Kemalizm ve Kürtler
İnsan, dilde yaşar. Dilin dışına çıkması imkânsızdır. Şablon ve kavramlar sadece konuşma değil, aynı zamanda düşünme araçlarıdır. Doğal seyrinde ortaya çıkmamışlarsa, onları üretenlerin amacı doğrultusunda düşünmekten kendini alamaz insan.
Bu anlamda kimin kavramlarını kullanıyor, söylemini sahipleniyorsanız, gerçekte onun mesajını taşıyorsunuz.
Kültürel egemenlik kuramasalar da İslamcıların Türkiye'de bazı kavramları dolaşıma sokmada başarılı olduğu söylenebilir. Bunların başında Kemalizm ve Siyonizm gelir.
Her iki kavramın da Kürtlere bakan yanı var. Kemalizm kavramı, Kürtleri modernleşmeye kapatıp geri bırakmak, Siyonizm kavramı Kürtlerin egemenlik arayışına gölge düşürmek için kullanılıyor.
100 yıl önce Kürtleri egemenlik hakkından yoksun bırakmak için kullanılan Ermenilik ve Ermenistan söylemi, 1970’lerden sonra İslamcılar eliyle Siyonizm şeklinde güncellendi. Ancak Kürtler için bundan daha tehlikelisi Kemalizm kavramıdır.
Temel konuların tamamında zihinler Kemalizm’le manipüle ediliyor. Dil çalışmaları için “Neden saf Kürtçe arayışındasınız Kemalistleri taklit ediyorsunuz!” deniliyor. Dini konulardaki her farklı yorum “Kemalistler gibi dini ortadan kaldırmak istiyorsunuz!” tepkisiyle karşılanıyor. Kürt kültürüne ilişkin çalışmalar “Kemalistler gibi Kürtlere yaşam tarzı ve kılık-kıyafet dayatıyorsunuz!” itirazıyla karşılaşıyor. Kürt tarihi çalışmaları “Kemalistler gibi herkesi Kürt yapmak istiyorsunuz!” söylemiyle şüpheli duruma düşürülüyor. Siyasi olarak da “Kürtlere yönelik zulümleri Kemalistler ve CHP yaptı, devleti suçlamayın” demeye getiriyorlar.
Bu konularda değil ama bazı konularda Kürtler elbette Kemalizm’den etkilenmiştir. Bir kısım Kürtlerde Kemalizm hayranlığı sır değil. Kürtlere “Ulu önder” dayatma, tektipçilik ve tek parti faşizmi, Kemalizm’in Kürt toplumundaki yansımalarının başında gelir.
Ancak ulus, dil, tarih gibi konularda Kürtlerin Kemalizm’e öykündüğünü iddia etmek Kürtleri tanımamaktır. Kemalizm tepeden bir ulus yaratma ve şekillendirme projesidir. Savaş ve sürekli göçlerle ortadan kalkan Türklük, 19 ve 20. yüzyıllarda yeniden üretilmiştir. Oysa Kürtlerin tepeden bir Kürtlük yaratma ve biçimlendirme ihtiyacı yoktur. Kürtlük, kendi habitatı olan Kürdistan’da sadece tarihsel değil, doğal ulus niteliğini de büyük oranda koruyarak günümüze ulaşmıştır.
Kemalizm’in yaptığı kökten var etme iken, Kürtlerin yaptığı açığa çıkarma ve koruyup geliştirmedir. İkisi çok farklı.
Doğasını korumuş, özünde dinamik ve dönüştürücü bir dil olan Kürtçenin de Türkçe gibi Öztürkçe adı altında arındırılmasına ihtiyaç yoktur. Güçlü bir Kürtlük ve Kürtçe tarih boyunca zaten vardır.
Yüz yıl önce Türkçe neredeyse tamamen Arapça, Farsça gibi dillerle karışmış, Osmanlıca diye bugünkülerin anlamadığı melez bir form ortaya çıkmıştır.
Kürtçe böyle bir şey yaşamamıştır. Bu nedenle Kürtlerin Kürtçeyi yaşatma ve kayıt altına alma çabalarının Kemalistlerin arı Türkçe arayışıyla ilgisi yoktur. Kürtlerin muhtaç olduğu kelime ve kavramların büyük çoğunluğu klasik eserlerde ve geniş bir coğrafyaya yayılmış Kürtçenin diyalektlerinde mevcuttur.
Dil gibi, Kürtlerle Türklerin dine yaklaşımları da farklıdır. Türkler tektipçi bir devlet dinini benimseyip dayatırken, Kürtlerde daima dinsel çoğulculuk hâkim olmuştur. Bu anlamda Kürtlerin farklı hatta zıt din yorumlarını bünyesinde barındırması “İslam karşıtlığı” değildir.
Kemalistlerin yüz yıl öncesine kadar peçeli ve çarşaflı olan Türk toplumunda gerçekleştirdiği kıyafet devriminin de Kürtlerde bir karşılığı yoktur.
Tüm araştırmacı, siyasi misyon ve seyyahlar yüzyıllarca bu duruma ilişkin gözlemlerini yazmıştır. Kürtlerin sözlü ve yazılı kaynaklarında da Kürt kadınlarının çarşaflı ve peçeli olmadıkları, haremlik-selamlık uygulamadıkları rahatlıkla görülebilir. Kürt kadınının toplumda öncü role sahip olduğu, meclislerde özgür bir şekilde oturup sohbetlere katıldığı bilinmektedir.
Ancak 1970’lerden sonra Türk devletinin Kürdistan’da din kisvesinde Kürtleri geri bırakma politikaları 50 yılda Kürtleri belli oranda geriletmiş, Türklerin yüz yıl öncesindeki kapalı toplum yapısına benzetmeyi başarmıştır. Bu nedenle tarih ve toplum bilinci olmayan kuşaklar Kürtleri gördüklerinden ibaret sanmakta ve tüm tarihte böyle olduklarını düşünebilmektedir.
Kürtlerde kadını özgürleştirme adı altında tepeden inmeci bir Kemalizm yoktur. Kürt kadını çevresindeki ulus kadınlarına oranla tarih boyunca hep en özgür kategoriyi oluşturmuştur.
Kürtlerin tarihsel tecrübesi Türklerden farklı olduğundan, tarih tezi yaratma konusunda da bir Kemalizm’den bahsedilemez.
Son bin yıldaki en büyük Kürt egemenliği olan Eyyübi İmparatorluğu Osmanlı monarşisi gibi katı, tekçi bir saltanat düzeni kurmamıştır.
Kürdistan hiçbir zaman tamamıyla Osmanlının egemenlik sahası olmamıştır. Türk devletinin okul ve karakol ağlarının Kürdistan'da yaygınlaştırılması ancak 1970'lerden sonra mümkün olmuştur. Bu anlamda Kemalistlerin anti-Osmanlıcılığı ile Kürtlerin anti-Osmanlıcılığı aynı şey değildir.
Kemalistler geçmişin yükünden ve saltanattan kurtulmak amacıyla Osmanlıyı reddederken, Kürtler mirliklerini yıkan Osmanlıyı hiçbir zaman sahiplenmemiş, Kürdistan'da Osmanlı sultanları adına hutbe okumamıştır.
Ulus, dil, din, tarih, kültür ve siyaset alanlarının hiçbirinde Kürtlerde bir Kemalizm yoktur. Kürt Kemalizm’i, tıpkı İkinci İsrail ve Siyonizm söylemi gibi Türk devletinin İslamcılık eliyle Kürtler arasına ektiği şüphe tohumlarıdır. Kürtleri süregelen statükoya razı etmeyi amaçlar.
Kemalizm Türk egemenlik sisteminin formlarından sadece biridir. Bu nedenle Kemalist olmayan hatta Kemalizm karşıtlığı ile bilinen hükümetler döneminde de Kürt inkâr ve asimilasyonu devam etmekte, ilk dönemdekine benzer katliamlar yaşanmaktadır. Tüm kötülüklerin kaynağı Kemalizm imişçesine muhalefet geliştirmek, Türk egemenlik sisteminin içinde kalmaktır.
Kemalizm çarpık bir modernleşmedir. Bu yüzden Türkler için de başarısızdır. Kürtlerin Kemalizm’e benzeme ihtimali yoktur. Aksine Kemalizm Kürtlerin bir parçası olduğu kültür ve medeniyet dünyasını taklit ederken, sistematik bir dizaynla Kürtleri gerileterek denklem dışına atmayı planlamıştır.
Her toplum kendine özgüdür. Türklerin Kemalizm’i şekilsel bir modernlik iken, Kürtlerin Kemalizm’i şekilsel bir dindarlıktır. İkisi de dayatmacıdır.
Kürt Kemalizm’i söylemi dayanaksızdır. Ancak faşizm her toplumda görülebilecek bir hastalıktır. Kürtlerin kendi sorunlarına kendi söylemleriyle çözüm araması doğru olandır.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)