Geçtiğimiz aylarda Ortadoğu’nun farklı bölgelerinde Asya, Afrika’nın Kuzeyi ve Latin Amerika’da bir dizi protesto gösterisi düzenlendi. Göstericiler ilk başta işsizlik, yolsuzluk ve pahalılık gibi nedenlerden dolayı sokaklara çıktı ama daha sonra gösterilerin seyri taleplerin yükselmesiyle değişti. Reform ve rejim değişikliğinden anayasanın yeniden yazılmasına kadar yeni taleplerle meydanları dolduran göstericiler giderek taleplerini artırmaya başladı. Irak, Lübnan ve İran gibi Ortadoğu ülkelerinde yeni bir protesto dalgası oluştu.
Ortadoğu’da siyasi ve toplumsal kültürün derinliğine kök salmış despotluk ve zorbalık, yüzlerce yıldır devam etti. Tarih boyunca da farklı isimler ve farklı versiyonlarla çürümüş siyasi pazarlarda insanlara satılmaya çalışılmıştır.
Ortadoğu despotizmi eski yunan döneminde Asya hükümetleri için kullanılan bir tabirdi. Örneğin Aristo ‘Politika’ kitabında şöyle tanımlıyor:
“Barbarlar tabiat olarak Yunanlılardan farklı olarak daha çok köleliğe meyil ederler, Asyalılar da Avrupalılara göre daha köle. Bu nedenle Asyalılar itiraz etmeden despot ve zorba bir hükümeti kabul ederler.
Yeniçağda ise Batı filozoflarından Machiavelli ‘Prens’ kitabında ilk kez Osmanlı devletiyle Avrupa’da bulunun monarşi rejimleri arasında karşılaştırma yaparak şöyle tanımlıyor: “Türk devletinde bir kişi hükümdardır geri kalanların hepsi ona kölelik eder. Onlar ülkelerini birkaç sancağa böler her birine bir hükümdar tahsis eder. Baş hükümdar istediğini göreve getirir istediğini görevden alır. Onlar sahiplerinin söylediklerini uygulayan kölelerdir.
Aydınlanma Çağı Filozoflarından Fransız Pierre Bayle 1704 yılında ilk kez despot kelimesini yeni haliyle kullandı. Daha sonra Montesquieu Ortadoğu despotluğu kavramı hakkında yenilikler yapmıştır.
Bölge insanı her gün oturduğu evinden dünyadaki yenilikleri ve gelişmeleri izliyorlar. Teknoloji devrimiyle birlikte bağımsız ve nitelikli bir medyanın olmaması bölge insanı klasik medya aracı olan TV, Radyo ve gazete kullanmanın yerine interneti ve siteleri kullanmayı tercih ediyorlar. Bu tür medya kaynakları hızlı oldukları kadar, devlet tarafından daha az gözlemlenmektedir. Bölgedeki iktidarların yeni karabasanı internet ağı nedeniyle onlar başka çağda yaşıyor vatandaşları başka. Bu sebeplerden dolayı vatandaşlarının taleplerini yerine getirmekte geri kalıyorlar. ‘Hootsuite’ ve ‘We are Social’ın verilerine göre 2019 yılının ocak ayında Ortadoğu’da yaşayan 256.6 milyon insandan yüzde 71 (182 milyon) kişi internet kullanıyor. Sosyal medya hesabı olanların sayısı ise yüzde 53 oranına yükseler 136 milyonu geçti. Öte yandan 304 milyon kişi operatör ağlara aktif olarak üye. Yapılan araştırmalara göre Ortadoğu’daki insanların yüzde 73’ü şehirlerde yaşıyor.
Verilere dikkatli bakarsak, bilgi patlaması ve teknolojinin gelişmesiyle dünyada her şeyin artık dijitalleştiğini, internetin insanların günlük ihtiyacı haline geldiğini bundan sonra internetsiz bir hayatın imkânsız olduğunu göreceksiniz. Lübnan’da Whatsapp’a getirilen vergi nedeniyle başlatılan protesto gösterilerine Whatsapp gösterileri olarak adlandırıldı. Bunların dışında bu dönemde yapılan devrimlerin dijitalleştiğini göreceksiniz. Eski dönemlerde olduğu gibi devrimler siyasi örgütlenmeler veya liderlerin öncülüğünde yapılmıyor. Yapılan devrimlerin çoğunda lider yok ve işbirliği sosyal medya üzerinde sağlanıyor. Bu nedenle gösterilerin düzenlendiği bazı ülkelerde, hükümetler gösterileri bastırmak adına internet ağlarını kesiyor. İnternet hattı bölgedeki ülkelere karşı kara bir bela haline gelerek mutlak iktidarları tehdit eder duruma geldi. İnternet ağlarını kesmek despot ülkeler için yeni bir eylem değil. Tarihe dönüp baktığımızda 110 yıl önce Kaçarlar (Qajar) döneminde Tahran’da düzenlenen bir devrimde, Muhammed Ali Şah Kaçar devrimin diğer kentlerde duyulmamasını önlemek için o dönemin en gelişmiş iletişim ağı olan telgraf hattının kesilmesine karar vermişti. Aynı zamanda gazetelerin de yayınlanmasını yasaklamıştı.
Bugün internet ile despotizm iki karşıt güç olarak bir birleriyle rekabet içerisinde. İkisinden birinin gelişmesi birinin diğerinden daha zayıflayacağı anlamına gelecektir. Hâlihazırda görünen şu internet ağları, örümcek ağı gibi eski despot sistemlerin ayağına dolanıyor ve önlerinde daha fazla engel çıkartıyor. Dijital nesil ile dijital devrim gün geçtikçe despot hükümetlerin rüyalarını karma karışık hale getiriliyor. Anlaşılan despotizm kavramı dijitalleşen dünyada kendine bir yer edemeyecektir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın