kürdistan Bölgesi'ndeki Kürtler için de Almanya'da bizim için de. Almanya'ya da saldırdıklarını gördük, bu yüzden güvenlik boşluğu olmaması için yapabileceğimiz her şeyi yapmaya çalışıyoruz.
Rûdaw: Sayın Tobias Lindner bize zaman ayırdığınız için çok teşekkürler, tekrar hoş geldiniz
Tobias Lindner: Çok teşekkürler.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın