Siyasallaşan yargı Kürt meselesi ve yeni aktörler
Panel düzenleyicileri birbirinden çok farklı profillere sahip düşünce sahiplerini biraraya getirerek bir think-thank tarzında Kürt düşünü ve tarih bilinci olşturma amacı ile hazırlık ve faaliyetler yapılıyor. Düşünmeye , araştırmaya ve tartışmaya dayalı, barışçıl ve sorumlu diyalog çağrısı ile keskin tarafları bastırmadan tartışmaya davet ediliyor.
Kolonyal bir kültürün ifadesi olsada Sezai Karakoç’un: ‘Kürtler kilit taşıdır’ söylemi bir tarihçinin ‘Ortadoğu’nun 11-12. Yüzyıllarını bilirseniz bugünü anlama imkanınız çoğalır’ söylemi meselenin temel olmasını daha da netleştiriyor. ’Tamamlanmamış’ Ortadoğu devletlerine göre daha tamamlanmış duran Kürdi durum aynı zamanda bir hukuk ve yargı sorunu olarak gündemde duruyor. Bu mesele hukuk üretecek şekilde tartışalacak duruma gelinceye kadar varlığını ve çözümsüzlüğünü sürdürecek.
Bu faliyetleri sadece Kürdi alanı değil tüm tarafları dil ve kavramsal olarak kapsayacak şekilde yürütmek gerek. Buradan hareketle bir açılıma gidilmeli. ‘Kürt bilgisi’ hem bir gelecek alan hemde ‘endüstriyel’ bir alan durumunda. Bunu Kürdi çözüme evirecek bir altyapı ve güçle yürütmek gerekmekte.
Endüstriel alan haline gelmesi itibarı ile, geniş toplulukların ihtiyaçlarını karşılayan, üreten, dağıtan ve paylaştıran, anlam dağıtan tüketimi de belirleyen modeller, bunun üretimi aynı zamanda ekonomik, kültürel ve entellektüel iktidarın kurulması planı ile hareket edilmelidir.
Hukukcu Dr. Orhan Gazi Ertekin ve Dr. Deniz Çiftçi katılımı ve Cansu Caner moderatörlüğünde Londra Britanya Alevi Federasyonu’nda gerçekleşen panelde konu bu başlık ve girişteki düşünce çervçevesinde gerçekleştirildi. Oldukça ayrıntılı ve farklı biçimlerde yaklaşımla yapılan tartışma ve sorularla gerçekleşen panel yukarıdaki anlayışı yerleştirme ve yaygınlaştıma amacı ile yapılan bir seri panel ve etkinliklerin devamı niteliğinde.
Ana fikir olarak Kürt milli meselesi, siyasi-ideolojik, dini, inanç veya felsefi bir sorun değildir. Kürt Milli Meselesi, dil serbestliği, insan hakları, doğa hakkı alınması, tanınması korunması meselesi de değildir. Kürt Milli Meselesi, Kürt sorunu, Kürt meseleside değildir. Kürt Milli Meselesi bir toprak sorunudur. Her anlamda işgal edilmiş parçalanmış ve yok sayılmış bir toprak, Vatan meselesidir. Geri kalan tarif edilmeye çalışılan tartışmalar bu toprak hakkının geri alınması, sahiplerinin temsili vatana sahip çıkma ile bağlantılı alt sorunlardır. Dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli zamanlarda işgal ve işgale karşı milli direnişlerde, bağımsızlık savaşlarında tanımlama ve çözümler ‘sorun’ gibi değilde milli, toprak hakimiyeti tarzında değerlendirilmiştir. Örnekler vatanı işgalden kurtarma temellidir. Ayrıntılı iç tartışmalar toprak bütünlüğü temelinde ele alınmıştır. Klasik söylemin aksine Kürt milleti ve milli sahiplenme, Selim Temo tanimi ile: ‘kavram öncesi kavram’ biçiminde:
1200 yıllarında Selahaddin Eyübi mektubuna: “ben Kürt Selahaddin” diye başlar,
1600 yıllarında Şerefname’de Şerefxan; millet tanımlaması ile ayrıntılı sunum yapar,
1700 yıllarında Ahmede Xani, ‘milletimiz’ kavramını kullanır.
Modern dönemelerin başlangıcında Şeyh Ubeydullah Nehri ‘Bağımsız Milli Kürdistan’ için orta Kürdistan’ın büyük bir bölümünü işgalcilerin kontrolünden çıkarmıştır. Buradan hareketle denilebilirki, Kürt milli tanımlaması yeni dönemde siyasi tanımlamlardan en az 500 yıl önce yapılmıştı. Kabaca bu verilerden hareketle bugünki tartışmalarda anlaşılacağı gibi, Türkiye, Ortadoğu ve Kürdistan’da yeni oluşum ve dinamiklerin üzerinde durulması gerekir. Geleceği ve meselelerin çözümünüde başta Kürt işgal sorununada buradan bakılmalıdır. Kürt Milli meslesinde, çözümün temeli Kürt millettinin , Millileşmesinde bütünlüklü üst Kürt milli düşüncesinin oluşturulmasında geçmektedir. Bu dönem ideolojik veya dini-inanç-felsefi tartışmaların ötesinde milli olmak zorunluluğu vardır. Yeni çözüm dönemi üst milli düşünce ile mümkündür.
Orhan Gazi Ertekin konuşmasına önemli bir belirleme ile başladı; Kürt meselesi ve yargı-hukuk, adlandırma Kürt meselesi adı ile kalırsa, mesele olarak kalmaya devam eder. Bu edilgen bir adlandırmadır, pasif içe dönük bir adlandırmadır. Doğru bir adlandırma değildir. Böyle adlanırsa sorun devam eder. Bu meseleye yaklaşımda meşrutiyet önemlidir. İlişkileri eşitliğe taşımak hukukun görevidir. Hukukun temsili hakimin görevi eşitsizliğe cevap olmaktır. Eşitsizliği eşitliğe taşımak gerekmektedir. Hukuk içerisinde tartışılacak bir konu değildir. Bölge hukukndan farklı olarak kendi içinde hukuk oluşturmalı, bunu nasıl, hangi temelle, anayasa ile yapılacağı tartışılmalı. Yeni bir yol oluşturulmalıdır.Gelenekler güç ilişkileri gözönünde bulundurulmalıdır. Kürt çözümüde hukuk içerisinde ele alınır. Mesele olarak zaten eşit değildir, başlarken farklı başlanmış oluyor. Kürt meselesinin çesitli boyutları vardır.
Ortadoğu Hukuku: Ortadoğunun inşası ile doğrudan alakalıdır. Türkiye’de Kürt meselesi ve hukuk, etnik kültürel, hak meslesi, endüstriel bir mesele, herkesin kendi anlam düşüncesini dayatma yayma alanı, herkes bu tartışma alanlarını kendine göre yapmak istiyor. Ayrıca ideolojik bir bakış vardır. Ortadoğu Batı merkezli bir tanımlamadır. 19 yy.-20 yy. da inşaa edilen Ortadoğu tanımlaması birazda sorunun tanımlanmasıdır. Kürtler bir millettir. Kendi içerisinde de farklılıkların bölgelere göre biçim alması doğaldır. Bu farklılıklar zenginliktir. Farklı bir anayasa geliştirlmeli, yeni bir toplumsal sözleşme olmalı. Yeni bir hukukla Ortadoğu’da Kürtler bir yenilik oluşturabilir. Belkide bütün bölgedeki sorunu çözer. Devlet bir korku sistemi ile meseleye yaklaşmıştır.
Bölgede Kürt talepleri bütün talepler gibi kriminal bir alan haline getirldi. ‘Mustafa Ongan referansı ile’; 1878-1897 Türk-Irak sınırı belirlemesi, İngilizler, Rusların yayılmasını engellemek için sınırın oluşmasına müdahale edildi. Kürtler, İngilizler Kürdistan’ı ikiye ayırmış; hukuk ve yargı ilişkisini anlamak için bu parçalayıcı kuruluş sürecini anlamak gerek. Değilse anlamak imkansızdır. Türkiye’de hukuk nasıl inşaa ediliyor. İran, Arap milliyetçiliğinde olduğu gibi Türklük üzerinde kurulmuştur. Türkçülük tarafından inşaa edilmiştir. Bu anlayış yapay ve tarihi referansları zayıftır. Dışarıdan zorlanan-yüklenen bir tartışma olmuş Türklük buradan harketle farklı etnik, kültürel istekleri kriminalize edmiştir.
Deniz Çifçi ise konusu olan yeni aktörler üzerinde değerlendirmelerini, yaptığı saha çalışmaları ve örneklemeler üzerinde referanslarla birlikte sundu. Konuşmasındaki önemli başlangıç; 38 yıl önce Türklerle yaşarmıyız tartışmasının şimdi Kürtler beraber yaşayabilirmi durumuna geldiğini, böylesi bir tartışma yaşandığını söyleyerek başladı. Ortak kamusal alan içeisinde değerleri kendi içinde yaşayan İslamcı Kürtler, Aleviler Kürt Milli Bilinci ile bakarak anlamamız gerketiğini vurguladı. Oluşan Kürdi alanlarda Güney Kürdistan dahil ortak bir paylaşımcı alan oluşturulduğu üzerinde duruldu.
Kürt sorunu nasıl, hangi platformlarda tartışılmalı? Bu platformlarda tartışma bize bir bakış açısı sunar. Kürt sorunu sınırlı haklar temelinde bir-iki gruba dayanarak yapılıyordu. Şimdi kavram ve aktörler çoğaldı. Sol dışında, Kürt İslamcılar, Aleviler vb aktörler işin içinde. Tartışma ve sürec farklı bir mecraya taşındı. Sürec, tartışma ve soruna yaklaşım Kürt gerçekliğinde de olduğu gibi çok aktörlü bir hale geldi. Saha araştırmalarıda beni bu sonuca götürdü. Çeşitli kanat ve tarikatlarda İslamcı Kürtler hem Kürdi hemde ortak Kürt vatanı temelinde düşünce ve pratikler geliştiriyorlar. Belirli güç ve örgüt-yapılanmalarıda bulunmaktadır. Belirli bir etkinliğede ulaştıkları söylenebilir.
Tabi bu sürece Rojava’yı da katmak gerekir. Artık Rojavasız bir Kuzey çözümü düşünmek zor. Kobani direnişi sonrası böylesi bir ideolojik çerçeve oluştu. Buda milli bir ruha dönüştü. Birkaç alt başlıkla; demokratik özerklik, kültürel haklar, bağımsızlık, özerklik ve federasyon temelli çözüm düşünceleri var. Her inanaç ve düşüncedeki yapılar kendi duruşuna görede Kürt meselsine böylesi çözümle yaklaşmaktalar. Genel olarak ise Kürtler aktör dışında , oluşan milli bilinçden hareketle kalıcı bir çözüm istiyorlar. Kürt islamcılar alandaki yeni güçlenen aktörler olarakda daha çok Kürt Milli haklarından yana tavır geliştiriyorlar.
Bahsedilen aktörler Kürt sosyolojik gerçekliğidir ve bu aktörler ile tüm sosyal kurumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Çok aktörlü bir sorun var çözümüde çok aktörlü olmak zorundadır. Önemli olan milli birlik ve çıkarlar çerçevesinde yaklaşmaktır.
Panel sorularla devam etti ve Orhan Gazi Ertekin, aslında bütün konuşmanın özeti sayılabilecek bir soruya verdiği cevap aynı özet niteliğinde oldu: Kürtlerin yaşadığı bölgede yargı karşılığını bulmadı. Amerika huku benzetmesi ile devam edilebilir. Amerikan hukunda önce ayrımcılık kabul edildi, sonra bunun hukuki olmadığı yenilenmesi gerektiği aynı çevreler tarafından tartışıldı ve oluşturuldu. Türkiye yargısı, insan hakları, kimlik, kültürü ıskalamıştır. Türk yargısı bu anlamda milli bir yargıdır. Geri kalanları dışarıda bırakmıştır.
Deniz Çifçi ise gelen sorulara ise: Kürdistan’da bir statü talebi var. Tartışılan işgal edilmiş topraklardan güçlerin kovulması, çeşitli formlarda bağımsızlık talebi var. Mesele Kürdistan meselesi olarak tartışılmalı.
Aleviler üzerinde, alevi felsefesi gözönünde bulundurulalark tartışılmalı. Demokratik eşitlik, hukuk çerçevrsinde bakılmalı. Alevi sosyolojisi çözümde dikkate alınmalı.
Özerkliğin ideolojisi olamaz, her çevreden milli bakış temel alınmalı, uluslarası aktörler gözünde bulundurulmalı, bu güçlerde dikkate alınmalı.
Bu tarzda soru-cevap ve tartışmalarla panel sonlandı.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)