Zerdüşti öğretide Dara kalkma biçiminde bir işleyiş bulunmaktadır. Başta Tanrı Ahura Mazda’ya karşı suç işleyenler olmak üzere, aile, toplum ve doğaya karşı suç işleyenler; dini önder ve toplum önünde yapılan bir yargı sistemine tabi tutulurlar. Yargılama sonucunda af dilenir, kişi topluma yeniden katılır.
Dara kalkma işlemi yapılamadan önce şahıs ölürse; yakınlarından birisi onun yerine topluluktan sorumluluğu aldığı ve gerekenleri yapacağı sözü ile erkan başlatılır. Böylece hakka yürüyen rızalık ile uğurlanır. Bütün canların bir biçimde yaşamda günah içerisinde olabileceği bu rızalık ile en az günah ile cinwat (sırat) köprüsüne gitmesi arzu edilir. Cenaze işlemi üç kişi ve iki şahit bulunması ile yürütülür. Ölüye kutsal şiirler okunur. Bir biçimde hakka yürüdü denilir. Öldü denilmez, geri döneceğine inanılır.
Ölüler gömülmez, sessizlik kulesine (daxma-dakma) bırakılırlar. Sonra kemikler toplanıp gömülür. Buradaki amaç kutsal sayılan su, toprak ve ateşin kirlenmemesidir. Öğretide beden kötü ve ruhu günaha iter. İnsan ruh, beden v e akıldır. Ölümde ruh, beden ve akıl ayrışır ve aslına döner. Ölen insanın ruhu üç gün cesedin yanında kalır. Dördüncü gün bedende ayrılır ve cinwat köprüsüne gider. Bu yolculukta ruhu yanıltmamak için ağlanmaz. Cenaze yakılmaz ve yıkanmaz, ateş ve su kutsal, beden kirlidir. Bu yolculuk Yasna’da ayrıntılı biçimde anlatılır. Kemikler bir yıl içerisinde temizleneceği düşünüldüğünden artık çevreye zarar vermeyeceği için gömülür. Ritüeli uygulayanlar ve ölüye özel kıyafetler giydirilir. Bu kıyafet biçim ve giymelerin ayrıntılı anlatıları vardır.
Ezidlikte Hakka yürüme erkanı
Ezidi düşüncesinde ölüm, ruhun bedenden ayrılması, hayatın sona ermesi ve ruhun bir diğer bedende yeniden doğmasıdır. Ezidilik’te cennet cehennem farklı tarzda vardır ve yeniden dirilişe inanılır. Kıyamet gününde sonra ruh yeni bir bedende tekrar ortaya çıkar ve geçmiş yaşamla bir bağlantı kurmaz. Ölen kişiye son üç günde “ahiret kardeşi” yardımcı olmalıdır. Daha çok akıl ile, duygusal değil, yol yöntemle davranma öğütlenir. Erkanda tef, flüt, bağlama vb çalınır. Ölünün başı doğuya çevrilir ve müzik eşliğinde gılbanlar söylenir. Kadınlar ağlayarak, saçlarını yolarak ve göğüslerini döverek yas tutarlar.
Bir hafta boyunca ölenin ahiret kardeşi evi ziyaret eder. Bir ihtiyacı var mı diye bakar. Kırkıncı gün mezarda kurban kesilir ve dağıtılır. Gew-gılbanglar okunur. “Öldü” denilmez “hakka yürüdü” denilir, bir biçimde geri döneceği kabul edilir.
Ölümde giysi değiştirildiği kabul edilir (Kirasguharin), bütün bu işlemler ‘Brayeaxrete’ tarafından yürütülür. Bu zorunlu bir kuraldır. Brayeaxret ile aile birbirinden sorumludur. Ölünün elbiseleri cenazenin ardından ihtiyacı olan komşulara dağıtılır. Brayeaxret aileleri arasında evlilik kesinlikle yasaktır. Bu kuralları ihlal etmenin toplumsal sorumlulukları çok ağırdır.
Üç-yedi ve kırk günlerinde özel törenlerle anmalar gerçekleştirilir. Ölüye bu günlerde ayrı ayrı Kürdçe ‘Qewle ser merg’ 70 dörtlükten oluşan ‘qewl’ okunur. Sonuç olarak ‘kirasexweguheri’ gömlek değiştirdi diye ölüyü tarif ederler. Cenaze toprağa verildiği akşamı ölenin mezarı üzerinde ateş yakılır. Bu Alevi Kürd’lerde ve Zerdüştilerde de vardır. Kadınlar saçlarından bir tutam belik-örük ‘bisk’ keser ve mezar taşına asarlar. Ölü ile mezara bazı eşya veya yiyecek bırakılır. Bu gelenek Alevi Kürd bölgelerinde de uygulanmaktadır.
Kakai – Yarsan Hakka yürüme erkanı
Kakai düşüncesinin temel kutsal kitabı Serencamname Sultan Sahak tarafında 12. yüzyılda derlenmiştir. Semavi dinlerle ayrışmanın, İşrak felsefesinin ve inanışlarda takiyeler döneminin başladığı yüz yılların final noktasıdır. Ezidi düşüncesi de 11. yüzyıl ile 12. yüzyıl arasında oluşmuştur. Ayrı ayrı coğrafyalarda da olsa düşüncede ve yaşam biçiminde oldukça benzerlikler olduğunu bugün daha net görmekteyiz. Zerdüşti felsefeden son Hakikatçi Alevi düşüncesine kadar bir silsileden bahsedilebilir. Bunu en çok düğün, ölüm, brayeteaxrete denilen veya Musayiplik kültüründe görebiliriz. Doğa, güneş, aile, ilişikler ve özel günlerin ritüelleri en yakın davranış biçimleridir.
Kuzey Kürdistan ReaHaq ve Hakikatçi Alevi düşüncesinin en yakın, neredeyse birebir olduğu düşünce Kakai-Yarsan düşüncesidir.
Ezidilikte“brayteaxrete” burada ‘brayeyari-yardımlaşma kardeşliği ölüm ve destek ritüelinin yürütücüsüdür. Pir duasını alarak işlem “brayeyâri” tarafından yürütülür. Kakai yaşam biçimi kesintisiz sürdüğü için düğün, sünnet, ölüm vb düşüncenin ana temelleri daha ayrıntılı ve ısrarlı yürütülmektedir. Ölüme kesinlikle inanılmaz. Donadon temel ilkedir, ölen şahıs 1001 yaşam sürdükten, günahlardan arındıktan sonra herhangi bir canlı olarak geri döneceği kabul edilir.Ölümden yedi gün sonra donadon’un başlayacağı öngörülür. Ölüm yoktur, bir canlıdan başka bir canlıya dönüşme vardır. Cennet ve cehennem düşüncesi buradan hareketle yoktur. Ruh sadece insana değil, her şeye intikal edebilir. Bu ruhani devir 1001 kerede tamamlanır. Ölüm değil dönüşme inanma temeldir. Ölülerin tören sırasında, arkasında ve seneyi gün ve devriyelerinde tambur ve tef eşliğinde gılbanglar okunur. Bu gelenek güçlü ve zengin biçimde yürütülür. Cennet cehennemi insan bu dünyada yapıp etmeleri ile kendisi yaratır fikri kabul edilir.
Serencamname’de: ‘Ölünün yıkanması için önce temiz suyla yıkanmalı sonra Pir Binyamin’inqawli okunmalı ve sonrada dokuz kez üzerine su dökülmeli. Biri öldüğünde yakınlarından biri onun mezarı başında ateş yakmalı ve çırası üç gün yanık kalmalı” diye yazılır.
‘sığınma yeri dürüst insanların Cem’inin şerefidir
Cem Hak ehli ve iyi insanların yeridir
Hakkın temelleri Şert-o Eqrar’dır’ okunur.
Uğurlamalarda tambur eşliğinde hep bir ağızda qewler söylenerek yürütülür. Ölünün yanında ve arkasında, seneyi devriye veya anmalarında asla ağlanmaz. Ölü evinde Cemxanedeki gibi cem düzenlenir. Mezarlığa kadar tambur çalınır ve stranlar söylenir.Loristan gibi bazı bölgelerde bu müzik eşliğinde danslarda yapılsa da bu gelenek artık yok olmaya yüz tutmuştur. Ölümden sonraki ilk akşam ve sabah yalnız davul ve zurna çalınır.
Deprem ve başsağlığı
Büyük felaket Kürdistan coğrafyasında olmuştur. Afrin ve Maraş merkezli deprem Pazarcık ile Elbistan’ı yok eder duruma getirmiştir. Milletimiz Ağrı’dan Cizre’ye dayanışma içerisinde birbirlerinin acılarını paylaşmış, destek için seferber olmuştur. Burada yaşayan nüfusun yerlerinde kalması demografisinin korunması açısından önemlidir.
Depremde yakınlarını kaybedenlere başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Yaralıların en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını umuyorum. Acıyı derinden hissediyoruz.
Not:
-Birinci bölümde Hakikatçi Düşüncede Hakka Yürüme Erkanı incelenmiştir.
-Katkılarından dolayı Erdoğan Yalgın’a teşekkürler.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın