KYB’de tekil liderliğe dönüş ne ifade ediyor?
Irak’taki Kürt siyasetinin iki yürütücü gücünden biri olan Kürdistan Yurtseverler Birliği’nde (KYB) sular durulmuyor. Kurucu lider Celal Talabani’nin döneminde dahi parti içerisinde başlayan ayrışma, ölümü sonrasında da liderlik mücadelesi ile iyice derinleşmişti. 2017-2020 yılları arasında KYB’ye lider seçilemediğinden dolayı parti, Talabani’nin eşi Hero Talabani ve oğulları tarafından fiilen yönetilmiş ve partiye vekâleten Kosret Resul Genel Başkanlık yapmıştı. 2017 sonrasında parti içindeki liderlik mücadelesinde, KYB Siyasi Büro Başkanı Molla Bahtiyar, KYB Genel Sekreteri Birinci Yardımcısı Kosrat Resul, Hero Talabani ve oğulları Kubat ile Bafel Talabani ve son olarak da Celal Talabani’nin ağabeyi Şeyh Cengi’nin oğlu ve aynı zamanda KYB’nin istihbarat kurumunun (Zenyari) başında olan Lahur Şeyh Cengi ön plana çıkan isimler olmuştu. KYB’nin kendi içerisinde liderlik konusunda yaşadığı mücadelenin yanında parti teşkilatı içerisinde de ayrışmalar yaşanmıştı.
Celal Talabani’nin ölümünün ardından KYB’nin gitgide aile partisine dönüştüğü eleştirileri yoğunluk kazanmış, partinin kurucularından olan siyasilerin partiden ayrılmasıyla eleştirilerin boyutu giderek artmıştı. Dokuz yıl aranın ardından 21-24 Aralık 2019 tarihleri arasında “yenilenme” sloganıyla düzenlenen KYB’nin dördüncü büyük kongresinin sonuçları da Celal Talabani’nin ölümü sonrasında Şeyh Cengi ailesinin KYB içerisinde nüfuzunun arttığı görüldü. Bu noktada en dikkat çeken hususlardan biri, Lahur Şeyh Cengi’nin oyların yüzde 91’ini alarak ilk kez yapılacak Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) toplantısının başkanlığına seçilmesi olmuştu.
11 Şubat 2020’de KYB’nin Süleymaniye’de gerçekleşen Genel Başkanlık Kurulunda yapılan oylama sonucuna göre partinin genel sekreterlik sistemi yerine eş başkanlık sistemi ile yönetilmesine karar verilmişti. Bu karar sonucu Bafel Talabani ve Lahur Şeyh Cengi, iki kuzen olarak partinin eş başkanları seçilmişlerdi. Bu sayede Celal Talabani’nin ölümü ile birlikte üç senedir süregelen ve parti içinde çekişmelere sebep olan liderlik krizinin eş başkanlık sisteminin kabul edilmesiyle bir nebze çözüldüğü düşünülmüştü. Ancak Bafel Talabani’nin Lahur Şeyh Cengi’yi kendisine darbe yapmak istediği iddiası üzerinden güvenlik güçleri içerisinde Lahur Şeyh Cengi’ye yakın olan kişileri değiştirerek yeni atamalar yapması gerginliği 2020’nin yaz aylarında tepe noktasına çıkarttı.
Atamalar üzerinden başlayan rekabet, ilerleyen dönemde patlak verecek zehirleme hadiseleri ve tasfiye kararlarıyla birlikte KYB’deki çekişmenin boyutu çatışma noktasına kadar geldi. Nitekim bu olayların ardından 15 Temmuz’da yapılan KYB Politbüro toplantısında Lahur, eş başkanlık görevinden alındı. Hatta 24 Ağustos 2021 tarihinde KYB Politbürosu tarafından yapılan toplantı sonucunda Lahur’un üç gün içerisinde IKBY’yi terk etmesi ve Irak erken genel seçimlerinin sonuçlarının açıklandıktan sonra dönmesine karar verildiği duyuruldu.
Lahur ise bu karara karşı tavır almış ve yaşananları bir komplo olarak nitelendirerek son nefesine kadar “milletini terk etmeyeceğini” söylemişti. Bu noktada Lahur Şeyh Cengi tansiyonu yüksek tutmaya çalışsa Celal Talabani ailesinin süreci yumuşatma yönünde bir tutum sergilediğini söylemek yanlış olmaz. Nitekim KYB’nin hem Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) iç siyaseti hem de Bağdat siyasetine odaklanarak parti için problemleri unutturmaya ve yeniden odağı genel siyasete çekmeye çalıştığı söylenebilir.
Nitekim 28 Ağustos 2022 tarihinde Süleymaniye’de bir araya gelen KYB yönetimi yapılan oylama ile eşbaşkanlık sisteminin kaldırıldığını açıkladı. Böylece parti içi tansiyonun en düşük olduğu noktada KYB’nin partisel konsolidasyonu güçlendirmeye çalıştığını söylemek mümkün. Böylece KYB’nin geleneksel yapılanmaya ve siyasete dönüş yaptığını ifade edilebilir. Bu noktada KYB’nin ideolojik olarak “sosyalizm” vurgusuna rağmen, “eşbaşkanlık” gibi “romantik” bir söylemle politika yapmanın gerçekçi olmadığı ortaya çıkmış oldu. Başka bir deyişle tekil liderlik anlayışının halen Irak ve IKBY siyasetinin asli unsuru olduğu gerçeğine dönüldü. Bu durum bölgenin sosyal ve siyasal yapılar açısından değişime hazır olmadığının göstergesi olarak nitelendirilebilir. Yani liderliğin gençleşmesi ya da yönetimsel yapının değişmesi, zihinlerin değiştiği anlamına gelmiyor.
Bundan sonraki süreçte KYB’nin etki alanı içerisindeki Süleymaniye’deki muhalif hareketler olan Goran ve daha çok Yeni Nesil hareketi ile nasıl bir denge ve denklem sağlayacağı merak konusu. Zira parti içi dengeyi şimdilik sağladığı görülen KYB’nin etki alanı içerisinde siyasetin dengesini oturması zaman alabilir. Bu aşamada geçmiş kazanımlarını kaybetme noktasına gelen KYB’nin bu kazanımları elinde tutabilmek için bir mücadele içerisinde olduğu görülüyor. Bu noktada KYB’nin Süleymaniye denkleminin yanı sıra, IKBY iç siyaseti ve Bağdat’la ilişkilerini yeniden kurgulaması gerekecek. IKBY ve Bağdat siyasetinde yaşanan belirsizlik KYB’yi parti içi sorunların giderilmesi için fırsat sunmakla birlikte, IKBY ve Bağdat siyasetindeki harekat tarzını belirlemek için de zaman kazandırıyor. Zira Celal Talabani sonrası hem yerel hem IKBY hem de Bağdat siyasetinde azalan bir KYB etkisi söz konusu. Özellikle KYB’nin IKBY’nin kazanımlarına karşı hareket etmesi durumunda, Kürt iç siyaseti KYB’yi doğal olarak dışlıyor. Bu durum Kürtleri Bağdat siyasetinde de zor duruma düşürüyor. Nitekim KDP ve KYB’nin cumhurbaşkanlığı konusunda ortak aday belirleyememesi bunun en açık göstergesi. Bu noktada KYB açısında bir ikilem söz konusu. KYB Erbil ya da Bağdat arasında tercihe zorlanabilir. Ancak bu durum sadece KYB’nin varlığı ve siyaseti ile ilgili değil. IKBY’nin ve hatta KDP’nin partisel geleceği açısından da önemli bir nokta. Her ne kadar KDP parti disiplini ve yönetimsel gücü açısından kontrolü elinde tutsa da KYB’ye karşı Süleymaniye’de oluşan muhalefet KDP’ye de zarar veriyor ve etkisini sınırlıyor. Şimdilik KDP açısından çok büyük muhalif ses çıkmasa bile KYB karşıtı muhalefet, Süleymaniye’de yaşanan gösteriler, KDP’ye karşı olan gizli muhalefeti de cesaretlendiriyor. Zaman zaman muhalif seslerin Erbil ve Duhok’ta da yükselmesi bu anlamda dikkat çekici.
Bu noktada KDP’nin de KYB’yi yeniden IKBY iç siyasetine çekmesi gerekiyor. Bu nedenle KYB’nin yeniden tekil bir başkanlık yapısına kavuşması bir avantaj. KYB tekil liderlik üzerinden daha çabuk ve net kararlar alabileceğinden, KDP ve KYB arasındaki sorunların giderilmesi, Irak’taki Kürt siyasetinin kazanımlarını devam ettirmesi gibi konularda avantaj yakalanabilir. Buradan hareketle IKBY’nin kazanımlarının devam etmesi için Kürt siyasetinin iki yürütücü gücü olan KDP ve KYB arasındaki dengenin yeniden kurulması bir zorunluluk gibi görüyor. Burada iş sadece KYB’ye değil, KDP’ye de düşüyor. KDP’nin hem kendi varlığını “gücünü koruyarak” devam ettirmesi hem de IKBY’deki dengelerin yeniden oturması için KYB’yi içeride tutması gerektiğini söylemek mümkün.
Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)