ABD: Gelişmelere göre HTŞ’ye karşı hareket edeceğiz

Erbil (Rûdaw) - ABD Dışişleri Bakanlığı, Başkan Joe Biden görevde olduğu sürece ABD güçlerinin Suriye ve Rojava’da IŞİD ile mücadeleye devam edeceğini açıkladı.  

Rûdaw’a konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı bölgesel sözcüsü Michael Mitchell, Beşar Esad rejiminin çöküşünden bu yana ABD’nin Suriye'deki IŞİD ile mücadele politikalarında herhangi bir değişiklik olmadığını belirtti.

8 Aralık’ta Suriye’nin kontrolünü ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam’ın terör listesinden çıkarılıp çıkarılmayacağı sorusuna ise Mitchell, “Şu anda ABD hükümetinin yaptırımlar konusunda herhangi bir yeni politikası yok, ABD, gelişmelere göre Heyet Tahrir eş-Şam’a karşı hareket edecektir” dedi.   

Rûdaw: ABD, Ahmed Şer’a a ve Heyet Tahrir eş-Şam’ın faaliyetlerini nasıl değerlendiriyor?

Michael Mitchell: Son günlerde Bakan Blinken’ın da belirttiği gibi, ABD genel olarak Suriye’deki yeni girişimlere olumlu yaklaşıyor. Şimdiye kadar, tüm Suriyelilerin temsil edileceği, din ve etnik köken ayrımı yapmadan kapsayıcı bir hükümet kurma yönünde bazı olumlu adımlar gördük. Ancak bu girişimlerin büyük riskleri de var. Güvenlik boşlukları sebebiyle şu anda önceliğimiz IŞİD’ın yeniden canlanmasını engellemek ve Suriye’yi daha büyük bir istikrarsızlığa sürükleyecek durumların önüne geçmek.  

Rûdaw: ABD, Ahmed Şer’a  ve grubunu terör listesinden çıkarmayı düşünüyor mu?

Michael Mitchell: Bu önemli bir soru ve konunun hassasiyetini anlıyorum. Şu an için ABD hükümetinin yaptırımlar konusunda herhangi bir yeni politikası bulunmuyor. Ancak, Başkan Biden ve ardından Bakan Blinken’ın belirttiği gibi, ABD, Heyet Tahrir eş-Şam ve diğer gruplara karşı, yeni gelişmelere ve değişen koşullara göre hareket edecektir.

Rûdaw: ABD Dışişleri Bakanı’nın Ortadoğu ziyareti ne gibi sonuçlar doğurdu?

Michael Mitchell: ABD hükümeti açısından bakıldığında, bu ziyaret bölgede koordinasyon ve işbirliğinin önemine ışık tuttu. Ayrıca, bölgesel ortaklarımızla sürdürülebilir bir yönetim modeli için bazı temel prensiplerde anlaşma sağladık. Yeni bir Suriye hükümetinin inşasında, tüm Suriyelilerin temel hizmetlere erişim sağlayabileceği, temel özgürlüklerine saygı duyulan kapsayıcı bir yönetim görmeyi arzu ediyoruz. Bu, ABD’nin bölgede görmek istediği temel ilkeler arasında yer alıyor.

Rûdaw: Ürdün’ün Akabe şehrinde gerçekleşen önemli toplantının sonuçları, Suriye’deki güç dengelerini değiştirdi mi?   

Michael Mitchell: Bu kongrenin en önemli sonuçlarından biri, güvenlik açıklarıyla ilgili büyük bir endişenin paylaşılması oldu. Geçiş sürecindeyiz ve bu süreçte hiçbir terör örgütünün bu güvenlik boşluklarından yararlanmasına izin vermemek için ortak bir anlaşmaya vardık. Yeni bir Suriye hükümeti, halkı için tehdit oluşturmamalıdır. Beyaz Saray’ın temel mesajı, ABD’nin Suriye halkının yanında durmaya devam edeceğidir. Bu süreçte hiçbir cezalandırma politikası izlememekle birlikte, ABD şimdiye kadar Suriye halkının en büyük destekçisi olmuş ve olmaya da devam edecektir.

Rûdaw: Suriye’de yeniden bir iç savaşın başlamasıyla ilgili endişeleriniz var mı?

Michael Mitchell: Evet, bu gerçek bir risk ve bu durumu hiçbir şekilde görmek istemiyoruz. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın İsrail ziyareti sırasında belirttiği gibi, bu durum ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle Bakan Blinken, bölgeyi ziyaret ederek tüm taraflara, bu geçiş sürecinde Suriye halkının yararına ortak çalışmaları gerektiğini vurguladı. Beyaz Saray’ın temel mesajı, gerilimleri azaltmak ve Suriye halkının çıkarlarını her şeyin önüne koymaktır. Bu geçiş döneminde büyük askeri kazanımların kaybedilmesini görmek istemiyoruz, bu bizim en son istediğimiz şeydir.

Rûdaw: Ankara ve Washington’un Kürt meselesine dair görüşleri farklılık gösteriyor. Bu konuda yeni bir gelişme var mı?

Michael Mitchell: Bizim için en önemli şey, bölgesel ortaklarımızla sürekli iletişim ve işbirliğinin sağlanmasıdır, bunların arasında Türkiye de var. Bu yüzden Bakan Blinken Türkiye’yi ziyaret etti ve Suriye dosyasını kapsamlı bir şekilde tartışmak için temaslarda bulundu. Bu, geçiş sürecinde bizim için en önemli konulardan biridir. Bu görüşmelerin ayrıntılarına giremiyorum, ancak söylediğim gibi, şu anda en öncelikli mesele, ABD’nin liderlik ettiği ve devam ettirdiği IŞİD karşıtı koalisyonun varlığını korumaktır. Bu güvenlik konusu, geçiş dönemindeki en kritik konular arasında yer alıyor.

Rûdaw: Kürtler Suriye'nin ikinci büyük halkı olmasına rağmen geçici hükümette temsil edilmiyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Michael Mitchell: Daha önce de belirttiğim gibi, bu geçiş sürecinde görmek istediğimiz şey, güçlü ve egemen bir Suriye hükümetinin kurulmasıdır. Bu hükümet, tüm Suriyelileri temsil etmeli ve din veya etnik köken ayrımı gözetmeksizin herkesi kapsamalıdır. Bu yaklaşım, sürdürülebilir bir yönetim için temel bir şarttır ve Suriye için de en uygun yoldur. Bu, ABD’nin geçiş sürecindeki en büyük beklentisidir.

Rûdaw: Suriye Milli Ordusu’nun Kobani ve Rakka’ya saldırma ihtimali konusunda endişeleriniz var mı?  

Michael Mitchell: Evet, bu çok önemli bir mesele. ABD, özellikle bu geçiş döneminde, Suriye’deki gerilimlerin artması ihtimalini dikkatle takip ediyor. Daha önce de söylediğim gibi, terör örgütleri genellikle Suriye’deki güvenlik açıklarını etnik ve mezhepsel çatışmaları derinleştirmek için kullanıyor. ABD, bu durumun Suriye halkı için son derece yıkıcı olabileceğinin farkında. Bu yüzden, ABD güçleri IŞİD’a karşı görevlerine devam ediyor ve Suriye halkının güvenliğini sağlamak için bölgede varlığını sürdürüyor.

Rûdaw: Yani ABD güçleri Kuzey ve Doğu Suriye’de kalmaya devam edecek mi?

Michael Mitchell: Başkan Biden’ın açıklamalarına göre, IŞİD’a karşı kurulan koalisyon politikalarında hiçbir değişiklik yok. Bu görev, Biden yönetimi boyunca kesintisiz olarak devam edecek. Elbette gelecekteki yönetimler altında ne olacağını kesin olarak söyleyemem, ancak bu, Başkan Biden’ın net bir taahhüdüdür.

Rûdaw: Suriye’de nasıl bir yönetim şekli destekleniyor? ABD, Suriye için federal bir sistemi mi savunuyor?

Michael Mitchell: Evet, bu hem Başkan Biden’ın hem de Bakan Blinken’ın verdiği temel mesajdır, ABD, Suriye halkının yanında durmaya devam edecektir. İki ülke arasındaki ilişkilerden bağımsız olarak, ABD, yıllardır süren bu insani krizler, özellikle de mülteci krizleri sırasında Suriye halkını desteklemiştir. Şu anda, birçok mülteci evlerine dönmek ve normal yaşamlarına yeniden başlamak istiyor. ABD, gücü ve imkanları doğrultusunda bu sürece destek vermeye hazırdır.