Güvenilir bir liman: Sıdkı Zilan

31-08-2024
Necat Zanyar
Etiketler Necat Zanyar Sıtkı Zilan
A+ A-

Az takdir ediyoruz. Özellikle insanlar hayattayken. Belki de yüzlercesinde yanıldığımız için, yine yanılma korkusuyla takdir etmekten geri duruyoruz.

Ancak yaşayanları takdir etmenin örnekleri de yok değil. Halid Sadini ağabeyin bir dönem yazdığı yazılar bu konudaki nadir örneklerden.

Artık yapay zeka (AI) maharetiyle, sosyal medya profilleri üzerinden, herkesin kamuoyuna yansıyan personasını analiz etmek mümkün. Ancak yapay zeka çok yanıltıcı ve henüz doğal zekayla yarışabilecek derinlikte değil.

İnsan, anlaşılması en zor varlık. Alexis Carrel’in ifadesiyle meçhul. Muğlak ve müphem. Bir insanı yazmak ve kişiliğini yorumlamak en zor işlerdendir. Atomu parçalamaktan, rölativiteyi çözmekten daha zordur.

“Kendimizi tanıyana kadar, ömrümüzü bitirdik” (Heta me xwe nas kir, me emrê xwe xilas kir) der bir Kürt atasözü. Kısacık ömürde kendimizi tanıyamazken, başkasını tanıyabilmek ne kadar mümkün!

Biyografi ve antoloji yazarı olarak, yaşayanlardan sadece Zinarê Xamo’yu yazdım bugüne kadar. Ancak uzun bir süredir bir başka isim zihnimi kurcalıyordu: Sıdkı Zilan.

Kürt medreseleri üzerine saha araştırmaları yaptığım dönemde, eski bir seydanın güzel ahlakından bahsedilir ve meclisine şeytan gelse, “Şeytan efendiye yer verin” diyecek biri olduğu anlatılırdı. Sıdkı Zilan da böylesi bir profil.

2007’den bu yana, şahsen ve fikirleriyle tanıdığım ve takip ettiğim Sıdkı Zilan, istikrarlı kişiliği, yapıcı vizyonu, olgun duruşu, kıvrak zekası ve tam bir barış insanı olmasıyla benzerine az rastlanır biri olduğunu hep hissettirdi.

Çocukluğundan beri dini ve muhafazakar camianın arka planına tanıklık eden Zilan, Tevkurd ve Azadi gibi hareketlerin kuruculuk ve yöneticiliğini yaptı. “Türkiye'de Kürdistan Konferansı”  ve "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı" gibi birçok arayışın içinde bulundu. Sosyal medyanın olmadığı dönemde, özgür ve bağımsız medyacılığın öncülerinden oldu.

2005’te Pasur Medya ve Haber Diyarbakır, 2009’da zazaki.net, 2010’de Ziwan-Kom, 2011-2017 arası Newepel gazetesi, Şewçila dergisi, Zazaki World ve daha birçok sosyal ve kültürel hizmet.

Tarih yazımında devlet ve krallar merkeze alınarak nasıl insan dışlanıyorsa, biyografi yazımında de siyasi kamplar ve sosyal çalışmalar odağa alınarak, kişi/birey saf dışı bırakılabiliyor. Sıdkı Zilan güçlü kişiliğiyle bu ayırımı yapmamızı, bireyi odağa almamızı sağlayan bir profil.

O, herhangi bir dogmanın ve grubun müridi ve fanatiği olacak biri değil. Bu yüzden birçok menzile yolu düşmüş, çokça insanla yol arkadaşlığı yapmış, ancak daima kendi kalmıştır.

Onu önemli kılan, içinde bulunduğu sosyal ve siyasi girişimlerden çok, sahip olduğu kişilik ve kendine özgü fikir dünyasıdır.

Fikri olan nitelikli insanlarla değil, sayı ve sandalyeyle siyaset yapan Kürt parti ve fraksiyonlarında Sıdkı Zilan gibilerinin yer bulamaması ve yönetici olmaması bundan kaynaklıdır.

Genel itibariyle o koltuklarda oturtulanlar koltuktan önce tanınmadığı gibi, koltuktan sonra da kaybolup gider.

Sıdkı Zilan, bulunduğu yere değer katar. Unvanın, etiketin ve koltuğun değer katacağı biri değildir.

AgendaKurd röportajında kendisini bir roman kahramanıyla özdeşleştirmesi istendiğinde, “Çok mütevazıyım ama kimse ile kendimi karıştırmak veya karşılaştırmak âdetim yoktur” cevabını verir.

Sıdkı Zilan bir gemi değil, limandır. Her türden geminin huzurla demirleyebileceği güvenilir bir liman. Kaşifler, krallar, korsanlar, kaçaklar ve kan davalıları bu limanda güvenle soluklanabilir. Bu limanda birbiriyle iletişim kurma imkanı bulur. Zıtları buluşturan, zıtların arasını bulan ender rastlanır bir liman.

İlk gençlik dönemimdeki gibi dindar değilim. Dindarlar ilgimi de çekmiyor. Onları fazlasıyla sığ ve tanrı hakikatine uzak buluyorum. Ancak Sıdkı Zilan müstesna. Tanıdığım en dürüst, ilkeli, ahlaklı ve güvenilir dindar olduğunu söyleyebilirim. Hatta dindarlar arasında -gözlemim itibariyle- ikinci bir örneğine rastlamadım diyebilirim.

Kürt milliyetçiliği yapan dindarlar bile Kur'an'a, peygambere hakaret adı altında gerçekleşen saldırı, cinayet ve terör eylemlerini dolaylı da olsa savunurken, Sıdkı Zilan hiçbir bahaneyle Müslümanların şiddet eylemlerini tasvip etmez, karşısında durur.

Kemalizm dışında İslamcılığın siyasi ezberlerini taşımaz. Siyaset ve toplumu, Kürt Aklı perspektifinden görür.

Zilan, sağlam bir Kürt’tür. Her zerresiyle organiktir. Her türlü yapaylık ve hormonal müdahaleden uzaktır. Milliyetperverliği, bayağı bir tarafgirlik ve karşıtlıktan kaynaklanmaz. Doğasının gereğidir.

Zaza onuru ve gururuna sahiptir. Gerek konuşup yazdığı Zazacası, gerekse de Zazacaya iyi-kötü katkı sunan herkese sunduğu destek, özünü koruyan kişiliğini ortaya koyar.

Kendisini defalarca eleştirmişliğim var. O hiçbir zaman gönül koymaz, hadsizlik görmez, yaş ve birikim farkına bakmaz. Hatta eleştiriyi retweetler, paylaşır. Hayrete düşürür, mahcup eder.

Edirne Cezaevi’nde Selahattin Demirtaş’ı ziyaretimizde yol boyunca kendisini özellikle dinsel tarafgirlikleri nedeniyle eleştirdiğime yanımızda bulunan HDP’li dostumuz şahittir. Zilan, tüm eleştirileri sabırla dinler, gülümser, ancak herkes için güvenilir liman misyonunu devam ettirir.

Bakmayın kara propaganda çarkını işletenlerin onu şucu bucu diye yaftalamasına. Onlar sürünün var ettiği,  birey olmayı kavrayamamış, toplumda tutunacak dal, güvenilir liman bırakmak istemeyen batak ruhlardır.

Sıdkı Zilan PKKcilerle de görüşür, Hizbullahçılarla da. Her biri onu diğerinden olmakla suçlar. Oysa o, hiçbirinden değildir. Onun odağında yapmak ve Kürtler arasında sevgiyi yaymak vardır.

Tüm örgütlerin davasına bakmamış ceza avukatı yok denecek kadar azdır. Bakılan dava örgütün davası değil, örgütten yargılanan bireyin davasıdır. Savunma konusu yapılan örgütün eylem ve ideolojisi değil, yargılanan kişinin somut durumu ve yasal haklarıdır. Bir doktor baktığı hastalarla, esnaf müşterileriyle yargılanamayacağı gibi, bir avukat da dosya ve müvekkilleriyle yargılanamaz.

O ne PKK, ne Hizbullah, ne El Kaide ne de FETÖ’dür. O Sıdkı Zilan’dır. Birilerine yaşamını ipotek ettirmeyecek kadar özgür bir kişiliktir. Kendidir. Kimseyle anılmadan, kendi olarak konuşulup tartışılacak kadar özgün bir ağırlığa sahiptir.

Maneviyatla yoğrulmuş bir aileden olmanın ve güçlü dini duygularının bazı sosyal ve siyasi analizlerini manipüle ettiğini belirtmeliyim. Bu anlamda dindar gördüklerini ölçüyü kaçırmayacak şekilde kayırır. Bazen ölçüyü de kaçırır. Ancak bu art niyetinden değil, iyiniyetindendir. Öyle olmalarını istediklerini, öyleymiş gibi anlatır.

Sıdkı Zilan müstesna kişiliğinin yanında, Kürt düşün dünyasına çokça kavram kazandırmış biridir. Fikirleri ve olaylara yaklaşım tarzı özellikle ona ayrı bir değer atfetmemizi gerektiriyor.

PKK’nin sosyalist bir örgüt olduğu ve kurulacak hükumetin sosyalist olabileceği sorulduğunda “Solculuk, sosyalizm sorun değil. Sorun millî olmaktadır.” cevabını verir. Zilan’ın kimsenin inancı, ideolojisi ve yaşam tarzıyla sorunu yoktur. Tam aksine insan iradesine ve onuruna sahip çıkar, yanında durur.

Kemal Burkay’ın Türkiye’ye dönüşüyle ilgili görüşü sorulduğunda “Seyahat özgürlüğü kapsamında değerlendiriyorum” der.

Anlama kapasitesinin can çekiştiği bir coğrafyada ironi yapma cesareti göstermesi ayrıca takdire şayandır. İronileri çoğunlukla anlaşılmaz ya da yanlış anlaşılır ancak o, seviyeyi yükseltmekte kararlıdır.

Seversiniz veya sevmezsiniz ama Sıdkı Zilan bir Kürt markasıdır. Kişisel ihtiraslarla hareket etmeyen, bireysel inancını siyasete dönüştürmeyen, Kürtlerin kronik çekişmelerinden uzak duran, himmeti milleti olan bir marka.

Dijital medya büyük kolaylıklar sağlarken, bir taraftan da hakikatin kaybolmasını kolaylaştırıyor.

Sıdkı Zilan’ın bugüne kadarki röportaj ve yazılarından oluşan bir seçki kitap olarak Kürt kütüphanesine kazandırılmalı, zamanın akışında kaybolup unutulmamalı.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli