Hüsamettin Turan
Kürt milliyetçiliğinin tarihi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminden itibaren başlayan siyasi, kültürel ve sosyal hareketlerle şekillenmiştir. Bu süreci detaylandırmak için tarihsel kaynaklara, Kürtlerin sosyo-politik koşullarına ve önemli olaylara dayalı bir analiz sunacağım.
1. Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Kürt Milliyetçiliği
Kürt milliyetçiliği, Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlangıçta özerklik temelli bir yönetim düzenine dayanıyordu. Osmanlı ile Kürt emirlikleri arasındaki ilişki, karşılıklı bağımlılık ve yerel özerklik üzerine kuruluydu. Osmanlı idari sistemi Kürt mirliklerine kısmi özerklik tanırken, bölünmüşlerini kalıcılaştıran tedbirleri almayı ihmal etmemiştir. Bu nedenle zaman içinde mirliklerin birleşmesi ve büyümesi gerçekleşmemiştir.
a. Özerk Kürt Emirlikleri:
16. yüzyıldan itibaren Osmanlılar, Kürt bölgelerini doğrudan yönetmek yerine yerel beyliklerin yönetimine bırakmıştır. Bu beylikler arasında Botan, Soran, Hakkâri, Baban ve Bitlis öne çıkar.
Kürt emirlikleri, Osmanlı’nın merkezi otoritesine büyük ölçüde sadık kalarak kendi iç işlerini bağımsız bir şekilde yürütmüştür. Evliya Çelebi'nin Seyahatname adlı eseri, Kürt emirliklerinin yönetim yapıları ve Osmanlı ile ilişkileri hakkında değerli bilgiler sunar.
b. Tanzimat ve Merkeziyetçilik:
Kürt beyliklerinin ortadan kaldırılması II. Mahmut başlayan bir süreçtir.19. yüzyılda Tanzimat reformlarıyla Osmanlı, merkeziyetçiliği güçlendirmek amacıyla Kürt emirliklerinin özerkliklerini sona erdirmiştir. Osmanlı’ya en fazla direnç gösteren ve Osmanlı ordusunu yenilgiye uğratan Revanduz Miri Muhammet’tir. Mir Muhammed’le askeri olarak baş edemeyen Osmanlı, kendisini İstanbul’a davet eder. İstanbul’da Padişah tarafından ağırlandıktan sonra deniz yoluyla Trabzon’a gönderilir. Yolda zehirlenerek öldürülür ve Trabzon’a gömülür. Mir Muhammet’ten sonra sıra Bedirxan Bey’dedir. 1839 başlayan Bedirhan Bey’in Osmanlı’ya direnişi 1847 yılında son bulacaktır. Bedirhan Bey, mirliğini savunan önemli bir figürdür. Bedirxan Bey’in en büyük destekçisi Han Mahmut’tur (Van). Han Mahmut’tun Balkanlara gönderilerek öldürüldüğü söylenmektedir.
2. 19. Yüzyılın Sonları ve Modern Kürt Milliyetçiliğinin Doğuşu
Kürt milliyetçiliği, modern anlamda ilk kez 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Osmanlı’nın çöküş süreci, ulus-devlet düşüncesinin yükselmesi ve Batı etkisi, Kürt entelektüellerinin ulusal bir kimlik arayışını tetiklemiştir.
a. Kürt Aydınlanması ve İlk Yayınlar:
Kürt milliyetçiliğinin erken dönemi, Kürt aydınlarının yazıları ve yayınlarıyla şekillenmiştir. Kürt kimliğini ve dilini koruma çabası bu dönemde belirginleşmiştir. Kürt kimliği üzerinde ilk çalışmalar ve kültürel faaliyetlerin merkezi İstanbul’dur. 1885-90 dönemi aynı zamanda II. Abdülhamid’in istibdat dönemi tekabül eder. Jön-Türk ve İttihat-ı Terakki’nin ortaya çıkış yıllarıdır. II. Abdülhamid’in baskıcı politikalarının da etkisiyle İstanbul’daki Kürt aydınları ağırlıkla bir bölümü İttihat-ı Terakki içinde yer alırlar. İttihat-ı Terakki’nin beş kurucu üyesinden ikisi Abdullah Cevdet ve İshak Sükuti Kürt’tür. Bu dönemde İstanbul’daki Kürt aydınları daha çok Osmanlı’yı reforme etme ve ‘Abdülhamit’ten kurtulma’ çerçevesinde olaya bakmaktadırlar.
Kürdistan Gazetesi (1898): Kürt milliyetçiliğinin ilk basılı yayını olarak Kahire’de çıkarılmıştır. Mîqdad Mîdhat Bedirhan ve Abdurrahman Bedirhan tarafından yayımlanan bu gazete, Kürt kimliğini savunan önemli bir platformdur.
Kürdistan'da Şeyhlik ve Kürt Ulusalcılığı, tarihsel, sosyal ve politik bağlamlarda derin bir etkileşime sahiptir. Bu iki kavram, Osmanlı İmparatorluğu’ndan modern ulus-devletler dönemine kadar Kürt toplumunun dönüşümünde ve siyasallaşmasında önemli roller oynamıştır; ancak Kürdistan’da şeyhlik kurumu, Kürtlerde Mirlik-Beylik sisteminin ortadan kaldırılmasıyla oluşan boşluğu doldurarak siyasi bir otorite haline gelmişlerdir. Bundan önce sadece dini otoriteden ibarettir. Aşağıda bu iki kavramın ilişkisini inceleyelim:
1. Şeyhlik: Sosyal ve Dini Liderlik
Şeyhlik, Kürt toplumunda tarikat liderliği ile bağlantılıdır. Özellikle Nakşibendi ve Kadiri tarikatları Kürt bölgelerinde etkili olmuştur. Şeyhler sadece dini liderler değil, aynı zamanda sosyal düzenin koruyucuları ve halkın haklarını savunan figürlerdi. Özellikle kırsal alanlarda, şeyhler halkın günlük yaşamında önemli bir yere sahipti.
Nakşibendi Tarikatı: Daha disiplinli ve merkezi bir yapıya sahipti. Özellikle Kürt bölgelerinde, Nakşibendi şeyhleri oluşan siyasal boşluğu doldurmuşlar ve siyasal kişilikler yaratırlar. Örneğin Şemzinan şeyhleri (Seyyid Taha, Şeyh Ubeydullah, Seyyid Abdulkadir), Barzan şeyheleri (Şeyh Abdulselam, Şeyh Ahmet, Mela Mustafa Barzani).
Kadiri Tarikatı: Daha mistik bir yaklaşımı benimser ve bireysel ibadete ağırlık verir. Kürt toplumunda özellikle Güney Kürdistan’da etkiliydi ve Berzenci ailesi (Şeyh Mahmut) karşımıza siyasal bir figür olarak çıkar.
2. Kürt Ulusalcılığı ve Şeyhlik
Kürt ulusalcılığı, modernleşme süreciyle birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nun çözülme döneminde ve 20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, bazı Kürt şeyhleri ulusalcı hareketlerde önemli roller oynamıştır. Şeyh Ubeydullah Nehri (1880 İsyanı): Şeyh Ubeydullah, Kürt milliyetçiliğinin erken temsilcilerinden biridir. Osmanlı ve İran yönetimlerine karşı, Kürtlerin bağımsız bir ulus olmasını savunmuştur. Akabinde 1907’de Şeyh II. Abdulselam Hareketi, 1914’te Bitlis meydana gelen Mela Selim Hareketi ve 1925’te patlak veren Kürt hareketinde şeyhler büyük oranda yer aldılar.
3. Şeyhlik ve Ulusalcılık Arasındaki Gerilim
Her ne kadar bazı şeyhler Kürt ulusalcılığına liderlik etse de şeyhlik ile seküler Kürt ulusalcılığı arasında bir gerilim de ortaya çıkmıştır. Bunun temel nedenleri şunlardır:
Dini Kimlik ve Ulusal Kimlik Çatışması: Ulusal mücadelenin ana omurgasını milliyetçi hareketler oluşturur. Milli hareketler pragmatik, çoğulcu ve kapsayıcıdır. Bu nedenle dini ve milli kimlik çatışması söz konusu değildir. 1960 kadar Kürdistan’da meydana gelen milli hareketlenmelerde böylesi bir çatışmadan söz edemeyiz. Örneğin Mela Mustafa Barzani liderliğinde Kürdistan milli hareketi, Kadı Muhammed liderliğindeki Kürdistan Cumhuriyeti; ancak 1960’lı yıllardan sonra oluşan Sol-Marksist çizginin temsil ettiği siyasal çizginin dar ve dışlayıcı bakış açısıyla nedeniyle bir suni çatışmadan söz edebiliriz.
Sonuç
Kürdistan'da şeyhlik, mirlik-beylik, aşiret sistemi tarih boyunca hem Kürt ulusalcılığı için bir kaynak hem de bir engel olmuştur. Aşiret sistemi Kürt sosyolojisinin önemli bir olgusudur. Hem önemli bir dinamik hem de üst aidiyetin yaratılmasında geciktirici bir karakter almıştır. Şeyhlerin liderlik rolü, Kürt toplumunun dini ve sosyal yapısının anlaşılması için kritik bir öneme sahiptir. Ancak modern ulusalcı hareketlerin sekülerliği, şeyhlik ile ulusalcılık arasındaki gerilimi artırmıştır. Bu ikili yapı, Kürt toplumunun dönüşüm sürecindeki dinamikleri anlamak için anahtar bir unsurdur.
b. İttihat ve Terakki ile Gerilim:
İttihat ve Terakki’nin Osmanlıcılık, Türkçülük ve İslamcılık politikaları paralel yürütülür. Bu üç anlayışın ortak hedefinde devleti kurtarmak vardır. Kürtlerin ayrışması I. Dünya Savaşının sonrasına tekabül eder.
Kürt aydınları, Osmanlı'nın yenilgisi ile beraber Kürtler için bağımsız bir geleceği tartışmaya başlamışlardır.
3. Birinci Dünya Savaşı ve Kürt Milliyetçiliğinin Gelişimi
Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında Kürt milliyetçiliği yeni bir döneme girmiştir. Osmanlı’nın çöküşü ve Kürtlerin topraklarının farklı devletlere bölünmesi, Kürt ulusal hareketlerini şekillendirmiştir.
a. Sevr Antlaşması (1920):
Sevr Antlaşması’nın 62-64. maddeleri, Kürtlere özerklik ve potansiyel bağımsızlık vaat etmiştir. Ancak bu maddeler hiçbir zaman uygulanmamıştır.
b. Lozan Antlaşması (1923):
Lozan Antlaşması, Kürtlerin yaşadığı bölgeleri Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında bölmüş, Kürt milliyetçiliğini daha karmaşık bir duruma sokmuştur.
c. Kürt Örgütlenmeleri:
Birinci Dünya Savaşından sonra ikisi dışarda biri ise Kürdistan’da kurulan üç önemli Kürt siyasal örgütlenmesinden söz edebiliriz.1918’de İstanbul’da kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti, 1920 yılında Erzurum’da kurulan Kürdistan İstiklal ve İstihlas Cemiyeti (Azadi) ve 1927 yılında Lübnan’da kurulan Xoybun Cemiyeti’dir. Kürt milliyetçiliğini siyasi bir zemine oturtan ilk örgütlenmeler bunlardır.
4. Kürdistan İstiklal ve İstihlas Cemiyeti (Azadi):
1920 yılında Erzurum’da Cıbranlı Halit Bey’in liderliğinde kurulan cemiyetin kurucuları ağırlıklı olarak Kürt subaylardır.
Azadi’nin önemini, farklılığını ve toplumu etkileme kapasitesini ilk vurgulayanlar yabancı akademisyenlerdir. Hollandalı akademisyen M.V. Bruinessen Kürdistan İstiklal Cemiyeti’nin, nerede kurulduğunu ve kimler tarafından kurulduğunun yanı sıra, Cemiyetin farkının şöyle analiz eder.
“Daha önceki örgütlemelere göre epey farklı bir örgüt kurulmuştu. Bu Örgütün kadrosunu kent soylular değil (birkaç kişisel etki dışında), deneyimli askerler oluşturuyordu.”[1]
KİC (Azadi) konusunda araştırmalar yapan, Cemiyet’in farkını ve önemini vurgulayan bir başka isim Robert Olson’dur. Olson, İstanbul dışında kurulan ‘ilk milliyetçi cemiyet’ tabirini kullanır. Şöyle der Olson:
“Ancak isyan, milliyetçi Kürt cemiyetleri, aşiret reisleri ve şeyhler arasında iş birliğinin mümkün olduğunu göstermiştir. Dahası Kürt milliyetçiliği ve hatta muhtariyet için verilen mücadele vilayetlere kaymıştır ve buradan devam edecekti. Yabancı bir şehirde veya İstanbul’da kurulmuş olmayan ilk milliyetçi Kürt cemiyeti, faaliyetlerine 1921 yıllında Erzurum’da başladı”[2]
1920’lerde Kürt milliyetçiliği, Azadi Hareketi ve 1925 Kürt Hareketi (Şeyh Said İsyanı) ile yeni bir aşamaya geçmiştir.
a. Azadi’nin Rolü:
Azadi (Özgürlük): 1920’de Cibranlı Xalit Beg ve Kürt ileri gelenleri tarafından kurulan bu örgüt, Kürt bağımsızlığını açıkça savunan ilk modern yapıdır.
Örgüt, Türkiye Cumhuriyeti’nin merkeziyetçi politikalarına karşı Kürt halkını örgütleme çabası göstermiştir.
b. 1925 Kürt Hareketi (Şeyh Said İsyanı):
13 Şubat 1925 tarihinde Piran’da vakitsiz ve plansız Şeyh Said liderliğinde başlayan ayaklanma hareketi, Azadi’nin organize ettiği bir ayaklanma değildir; ancak Azadi’nin yıllardır sürdürdüğü faaliyetlerin bir devlet provokasyonuyla erken patlatılmasıdır. Kürt milliyetçiliği tarihindeki ilk büyük çaplı ayaklanmadır. İsyan, Kürtlerin dini ve etnik haklarını savunmayı amaçlamıştır.
Sonuç: İsyan başarısız olmuş, liderler idam edilmiş ve Kürt bölgelerinde sıkı yönetim ilan edilmiştir.
5. Kürt Milliyetçiliği ve Uluslararası Etkiler
20. yüzyıl boyunca Kürt milliyetçiliği, dört devletin sınırları içerisinde farklı şekillerde gelişmiştir:
Irak Kürdistanı’nda Mela Mustafa Barzani liderliğinde bağımsızlık hareketleri.
İran’da Mahabad Kürt Cumhuriyeti (1946) gibi kısa ömürlü bağımsızlık girişimleri.
Türkiye’de T.KDP, PSK, KİP, RIZGARİ, KAWA ve PKK gibi örgütlerin ortaya çıkışı
Kürt milliyetçiliği, 19. yüzyıldan itibaren bölgesel özerklikten modern bir ulus-devlet idealine doğru evirilmiştir. Osmanlı reformları, dünya savaşları ve uluslararası antlaşmalar bu süreci şekillendiren temel faktörlerdir. Azadi Hareketi ve Şeyh Said İsyanı gibi olaylar, Kürt milliyetçiliği tarihinde kritik dönüm noktalarıdır ve günümüzdeki Kürt siyasi hareketlerinin temelini oluşturmuştur.
Kaynaklar:
David McDowall, A Modern History of the Kurds.
Martin van Bruinessen, Agha, Shaikh and State: The Social and
Robert Olson, Kürt Milliyetçiliği ve Şeyh Sait İsyanı
Türkiye Cumhuriyeti arşivlerinde Şeyh Said İsyanı raporları.
Sovyet-Fransız-İngiliz belgelerinde Azadi
Halit Bey’in yazışmaları.
Kürdistan Teali Cemiyeti’nin belgeleri ve yazışmalar
Sevr Antlaşması metni.
Kürdistan Gazetesi arşivleri.
[1] M.V.Bruinessen, Ağa,Şeyh ve Devlet, Öz-Ge Yay. S:349
[2] Olson, R (1992) sayfa 51-77
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın