Bağımsızlığın tam zamanı

Bağımsızlığa doğru adım atmadan, devlet direklerinin inşa edilmesi gerektiği düşüncesine daha önce yüzde yüz katılıyordum.

 

Gerçi hâlâ bir devletin üzerinde inşa edildiği direklerin yapılması için gece gündüz çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Ancak birtakım siyasi ve ekonomik gerekçelerle yüzyıldır uğruna kan ve ter döktüğümüz devletin doğumuna bu kadar yakınken ona sırt çeviremeyiz.

 

Devlet ilan etme altyapısı her döneme göre değişiyor. Bazı fırsatlar kaçırılmamalı, çünkü onların tekrarlanması imkansız. Bu açıdan bugün olduğu kadar geçmişte dış faktörler lehimize gelişmemiştir.

 

Tarihe baktığımızda devlet ve egemenlik sahibi birçok ülkenin, sağlıklı bir süreçte, örnek bir ortamda, siyasi ve toplumsal sorunlardan uzak bir dönemde bağımsızlığını ilan etmediğini görüyoruz.

 

Eski Sovyetler Birliği’nin parçalanması sonrası kurulan devletlerin büyük bir bölümü, tarihlerinin en kötü siyasi ve ekonomik dönemlerini yaşadıkları bir zamanda bağımsızlığa kavuştular.

 

Doğu Timor devleti, ekonomik ve askeri hazırlıklarını tamamlamadan Endonezya’dan ayrıldı ve bağımsızlığını ilan etti.

 

Buna bir başka örnek de Güney Sudan. Bu ülke şimdilerde devredışı bırakılmış, dışa kapalı ülkeler gibi duruyor. Unutmayalım ki bir ülkenin aktif olması, bulunduğu konum, coğrafi yapısı, insan ve doğal kaynaklarına bağlıdır.

 

Birçoğumuz İsrail devletinin kuruluş tarihini biliyoruz. O devletin hangi riskler alınarak, nasıl bir iradeyle kurulduğu ortada. Yahudiler’in içeride hazır olduğu ve süper güçlerle de iyi ilişkiler kurdukları doğru, ancak şimdi olduğu gibi o dönemde bölgedeki birçok ülke İsrail’i “baba katili düşman” gibi görüyordu. Buna rağmen İsrail güçlü bir ülke.

 

Meseleye bu açıdan baktığımızda, Kürdistan’da bir ülkenin inşası için şart olan bütün faktörler mevcut. Bereketli ve verimli toprağa sahip Kürdistan, coğrafi olarak stratejik ve önemli bir konumda bulunuyor. Süper güçler için önemli bir Kürdistan, bölgedeki ülkeler tarafında da gözardı edilemez. Barındırdığı etnik ve dini gruplar da barış içinde yaşıyor. Bu da inşa edilecek devletin tarihi çelişkilerden uzak bir yapı taşıyacağına işaret ediyor.

 

Kürdistan; Irak, Suriye, Sudan, Afganistan gibi karmaşık bir yapıda olmayacak.

 

Kürdistan Bölgesi, büyük bir güç ve yeteneği olsa bile, bağımsız irade ve karara sahibi olmadan devlet kuramaz. Kürtler’de devlet inşası için cesaret olmazsa yüzyıl daha beklenecektir. Hiç kimse gelip babasının hayrına devlet inşa etmez. Hiç kimse bu hakkı tanımaz.

 

Devleti inşasında gecikmenin sebepleri

 

Devlet inşasının gecikmesinde, bölgesel ve uluslararası olumsuz şartlardan daha etkili olan bir şey var, o da hazırlıklı olmamamız.

 

Eğer sağdan soldan korkuyorsak, bundan daha kötüsü olamaz. Bu millet varolduğundan beri zulme maruz kalıyor, hakları elinden alınıyor, aç bırakılıyor.

 

Kürtler hep trajedi dolu bir hayat yaşadılar.

 

Bugün, Arap olan Irak’tan ayrılmamızın, zulüm gören Kürtler’in ötesinde, Amerika Birleşik Devletleri, Iraklı Araplar ve komşu ülkeler açısından daha iyi olacağını anlatmamız için en iyi zamandır.

 

Kürtler, bölgede radikalizmi reddeden ve Amerika ile gerçek dostluğu arzu eden tek millettir.

 

Araplar da artık güçlerini Kürtler’e karşı kullanmayacaktır.

 

Komşu ülkeler de sınırlarının güvenliğini sağlarken ekonomik olarak ciddi anlamda fayda görecektir.

 

Kürt liderliği yakın bir gelecekte referandum yapacak mı yoksa bu bir propagandadan mı ibaret kalacak bilemiyorum. Eğer bu doğruysa ve yetkililer ciddiyse, mekanizması ve hazırlıklarının çok zor olacağını düşünmüyorum, sadece cesur bir karar gerekiyor.

 

Altyapı çalışmaları her şeyden önce, siyasi tarafların tavır ve tutumlarında birlik ve ortak kararlılığı gerektirir. Devlet ilan etme süreci, siyasi partilerin birliği, siyasi ve sosyal grupların tek sesi ve kamuoyunun oybirliğine ihtiyaç duyar.

 

Bu denli önemli bir meseleyi hiçbir taraf gözardı etmemeli. Kürdistan Bölgesi Başkanlığı ve parlamento şemsiyesi altında tek sesle toplanmadan, referandum için atılan bütün adımlar eksik ve anlamsız kalır.

 

Madem devlete karşı ufkumuz geniş ve bu rüyayı gerçeğe dönüştürmeyi amaçlıyoruz, bütün tarafları biraraya toplayarak Kürdistan Bölgesi’ndeki siyasi durumu normalleştirmek çok zor olmasa gerek.

 

Siyasi yönetimi, devleti inşa etme cesaretine sahip olan bir milletin birbirini kabullenmemesi ve birliğe sahip olmaması düşünülemez.

 

Bizim ölüm ve sıkıntılar dışında bir getirisi olmayan lanetli ülkeden ayrılmamız için bugünkü kadar uygun bir dönem karşımıza çıkmamıştır.

 

Bu bir fırsattır ve bu fırsatı kaçırmanın günahı hepimizin boynundadır.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)