PKK ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ‘soğuk barış’ dönemi bitiyor mu?
Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde cereyan eden hadiseler şöyle bir soruyu yeniden canlandırdı; PKK ile Kürdistan Bölgesi arasında savaş çıkar mı? Tarafların açıklamaları ne olursa olsun “iç savaş” hiçbirinin çıkarına değil!
Dolayısıyla tarafların alacağı kararlar akilane olursa eğer, çekişme devam etse bile, savaş yaşanmaz. Fakat eğer böyle olmazsa, belli ki o vakit farklı bir durum meydana gelir.
PKK Güney Kürdistan topraklarına yerleştiği 1986 yılından bu yana Kürt partileri ile savaşlı ve savaşsız geçirdiği dönemleri oldu. Ancak PKK kendisini tamamen farklı bir oluşum ve “en haklı” Kürt siyasi hareketi olarak gördüğü için savaş olmayan dönemlerde bile Güney Kürdistan ile ilişkileri “soğuk barış” havasında geçti ki son olarak bu soğuk barış dönemi 2000’den sonra başladı.
PKK’nin üst düzey yöneticilerinden Duran Kalkan son dönemde yaptığı bir açıklamada açıkça, peşmergenin örgütün kaldığı sınır bölgelerinden birini kontrol etmesi halinde “savaş çıkabileceğini” söyledi. Bununla birlikte bir süre önce kendisini “Güney Kürdistan Özsavunma Güçleri” olarak tanıtan yeni bir silahlı grubun ilan edilmesi, PKK ile KDP’nin birbirlerine karşı kullandığı sert dil, iç savaş konusundaki olasılık söylemlerini de arttırdı.
Neler olabilir?
Şimdiki durum 1990’lı yıllardaki duruma benzemiyor ki o dönem PKK, KDP ile KYB arasındaki çekişmelerden yararlanarak manevra yapabiliyordu. İç çelişkiler bir yana, şimdi her iki parti de (KDP-KYB) yönünü Bağdat’a dönmüş ve her ikisi de Türkiye ile ilişkilerini geliştirme peşinde. Ayrıca şunu da çok iyi gördüler ki Kürdistan’ın durumu kötüye giderse eğer bu her ikisine de zarar getirir.
Hoqqabaz’daki olay ve “Güney Kürdistan Özsavunma Güçleri” konusu Kürdistan Bölgesi’ndeki diğer siyasi güçlerin de tepkisine neden olmuştur. Bu yüzden eğer bir savaş durumu yaşanırsa doğası gereği bu KDP-PKK savaşı olmaktan çok 1992’deki gibi PKK-Kürdistan Bölgesi savaşı olur. Çünkü olası bir savaşta iç ve dış siyasi dengeler daha baskın olur.
Referandumdan sonra yeniden güçlenmeye çalışan Kürdistan Bölgesi için savaş tercih edilebilecek en son seçenek olabilir.
PKK açısından da Güney’de savaşa girmesi demek büyük bir kumar olur! Zira kuzeyde durumu pek iyi olmadığı gibi arka cephesi olan İran da ekonomik ve siyasi bir darboğaz içerisinde kıvranıyor. Bu şekilde PKK, Güney Kürdistan dağlarında bulduğu huzurlu ortamı bozar ve Rojava ile diğer yerlerdeki kontrolünü de kaybedebilir.
PKK ile yaklaşık 20 yılı savaşsız geçiren Kürdistan Bölgesi açısından da savaş seçeneği pek kolay bir seçenek değil. Çünkü her halükârda yaşanacak olaylar siyasi istikrarı ve güvenliği zedeler.
Elbette çekişme ve kargaşayı besleyen farklı nedenler de var. Bunlardan biri de PKK’nin 2015-2019 yılları arasında içine düştüğü askeri ve örgütsel durumdur. PKK’nin silahlı güçlerinin kuzeyde rahat hareket etme olanağı oldukça kısıtlanmış ve örgtü gittikçe güçlerini Güney’in derinliklerine çekmeye yönelmiştir. PKK güçlerinin Behdinan’dan Penciwin’e kadar yayılması da ayrıca çatışma ihtimalini besliyor.
Bunun dışında PKK’nin siyasi edebiyatında savaş konusu “yeni bir atılım” olarak görülüyor ki örgüt bu yolla iç sorunlarını dışarı ihrac edebiliyor. Mevcut durum 1990’lı yılların sonu ile 2000’li yılların başlarındakine benziyor ki o dönem PKK’nin kuzeyde yaşadığı askeri ve örgütsel zayıflama ve Apo’nun tutuklanması, Güney Kürdistan’daki partilerle çekişmelerinin artmasına neden olmuştu.
Bölgedeki siyasi ve askeri kargaşadan kaynaklı Kürdistan Bölgesi’nin istikrarını ve Kürt siyasetinin başarılarını kendi çıkarına aykırı bulan bazı devletler de Kürtleri iç çelişkilerini körüklemek istiyor olabilir.
Tüm bu koşulları gözönünde bulundurduğumuzda, durum böyle devam ederse eğer, savaş olmazsa bile PKK ile Güney Kürdistanlı güçler arasındaki çekişmelerin artarak sürdüğü yeni bir döneme şahit olabiliriz.
PKK zihniyetine göre Kuzey Kürdistan ve PKK Kürt sorununun çözümünün merkezinde olmalı, Kürt sorunu konusundaki tüm siyasi değişimler kendi tasarrufunda olmalı ve Kürtlerin tüm enerjisi de bu yöne kanalize edilmeli. Duran Kalkan çok açık bir şekilde şunu söyledi; Kürdistan’ın diğer parçaları özgür olmadan Güney Kürdistan’ın özgür olması kabul edilemez.
Bu en yalın haliyle “ya hep ya hiç” siyasetidir ve bu siyasette ısrar da zarardan başka hiç bir sonuç doğrumaz. Şüphesiz Kürt sorunu her yerde birbiri ile bağlantılıdır. Fakat uluslararası siyaset ve güç dengesi başka bir realiteyi dayatmaktadır.
Kaldı ki bu bağlamda PKK’nin “Kürt sorunu konuzundaki değişimler Kuzey’den başlar” tezi yanlış çıktı. Soğuk savaş döneminden sonra Irak ve Kürdistan Bölgesi’nde köklü değişimler yaşandı. Şimdi Rojava’da ve hatta Rojhılat’ta İran ile ABD arasında yaşanan çekişmeler nedeniyle yeni bir durum sözkonusudur. Diğer bir ifade ile başlıca değişimler Kürdistan’ın küçük parçalarında gerçekleşti, büyüğünde değil.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)