Yoksul bir adadan dünyanın en zengin dördüncü halkına dönüşüm hikayesi: Singapur
Erbil (Rûdaw) – Siyasi ve etnik çekişmeler nedeniyle petrol zengini Malezya, Singapur'u kendisine bağlı bir bölge olmasını istemediğinden dolayı dışladı ve ada ülkesi Singapur bağımsızlığını ilan etmek zorunda kaldı. Singapur’un bağımsızlığı ilk başta sancılı olsa da geçtiğimiz 50 yılda ülkede kat edilen gelişmeler anlatmaya değer.
Namo Abdulla’nın sunduğu NEXT programının yeni bölümünde Singapur’un Lee Kuan Yew liderliğinde nasıl geliştiğinin ve vatandaşlarının Asya ülkeleri içinde nasıl en mutlu halk olduğu sorularına yanıt bulacaksınız. Ormanları keserek yerine gökdelenler inşa etmenin bedeli Singapur nasıl ödüyor, ulaşım sisteminden bürokrasideki dijitalleşmeye kadar pek çok konudaki yeniliklerle dünyada adından söz ettiren Singapur ile ilgili merak edilenleri sizler için hazırladık.
Malezya Singapur'un ayrılmasını ve bağımsızlığını ilan etmesini talep etti. O zamanlar Singapur, köpekbalıklarıyla dolu bir denizdeki küçük bir balık gibiydi. Petrol ve gaz gibi doğal kaynaklara sahip değildi. Küçük bir ticari liman dışında kayda değer pek de bir şeyi yoktu. Singapurluların çoğu, neredeyse yaklaşık yüzde 70’i gecekondu mahallelerinde, kalabalık, sağlıksız ve kötü koşullarda yaşıyordu.
Ancak oların her milletin sahip olmadığı bir şeyleri vardı: Vizyoner bir lider. Lee Kuan Yew’in omuzlarında büyük bir yük ve sorumluluk vardı: Etrafında büyük ve güçlü komşuları olan bir bölgede bulunan Singapur'un ayakta kalmasını hedefliyordu. Birkaç hafta sonra, yeni bir devletin başkanı olarak Lee Kuan Yew sonsuza kadar hatırlanacak bir konuşma yapacaktı.
“Ben gelecek nesil için bir değerlendirme yapıyorum, 100 yıl sonrası için bir değerlendirme. Kalıcı bir varoluştan bahsediyorum. İnanın bana gelecek bin yıl boyunca burada olacağız.”
Bugün Singapur nüfus bakımından dünyanın dördüncü en zengin ülkesidir. Yılda 106 bin dolardan fazla gelire sahip olan Singapurlular, Amerikalılardan iki kat daha zengin ve çoğu Avrupalının da ilerisinde. Sizlerle paylaştığımız bu bilgilere ABD’nin istihbarat teşkilatı CIA'nın web sitesinde de ulaşabilirsiniz.
Singapur, nüfus yoğunluğu bakımından dünyanın üçüncü büyük ülkesi. Şehir devleti de deniliyor, yani tüm ülke tek bir şehirden oluşuyor. Yaklaşık 730 kilometrekarelik bir alanı kaplayan şehir devletinin nüfusu 6 milyondan fazla. Başkent Erbil’in yarısı kadar bir yer ancak Kürdistan Bölgesi'nin tamamı kadar nüfusa sahip.
Hala tam olarak netlik kazanmadıysa Singapur topraklarının her kilometrekaresinde bin kişi yaşıyor. Irak'ta kilometre kareye yaklaşık 100 kişi düşüyor.
Peki bu kadar küçük bir alanda bu kadar para nasıl kazanılabiliyor? Singapur'un yıllık geliri yarım trilyon dolar. Bu Kürdistan Bölgesi'nin gelirinin neredeyse elli katı. Bizim petrolümüz ve doğal kaynaklarımız var ama onlarda hiçbiri yok!
Yüz ölçümü küçük olmasına rağmen bu ada ülkesi büyüleyici plajlara, bulutlara kadar yükselen gökdelenlere, sizi şehir hayatının koşuşturmasından uzaklaştıracak bol park ve yeşilliklere sahip. Gökyüzünde dahi bahçeleri var. Çok dinli bu ülkede insanların çoğu Budisttir ama Singapur'da aynı zamanda Hıristiyanlar ve Müslümanlar da var. Nüfusun yüzde 19'u Hıristiyanlardan, yüzde 16'sı ise Müslümanlardan oluşuyor.
Singapur topraklarına iniş yaptığım andan itibaren gelişmiş bir havalimanı ile karşılaşmam ve teknolojik açıdan gelişmiş bir ülkeye geldiğiminin ilk sinyallerini almış oldum. Pasaport kontrol memuru bir makineden ibaretti beni karşılayarak pasaportumu taradıktan sonra ülkeye hoş geldiniz dedi.
Singapur'da Evonne ile karşılaştım. O 38 yaşında tanınmış bir bloger, ülkesinin ekonomik büyümesinin teknolojiye verilen önemle aynı orantıda ilerlediğini ve geliştiğini anlattı.
Rûdaw’a konuşan Singapurlu bloger Evonne Ng, "Bir şey yapmak istediğimizde ilkin bankaya gitmemiz gerekiyordu. İşlemlerimiz için sırada beklememiz gerekiyordu. Kâğıtlar kullanarak formlar doldurmamız gerekiyordu ama artık bu çok kolay. Bunlara ihtiyacınız yok. Şu anda akıllı telefonlarımız aracılığıyla her şeyi yapabiliyoruz. Birkaç detaydan sonra yapacağınız her şey için sadece bir düğmeye basmanız yeterli” dedi.
Başka bir deyişle zengin olmak için akıllı olmanız gerekir. Singapur zengin bir ülke: Singapur'un GSYH’si Irak'ın neredeyse iki katı. Halbuki Irak'ın nüfusu Singapur'un beş katı. Singapur'da işsizlik oranı %2'nin altında ve dünyadaki en düşükler arasında yer alıyor.
Peki, Singapur gerçekte ne kadar zeki, yani teknolojik olarak ne kadar gelişmiş?
Evonne bazı örneklerden bahsetti. Singapurluların hükümetten alacakları hizmetler için yaptıkları işlemlerin çoğunda kullandıkları bir mobil uygulamasından bahsetti. Örneğin vergi, pasaport yenileme, nüfus cüzdanı çıkrama, ehliyet alma ve diğer işlemler olmak üzere Singapurlular yaklaşık beş yüz işlem yaptırabiliyorlar.
Bürokrasi sisteminde dijitalleşme
Singapur, kendisini bir elektronik devlet ilan ederek vatandaşlarının hükümet işlemlerinin %99'unu çevrimiçi olarak gerçekleştirebileceğini duyurdu. Kısacası telefonunuzla yapamayacağınız çok az şey var.
Evonne bürokrasi sisteminin dijitalleşmenin vatandaşlara kolaylık sağladığını belirterek, “İşlerimi sadece telefonla arayarak veya bir uygulama aracılığıyla yapıyorum. Hatta belediye bir yerde çöp yığını gördüğünüzde fotoğrafını çekip uygulama aracılığıyla hükümete gönderip bu konuda şikâyetinizi iletebiliyorsunuz. Ertesi gün temizlendiğini görürsünüz. Örneğin yanımda nüfus cüzdanı taşımıyorum, güvenlik açısından evde bulunduruyorum. Telefonlarımızda bir uygulama var oradan polise bilgilerimizi gösteriyoruz. Araba satın almanın yanı sıra, araba sahibi olmak için aynı zamanda ruhsat da almanız gerekiyor. Ruhsatın fiyatı tek başına yaklaşık 110 bin Singapur dolarıdır” dedi.
Pek çok ülke bürokrasiden, yolsuzluktan ve ilkel sistemlerden muzdaripken, Singapur dijital yönetişimde küresel bir lider olarak ön plana çıktı. Bazı konularda en gelişmiş ülkelerin ilerisinde bir ülke.
Ülke oldukça gelişmiş bir toplu taşıma sistemine sahip. Vatandaşları ülkenin çoğu yerine ulaştıran bir metro hattına sahip. Çok iyi ve ucuz bir metroya hizmetine sahip oldukları için hükümet, insanların araba almasını ve sokakların kalabalıklaşmasını önlemek için sert bir politika uyguluyor.
Yani on yıllık araba ruhsatı almak için 80 bin dolardan fazla ödemeniz gerekiyor. Bu da şu anlama geliyor Singapur’da sadece üst orta sınıf ve zenginler araba sahibi olabiliyor. Singapurluların yalnızca %15'inin arabası var. Geri kalanı ucuz, güvenli ve güvenilir metro ulaşım araçlarını kullanıyor. Üç buçuk milyon insan her gün işine, okuluna veya herhangi bir yere gitmek için metro kullanıyor.
Singapur'da ve dünya genelinde insanlar ülkenin ilerlemesini genellikle ilk başbakan Lee Kuan Yew'nin girişimlerine yoruyor.
Lee Kuan Yew kim ve neler yaptı?
Lee Kuan Yew, 16 Eylül 1923'te Singapur'da Çinli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Eğitimini İngiltere'de tamamladı. 1949'da Cambridge'deki Fitz William House'dan Hukuk Lisansı derecesini aldı.
Başlangıçta Lee'nin sosyalist inançları vardı, ancak Singapur'un liderliğini devraldıktan sonra Komünistlerden ayrıldı. Ülkesinin gelişmesinin tek yolunun serbest piyasa ekonomisi olduğunu idrak etmeye başladı.
Eğitime büyük yatırım yaptı, ülkeye dünya lideri teknolojiler getirdi ve Singapur'u yabancıların göç etmesi ve çalışması için yatırım dostu bir cazibe merkezi haline getirdi. Singapur üniversiteleri bugün dünyanın en iyi elli üniversitesi arasında yerini alıyor.
Robotlarla ilgili yayınladığımız önceki bölümlerde kendisiyle röportaj yaptığım profesörü hatırladınız mı? Singapur'daki üniversitesinde öğrencileriyle birlikte robot icat etmişlerdi. Başka bir bölümde tanıştığım bu öğretmeni de hatırladınız mı? O da, insanın yaşlanmasına bir çare bulmaya çalışan Singapurlu bir üniversite profesörü.
Lee 2015 yılında 91 yaşındayken hayatını kaybetti ancak o hala insanların zihninde yaşamaya devam ediyor. Bugün ise oğlu başbakanlık görevini yürütüyor.
Rûdaw’a konuşan Joaquim Bretcha Ekonomist, ESOMAR Genel Müdürü, "Birincisi ülkenin ya da şehir devletinin babası sayılan bir başkan. Ortaçağ Venedik'i gibi bir şehir devletiydi bu. Bu gelişmenin birçok nedeni var. Birincisi, toplumun yararına olacak ülkeyi iş dostu hale getirmiş olması. Elbette her şey mükemmel değil. Pek çok zorluk var. Ama kendine yetebilen, dünyada ve bölgede ilgi odağı haline gelebilen küçük bir ülke” dedi.
Bu ülkenin onun liderliğinde kaydettiği muazzam ilerlemeyi ve gelişmeyi bir pencereden görebilmem için Ulusal Müze'yi ziyaret etmemi tavsiye ettiler.
Örneğin metro Lee’nin döneminde hizmete geçti. Lee, güvenilir bir ulaşım sistemi olmadan ekonomik büyümenin imkansız olacağını biliyordu. Bağımsızlığın ilanından kısa bir süre sonra Lee hükümeti, ülkenin geleceğine ilişkin yoğun ve ileri görüşlü bir çalışma yürütmek için Birleşmiş Milletler ile birlikte çalıştı. Çalışma, Singapur'un nüfusunun 1992 yılına kadar neredeyse ikiye katlanarak üç buçuk milyona çıkacağını öngördü. Bu, Singapur'un yüksek yaşam standardını sürdürmek için daha iyi ulaşım altyapısına ihtiyacı olduğu anlamına geliyordu. Yaklaşık 20 yıllık bir çalışmanın ardından Singapur Metrosu 1987'de açıldı ve o zamandan beri sürekli genişletildi.
Dünyanın en güvenli 10 ülkesinden biri
Singapur 144 yıl boyunca 1963’e kadar İngiliz sömürgesi altındaydı. Bu da İngilizcenin neden bugün ülkenin ana dili olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Ancak İngilizce konuşulan diğer ülkeler gibi Singapurluların da Singlish adı verilen kendi aksanları ve lehçeleri var.
Peki, Singapur'u diğer ülkelerden ayıran şey nedir? Nasıl bu kadar gelişti?
Milton Friedman gibi muhafazakar iktisatçılar, Singapur'un başarısını Lee Kuan Yew'in düşük vergiler, insanların servetinde kısıtlama olmaması ve suçlara karşı sert politikaları dahil olmak üzere serbest piyasa politikalarına bağlıyor.
Dünyanın en güvenli 10 ülkesinden biri olan bu ülkede batılı şirketlerin ve bankaların şubeleri bulunuyor. Bu arada sosyalistler de Lee'nin düşük gelirli vatandaşlara ucuz konut ve ücretsiz sağlık hizmeti sağlanması gibi bazı politikalarına övgüde bulundu.
Ülkedeki bazı yasaların sert ve medeniyet dışı olduğu düşünülüyor. Örneğin nargile kullanmak 2016’dan itibaren yasak. Esrar veya başka bir uyuşturucu bulunduranlara ölüm cezası uygulanıyor.
Düzenli seçimler yapılmasına rağmen Singapur rekabetçi bir demokrasi sistemi olan bir ülke olarak kabul edilmiyor. Muhalefet partileri zayıf ve uzmanlar Singapur'u liberal olmayan bir demokrasi veya otoriter kapitalizm olarak adlandırıyor.
Ancak Singapur'un önündeki en büyük engel siyasi değil. Doğasıdır. Bu ülke çok sıcak. Ekvatordan sadece 90 mil uzaklıkta. Tüm yıl boyunca sıcaklık derecesi yüksek ve nemlidir. Isı sadece rahatsız edici değil, aynı zamanda ciddi sağlık tehlikesini de beraberinde getiriyor. Kronik sağlık sorunlarına, böbrek yetmezliğine ve hatta ölüme yol açabiliyor.
Peki bu güzel ülkeyi serinletmek için yapılabilecek bir şey var mı? Singapur kolay teslim olan bir ülke değil.
Singapur, gelişmiş ve modern bir ülke olma yolunda ilerlerken giderek artan nüfusun konut ihtiyaçlarını sağlamak için ormanlardaki ağaçları keserek, yüksek binalar inşa ettiler. Bunun bedelini ağır ödediler bu nedenle bugün bu konuda bir şeyler yapmak istiyorlar.
Geçen yıl New York Times, Singapur'un sıcaklıkları düşürmesinin iki ana yolunu açıklayan bir makale yayınladı: Mevcut yapılara daha fazla ağaç ve bitki dikmek ve gelecekteki binaların tasarımını değiştirmek.
Çevre dostu yapılar inşa ediliyor
Pomeroy Studios, Singapur'un daha çevre dostu bir ülke olmasına yardımcı olan şirketlerden biri.
Rûdaw’a konuşan Jason Pomeroy Pomeroy Stüdyosu Şirketinin yöneticisi ve kurucusu, “Singapur'da ilk karbon negatif yani %100 çevre dostu evini inşa ettik. Bu yüzden Singapur'un ilginç bir yerde olduğunu düşünüyorum çünkü akıllı bir ulus inşa etmek için hükümet politikalarını izleyen toplulukların tüm bileşenlerine sahip. Bu, hükümetlerin veya şirketlerin akıllı bir ulus yapısı oluşturmak için geliştirdikleri yukarıdan aşağıya bir politikadır. Ancak aynı zamanda açık alanlar, yeşillik, maliyet tasarrufu ve burayı nasıl daha yaşanabilir bir yer haline getirebileceğimizi düşünmek gibi bazı üçüncü nesil özelliklere de sahip” diye konuştu.
Şehirlerde ağaç dikmenin yanı sıra, benzersiz tasarımlara ve çevre dostu inşaatlara sahip yeni binalara da rastlamak mümkün.
Singapur 15 yıl sonra yaşanılabilir bir yer olacak mı?
Ancak eleştirmenler Singapur'un iddia edildiği kadar çevre dostu olmadığını savunuyor. Kentin zenginleştirilmesi ve modernleştirilmesi sürecinde bu kentteki yaşamın geleceğinin tehlikeye atıldığını söylüyorlar.
Eco-Business Yardımcı Editörü Robin Hicks bu konuda şunları söyledi:
“Sanırım Singapur'un olabildiğince havalı hale getirmek için ilginç yeniliklerden yararlandığını inkar edemeyiz. Örneğin soğutma cihazlarını kullanma ihtiyacını azaltmak için binaların etrafına ağaçlar dikmek oldukça yaratıcı bir fikir.
Ancak gerçek şu ki Singapur aşırı şehirleşmiş ve olabildiğince yeşilliğin yerini beton almış. Ağaç dikmek, yok edilen ormanların yerini tutmaz. Ağaç dikerek bizi kandıramazsınız. Tüm o ormanı kaybettiğimizde, ne kadar beton olduğu, bu adayı serin tutmak için klimaya ne kadar güvendiğimiz göz önüne alındığında, Singapur'un 10 ila 15 yıl içinde yaşanabilir olup olmayacağının sorgulandığı bir aşamaya geldiler.
Dolayısıyla bu yenilikler New York Times için ilginç ve güzel manşetler olsa da aslında burada yaşayanlar için gerçekliğin başka bir şey olduğunu düşünüyorum.
Diğer bir husus ise Singapur daha fazlasını inşa etmek için yabancı işgücüne güvenmesidir. Açık havada ve sıcakta şehrin dört bir yanına yayılan bu muhteşem binaları inşa eden yabancı işçilere, özellikle de Güney Asyalılara büyük ölçüde belbağlıyor.
10-15 yıl sonra burası bu insanların dışarıda çalışması için güvenli olmayacak çünkü çok sıcak.”
Singapur Asya'nın en mutlu ülkesi
Her şeyin bir bedeli var gibi görünüyor. Bugün Singapur'da kişi başına düşen gelir bir zamanlar onu kovan Malezya'dan beş kat daha fazla. Ülkedeki çevresel zorluklara ve nispeten otoriter yönetime rağmen birçok Singapurlu yaşamından mutlu gözüküyor.
Geçen yılki BM raporu, Singapur'un Asya'nın en mutlu ülkesi ve dünyanın en mutlu ülkelerinden biri olduğunu gösteren bir anketle bu iddiayı doğruluyor.