Newroz neden sadece bir bayram değil?

Yaklaşık birkaç yıldır bazı çevrelerce Newroz'un Kürt bayramı olamayacağına dair kamuoyunda algı oluşturulmaya çalışıldığını görmekteyiz.

Akademik bir geçerliliği olmayan filolojik kanıtlar (!) ile “Newroz”un Kürtler ile bir ilgisi olmadığı, ayrıca bu bayramın esasında Zerdüşt/Mecusi kökenli olduğu ileri sürülerek dini açıdan Kürtleri manipüle etmeye çalışılmaktadır.

Bu manipülasyonların devlet politikalarından bağımsız olduğunu düşünmek yanlış olacaktır. Özellikle İran tarafından Newroz’un “Pers Bayramı” olarak tescil edilmeye çalışıldığını, Türkiye özelinde ise Kürtlerin iç motivasyonunu düşürmek için “Nevruz” olarak kutlanmaya çalışıldığını söylersek yanlış olmayacaktır.

Bu yılın Newroz bayramını yine coşkulu bir şekilde kutlamış olmamız bu manipülasyonlara karşı verilmiş güçlü bir cevap niteliğinde görebiliriz. Verilen bu cevaba ayrıca tarihsel bir argümanla katkı sunmak yerinde olacaktır.

Newroz'un bu topraklarda ekinokslar -21 Martta baharın gelişi- bağlamında arkeolojinin metotlarıyla hesapladığımızda yaklaşık 10 ile 13 bin yıldır kutlandığına dair tespit yapmak mümkündür.

Arkeolijik verilere baktığımızda Farsların akademi çevrelerince kabul görülen Orta Asya'dan bugünkü "İran" topraklarına göç edip devlet sahibi olmadan önce İran'da MÖ 6.000 tarihlerinde henüz etnik bir isme tabi olmayan halklar tarafından Newroz'un kutlandığına dair elimizde somut veriler bulunmaktadır.

Daha sonraki dönemlerde  yani Sümer, Hurri, Akad, Babil ve Asurlar tarafından Newroz'u kutladıklarını belirtmek gerekir, tabi bu bayramlar her toplum için farklı bir isimde ve kurgularda kutlandığını özellikle belirtmek gerekir.

Animistik dönem ile  politeist -şizofrenik- dönemlerde kutlanan Newrozlar arketipsel olarak birbirlerine benzeseler de içerik olarak birbirleriyle karıştırılmaması isabetli olacaktır. Çünkü politeist dönemde insanoğlunun zengin hayal gücünü daha eski tarihlere olduğu gibi konumlandırırsak bu bizi tehlikeli yollara sevk edecektir.

Bu minvalde baktığımızda bugün kutlanan Newroz'a getirilen fenomenolojik bakışlar çok kusurlu olmakla birlikte özüne yaklaşılmadığını görmekteyiz. Tabi bunun biricik sebebi "Kürt Tarih Kurumu"nun olmayışı, var olan Kürt tarihçilerin ve entelektüellerin de bu konularda yetersiz olmalarıdır.

Newroz'un Farslar tarafından Millattan önceki tarihlerde kutlandığına dair elimizde herhangi bir yazılı kayıt olmadığını belirtmeliyiz, bu konuda belirsizlik olduğundan kesin konuşmamakla birlikte fikirler yürütülebilir. Burada bazı çevrelerce ileri sürülen dayanaksız yorumlarla Persepolisteki (Xerxes Sarayı) sarayın duvarına işlenen sahnede yeni krala farklı devletlerin temsilcilerinin getirdiği hediyelerin Newrozla ilişkilendirilmeleri söz konusudur.

Farsların devlet sahibi olmadan önce Elam (bazı kaynaklarda Pers isminin Elam şehri Persua'dan aldıklarına dair kanıtlar mevcuttur) ve Med (Hurri devletçiklerinden bir tanesi) topraklarında olması ve bunların kültür, dil ve dinlerinden etkilendiğini düşündüğümüzde bu tarihlerde Newroz'u başka bir isimle kutlama olasığının olduğunu ve dönem itibariyle çevre devletlerin de kutlama yaptıklarından yola çıkarsak işgal ettiği topraklarda meşruiyet zemini yaratmak ve hoşgörü propagandası için kutlamaları imkan dahilindedir.

Tabi bunlar Medler için de geçerlidir, elimizde herhangi bir yazılı eser şu an için yok. Burada önemli olan bir husus Medlerin (diğer aşiretler de buna dahildir) dil üzerinden değil de etnik bağlamda Hurriler'le olan bağlantısı ön plana çıkarılmalıdır. Şüphesiz bu bağlamda dini açıdan Hurri dininin ölçüsü dahilinde baharın gelişini kutladıkları ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Burada Kürtlerin sürekli Medler'le anılmasının bir handikapını yaşadığımızı ilgili çevreler artık görmelidir.

Demirci Kawa mitolojisinden çıkarsak buradaki yorumun tarihlendirmesinin ucu açık olduğunu belirtmemiz gerekiyor, fakat burada mitolojinin bize resmettiği ana fikir; geçmiş tarihlerde Kürtlerin sömürge altında yaşadıklarını soylarının bir tiran tarafından imha edilmesiyle karşı karşıya olduğunu, bu yüzden Demirci Kawa (Gave/Kavat, Sasani döneminde bazı krallara verilen isim) adında bir kahramanın ortaya çıkıp bu tiranı/dehakı yenip Kürtlere devlet bahşedip "yeni" bir dünya/düzen kurduklarını söylemektedir.

Kawa'nın mücadelesi, övülmenin öznesi olması ve Dehak'ı yenme biçiminin Mezopotamya ve Hint dinlerindeki kozmik bir savaşa benzediğini, bu yüzden yukardaki yorumun isabetli olacağı düşüncesindeyim. Tabi buna akademi çevrelerince Dehak ismi üzerinden itiraz gelme ihtimalinden Dehak'ın aslında pre logic dönemlerinin bir sonucu olan ve sonraki zamanlarda anlamı daha da zenginleştirilen muhtemelen Aryan dilinden türeyen bir isim olup tanrılardan bağımsız hareket eden kötü bir cinli varlık olduğunu, hatta Aryan dinlerindeki başka bir tanrıyla paralel olduğu söylenilebilir.

Burdaki mitolojinin ana karekterlerinin isimleri Aryan orjinli olmasıyla birlikte içerik olarak Mezopotamya mitolojisindeki benzer içerikler yadsınamaz. Konuya ne kadar derinlemesine gerersek bir o kadar arketiplerin ortaya çıkacağını söyleyip konuyu burada noktalayıp Türkiye ve İran'ın neden bu kadar karşı çıktıklarını ve Newroz'un ne şekilde kutlaması gerektiğine dair kendi düşüncelerimi paylaşmak istemiyorum.

Şu an üzerinde yaşadığımız gezegende devlet sahibi olmadan milyonlarca insan tarafından herhangi bir komplekse girmeyip kutlanan nadir bayramlardan olan Newroz'un Kürt halkını birleştirdiğinden bir şekilde bunu engellemeye çalışıldığını söylemek mümkündür. Çünkü bu tarz kültürel bayramlarda sizler alt yapısını inşa etmeden alanlara milyonları sığdırmanız yıllarınızı alır, toplumun buna hazırlanması, DNA'sına bunu işleyip halkı da buna inandırıp kendiliğinden evden çıkaracak bir seviyeye getirmeniz şu an pek mümkün olmadığı açık.

Bu yüzden bunu başaran Kürtlerin bu bayramı her ne kadar dört dörtlük bir kültürel tradisyon çerçevesinde kutlamasa da ona yakın bir şekilde kutlamaları önemlidir.

Bu bayramı kutlayan Kürtlerin geçmişine özlem duymaları, geçmişte bu şekilde devlet sahibi oldukları ve en önemlisi kendilerine çizilen ölçülerde bir halk olmadıkları ortaya çıkacağından büyük bir korku yarattığını söyleyebiliriz.

Yapılan kutlamalarda farklı cinsiyetlerin, farklı yaş grupların, siyasi, sosyal ve ekonomik farklılıkların tümden alanda olmasına karşın Newroz’un sosyal açıdan toplumu kaynaştırması, tek biçimli hale getirerek homojen bir yapı oluşturması sayesinde her parçadaki siyasal erklere meşruiyet sağlamaktadır.

Etnik bütünlük duygusunu burada yaşattığından böldürülmüş Kürt siyaseti için yaralarını sarıp "bir" olmak için tarihi bir fırsat sunduğunu altını çizerek belirtmek istiyorum.

Bu temelde bütün siyasi erklerin Newroz'a ideolojik yaklaşmamaları, kendilerine iç ve dış siyasette meşruiyet sağlama yarışına girmemeleri, daha büyük düşünüp tarihi bir fırsata dönüştürerek ulusal sembollerle kutlanan ve bunu kutlamak için kesinlikle hiçbir Kürt’ün evde kalmak istemeyeceği bir bayram şeklinde organize etmeleri gereklidir.

İster sosyal isterse dini ritüeller olsun birlikte hareket edildiğinde hedefin mutlak bir şekilde gerçekleşeceğinin bilince olmalıyız.

Bu bağlamda Kürt partilerinden olan ve inanç düzleminde siyaset yapan HÜDA-PAR'ın başka etnisitelere bağlı inançlı grupların milli bayramımızı şeytanlaştırmalarına karşı Newroz’da yaptığı basın açıklaması ile milli bayramımıza sahip çıkmasından çok mutlu olduğumu belirterek kendilerine teşekkürlerimi sunuyorum.

"2023" Newroz’unun Kürtleri birleştiren bir bayram olması, akabinde Dehaklarını yenmeleri inancıyla Kürt ulusunun Newroz bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)