Kimin Anayasası?

31-01-2017
Nurcan Aktay
Etiketler Nurcan Aktay Anayasa Kürtler Boykot
A+ A-

Sosyal medyada “hayırcı”lar ile ret/boykotçular arasında Kürt ve Kürdistan’ın çıkarları üzerinden bir tartışma yaşanmakta. Benim için kimin hangi tercihte bulunduğundan ziyade bu tercihini belirleyen gerekçeleridir. Referandumda Hayır diyecek olan Kürtler, bunu demokrasi kaygılarıyla izah etmekteler. Türkiye’de antidemokratik bir sürecin yaşandığı, bunun ötesinde siyasal iktidarın kendi tanrılığını iddia ettiği doğrudur. Peki, buna rağmen bu tercih ne derece çözüm olabilecektir?

 

“Hayır”cı Kürtlerin “ama bu çok kritik bir referandum” diyerek sanki bu süreç çok özel ve istisnaiymiş gibi lanse etmeleri ne derece yerinde? Zira T.C. tarihinde benzer süreçler daha önceleri de yaşandı. Yani seküler Kemalistlerle İslamcı Kemalistlerin ilk karşılaşması değil bu. Yaklaşık yüzyıldır Türklerin kendi aralarında bir türlü bitmek bilmeyen bir iktidar kavgası sürmekte ve her defasında kavgada galip gelerek iktidar olan taraf, kendi ikincil kimliğini (dini-ideolojik) diğer tarafa dayatmaktadır. Yine her defasında Kürtlerin konumu değişmemekte, iktidar olan taraf, devletin Kürtleri yok sayan politikalarını istikrarlı bir biçimde sürdürürken, mazlum/muhalif Türklerin bu politikaya herhangi bir itirazları olmamanın ötesinde söz konusu Kürtler ise, bu noktada siyasal iktidarı desteklemektedirler.

 

Peki, geldiğimiz süreçte değişen bir şey var mı?  İçinde bulunduğumuz süreçte hiçbir şeyin değişmediğini görmek için çok da fazla geriye gitmeye gerek yok aslında; 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana neler olduğuna bakmak yeterli diye düşünüyorum. 28 Şubat Post modern darbesi sonrası, İslamcılar Kemalistlere karşı birleşerek iktidar oldular. 12 yıl sonra ortaklar arasında yeni bir iktidar kavgası çıktı ve ayrıştılar. Bu ayrışma sürecinde bir tarafın diğer tarafa galip gelmek adına geçmişin zalim muktedirleriyle yaptığı işbirliğine hiç girmeyeceğim.

 

Darbe girişiminin hemen akabinde “Demokrasi Nöbetleri”  diye adlandırılan etkinliklerle beraber, darbe gecesi hayatını kaybetmiş kişilerin hikâyelerinin destansılaştırılmasından tutun da okul, cadde, sokak, meydan vs. yer isimlerinin değiştirildiği, sürecin ruhuna uygun şarkıların, şiirlerin marşların yazıldığı bir süreç yaşandı. Bütün bu süreçlerde Osmanlıcı, Milliyetçi bir üslup kullanılmaktaydı.

 

Yine hatırlanırsa zaman zaman CHP’nin bu süreçlerde bazı itirazları oldu. Türkiye’de rejimin değiştiğini iddia ediyorlardı. Bu noktada CHP’nin itirazlarının pek de haksız olduğu söylenemezdi kanımca. Evet, yeni bir tarih nasıl yazılıyorsa, Türkiye’de olan da buydu. Sözgelimi “Demokrasi Nöbetleri”nin yapıldığı meydanlarda Mustafa Kemal’in posterleri yoktu ama buna mukabil 16 Türk devletinin bayrakları vardı ve isimleri anons ediliyordu. Kısacası CHP rejimin değiştiğine dair iddiasında sonuna kadar haklıydı.

 

Bu süreçlerde Kürtlere dair nasıl bir politika olduğunu genel çerçevesiyle hatırlayalım:  T.C. tarihinde hiç olmadığı kadar sindirme, baskı ve yok sayma! Kürtlerin sivil toplum, basın yayın dâhil olmak üzere, bütün örgütlülükleri darmadağın edildi. Kendilerini TBMM’de temsil eden milletvekillerinin önce dokunulmazlıkları kaldırıldı, sonra gözaltılar, tutuklamalar gerçekleştirildi. Belediyelerinin çoğuna kayyum atandı. Hatta bu kayyum atama işini o denli ilerlettiler ki, geçtiğimiz günlerde Meclis Başkanlığı yapma sırası olan Pervin Buldan’ın da yerine kayyum atadılar. Bu politika dışarıda da devam etti. Çağın en barbar örgütü olan İŞİD’le komşu olma ihtimaline bugüne kadar hiçbir tepki vermeyen Türk devleti ve hükümeti, Kürtlerin sınırın öte tarafında statü kazanarak kendileriyle “komşu” olmalarını hazmetmeyip sınır ötesine operasyonlar düzenlediler.

 

Yukarıda özetlediğim Kürtlere ilişkin halen de devam eden bütün bu süreçler “Yenikapı Ruhu”nu oluşturanlarla beraber gerçekleştirildi. Peki neydi “Yenikapı Ruhu”? AK Parti, MHP ve CHP’nin ortak katılımıyla sağlanan “Çanakkaleci”, fetihçi Türkçülerin birliği… Şimdi soruyorum: Eğer bu darbe, Türk kimliğine yönelik yapılmadıysa, bu Türk kimliği vurgulu etkinlikler kimlere karşı yapılıyor, kimlere neyin mesajı veriliyordu? Herhalde bunu tahmin etmek pek zor olmasa gerek. İşin trajik yanı ise bu partilerin tabanlarının dışında sayılabilecek Türklerin de bu süreçlerde kitlesel bir itirazlarının olmayışı. Oysa “Yenikapı Ruhu”na karşı bir “Gezi Ruhu” arzulardık!

 

Ne var ki bu süreçleri beraber gerçekleştiren veya sessiz kalarak destekleyenler geldiğimiz süreçte bir anda yine karşı karşıya (!) geldiler. Beraber hazırladıkları anayasa referanduma götürülecek. AK Parti ve MHP “evet” CHP ise “hayır” kampanyalarına başladı bile. Tıpkı geçmişte olduğu gibi!

 

Peki, Kürtler nerede duruyor, ne yapıyor? Aslında davetlisi dahi olmadıkları düğünde halay başını kimseye bırakmamış durumdalar. Ne kadar yazıktır ki her iki tarafın kampanyasında en canhıraş biçimde koşturanlar Kürtler!  Yani tarih böyle hep tekerrür etmek zorunda mı?! Halbuki en doğru kararı vermek için dahi evet veya hayır diyecek olanların gerekçelerine bakmak yeterli değil mi!?

 

Kaç Türkün “bölünme” kaygısı yok mesela? Yazımın başında belirttiğim üzere bu iktidarın olabildiğince zalim olduğunda hemfikirim. Dolayısıyla bir Türkün bu anayasaya “hayır” demesi kadar doğal bir şey olamaz. Lakin Kürtlerin “hayır”ı Türklerinkinden farklı olmak zorunda değil midir?

 

Ne yazık ki Kürtlerin desteğiyle var olmuş ve neredeyse bütün yöneticileri tutsak alınmış olan HDP, her defasında olduğu gibi “Türkün bir tarafının tokadından, diğer tarafına sığınmak” gibi sistem içinden bir çözümü Kürtlerin önüne koymuş durumda. Bunun asla gerçek bir çözüm olmayacağı ortadadır. Bunun için “hayır” diyecek olanların nasıl bir Kürt politikası olduğunu sormak yeterlidir. Üstelik sadece CHP’yi kastetmiyorum, bütün Türk örgüt ve bireyler buna dâhildir.

 

Özetle; Bu anayasanın hazırlanmasında Kürtler yer almadı. Bu anayasanın içeriğinde de Kürtlerin lehine bir şey yok. O halde bu kimin anayasasıdır?! Bu anayasa Kürdün değildir ve çağrılmadığı bir düğünün halayında Kürdün hiçbir işi yoktur!

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli