Haber Merkezi – Ortadoğu turuna başlayan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Türkiye’nin Rojava’ya yönelik askeri operasyonuna ve Esad yönetimi ile normalleşmeye karşı olduklarını yineledi, İran’a yönelik ise diplomaside sonuç alınamazsa askeri seçeneğin masada olduğu mesajı verdi.
Bölgede gerilimin arttığı bir dönemde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Ortadoğu turuna başladı. Blinken, Mısır, İsrail ve Batı Şeria’da 31 Ocak'a kadar temaslarda bulunacak.
Blinken Ortadoğu turuna ilişkin Al Arabiya’nın sorularını yanıtladı.
"İran'nla ilgili endişelerini gidermenin en etkili yolunun diplomasi ancak diğer seçenekler de masada"
İran’a ilişkin gelen soruyu “İran'ın nükleer programıyla ilgili endişelerini gidermenin en etkili yolunun diplomasi olduğuna inanmaya devam ediyoruz. Diplomasi asla masadan kalkmaz. Ancak Başkan Biden, İran'ın nükleer silah edinmemesi konusunda kararlı olduğumuzu ve bunun olmamasını sağlamak için her seçeneğin masada olduğunu da açıkça belirtti. Ama bizim tercih ettiğimiz yol diplomasi olurdu” dedi.
“Buna askeri seçenek de dahil mi?” sorusuna “Her şey masada” yanıtını verdi.
İran’ın protesto gösterilerini acımazsızca bastırarak hak ihlali yaptığını söyleyen Blinken, İran'ın Ukrayna'ya yönelik savaşta Rusya'ya dronlar ve potansiyel olarak diğer silah sistemleri sağlayarak desteklediğini belirtti. Ve bunun birçok ülkeyi endişelendirdiğini kaydetti.
"Askeri çabalarımızın amacı çaydırıcılık, saldırı öncesi düşünmeyi sağlamak"
İsrail’in bölgedeki tatbikatının İran’ı caydırmak amacıyla mı gerçekleştiriliyor sorusuna ABD Dışişleri Bakanı şöyle yanıtladı:
“Tüm askeri çabalarımız, caydırıcılık fikri göz önünde bulundurularak tasarlandı - yani, olası bir saldırı öncesi iki kez, üç kez düşünmesini sağlamaya çalışmak. İşte caydırıcılık budur. Ve bunu gösterebilmek ve saldırganlık gelirse hazır olduğunuzdan emin olmak önemlidir. Ve caydırıcılık işe yaramazsa, kendinizi etkili bir şekilde savunabilecek durumda olduğunuzu da.”
“Birleşik Devletler, kendilerine baskı yapan rejimi değiştirmek isteyenleri her zaman desteklemektedir. Neden İran için durum böyle değil?” sorusuna ise “İran halkını destekliyoruz ama bu kararlar onların” dedi.
Blinken ‘İran’ın protestolar dış güçlerin işi’ tezini güçlendireceği için İran halkının kendi iradesi ve kararı ile protestoları yürütmesi gerektiğinin altını çizdi.
ABD ile Suudi Arabistan arasındaki OPEC+ gerilimine ilişkin ise Blinken “Suudi Arabistan ile onlarca yıldır, nesiller boyunca, önemli bir ilişkimiz var. Ekim ayında OPEC+ kararıyla ilgili dile getirdiğimiz endişelerimiz vardı. Bence o zamandan beri Suudi Arabistan'ın bazı çok olumlu şeyler yaptığını gördük - örneğin, bu Rus saldırganlığı karşısında Ukrayna'ya çok önemli destek, insani destek sağlamak; Birleşmiş Milletler'de Rusya'nın saldırganlığına karşı BM Tüzüğü'nün – fiilen – oylanması; dünyadaki en kötü insani durumlardan biri olan Yemen'deki savaşı sona erdirmek için birlikte yaptığımız iş” dedi.
"ırak hükümeti ile çok ilgiliyiz"
Irak’ta yeni hükümete ABD’nin nasıl destek olacağına ilişkin ise ABD Dışişleri Bakanı şöyle değerlendirdi:
“Başbakan Sudani ile konuştum. Irak Hükümeti ile çok ilgiliyiz. Bence önemli olan iki şey var. Birincisi, elbette, IŞİD'in masum insanları öldüren eylemlerde bulunmamasını sağlamak için gerektiği şekilde mücadeleye devam etmek için kalıcı bir ortaklıktır. Irak Güvenlik Güçlerini desteklemeye ve IŞİD’den geriye kalanları alt edecek araçlara sahip olmalarını sağlamaya çok bağlıyız.
Ama aynı zamanda Irak'la çok daha geniş bir ortaklığımız var ve Irak'la, örneğin Irak'ın ekonomisini daha da geliştirmesine yardımcı olmak için üzerinde çalıştığımız bir Stratejik Çerçeve Anlaşmamız var. Bu çok ciddiye aldığımız bir şey. Oluşturduğumuz bu kapsamlı çerçevenin gerçekten anlam ifade ettiğini ve Irak halkının yaşamlarını iyileştirmeye yardımcı olacağını umuyoruz.”
Blinken ayrıca Irak'ın daha geniş Arap topluluğuyla yeniden bütünleşmesinin çok önemli olduğunu ve Mısır da dahil olmak üzere ülkelerin bu çabaya öncülük etmede çok önemli roller oynadığını söyledi.
Rojava: Askeri harekat kimsenin çıkarına değil
“Türkiye’nin, Kuzey Suriye'deki saldırılarını destekliyor musunuz? Ve Türkler ile diğerlerinin Esad rejimine yönelik bu yakınlaşmasını nasıl görüyorsunuz?” sorusuna ise Antony Blinken şu yanıtı verdi:
“Yani iki şey. Kuzey Suriye'ye gelince, herkesi suları sakinleştirmeye çağırdık. Ve bizim ihtiyacımız olmayan şey, bence kimsenin ihtiyacı olan şey Kuzey Suriye'de bir askeri harekat değil. Bu, elbette sivillere ve masum insanlara çok büyük zarar verme riskini taşır. Bu aslında IŞİD’i uzakta tutmaya devam etme çabalarını sekteye uğratabilir ve olması gereken yere odaklanmayı engelleyebilir. Ve açıkçası, kimsenin çıkarına değil.Türkiye'nin meşru güvenlik çıkarları var. Buna itiraz yok. Ancak bu çıkarlar, bence bir askeri müdahale olmadan da etkili bir şekilde ele alınabilir.”
“Esad ile normalleşmeyi desteklemiyoruz”
Esad rejimi söz konusu olduğunda, bakın, biz çok netiz. Normalleşmeyi desteklemiyoruz. Zorluk şudur: Birleşmiş Milletler bir süreç, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasına yol açan adım adım bir süreç, ileriye dönük siyasi bir yol önerdi. Bunu destekliyoruz. Ne yazık ki Esad rejimi bu süreçte yer almıyor ve almayı da reddetti. Olmadığı sürece, nasıl ilerleyebileceğinizi görmek çok zor.”
İsrail ile Filistin arasındaki gerilime ilişkin ise “Kınadığımız ve üzüntüyle karşıladığımız korkunç terör saldırıları gördük. Başkan Biden bununla ilgili konuştu. Ayrıca çok derinden rahatsız edici sivil can kayıplarını da görüyoruz. Ve yakın vadede en önemli şey biraz sakinleşmeye çalışmak. Ama önümüzdeki birkaç gün içinde söyleyecek daha çok şeyim olacak” dedi.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın