Mutsuz ama özgür
Faik Öcal yazdı...
Faik Öcal yazdı...
“Bu ayın sonunda Türkiye’ye döneceğim. O zaman amcama karşı hiçbir minnetim kalmaz; her şeyi olduğu gibi söyleyeceğim.”
Faik Öcal yazdı...
K Saint Magnus Kilisesindeyim. Dokuz buçukta içeriye girdiğimde benden başka içeride kimse yoktu, görevlilerden başka. Sonra önümde oturan genç adam geldi. Kiliseye benim yaşlarımda genç bir adamın gelmesi beni şaşırtmıştı açıkçası.
Faik Öcal yazdı...
Ezidi Saher’in ilginç hikayesi
"Hayatımız güzellikleri tüketmekle geçiyor; bir türlü ne istediğimizi, neyi aradığımızı bilemiyoruz. Gök mavisini yitiriyoruz yabancısı olduğumuz gözlerde. Ruhumuzun hakiki güzellik talebini bastırıyoruz."
Almanya Gezi Notları (3)
Almanya Gezi Notları (2)
İnsanların arasına karışacağım, onları gözlemleyeceğim, hikayelerine şahitlik yapacağım
Bazı kaynaklarda ailenin Besnili olduğunu öğrendiğimde daha çok şaşırtmıştım
Faik Öcal yazdı: CHP’li belediye başkanlarına açık mektup
Bense dudaklarımda Musa Anter ıslığı, gözlerimde İnce Memed şafağı, dilimde Ahmet Kaya şarkıları, kalbimde ince sızılar, aklımda delice sorular, kollarımda kayıp evlatlarını arayan anneler yaşama çalışacağım.
Şimdi dünyanın her yerinde Ebu Zer’in açtığı yoldan giden çöl sürgünleri var
Senin tekliğin ve benim yalnızlığım ancak böyle bir cümlede birlikte kullanılabilir, birbirini tamamlayabilir.
Gazali ve İbn Rüşd arkalarında yaralı bir kalp ve parçalanmış bir akıl bırakıp gidiyorlar.
Doğru, bugün benim doğum günüm, çeyrek küsur asırlık ölüm yıldönümüm.
Camide cemaatle namaz kılıyorum ama sanki hiç kimseler yok, tek başıma huzurunda durmuşum Tanrım.
Tanrı her şeyi önceden belirlemişse bizim irade özgürlüğümüz nerede kalıyor?
Adını kazıyacağım surlarına Rojen Barnas’ın kanayan kalbiyle, hep de kürdilihicazkâr makamında, Ciwan Haco’nun sesiyle
"Sana kötü bir haberim var insanoğlu"
Her dem muhalif olacağım; çünkü boynumda ziyadesiyle darağacı tuttum, katliam yükü taşıdım.
Ben hayatım boyunca hayvanları, çocukları ve delileri sevdim; hiç onlardan vaz geçmedim.
Dünya insanı Vallerstein’ın simüland’ına ve İkbal’in Ademabad’ına mahkum etmişti.
Her kes sonundan korksun, bilhassa da yolculuğun başlangıcını unutanla
HDP’nin amacı; omurgasını oluşturan, Kürt halkının haklarını muhafaza ederek, Türkiyelileşmek midir, yoksa solun tüm bileşenlerini içerisinde barındıran bir çatı parti olmak mıdır?
Halil İnalcık bu eserinde patron (devlet ricali) ve şair (kelam ehli) ilişkisini irdeler.
Alçaklığın Evrensel Tarihi’nde siyahlığın her tonu vardır. Siyahın bu tonlarına yakından bakalım. Siyahlığın en koyusunu ve en açığını görelim.
Muhaliflerin en büyük yanılgısı CHP’yi olduğundan başka görmek istemeleridir
Şahların devrildiğini gördüm rüyalarımda. Şahlar devrildikçe yola çıkma isteğim arttı, özgürlük tutkum had safhaya ulaştı
İtibar tutkun her şeyi bitirdi. Sevgiyi itibarına feda ettiğin gün her şeyin sonu oldu. Aramıza adressiz cinayetler, selamsız sabahsız geceler, çıldırtıcı sükunetler, ölümcül yalnızlıklar ve iğdiş edilmiş ilişkiler vs. girdi.
Dünyanın orta yerinde bir orman varmış ve bu ormanda her çeşit hayvan yaşarmış
Ateistleşme
Bir ölümden gelip bir başka ölüme gidiyordur piyon. Piyon için yaşamak, yaşamın anlamı şah için hayatını feda etmek, yaşamın değeri ise kutsal metinlere göre savaşmak ve şahlarını korumaktır.
Tarihin bilinen ilk kadın aktivisti Christina de Pizon feminizminin üzerinden asırlar geçti.
“Başlarken bilmeniz gereken, bir martının sınırsız bir özgürlük düşüncesine ve Yüce Martı düşüne sahip olduğu, bir kanat ucunuzdan diğerine tüm bedeninizin onun hakkında düşündüklerinizden başka bir şey olmadığıdır.”
Yüzündeki maskeleri ayırt edemiyorsun. Muktedir ve muhalif maskeler karışıyor yüzünün her yerinde. Kalbindeki yılanlar adalet kuşlarına yem oluyor, adalet kuşları zehirli yılanlara dönüşüyor. Her şey birbirine karışıyor. Her şey suni teneffüslere adanmış bir yanılsama, başı sonu olmayan bir yanılgı belki de
"Hala hayatta kalanlarımızın tek bir gayesi var: Yaşamak, kör bir kurşuna kurban gitmemek"
Kanımca bizim en büyük eksiğimiz sistematik ve oturmuş bir tarih felsefesine sahip olmayışımızdır.