Ekim ayları Irak için pek çok konuda dönüm noktası haline gelmiş durumda. Nitekim 3 Ekim Irak’ta “Ulusal Bağımsızlık Günü” olarak kutlanıyor. 3 Ekim 1932 tarihi Irak’ın İngiltere mandasından kurtularak Milletler Cemiyeti’ne bağımsız bir ülke olarak kabul edildiği tarih. Öte yandan 2005’in Ekim ayında, ülkenin Saddam Hüseyin sonrası “kurucu anayasası” olarak ifade edilebilecek Anayasa referandumu gerçekleştirilerek kabul edilmiş ve ülkenin mevcut düzeni bu anayasal temel üzerine kurulmuştu. Diğer taraftan 2014 – 2017 yılları arasında yaklaşık üç yıl boyunca Irak topraklarının bir kısmını işgal ederek kontrolü altında tutan terör örgütü Irak – Şam İslam Devleti (IŞİD) isimli yapının temeli olarak bilinen ve ABD işgaline karşı Sünni direniş gruplarının çatı organizasyonu olan “Mücahit Şura Konseyi” ve Irak el-Kaidesini bir araya getiren “Irak İslam Devleti” isimli oluşumun kuruluşu da Ekim 2006’da ilan edilmişti.
Yine Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) Eylül 2017’de düzenlediği “bağımsızlık referandumu”nun ardından 2003’ten sonra Erbil, Süleymaniye ve Duhok dışında IKBY’nin kontrolünde bulunan ancak merkezi hükümete bağlı vilayetlerin idari sınırları içerisinde kalan ve “tartışmalı bölgeler” olarak ifade edilen bölgelere yönelik olarak 16 Ekim 2017’de Irak merkezi hükümeti tarafından askeri operasyon yapılmış ve söz konusu bölgelerdeki kontrol Irak merkezi hükümetine geçmişti. Bu süreç yine özellikle 2003 sonrası Irak tarihi açısından önemli dönüm noktalarından biri olmuştu.
10 Ekim 2021’de yapılan seçimlerin ardından hükümet kurma süreçleri ile ilgili yaşanan olaylar neticesinde kaotik bir süreç yaşayan ve hala hükümetin olmadığı Irak’ta Ekim ayı yine önemli gelişmelere gebe olabilir. Zira Ekim 2018’de Adil Abdülmehdi tarafından kurulan hükümet, Ekim 2019’da yaşanan protesto gösterilerinin ardından feshedilmişti. Bu süreçle birlikte Irak’ta ilk kez bir başbakan istifa etmiş ve erken seçim kararı alınmıştı. Bu süreçte sokağa çıkan göstericiler ülkedeki gelişmeler nedeniyle yaşananlara “Ekim Devrimi” adını vermişti. Yaklaşık bir yıldır yeni hükümetin kurulamadığı Irak’ta, Erbain törenleri nedeniyle sessiz günler geçiriliyor olsa da “fırtına öncesi sessizlik” olmasından korkuluyor. Nitekim özellikle Şii gruplar arasında yaşanan hükümet kurma geriliminin ardından Mukteda es-Sadr taraftarlarının sokağa dökülmesiyle başlayan süreçte, parlamento binası, cumhurbaşkanlığı sarayı gibi yerlerin de dahil olduğu alanların protestocuların kontrolüne geçmesinin ardından, diğer Şii grupların da taraftarlarının sokağa inmesinin ardından çatışmalar yaşanmıştı. Her ne kadar mevcut durum itibariyle çatışmalı ortam bastırılmış olsa da Irak Federal Yüksek Mahkemesi’nin (IFYM) aldığı son kararla birlikte, Irak’taki kilidin kolay kolay çözülmeyeceği görülüyor.
IFYM 7 Eylül’de Sadr Hareketi’nin Irak Parlamentosu’nun feshedilmesine yönelik talebini değerlendirmek üzere bir toplantı yapmıştı. IFYM’den yapılan açıklamada, mahkemenin yetkilerinin, Irak Anayasası’nın 93. maddesi ve Federal Mahkeme Kanunu’nun 4. maddesi ile sınırlandırılmış olduğu belirtilerek parlamento feshinin, mahkemenin yetkisinin dışında olduğu kararı verilerek talep reddedildi. Bu karardan önce mahkeme dört kez konuyu görüşmek üzere toplanmış ve kararı ertelemişti. Irak devlet televizyonuna göre, parlamentonun feshedilmesi için IFYM’ye bine yakın başvuru yapılmıştı. Diğer yandan Irak Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan da konuya ilişkin bir açıklama yaparak, “Federal Mahkemenin meclisi feshetme yetkisi yoktur. Meclisi feshetme yollarından biri, üyelerinin üçte birinin talebi veya başbakan ve cumhurbaşkanının onayıdır” ifadesinde bulundu. Zeydan, yaptığı açıklamada, “Temsilciler Meclisinin feshini isteyen bir talep var, ancak Anayasanın 64. maddesine göre meclisin feshedilmesinin, bizzat Temsilciler Meclisine verilmiş olması nedeniyle mahkeme talebi reddetti” ifadesini kullandı. Mukteda es-Sadr’ın taraftarlarını sokağa dökmesinin ardından dile getirdiği parlamentonun feshedilmesi ve erken seçimlere gidilmesi talebi IFYM’nin kararı ile birlikte resmi makamlarca reddedilmiş oldu.
Sadr’ın Vatanı Kurtarma İttifakı çatısı altında bir araya geldiği KDP ve Sünnilerin oluşturduğu Egemenlik Koalisyonu tarafın parlamentonun işleyişine devam etmesi yönünde açıklamalar yapılmıştı. 11 Eylül’de Erbil’de bir araya gelen Mesud Barzani, Muhammed Halbusi ve Hamis Hançer parlamentonun çalışmalarını sürdürmesi ve işleyişine devam eden bir parlamentoda erken seçim kararı alınması gerektiğini vurgulamıştı. Bu yönüyle bakıldığında, erken seçimlerin yapılması noktasında Vatanı Kurtarma İttifakı tarafından bir ortak fikir ortaya konabilirken; Sadr’ın ısrarla direttiği parlamentonun feshi noktasında ayrışmaların olduğu anlaşılıyor. Sadr’ın müttefikleri Kürt ve Sünni siyasi oluşumların bu tavrını Sadr’ın olmadığı bir olası hükümet kurma sürecine dair denge politikası olarak da okumak yanlış olmaz. Zira Sadr’ın geri adım atarak parlamentonun işleyişi ile birlikte erken seçimlere gidilmesine yeşil ışık yakması söz konusu siyasi oluşumları da parlamento içinde yeni ittifaklar aramaya itebilir. Hükümet kurma sürecinde İran yanlısı siyasi oluşumlarla müzakere masasına oturma olasılıkları olan Kürt ve Sünni grupların böyle bir senaryo için de pozisyon almaya başladıkları değerlendirilebilir.
IFYM’nin kararı sonrasında Sadr’ın nasıl bir tutum izleyeceği de hükümet kurma sürecinin gidişatı ile ilgili belirleyici olacak. Zira Kanun Devleti Koalisyonu’ndan yapılan açıklamada Erbain törenleri sonrasında parlamentonun oturumlarına devam edileceği ve hükümetin kurulacağı ifade edilmişti. Bu noktada Sadr’ın IFYM’nin kararına tepki olarak tekrar taraftarlarını sokağa çağırma olasılığı da göz ardı edilmemeli. Zira Sadr Hareketi’ne bağlı milletvekillerinin parlamentodan çekilmesi ile birlikte elinde başka bir araç kalmayan Mukteda es-Sadr’ın, her ne kadar önceki yaşananlar nedeniyle sokaktan taraftarlarını çekmesine rağmen yeniden sokağı işaret etmesi sürpriz olmaz. Bu olasılığın gerçekleşerek hükümet binalarının tekrar göstericiler tarafından basılması durumunda yeniden bir siyasi tıkanıklık yaşaması şaşırtıcı olmayacak. Öyle ki Irak güvenlik güçleri de benzer bir senaryodan endişe ederek IFYM’nin kararının hemen ardından güvenlik tedbirlerini arttırdı ve Yeşil Bölge’de bulunan Hükümet Sarayı beton bariyerler ile kapattığı görüldü. Bu doğrultuda özellikle IFYM’nin Kanun Devleti Koalisyonu tarafından Muhammed Şiya Sudani'nin başbakanlık görevine aday gösterilmesinde kararlı olunduğunun vurgulanması ile Erbain törenleri ardından Irak’taki tansiyonun tekrar yükselebileceğini beklemek yanlış olmayacak. Bu anlamıyla gelecek Ekim yeni tarihi gelişmelere gebe olabilir.
Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın