Irak karışacak mı?
Kardeş kavgasının bu sefer Kürdistan Bölgesi’nde değil de, Irak’ta başlaması şaşırılacak bir durum. Bu kötü bir haber olsada Irak’ta önümüzdeki süreçte Şiiler arasında veya Irak yönetiminde bir iç savaş veya siyasi istikrarsızlığın yaşanması bekleniyor.
Irak’taki siyasi arenada söz sahibi olanların çoğunun milis güce sahip olduğu biniliyor. Bu güçler arasında şiddetli rekabetler yaşansa da söz konusu rekabet ülkeyi iç savaşa sürükleyecek boyuta ulaşmadı. Hatta çoğu zaman tarafların anlaşmazlıkları karanlık bir labirentten geçselerde sonunda bir şekilde aralarında anlaşıyorlar.
Söz konusu güçler aralarında sessiz bir savaş yürütselerde, bomba yüklü araçlar, terör saldırılar, siyasi savaş gibi aralarında kanlı bir geçmişe de sahip değiller.
Bu güçler arasında durumun böyle devam etmesi; sahip oldukları kabiliyet, dini merciler ve İran ile ABD arasındaki, güçler dengesine bağlı olduğunu söyleyebiliriz. Tabii değindiğim başlıklar, Sünni ve IŞİD gibi dış güçlerin doğrudan müdahalesinin dışındadır.
Tüm dengeler, özellikle Mam Celal döneminde Kürtler tarafından gerçekleştirildi, böylece taraflar arasında yaşanan rekabetler Şiilerin evine yansımamasını da sağladı.
Irak’taki güçler arasında çatışmaların durdurulmasının ardından ülkede yapılan son seçim sonuçları şüphesiz Bağdat’ta güçler dengesini değiştirdi. Böyle bir durumda da güçler arasında anlaşmayı sağlamak kolay bir iş değil.
Görülen o ki Irak tarahindeki en kötü seçime tanıklık etti. Seçim sonuçlarının iptaline dair söylemler ise kulislerde oldukça sıcak tartışmalara neden oluyor. Seçim sonuçlarının iptali halinde; Irak’ta siyasi ve güvenliğin tehlikeye girmesi yahut Irak’ın yeni sorunlar ve rekabetin içine çekilmesi söz konusu olacaktır.
Hoşyar Zebari ve Nuri Maliki gibi birçok Iraklı siyasetçi ve yetkilinin yanı sıra uzmanlarda seçim sonuçlarının iptali halinde Irak’ta siyasi kaosa gebe olunacağı görüşündeler.
Seçim sonuçlarının iptali, Irak’ın yeni bir seçime götürecek kadar kolay olmayacağı gibi ülkeyi yeni bir siyasi kargaşa ve güçlerin çatışmasına da sürükleme ihtimali de oldukça yüksektir.
Seçimler geçmişte Dava, Fetih, Hadi Amiri ve Nuri Maliki ile çekişme içinde olan Sadr Hareketi gibi bir gücü öne çıkardı.
Sürekli saldırılara maruz kalmasının yanı sıra oldukça aktif olarak, taraftarları aracılığıyla sivil itaatsizlik ve sivil darbe gibi girişimlerde de bulunan Sadr lideri Mukteda Sadr, Bağdat’ta milyonların yürüyüşünde ise çoğunluğu kendi taraftarları olmak üzere binlerce kişi Irak Parlamentosu’nun da içinde olduğu birçok resmi kurum ve temsilciliklerin bulunduğu Yeşil Bölge’yi bastılar.
Mukteda Sadr’ın seçim pastasında elde ettiği büyük payın alınması halinde mevcut durumda da geçmişte yaptığı girişimleri tekrarlayabilecek güçte olduğunu unutmamak gerekiyor.
ABD ile İran arasında yaşanan sıcak rekabet ise Irak’ta yaşanan sorunların nedeni olabilir. Nitekim Irak’ta yaşanan Şiilerin bir kısmı ABD’ye bağlı olurken, bir kısmı da İran’a bağlıdır.
Gelinen süreçte Kürtlerin, Irak’taki taraflar arasında yaşanabilecek kaos ve çatışma ortamında koruması oldukça önemlidir. Kürtler neticede iç savaş sürecinden geçmesinden dolayı savaşın ne kadar tahrip edici sonuçlar bırakacağının çok iyi farkındadır.
Bu konuda en büyük sorumluluk ise silahlı güçlere sahip KDP ve KYB’ye düşüyor. Bununla birlikte silahlı güce sahip olmayan öncelikli güçlerden Değişim Hareketi (Goran) yetkililerinin de silahlı bir gücü kurmayı kafasından çıkartması gerekiyor.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)