Bugün "Emily in Paris" yerine "Sudani in Paris”ten bahsedebiliriz. Çünkü bugün Sudani Fransa'ya varacak ve önce savunma bakanı tarafından, ardından Elysee Sarayı'nda Başkan Macron tarafından akşam yemeğinde karşılanacak.
Muhammed Şiya es-Sudani, Irak başbakanı olarak ilk kez Fransa'yı ziyaret ediyor, ancak bu Başkan Macro ile ikinci doğrudan görüşmesi. Güvenlik, terör ABD’den silah satın alınmasından tutun eğitim, sağlık kültüre kadar birlikte üzerine çalışacakları çok sayıda dosya var. Fakat bunlardan daha önemli bir dosya var; o da güven sorunu. Paris, Sudani ve hükümetine ne kadar güvenebilir ve Sudani ile hükümeti de Fransa’ya ne kadar bel bağlayabilir?
Fransa, şu anki hükümetin Irak'ta seçimi kazananların hükümeti değil, kaybedenlerin hükümeti olduğunun tamamen farkında! Ama aynı zamanda Irak'ta güvenlik ve istikrar kabusu, genel olarak dünya ülkelerini ve özel olarak da Fransa'yı, böyle bir ülkede en azından güvenlik ve istikrarı sağlayabilmek adına şeytanla bile ilişki kurmaya itiyor.
Öte yandan Sudani’nin doğrudan İran'ın himayesindeki Koordinasyon Çerçevesi’ni temsil ettiğini herkes biliyor. Ama aynı zamanda herkes Sudani’nin bir devlet adamı gibi görünmek için ne kadar güçlü bir arzuya sahip olduğunu ve bu nedenle Tahran ile olduğu gibi Avrupa Birliği, ABD ve Körfez Ülkeleri ile de aynı ilişkileri içerisinde olmaya çalıştığını herkes biliyor.
Dolayısıyla, İslami Direniş Bloku'nu güvenlik ve istikrar için bir tehdit olarak gören tüm ülkeler, Sudani’nin bu arzusunu dikkate almak ve dinamik yeteneklerinin, diplomatik anlarının ve projelerinin çoğunu onun bu blok karşısında kendini yalnız hissetmemesi için kullanıyor. Bu blok, İran, Irak’taki milisler, Lübnan Hizbullahı, Suriye, Yemen’deki Husileri, Hamas ve Filistin İslami Cihad, Bahreyn'deki Saraya el-Aştar, Afgan Fatımi Tugayı, Pakistan'daki Zeynep Tugayı'ndan oluşuyor. Ama aynı zamanda tüm ülkeler tünelin öbür ucunda tüm denklemi her an değiştirebilecek bir Irak gerçekliği olduğunu, uluslararası desteğe rağmen Abadi ve Kazımi gibi Sudani’yi de unutulmanın eşiğine getirebileceğini çok iyi biliyor.
Bu farkındalığa rağmen, Washington'dan Paris'e kadar, Sudani hükümetini şartlı olarak desteklemek için uluslararası bir karar var. Şu ana kadar şartlar kabul edilebilir bir düzeyde: bir kısmı dengeyi korumakla, bir kısmı da iyi yönetimle bağlantılı. Uluslararası toplum bu seviyede durursa, Sudani beklentilerini karşılayabilir, ancak uluslararası toplum taleplerini yükseltirse, örneğin İran İslam Cumhuriyeti ile bağlarını kesmemesini veya Iraklı milisleri dağıtmasını istemek gibi, kesinlikle bu beklentileri karşılayamaz ve sonunda kaçınılmaz kopuş başlar, kriz alanı genişler.
Sudani işte böylesine hassas bir süreçte bugün Paris'e ulaşacak ve akşam Cumhurbaşkanı Macron ile görüşecek. Tabi tıpkı Fransız denklemciler gibi Iraklı denklemciler de Macron’un oturduğu yemek masasının öbür ucunda kimin, niçin, neden ve nasıl oturduğunu biliyor. Fakat soru şu; Sudani de kimin, niçin, neden ve nasıl masanın karşısında oturduğunu biliyor mu?
Fransa Irak Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Adil Bakawan
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın