Küresel ve bölgesel siyasetin en güçlü etki alanlarından bir olan Ortadoğu gibi hareketli bir coğrafya için nispeten diğer yıllara göre sakin bir yıl olduğunu söylemek mümkün. Her ne kadar 2022’nin ilk yarısında Irak’ta hükümet kurma süreciyle ilgili problemler, ikinci yarısında ise İran’da Mahsa Amini isimli bir kadının göz altında hayatını kaybetmesiyle başlayan ve devam eden protesto gösterileri yaşansa da coğrafya genelinde “diplomasi ve normalleşme” yılı oldu demek yanlış olmaz.
Özellikle İsrail’in 2020 ve 2021 yıllarında başta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas ve Sudan ile imzaladığı “normalleşme” anlaşmaları ile başlayan süreç, 2022’de devam etmiş görünüyor. Her ne kadar İsrail’le yapılan normalleşme anlaşmalarına ilişkin yeni ülkelerin de katılması öngörülmesine rağmen büyük bir dönüşüm olmadı. Ancak özellikle bölgesel güçler arasındaki tansiyonunun düşmesinin yanı sıra, ikili ilişkilerde başlayan normalleşme ve yumuşama süreçleri Ortadoğu’yu 2022’de rahatlatmış görünüyor.
Bu anlamıyla Türkiye ve İsrail’in yanı sıra, Türkiye’nin BAE ve Suudi Arabistan ile ilişkilerini yeniden kurgulama düzeyine gelmesinin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar’da yapılan Dünya Kupası sırasında Doha ziyaretinde Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah Sisi ile el sıkışması, Türkiye ve Mısır ilişkilerinde önemli bir aşama olarak kaydedildi.
Bölgenin iki önemli gücü olan Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin düzelmesi başta Libya ve Doğu Akdeniz meselesi olmak üzere, İsrail-Filistin sorunundan Irak’taki işbirliği ihtimallerine kadar etki edebilecek bir niteliğe sahip. Zira Irak’ın Mısır ve Ürdün’le kurduğu üçlü diyalog, Körfez Ülkeleri arasındaki ilişkilerde yaşanan yumuşama, Suudi Arabistan ve İran arasındaki ilişkilerin yumuşaması için Irak aracılığıyla yürütülen diyalog görüşmeleri, Ortadoğu’nun geleceği açısından umut verir nitelikte.
Ancak Ortadoğu üzerindeki küresel siyasetin etkisini azımsamamak gerekiyor. 2022 yılı açısından bakıldığında Joe Biden’ın başkan olduğu sürecin ardından ABD’nin siyasi olarak Ortadoğu’daki politik hamlelerini azaltması ile Ortadoğu’da bir rahatlama yaşandığını da söylemek yanlış olmaz. Ayrıca Suriye ve Irak’tan da askeri olarak neredeyse çekildi.
Bununla birlikte 2022 yılı içerisinde Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal girişimine başlaması, bölgesel ve küresel enerji politikaları açısından Ortadoğu’nun önemini arttırıcı bir etken haline geldi. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik müdahalesi ile başlayan Avrupa merkezli enerji krizinde Ortadoğu’daki enerji kaynakları alternatif olarak düşünülmeye başlandı. Bu da küresel politikada Ortadoğu’nun öneminin artmasını beraberinde getirdi. Nitekim 2022 ABD’nin bölge politikasında bıraktığı boşluğu Çin’in almaya çalıştığı bir yıl olarak değerlendirmek mümkün. Çin’in “Yeni İpek Yolu” olarak tasarladığı “Kuşak ve Yol Projesi” kapsamında Ortadoğu’nun önemli bir yeri var. Çin kurmak istediği ticaret hattının yanı sıra enerji politikası üzerinde de etkin güç haline gelmeye çalışıyor.
Bu nedenle Körfez Ülkelerinin yanı sıra Ortadoğu’daki diğer ülkelerle de işbirliğini geliştirme yönünde bir tutum izliyor. Nitekim 2021 yılı itibariyle sadece Irak enerji sektörüne 10 milyar dolar civarında bir yatırım yapmış durumda. 2022 yılında Irak’a 1000 okul hibe eden Çin, Suriye’nin yeniden yapılandırılması konusunda da etkin rol oynamak istiyor.
Çin’in 2022 yılının Aralık ayında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Çin – Arap Ülkeleri zirvesi düzenlemesi de dikkat çekici oldu. Bu noktada en önemli ülkelerden biri Irak. Irak’ta 2021’de yapılan seçimlerin ardından 1 yılı aşkın bir sürede hükümet kurulabildi. Irak’ın yeni başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani önce iç politikada adımlar atarken, Mustafa el-Kazımi döneminde görünürleşme eğilimi gösteren “dış politikada denge” faktörünü devam ettirecek gibi duruyor. Sudani’nin de Çin – Arap Ülkeleri Zirvesi’ne katılması ve burada yaptığı açıklamalar bu anlamıyla dikkat çekici. Sudani, Irak’ın “Yeni İpek Yolu”nun bir parçası olmak konusunda istekli olduğunu dile getirdi. Bu noktada Irak’ın bölgede işbirlikleri üzerinden kendini rahatlatma çabası içerisinde olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bu noktada Türkiye’nin pozisyonu her zamankinden önemli hale geliyor. Türkiye’nin de sorunlu ilişkilere sahip olduğu İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, BAE gibi ülkelerle ilişkilerini yumuşatması, Ortadoğu’daki hareket alanlarının genişlemesine imkan veriyor.
Bu durum Türkiye’yi önümüzdeki süreçte yeni bir denge merkezi haline getirebilir. Hatta Ortadoğu’nun kilit meselesi haline gelen Suriye konusunda da olumlu bir ilerleme söz konusu. Zira 2022 Suriye açısından diğer yıllara nazaran sessiz bir yıl gibi göründü. Nitekim Suriye’de hakim coğrafyalar neredeyse netleşmiş durumda. Bundan sonra siyasal ve anayasal çözüm çabalarına ihtiyaç var.
Burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye rejimi ile “belli şartlar çerçevesinde” görüşülebileceğini söylemesi dikkat çekici oldu. Nitekim 2022’nin son günlerinde Rusya’da Türkiye, Rusya ve Suriye Savunma Bakanlarının bir araya gelmesi belki de 2022 yılının en dikkat çekici gelişmelerinden bir oldu.
2023’te bu dinamizmin sürmesini beklemek mümkün. 2023’le birlikte sorunlu meselelere dair yaşanacak yumuşama, işbirliği olasılıklarını da artırıcı bir faktör olacak. Ancak bölgesel anlamda başta İran ve İsrail merkezli gelişmelerin yanı sıra küresel çapta Rusya – ABD ve Çin arasındaki rekabet ve karşılıklılık Ortadoğu’yu yine önemli ölçüde etkileyecek gibi duruyor.
Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın