HKN Energy Başkan Yardımcısı Zais: Dünya artık özellikle Kürdistan Bölgesi'ndeki durumu izliyor

05-10-2023
Roj Eli Zalla
Etiketler Mattew Zais HKN Energy Irak Petrol Kürdistan Bölgesi ABD Türkiye
A+ A-

Rûdaw TV’den Roja Ali Zalla, 27 Eylül 2023 tarihinde, Erbil’de bir dönem ABD Enerji Bakanı Yardımcısı olarak da görev yapan HKN Energy Başkan Yardımcısı Mattew Zais ile bir röportaj gerçekleştirdi.

Zais, Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatının durdurulmasının yarattığı mevcut durumun Kürdistan Bölgesi, Irak, Türkiye ve şirketler dahil "herkes için bir kaybet-kaybet durumu" olduğunu söyledi.

Herkes için kazançlı olacak bir çözüm bulunması gerektiğini vurgulayan Zais, “Hep birlikte ayda 1 milyar dolar zarar ediyoruz. Şu ana kadar 5 milyar dolar kaybettik. Bu, tahkim mahkemesinin belirlediği tazminat miktarından daha fazla” dedi.

Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatının yeniden başlaması konusunda iyimser olduğunu anlatan Zais,"Hepimiz açısından ekonomik gerçeklik hakim olacak ve sanırım boru hatları açıldığında ticari bir çözüm bulunması gerektiği duygusu ortaya çıkacak" diye konuştu.

Matthew Zais, şirket olarak boru hattı üzerinden varil başına 6 dolardan üretime ve ihracata başlamayı hiçbir koşulda kabul etmeyeceklerini vurguladı.

ABD’nin Kürtleri “yeni Irak deneyimine katılmaya ikna ettiğini” belirten Zais, “Bu nedenle uluslararası toplumun bu haklara saygı gösterilmesini sağlama konusunda rol oynayabileceğine inanıyorum” dedi.

Rûdaw: Bizimle olduğunuz için çok teşekkür ederim, Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatının yakın zamanda yeniden başlayacağını gösteren bazı yeni gelişmeler var. Bu yöndeki çabalara siz de katılıyor musunuz?

Matthew Zais: Teşekkürler, evet Rûdaw’da konuk ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Evet, tamamen dahil olduk. Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihracatının durdurulmasını, üretime nasıl devam edebileceğimizi konuştuk. Yani tam kapasite üretim ve ihracatın devam etmesi konularını kast ediyorum. Bunu Kürdistan Bölgesi, Irak, Türkiye ve ABD hükümetleri dahil tüm hükümetlerle görüştük.

Rûdaw: Peki bu çabalar hangi noktaya ulaştı?

Matthew Zais: Türkiye, mevcut sorunlara çözüm bulunduğunu ve her iki tarafın da boru hatlarının açılması konusunda teknik müzakerelere başladığını duyurdu. Sorunların detaylardan çıktığını her zaman söyledik, artık bu detayların nasıl çözüleceği, ne zaman olacağını ve boru hattının ne zaman açılacağını beklemek zorundayız.

Rûdaw: ABD'nin bu konulardaki tutumu nedir, sorunların çözümü ve Kürdistan'dan petrol sevkiyatının yeniden başlatılması konusunda aynı fikirdeler mi? Sudani yakın zamanda ABD'deydi, siz de ABD'deydiniz, bildiğiniz kadarıyla orada görüşmeler nasıl gitti?

Matthew Zais: Evet, başbakanın da aralarında bulunduğu Irak heyeti BM Genel Kuruluna katılmak üzere New York'taydı. Biz de New York'taydık ve BM toplantısının oturum aralarında birçok toplantı yapıldı. Sanırım Sudani, gerek açık ve gerekse de gizli görüşmelerde ABD’li yetkililerden Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerin devamını sağlaması ve Irak hükümeti ile Kürdistan Bölgesi Hükümeti arasındaki ekonomik ilişkileri garanti altına almasının ne kadar önemli olduğu yönündeki telkinleri defalarca duymuştur. Ayrıca Irak-Türkiye petrol boru hattının açılmasının önemini de. Kendisine bu beklenti defalarca iletildi. Kendisi de açıkça bu sorunun çözülmesi gerektiğinden bahsetti. Bence petrol ihracatının yeniden başlaması için sorunları nasıl çözecekleri artık Bağdat ile Ankara’ya kalmış durumda.

Rûdaw: ABD'li yetkililer sorunun çözümü konusunda ciddi mi, yoksa biraz mesafeli durup Kürtlerin ve Iraklıların sorunu kendi aralarında çözmesini mi bekliyorlar?

Matthew Zais: Evet, ABD'nin perde arkasında Türkiye ve Irak gibi tüm taraflarla yakın işbirliği içinde çalışarak petrol ihracatının yeniden başlamasını sağlamak için pek çok şey yaptığını düşünüyorum. Özellikle Irak konusunda, bütçe meselesinin yanı sıra petrol ihracatının durmasından bu yana ortaya çıkan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık nedeniyle ABD hükümetinin yoğun bir şekilde işin içinde olduğu kanısındayım. ABD hükümetiyle yaptığımız görüşmelerden edindiğim izlenime göre, bu siyasi ve ekonomik istikrarsızlığı çözmenin ABD için önemli olduğunu düşünüyorum. Petrol piyasası açısından da ABD hükümeti, özellikle petrol fiyatlarının bu hafta 90 dolar civarında işlem görmesi nedeniyle oldukça endişeli. Bazı uzmanlar petrol fiyatlarının 100 dolara çıkacağı tahmininde bulunuyor. Bu da dünya ekonomisini ve ABD ekonomisine büyük ölçüde etkileyecek. ABD'de artan enflasyon ve artan yakıt fiyatlarına ilişkin endişeler ortaya çıktı. Burada, Kürdistan'ın uluslararası alanda önemli bir aktör haline geldiği bir dönemde Kürdistan'dan petrol ihracatının durması dünyada petrol fiyatlarının artmasına neden olmuştur.

Rûdaw: ABD hükümetinin yetkilileri sizinle, yani buradaki yabancı petrol şirketleriyle de görüşüyor mu? Ne diyorlar?

Matthew Zais: Evet, ABD hükümetiyle çok iyi ilişkilerimiz var. Biliyorsunuz biz ve diğer iki ABD şirketi Kürdistan Bölgesi'nde çalışıyoruz ve birlikte petrol ve gaz sektörüne 5 milyar dolardan fazla yatırım yaptık. Dolayısıyla ABD'nin bu konuda önemli ticari çıkarları var.

Rûdaw: ABD şirketlerinin 5 milyar dolarlık yatırımı, petrol fiyatlarının artması sorunu ve şimdi petrol ihracatının durması... Sorum şu: Amerikalıların sorunun çözümü ve petrol ihracatının yeniden başlaması için buradaki taraflara yeterince baskı uyguladığını düşünüyor musunuz?

Matthew Zais: Sanırım bu sorunun cevabı ortaya çıkan sonuçlarda açıkça görülüyor. Beş aydan fazla zaman geçti ve petrol sevkiyatı henüz başlamadı, dolayısıyla herkesin daha fazlasını yapabileceğini söylemek doğru olur diye düşünüyorum. Belki de Amerika Birleşik Devletleri'nin yapabileceği şeylerden biri, boru hattının yeniden nasıl ne zaman açılacağı konusunda tüm taraflar ve ilgili şahıslarla yüz yüze oturup eylem takvimi üzerinde net bir anlaşmaya varmak için arabuluculuk yapmaktır. Tüm tarafların ABD'nin rolüne saygı duyduğunu ancak her zaman olduğu gibi daha fazla çaba gösterilebileceğini düşünüyorum. Boru hatlarının kapalı olduğu ve herkesin zararlı çıktığı böylesi bir ticari ortamda sorunları aşabilecek bir çözüm her zaman vardır. Çözüm bulup bulmayacakları belli değil ama her iki tarafın da talepleri olduğu açık. Irak hükümeti tahkim kararı karşılığında tazminat almak istiyor, Türkiye de bir şeyler almak istiyor çünkü kendi hesaplamalarına ve tahkimde hesaplanan faiz miktarına göre onlar da tazminat almaları gerektiğine inanıyor. Dolayısıyla tahkim ve kimin kime borçlu olduğu konusunda bir tartışma yaşanıyor. Bence başka bir şey de Bağdat'ın tahkimin kararının petrol ve gaz sektörüyle ilgili tüm konularla ilgili olduğuna yanlış bir şekilde inanması, ancak aslında karar Irak'ın mahkemeye sunduğu beş şikayetten yalnızca biri hakkında ve SOMO'nun onayıyla Ceyhan limanı üzerinden petrol ihracatının onaylanması konusunda.

Rûdaw: Yabancı petrol şirketlerine ve Irak hükümeti ile parlamentosunun varil başına belirlediği 6 dolarlık harcamaya gelecek olursak, bu konudaki tavrınız nedir, 6 dolara razı mısınız?

Matthew Zais: Hayır, hiç de değil. Rastgele belirlenmiş. Şunu söyleyeyim, 6 doların hiçbir dayanağı olmadığını ABD büyükelçisinin de desteğiyle Irak hükümetine açık ve net bir şekilde anlattık. Milyarlarca dolar yatırım yaparak bir hükümetle sözleşme imzalayan ve daha sonra yatırımın bedelini yerli şirketler de dahil diğer şirketlerin maliyetlerine göre alan hiçbir uluslararası petrol şirketi yoktur. Bağdat'a ve Irak hükümetine, bizim için ayrılan maliyetin yerli ve yabancı şirketlerin maliyetlerine göre hesaplanan tutarla dahi aynı olmadığını söyledik. Irak'ta yabancı şirketlere nasıl muamele edildiyse bizimle de öyle edilmesi gerektiğini söyledik. Çünkü Irak’ta petrol arama ve çıkarma konusunda bizimle aynı sözleşmeleri olan yabancı şirketlerin sözleşmeleri bizim Kürdistan Bölgesi'ndeki sözleşmelerimize çok benziyor ama onlar harcama listelerini her dört ayda bir Petrol Bakanlığı'na gönderiyorlar ve harcamalarının tamamını ürettiklerinden geri alıyorlar. Aldıkları tutar 30 ile 45 dolar arasında. Dolayısıyla Irak hükümetine, bize neden diğer yabancı şirketlerle eşit davranmadıklarını sorduk. Onların yatırımları da bizimkine benziyor. 6 dolar rastgele belirlenmiş bir miktardır. Bunun ticari bir anlamı yok, bu ticaret anlaşmamıza göre de değil ve o miktarla üretime devam edip yatırımlarımızın karşılığını geri kazanamayız.

Rûdaw: Bu konuyla ilgili iki soru var; birincisi bu konuyu Iraklılarla görüştüğünüzü söylemiştiniz, onların yanıtı ne oldu? İkincisi, petrol kuyularının jeolojisi, ömrü ve tarzı farklı olmasına rağmen burada 6 dolar ile orada 35 dolar sizce neden böyle büyük bir fark konuluyor?

Matthew Zais: Bunun, kabul edilen Irak bütçesinin ekonomik ve ticari gerçeklerden uzak olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Taraflardan hiçbirinin tamamen sahip olmadığı 400 bin varil petrol için pazarlık yaptılar, çünkü üretim karşılığında mülkiyetin bir kısmı yabancı şirketlere geri dönüyordu. Ayrıyeten Kürdistan Bölgesi'nde büyük yatırımlara yol açan sözleşmeler bütçe görüşmelerinde dikkate alınmadı ve 6 dolarlık yatırım bedeli belirlendi. Dolayısıyla mevcut Irak bütçesi ticaret ve sahadaki gerçek yatırımdan uzaktır.

Rûdaw: Yine de önceki soruma dönersem, bunu Iraklı yetkililere ilettiniz. Cevapları ve mazeretleri neydi?

Matthew Zais: Bakın Irak hükümetinde çok zeki insanlar var, petrol bakanı da dahil. Sorunu anlıyorlar. Sorun şu ki, bütçe kanunu bir şey söylüyor, yatırım gerçekliği ise başka bir şey. Bunun çok kolay bir iş çözümü olduğuna ve herkesin kazanacağına inanıyoruz, o da sorunların daha fazla siyasete karıştırılmasını gerektirmeyen bir çözüm bulmaktır. Sanırım artık herkes bunun farkına varmıştır. Şimdi durum kaybet-kaybete dönüşmüş durumda. ABD'li yabancı şirketler, tüm yabancı şirketler, Kürdistan Bölgesi Hükümeti, Irak hükümeti ve Türkiye hükümeti bu durumda kaybediyor. Hepimiz birlikte ayda 1 milyar dolar zarar ediyoruz. Şu ana kadar 5 milyar dolar zarar ettik. Baktığınızda bu, tahkim mahkemesinin belirlediği miktardan daha fazla. Hepimiz zarar ediyoruz. Bu nedenle sorunların ticari çözümü mümkün ve kolaydır. Çünkü ticari çözüm herkesin kazan-kazan formülüne geçmesini sağlar. Bu çözümü bulmamız lazım.

Rûdaw: Önceki soruya dönersek, 6 doların ticari açıdan mantıklı olmadığını söylüyorsunuz, sizin için uygun olan tutar nedir?

Matthew Zais: Belirli bir miktar yok, sözleşmelerimize bağlı. Her yabancı şirket farklı bir yatırım aşamasında. Irak'ta olduğu gibi yatırım aşamasında ortaya çıkan maliyetlerin karşılanması gerekiyor. Hepimizin üretim ve ulaşımda farklı maliyetleri var ve o paraları geri almamız gerekiyor ki o parayı zaten yatırımlara harcadık. Bu miktar rastgele bir ortalamayla değil, sözleşmelerle belirlenir.

Rûdaw: Eğer öyleyse Bağdat karar alsa dahi petrol ihraç etmeyeceğinize dair önceki uyarınız, bu konudaki tavrınız değişmedi?

Matthew Zais: Bu değişmedi çünkü ABD, Irak ve Kürdistan hükümetlerine kazan-kazan çözümü beklediğimizi açıkça ifade ettik. Tam üretime devam edebileceğimiz ve Irak-Türkiye Boru Hattı (ITP) aracılığıyla dünyaya petrol gönderebileceğimiz bir çözüm, ancak ticari bir çözüm bulunana ve sözleşmelerimizde yer alan maliyetler karşılanana kadar bunu yapmayacağız. Bu çözüm henüz bulunamadı, ancak bulunacağından eminiz çünkü bu herkesin çıkarınadır. Bu mesajı ABD hükümetine çok açık bir şekilde ilettik. ABD, dünya piyasalarındaki petrol fiyatlarından çok kaygılı, onlara, eğer boru hatları açılırsa ve petrolü üreten yabancı şirketlere ödeme yapacak ticari bir çözüm bulunmazsa boru hatlarının boş kalacağını söyledik.

Rûdaw: Bu ticari çözüm nasıl olmalıdır, sizin yorumunuz nedir?

Matthew Zais: Bizim yorumumuza göre Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nden ya da Irak hükümetinden sözleşmelerimizdeki parayı alacak şekilde olmalı.

Rûdaw: Yani bütün ödeme vaatleri?

Matthew Zais: Biliyorsunuz bir sözleşmemiz var, o petrolü nasıl satacağımıza dair bir anlaşmamız var, o petrolü piyasalarda nasıl satabiliriz diye bunun gözden geçirilmesi gerekiyor.

Rûdaw: HKN Başkan Yardımcısı olarak Kürdistan Bölgesi'ndeki petrol şirketlerinin durumunu herkesten daha iyi biliyorsunuz, yatırım, maliyet ve iş dengesini nasıl kuruyorsunuz? Ulaşabilecekleri bir denge var mı?

Matthew Zais: Herhangi bir iş ortamında yabancı yatırımcının işini yapmasına izin verilirse üretimde herhangi bir kısıtlama olmaz. Dolayısıyla üretim oranı, yatırımın ne ölçüde memnuniyetle karşılandığı ve sözleşmelerin tedbir ve garantilerine ne ölçüde uyulduğuna bağlıdır. Bu Kürdistan Bölgesi ve Irak için de geçerlidir. Daha da önemlisi, dünya artık Irak'ı izliyor. Irak yabancı yatırımın dikkatini çekebilecek yerlerden biri. Petrol ve doğalgaz açısından açısından yabancı yatırım çekmesi gereken en önemli alanların başında geliyor. Yatırımcıların yatırım yapacak birçok seçeneği ve başka birçok yer var. Dünya artık özellikle Kürdistan Bölgesi'ndeki durumu izliyor, Irak'ın yatırım için iyi bir yer olup olmadığını, yatırım konusunda güvenimiz olup olmadığını, yatırımlarına güvenip güvenemeyeceğini soruyor. Bu nedenle bence burada bizimle ve başkaları ile bu sorunun nasıl çözüldüğü, gelecekte yatırımcıların nasıl çalıştığımız ve Irak'ı nasıl gördükleri konusunda bir fikir oluşturuyor.

Rûdaw: Aslında bu durumun Kürdistan Bölgesi'nde gelecekteki yatırımlar üzerindeki uzun vadeli etkisini sorguluyorum, ancak ondan önce yabancı şirketlere yapılan ödeme farkına geri dönmek istiyorum. Irak buradaki yabancı şirketler için 6 dolar belirlemiş ancak Irak’taki diğer şirketler için 30 dolar. Eminim Amerikalılar da bunu biliyor ki siz de bunu ABD'li yetkililerle tartıştınız, aradaki bu kadar büyük farka tepkileri ne oldu?

Matthew Zais: Bütçenin nasıl yorumlandığı ve bütçenin üretim ve nakliye maliyetlerinin fiyatlandırılması konusunda ne söylediği konusunda hala çok fazla belirsizlik olduğunu düşünüyorum. Yabancı şirketler dünyaya petrol ihraç edip SOMO'ya verirse, SOMO da petrolü dünya piyasalarına satarsa para nereye gidecek? Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin işlettiği özel bir hesaba mı gidecek ve parayı yabancı şirketlere verilen kredilerin geri ödenmesinde kullanabilecek mi? Bağdat bu 6 doları yabancı şirketlere tazminat olarak mı ödeyecek yoksa sadece bu tutarı Kürdistan Bölgesi'ne petrol ve gaz üretimi için mi vermek istiyor? Bunlar çok farklı iki senaryo. Eğer sadece 6 dolarsa, yabancı şirketler petrol üretip SOMO'nun satması için boru hatlarına pompalamaz.

Rûdaw: Bu belirsizliği çözmek ve bir açıklama almak için bir çabanız oldu mu?

Matthew Zais: Sürekli olarak bunu açıklamaya çalışıyoruz. Çünkü söylediğim gibi bizler ve diğer yabancı şirketlerin ayakta kalabilmesi için sözleşmelerimizde ve yatırımlarımızda ticari netliğe ihtiyacımız var. Geçmişteki yatırımlarımız için de şeffaflığa ihtiyacımız var çünkü petrol ürettik ve paramız ödenmedi. Devam edebilmemiz için bu fonların sorunu nasıl çözülecek?

Rûdaw: Daha önce ABD'den bahsetmiştiniz, Sudani ABD'deydi, siz ve diğer şirketler onunla görüşüp bu konuları tartışabildiniz mi? Oradaki görüşmelerde yeni bir gelişme oldu mu? Sudani’nin ABD'li yetkililerle neler konuştuğuna dair bilginiz var mı?

Matthew Zais: Bir kısmıyla evet. Başbakan, New York Ticaret Odası'nın yanı sıra Irak ve Kürdistan Bölgesi'nde faaliyet gösteren yabancı işletme ve şirketlerle de görüştü. Durumun ve engellerin çok iyi farkında ve devam edebilmemiz için bir çözüm bulunması gerektiğini biliyor. Sanırım New York'ta yaptığı görüşmelerde birçok yetkili kendisine Kürdistan Bölgesi ile olan mali ve siyasi sorunların, özellikle de Türkiye üzerinden petrol ihracatı sorununun çözülmesinin önemli olduğunu açıkça ifade etti.

Rûdaw: Yabancı şirketlerin Kürdistan'da şu anda ne kadar petrol ürettiğini söyleyebilir misiniz?

Matthew Zais: Şu anki rakam elimde yok ama üretilebilecek petrolün yüzde 50'sinin üretileceğini söyleyebilirim. Elbette biz de dahil olmak üzere hiçbir yabancı firma üretim kapasitelerinin tamamını kullanamadı çünkü biz üretimi azalttık ve sadece iç piyasaya petrol satmaya odaklandık.

Rûdaw: Erbil'de ya da Kürdistan Bölgesi'nin başka yerlerinde uzun petrol tankerleri kuyrukları görüyoruz, bu petrolü siz mi üretiyorsunuz? Nereye gidiyor?

Matthew Zais: Biz de dahil yabancı şirketlerin ürettiği petrol Kürdistan Bölgesi'ndeki yerel rafinerilere gidiyor.

Rûdaw: Petrolün Kürdistan Bölgesi pazarları dışında başka bir yere gittiğine dair bilginiz var mı?

Matthew Zais: Hayır.

Rûdaw: İç pazara gidiyor diyorsunuz, içeride satılan petrolün parasını nasıl alıyorsunuz?

Matthew Zais: Bakın biz özel bir şirketiz, Irak'a yatırım yapan en büyük ABD şirketiyiz, Kürdistan Bölgesi'nin de en büyük yatırımcısıyız. Biz özel şirket ve yatırımcıyız ve rafineriler dahil Kürdistan'daki diğer özel şirketlerle iş yapma hakkımız var. Petrol ihracatına ticari bir çözüm bulunana kadar da bunu yapmaya devam edeceğiz.

R0ûdaw: Satış fiyatı hakkında bize ne söyleyebilirsiniz?

Matthew Zais: Fiyattan bahsetmek istemiyorum. Fakat iç piyasaya satmaya mecbur olduğumuz zaman fiyatı dış pazara sattığımızla bir olmuyor.

Rûdaw: Eğer bir çözüm bulunursa, yabancı şirketlerin daha önce yaptığı ihracat miktarına ulaşması ne kadar zaman alır?

Matthew Zais: Bu iyi bir soru, diğer yabancı şirketler hakkında konuşamam ama bizim tekrar tam üretime geçmemiz haftalar, aylar sürebilir. Ancak tam üretimden bahsettiğimiz zaman tekrar yatırım yapmamız ve para elde etmemiz gerekiyor. Mesela çalışanlarımızın yüzde 50'sini evlerine gönderdik, çalışanlarımızın yüzde 76'sı yerli halktan ve Iraklı Kürtlerden oluşuyordu. Yarısını eve göndermek zorunda kaldık, tekrar geri getirmek zorundayız. Üretimi tam üretim seviyesine getirmek için para harcamak zorundayız ve bu da paraya mal oluyor. Yabancı şirketler, paralarının boşa gitmeyeceğinden ve bu fonları ve geçmiş borçlarını bir kez daha geri ödeyecek bir iş çözümünün ortaya çıkacağından emin olmadıkları sürece parayı harcayamazlar.

Rûdaw: Çalışanlarınızın yüzde 50’si dediniz, bu çok büyük bir sayı.

Matthew Zais: Evet, oldukça kötü.

Rûdaw: Bunun yerel işgücü ve ekonomi üzerindeki etkisi ne oldu?

Matthew Zais: Bu çok kötü bir senaryo. İçinde bulunduğumuz durumu biz istemedik. Bu, hepimizin kaybettiği ve önlenebilecek bir senaryonun sonucudur. Herkes zarar etti, Irak halkı ve çalışanları zarar gördü, tüm hükümetler zararlı çıktı, biz zarar ettik ve hepimizin üzerinde yaşadığı yatırım ekonomisi mahvoldu ve insanlar sıkıntı çekti. Maalesef bazı çalışanlarımızı evlerine göndermek zorunda kaldık. Diğer yabancı şirketlerin de bizimkiyle aynı durumda olduğunu biliyorum. Irak'ın maaşlar da dahil olmak üzere bütçesini istikrarlı bir şekilde sağlayamaması nedeniyle Kürdistan halkının da sıkıntı çektiğini biliyoruz. Kürdistan'da ekonomik durumun olumsuz olduğunu görüyoruz. Bu durumun en kötü tarafı önlenebilir olmasıydı, bu nedenle hep birlikte bir çözüm bulmak için çalışmalıyız.

Rûdaw: Peki, en kötü senaryodan bahsedelim, diyelim ki anlattığınız ticari çözüm bulunamadı. Sizin için başka hangi seçenekler mevcut? Şimdi ne oluyor, böyle devam edebilir misiniz?

Matthew Zais: Devam edebiliriz.

Rûdaw: Yani sadece iç pazara yakıt satarak devam edebilir misiniz?

Matthew Zais: Bu petrolü bedava vermekten daha iyi.

Rûdaw: Evet, ancak örneğin bir tahkim mahkemesine veya başka bir mahkemeye şikayette bulunmak gibi başka seçeneğiniz yok mu? Yani sorunlara ticari bir çözüm bulmadan, bir grup siyasi aktörün uzun süredir üzerinde çalıştığı bir çözüm bulmadan, başka ne seçeneğiniz var?

Matthew Zais: Bakın yabancı petrol şirketleri, biz ve diğerleri, Irak Kürdistan Bölgesi'nde yatırım yapmaya ve iş yapmaya karar verdiğimizde, bu kararı çok dikkatli ve uzun bir hukuki durum analizi sonrasında verdik. Uluslararası hukuk açısından bakıldığında her zaman hukuki seçenekler vardır. Sözleşmelerimiz, özellikle de HKN'nin sözleşmeleri İngiliz hukukuna göre düzenlenmektedir ve bu kanuna göre anlaşmazlıklar Londra'daki Tahkim Mahkemesi'ne götürülmektedir. Biz bunu çok açık bir şekilde ifade ettik ve üyesi olduğumuz dernek Apikur da buna dikkati çekmiştir. Dolayısıyla bu seçenekler her zaman mevcuttur ve değerlendiriliyor.

Rûdaw: Diğer ülkelerdeki enerji sektörü çoğu zaman halkına sosyal ve ekonomik refah getiriyor. Burada da bir süre gözle görülür bir ilerleme oldu. Kürdistan'ın petrol ihracatının askıya alınmasının bu gelişmeleri tersine çevirdiğini düşünüyor musunuz?

Matthew Zais: Petrol ve gaz sektörüne yatırım olmasaydı Kürdistan Bölgesi'nde gördüğümüz gelişmeler gerçekleşmeyecekti diye düşünüyorum. Kürdistan Bölgesi Hükümeti çeşitli projelerle ekonomisini çeşitlendirmeye çalışıyor ancak gerçek şu ki Kürdistan Bölgesi'nde petrol ve gaz sektörüne yapılan yatırım diğer tüm yatırımlardan daha fazla ve uzun süre ekonominin ana motoru olmaya devam edecek. En iyi ihtimalle çeşitlendirilmiş bir ekonomi kendi kendini idame ettirebilir ama burada petrol ve gaz ekonominin önemli bir bölümünü oluşturuyor.

Bakın burada oluşturulan senaryo çok kötü bir senaryo. Çünkü bugün ABD'nin ulusal güvenlik ortağı olan Irak Kürdistan Bölgesi’nin petrol ihracatı sıfır varil. Bugün İran günde yaklaşık 2 milyon varil ihraç ediyor. Venezuela petrol ihraç ediyor, Rusya petrol ihraç ediyor, ABD'nin rakip olarak gördüğü tüm taraflar, dünya piyasalarında petrol fiyatlarını istikrara kavuşturmak ve enflasyonu kontrol altına almak için büyük miktarda petrol ihraç ediyor. Kürdistan Bölgesi'nin kapalı olduğu gerçeğini, Irak anayasasının hazırlanmasında çok büyük rol oynayan ABD'nin yeni Irak deneyiminin bir parçası olmaya ikna etmek için Kürdistan Bölgesi'ne verilen sözleri hepimiz hatırlamalıyız. Üst düzey ABD’li yetkililerin ve diğerlerinin bu durumun yarattığı engelleri anlayacağını umuyorum. Çözüm ihtiyacının büyük önemini hissetmelerini umuyorum.

Rûdaw: Bu ilginç çünkü petrol fiyatlarındaki dalgalanma nedeniyle ABD diğer ülkelerin daha fazla petrol ihraç etmesini sağlamaya çalışıyor. Irak ile Kürdistan Bölgesi arasındaki sorun teknik olmaktan çok siyasi gibi görünüyor. Farklı bir biçimde sormak istiyorum; Irak, petrol parasının ne olacağı ve üretimin ne kadara mal olacağı veya olmayacağından ziyade, konunun siyasi boyutuyla (Kürdistan Bölgesi'nin kendi adına petrol ihraç etmemesi) ilgileniyor gibi görünüyor. Sizce bir çözüm mümkün mü? Sorumun ikinci kısmı, sorunların kaynağının çözülmesi gereken daha büyük siyasi sorunlar olduğu halde, ABD'nin sorunun daha küçük bir kısmına odaklanıp Kürdistan Bölgesi ve Irak'a teknik sorunlarını çözmeleri için baskı yapıyor mu? Kaldı ki sorunların kaynağı büyük oranda siyasidir ve çözülmesi gerekiyor.

Matthew Zais: Diğer ülkelerde olduğu gibi Irak'ta da siyasetin çok karmaşık olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz diye düşünüyorum. Böyle bir durumda odaklanılması gereken şey siyasetin ekonomik büyümeyi engellemesine izin vermemek, ancak bir çözüm bulmamız gerekiyor. ABD hükümetinin, yeni Irak'ın ve anayasasının oluşturulmasında oynadığı büyük bir rol var. Irak anayasasında yer alan federalizmin hayata geçirilmesi için anayasanın ve anayasal hakların nasıl uygulandığını ve bunlara nasıl saygı duyulduğunu araştırmak gerekebilir. Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasında önemli bir rol oynadığı federalizmin.

Bakın, Kürtlerin bu yeni Irak deneyimine katılma seçeneği vardı. ABD, Irak Kürdistanı'nı anayasada yer alan haklar temelinde yeni Irak deneyimine katılmaya ikna etti. Bu nedenle uluslararası toplumun bu haklara saygı gösterilmesini sağlama konusunda rol oynayabileceğine inanıyorum. Burada mesele siyasetin kontrolden çıkmaması, anlamsız senaryolar üretilmemesi, herkesin zararına olacak durumlar yaratmaması için anayasanın ne gibi önlemler sağladığıdır diye düşünüyorum.

Rûdaw: Son sorularımı sorayım, ABD'nin oynayabileceği rolü oynadığını düşünüyor musunuz?

Matthew Zais: Daha fazlasını oynayabilir.

Rûdaw: Daha fazla mı?

Matthew Zais: Kesinlikle.

Rûdaw: Neden daha fazlasını yapmıyor?

Matthew Zais: Bakın, dünya karmaşık bir yer ve birçok zorluk var. Ukrayna, Rusya ve Çin meselesi var, İran meselesi var ve soru, Irak Kürdistan Bölgesi meselesinin ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarının bir parçası olup olmadığıdır. Askeri açıdan hala bir parçası ve umarım siyasi ve ekonomik olarak ulusal güvenlik çıkarlarının bir parçası olarak kalır. Fakat Amerika Birleşik Devletleri'nin ulusal güvenlik çıkarlarının bir parçası olarak kalmak başlı başına bir zorluktur.

Rûdaw: Ancak Kürdistan Bölgesi bu çıkarların bir parçası olmasa bile petrol fiyatı bu çıkarların bir parçasıdır.

Matthew Zais: Elbette.

Rûdaw: Durum nereye doğru gidiyor, iyimserlik oluşturacak bir durum görünüyor mu?

Matthew Zais: Herkesin mevcut durumun kendileri için bir kaybet-kaybet durumu olduğunu ve bir kazan-kazan çözümü bulunması gerektiğini düşündüğü konusunda iyimseriz. Böyle bir çözümün karmaşık siyasi sorunların üstesinden gelebileceğini umuyorum. Eninde sonunda ekonomik gerçekliğin hakim olacağını düşünüyorum ve boru hatları açıldığında ticari bir çözüm bulunması gerektiği hissinin ortaya çıkacağını düşünüyorum, bu konuda iyimseriz. Bu tüm Iraklıların çıkarına olacaktır. Aslında belirtmek istediğim son nokta, asıl kaybedenlerin Iraklılar olduğudur. Bu durumun asıl kaybedenleri Kürdistan Bölgesi'ndeki Kürtler, Federal Irak'taki Iraklılardır. Yabancı yatırım konusunda zarar ediyorlar. Irak'ın yatırım için iyi bir yer olup olmadığı sorgulanıyor. Iraklılar, elektrik, içme suyu ya da temiz hava gibi temel hizmetlere büyük ihtiyaç duyuyor ve bu da ilgili gazın yakılması nedeniyle kıt oluyor. Dolayısıyla Irak halkının, siyasilerin harekete geçmesine ve çözüm bulmasına ihtiyacı var. Çünkü mevcut senaryodan onlar zarar görüyor.

Rûdaw: HKN Energy Başkan Yardımcısı Mattew Zais, bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

Matthew Zais: Teşekkürler

Matthew Zais kimdir?

Atlantik Konseyi'nin Orta Doğu Güvenlik Girişimi kıdemli üyesi olan Zais, aynı zamanda Hillwood ve HKN Energy şirketlerinin hükümet işlerinden sorumlu başkan yardımcısıdır.

Daha önce iki yıl boyunca Beyaz Saray'da Ulusal Güvenlik Kurulu'nda Irak ve Kürdistan İşleri Direktörü olarak görev yaptı.

Zais ayrıca ABD Enerji Bakanlığı'nda uluslararası ilişkilerden sorumlu baş sekreter yardımcısı olarak görev yaptı.

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli