Tahribatı zihnimizde canlı Lozan Antlaşması

Bir yıldönümünü daha geride bıraktığımız antlaşmada Kürtler devre dışıydı. Paris Barış Konferansına Şerif Paşa hiç olmazsa Kürt istemlerini sunmuştu (6.02.1919). Sevr daha masada yıkılmıştı (10.08.1920). Koçgiri Direnişi kırılmıştı (1921). Kürt seçkinler dağınık, örgütsüz, savunmasızdı. Kemalistler ise toparlanmış devlet olmuşlardı. Lozan, emperyalist-sömürgeci paylaşım platformu olacaktı.

 

 Kemalistlerin Kürdistan korkusu

 

Kuzey-Batı Kürdistan sınırı konusunda Kemalistler ve Fransızlar daha 1921'de anlaşmışlardı. Kuzey-Güney sınırı İngilizlerle Kemalistler arasında uyuşmazlık konusuydu. Kemalistler, 24.07.1923'te imzalanan Lozan Antlaşmasını ancak 23.08.1923'te onaylayacaklardı.

 

Kemalistler, Kürdistan'ın güneyini İngilizlerden alamayacaklarını çok iyi biliyorlardı. Böyle bir amaçları da yoktu. Asıl korkuları Kürtlerin orada bir şeyler elde edebileceğiydi.

 

Kurnaz İngilizler, Kemalistleri kendi istemlerine getirmek için Kürtleri gündeme getiriyorlardı, yoksa Kürt hakları zerre kadar umurlarında değildi.

 

Sonuçta iki taraf, Güney'de de "Kürtlerin eliboş kalması" üzerinde anlaştılar. Lozan'da Kürdistan'ın dört parçalı statükosu kayıt altına alındı. Kemalistlerin İngilizlerle çelişkisi, milliyetçilikten değil, sömürgeci paylaşımdan geliyordu.

 

Türkler için Lozan hala emperyalistlere karşı zafer kazanmanın adıdır. Başka bir halkı özgürlükten mahrum ederek elde edilene, zafer denilebilir mi? Diğer bir halkın köleliği üzerinde yükselen milliyetçilik ve 'zafer', kirlidir, ırkçıdır, sömürgecidir. Hayret! Bu kirlilik, Türkiye'de yasaldır, revaçtadır, toplumun her kesiminde bol alıcısı var. Pişkinlik, Türk milliyetçiliğinin bir özelliği olsa gerek.

 

Türk egemenlerinin iç kavgası

 

Lozan meclisteki üstünlük kavgasının malzemesiydi. Mustafa Kemal'in şu yaptığına bakın:

 

Lazistan mebusu Ali Şükrü yaman bir rakipti. M. Kemal, tetikçisi Topal Osman'a havale eder onu. Ali Şükrü kaçırılır, öldürülür, tarlada gömülür. Ceset bulunur. M. Kemal tetikçisini harcar. Topal, meclis binasının önünde günlerce asılı bekletilir.

 

Sıra Meclis’e gelir, dağıtılır (1.04.1923). Muhalifsiz, tek tiplerin (ikinci) Meclis’i işe başlar (11.08.1923).

 

Kürtler mi? 1924 Anayasası hazırlanır. Kürtlerin adı bile yoktur. M. Kemal'in Kürt haklarına ilişkin verdiği demeçlerin büyük bir sahtekarlık olduğu netleşir.

 

Türk egemenleri arasındaki o çelişki, bugün de mevcuttur. Lozan yorumları farklıdır. Kemalistler onu "Çağdaş Türkiye'nin tapusu" görürken, muhafazakarlar Lozan'ı mahkum eder: "Güney Kürdistan’ı Misak-ı Milli dışında bırakmıştır." Gizli bir şey yok, çelişkileri sömürgeci talan üzerine. Talan konusu, Kürtler ve ülkeleridir.

 

Lozan'ın izi

 

Kemalistler Amed'den Fevzi Pirinçioğlu, Zülfü Tigrel ve Siverek'ten Halil Fahri gibi Kürt uşaklarını Lozan'a götürürler. Dersim mebusu Hasan Hayri, Mustafa Kemal'in iteklemesiyle Kürt kıyafetleri içinde kürsüye çıkar, Lozan'a Kemalistlere bağlılık telgrafları çeker. Kaderin cilvesi, o elbiseler idamında rol oynar.

 

Milliyetçi Kürt seçkinleri de güney-kuzey kopukluğunu istemiyorlardı. Birlik halinde büyük Kürt nüfusunun haklarını almaya yeteceğine güveniyorlardı.

 

Bunlardan biri Bitlis mebusu Yusuf Ziya idi. Ama ikinci Meclis ona kapanacak, tutuklanacak, Bitlis'te idam edilecekti. Sadece o değil, kardeşi ve daha yüzlerce Kürt seçkini aynı akıbeti paylaşacaktı.

 

Kürtlerin umudu kalmamıştı. Sınırlar, iç ticaret ve sosyal-kültürel ilişkilere ölüm darbesi olmuştu. Kürt dilinin okutulduğu medreseler kapatılacaktı. Türkler o korkunç uygulamayı halen "devrimcilik" biliyorlar. Hayal kırıklığı, Beytüşşebap Başkaldırısı (1924) ve Şeyh Said Ayaklanmasının bir dürtüsüydü.

 

Lozan Antlaşması ve ürünü emperyalist destek, Kemalistleri azdıracaktı. 1920'lerin karanlık dönemi öyle başlayacaktı. İşte halen bol alıcı bulan Kemalist "anti-emperyalistlik"! Peki emperyalist işbirlikçilik nedir?

 

Sadabad Paktı, Bağdat Paktı ve CENTO, Lozan'ın gayrimeşru çocuklarıdır. Günümüzde kimi ırkçı sefillerin bu paktları Kürtlere hatırlatmaları boşuna değil!

 

Lozan'ın bugüne dersleri

 

Batı Kürdistan konum elde etme savaşında. Oradaki gelişme Kürt direnişinde yeni bir faktör, gelecek ne olursa olsun o deney varlığını bir şekilde devam ettirecektir.

 

Kuzey zor bir dönemde ama gündemi doldurmaya devam ediyor ve geleceğin baş aktörlerinden.

 

Doğu ayağa kalkmak için direniyor. Bölgenin siyasal haritasındaki depremsel değişmeleri gözönüne aldığımızda, gürleşme şansı büyüktür.

 

Güney devlet olmanın kapısında. Referandum tayin edici adım olabilir.

 

Bunları sıraladım, çünkü tümü de Lozan Antlaşmasına meydan okumadır. Türkiye'nin Lozan'daki rolünden dolayı, onu sadece Kuzey'in sorunu olarak görmek yanlıştır. O, dört parçanın da sorunudur. Her parçadaki başarı, Lozan'a darbedir.

 

Şunun da görülmesi özellikle önemlidir: Lozan Antlaşmasının en büyük bekçisi ve savunucusu, Türk devletidir, hem de tüm Kürdistan parçaları için.

 

O günden bugüne çok şeyin değişmiş ama sömürgeci kültür, gelenek ve heves öyle kolay değişmez. Olsa olsa yöntem değişikliklerinden bahsedebiliriz.

 

Lozan'ın imzacısı olmayan ABD, Kürdistan'da yeni bir faktör. Diğerlerinden etkili. Türkiye (ve doğal olarak İran), son derece rahatsızlar. Türk devletinin tüm çabası, Güney'de ABD'den rol çalmaktır. 'Dostluk' kisvesi altında asıl amacı, yayılma alanını genişletilmektir. Tuzaktadır, fırsatın ayağa gelmesini bekliyor.

 

Bir anı

 

Yolu Lozan'a düşen çoğu Kürt’ün yaptığı gibi ben de 1990'larda antlaşmanın imzalandığı Beu-Rivage Palace'a gittim. Göl kenarında eşsiz bir güzellik. Ama umurumda değildi. İmzalara sahiplik yapan sevimsiz masa yerinde tutuluyordu.

 

Kasım 2008'de İsviçre Konfederasyonu Başkanı Pascal Couchepin, masayı Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hediye etti. İsviçreli Kürtlerin acısından ya habersizdi ya da umurunda değildi. Dileğim, o masanın o utanca imza atanları çökertecek yüke dönüşmesidir. Ama çok iyi biliyoruz ki o yük, Kürt başarısının diğer adıdır.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)