Diaspora (Rûdaw) – Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin seçmeni, 6-9 Haziran tarihlerinde 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu’nun 5 yıl süreyle görev yapacak yeni üyelerini seçecek. Seçimlerde Kürt kadın adaylar da Parlamentoya girmek için yarışacak.
Son anketlere göre seçimlerden merkez ve aşırı sağın güçlenerek çıkması bekleniyor. Özellikle aşırı sağın seçimden güçlenerek çıkması sonucu siyasi dengelerin önemli ölçüde değişeceği tahmin ediliyor.
Evin İncir İsveç’te Sosyal Demokrat Partisi'nden aday olurken Özlem Demirel Almanya’daki Sol listeden adaylığını koydu. Diana Gaffur da İsveç’te adaylığını ilan etti.
Babası Kerküklü annesi Rojhılatlı
Rûdaw’a konuşan Diana Gaffur Avrupa Parlamentosu’nda İsveç'i temsil etmek istediğini ifade ederek, “Avrupa Parlamentosu'na seçildiğimde Kürt ulusu için çalışmak istiyorum, çünkü burası bunun için iyi bir platform ve biz Kürt davasını destekleyebilir ve ilerlemesine yardımcı olabiliriz. Meclisteki dostlarımızın da yardımıyla en azından Kürt düşmanlarının düşmanlığını önlemek ve onlarla bağlantılarını kesmeleri için parlamentoya baskı kurabiliriz” dedi.
Uluslararası ilişkiler alanında lisans diploması olan Kürt aday Diana Gaffur, babasının aslen Kerküklü olduğunu annesinin de İlam (Rojhılat) kentinde doğduğunu söyledi.
Yaklaşık 19 yaşından bu yana Sosyal Demokrat Partisi’ne üye olduğunu ifade eden Gaffur, “İsveç Kürtleri tüm şehirlerde destek veriyor ve seçim kampanyalarına katılıyor. En büyük sorunumuz İsveç'te mültecilerin oy kullanmaması, Avrupa'da ise aşırılıkçıların ve göçmen karşıtlarının giderek artması göçmenler üzerinde olumsuz bir etkisi olacak, bu nedenle başta İsveç'teki Kürtler olmak üzere oy kullanabilen tüm göçmenlerin sandık başına gitmesi önemli” diye konuştu.
Aşırı sağcı gruplar parlamentoda söz sahibi olmak istiyor
Son beş yıl boyunca merkez sağdaki Avrupa Halk Partisi (EPP), merkez soldaki Sosyalistler ile demokrat ve liberal eğilimli "Renew Europe”, Avrupa Parlamentosu’nun üç önemli siyasi grubu olarak öne çıktı.
Bu üç siyasi grup birlikte, çevre konularında iddialı bir projeyi içeren Yeşil Anlaşma'yı ve Rusya'nın Ukrayna'ya saldırları AB'nin ortak tepkisini de içeren ortak politikalar konusunda söz sahibi oldu.
Aşırı sağcı gruplar, son seçimden bu yana yeniden örgütlenerek ve isimlerini değiştirerek gelecek seçimlerde başarı kazanıp Avrupa Parlamentosu’nda söz sahibi olmak için hazırlanıyor.
177 üyeli merkez sağ grup, Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük siyasi oluşum olarak ön plana çıkarken, Alman Hıristiyan Demokratlar bu yapının her zaman önemli bir motoru oldu.
Bu grup, son beş yıldır Sosyalistler ve liberal eğilimli Renew Europe ile ittifak kurarak AB içindeki üst düzey mevkileri bölüşürken, “Yeşil Anlaşma" gibi politikaları hayata geçirdi.
Ancak bu grup gelecek seçim öncesinde AB’nin çevre politikasına karşı çıkanlar yüzünden daha fazla sıkıntılar yaşamaya başladı.
136 üyeli merkez sol, ikinci büyük siyasi grup olarak Avrupa Parlamentosu’nda ön plana çıkarken İspanyol Sosyalistler bu oluşumun öncülüğünü yaptı.
İstihdam ve sosyal politikaları ön plana çıkaran bu grup, 2022’de “Katar skandalı” sırasında bir grup üyenin çıkar karşılığında siyasi etkilerini kullandığı suçlamasına maruz kaldı.
Liberal eğilimli 85 üyeli Renew Europe ise Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisinin üyelerinin desteğiyle merkez sağ ve merkez sağ gruplarla önemli alanlarda işbirliğine gitti.
Bu üç büyük grubun dışında olmasına rağmen Alman çevrecilerin öncülüğündeki “Avrupa Yeşilleri” ve Avrupa Özgür İttifakı, küresel ısınmaya karşı hazırlanan Yeşil Anlaşma’nın kabul ettirilmesinde önemli söz sahibi oldu.
Yeşiller oy kaybedecek mi?
Avrupalı seçmenler, “yeşil geçişin” maliyetini daha net gördükçe bu sefer Yeşillerin Avrupa Parlamentosu’nda sandalye kaybetmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Yeşil Grup, önümüzdeki beş yılın AB'nin yeşil ekonomi dönüşümü için çok önemli olduğu görüşünde ısrarlı.
Avrupa Parlamentosu’nda radikal sol olarak bilinen ve Fransa’da La France Insoumise (Boyun Eğmeyen Fransa), İspanya’da Podemos Unida ve Almanya’daki Die Linke gibi siyasi oluşumlar ise işçi hakları, ekonomik adalet, kadın ve erkek eşitliği, azınlık hakları gibi konuları ön plana çıkararak seçimlere giriyor.
Aşırı sağda iki grup
Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR) aşırı sağ blok olarak seçimlere giriyor.
Polonyalı ve Macar aşırı sağcılar ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin “İtalya’nın Kardeşleri” Partisi ise bu grubun motorunu oluşturuyor.
Yabancı ve göçmen düşmanlığı ile AB politikalarına şüpheci yaklaşım bu siyasi grubun önde gelen politikalarını oluşturuyor.
Fransa’daki aşırı sağcı lider Marine Le Pen’in öncülüğündeki bir listeyle seçimde yarışacak diğer bir aşırı sağcı “Kimlik ve Demokrasi” (ID) adlı siyasi oluşumun ise yarışta önemli bir başarı bağlaması bekleniyor.
Yaşam standardının düşmesi, enflasyon, enerji krizi bu siyasi grubun en fazla öne çıkardığı konuların başında geliyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın