Suriye krizi ve Güney Kürdistan

Güney Kürdistan için Suriye savaşının sonucu Irak’ın geleceğinden çok daha önemlidir. Musul savaşı, Bağdat ile siyasi süreç, İdlib savaşı ve Şam’da yaşananların Kürdistan Bölgesi’nin istikrarını uzun vadede belirleyeceğine dair çok sayıda belge bulunuyor.

 

Öncelikle bu gerçeğe yönelik iki önemli ve yanlış görüşü nasıl ortaya koyabiliriz? “Bölgesel ve güçlü devletler Suriye’de koalisyon ve Esad düşmanı diye iki cepheye bölünmüş durumdadır” ve “ABD ve güçlü ülkelerin bölgede büyük planları var. Bölgenin haritasını değiştirmeye çalışıyor” denilmesi Suriye savaşının yanlış okunduğunu gösteriyor.

 

Bir sonraki makalemde yukarıda yer verdiğim iki görüşün Güney Kürdistan için Suriye savaşının sonucu Irak’ın geleceğinden çok daha önemli ve çözümleyici olduğuna değineceğim. 

 

Suriye ve Irak’ta yaşanan kaos, ülkelerin kendi çıkarlarını savunma konusunda çatıştıkları arenadır. Ne Amerika ne Rusya ne de başka bir ülke neticenin ne olacağı konusunda fikir sahibi değil. Çıkarlarını korumak için planları var. Ancak “bölge sınırının yeniden çizilmesine” yönelik global bir  planı bulunmuyor.

 

ABD’nin bölge haritasında Kürdistan Devleti’nin kurulmasını ya da Suriye savaşının çözüleceğini bekleyenlerin Mukteda Sadr yanlılarının mehdi Muntezer’in gelmesi bekleyenlerden hiçbir farkı yoktur.

 

Çünkü IŞİD ve Suriye savaşının ABD ve diğer güçlü ülkelerin büyük planlarının bir parçası olduğuna dair hiçbir belge bulunmuyor. Bununla beraber ABD’nin bölge haritasını yeniden çizecek bir yol haritası da hali hazırda görünmüyor. Bilakis bölgedeki gelişmelerin yanlış okunduğuna dair ortak hazırlanan önemli belgeler var.

 

Büyük bir planın saklanması imkansız

 

ABD, Rusya ve birçok ülkenin elinde gizli bilgilerinin olduğu doğrudur. Bölgede Amerika, CIA, FBI  ve 15 istihbarat birimi bulunmaktadır.  Söz konusu birimlere yıllık 60 ile 70 milyar arasında bütçe ayrılıyor. ABD Hava Kuvvetleri İstihbaratı 2013’te günlük 460 bin video ve 6.2 milyon fotoğrafı arşivledi.

 

Suriye savaşına katılan Rusya ve diğer ülkeler oldukça ciddi istihbarat kapasitesine sahip. Bununla beraber İstihbarat servisleri gizli operasyonlara ilişkin önemli bilgileri elde ederek başarıyla sonuçlandırabiliyor. Tüm bunlara rağmen söz konusu istihbarat birimleri, uzun vadeli gizli bilgileri korumakta başarılı değil.

 

Farklı ülkeleirn istihbarat birimleri, sürekli birbirlerinin sırlarını ortaya çıkarmaya çalışıyor. Gizli bir dosyanın ele geçirilmesi kolay olabilir ancak IŞİD gibi bir örgütün ya da Ortadoğu haritasının değişim planının saklanması çok zor.

 

Böyle bir planın yerine getirilmesinde yüzlerce hatta binlerce kişinin katılımı gerekiyor. Ayrıca Wikileaks ve İnternet çağındayız. Nitekim Avrupa’nın kolonyalizm döneminde yapılan Sykes-Picot Anlaşması’nın içeriğinin dahi bir yılı aşmadan ortaya çıktığını hatırlayalım.

 

İstihbarat sorumluları ve görevlilerinin de istihbarat bilgilerinin çaldığı bir çağda yaşadığımızı da unutmayalım! Zira ABD’li askeri bir yetkilinin yanında görev yapan Edward Snowden adlı bilgisayar uzmanı bile hükümetin bir bucuk milyon dosyanın detaylarını ifşa etmeyi başarmıştı.  

 

İçinde bulunduğumuz çağ öyle bir çağ ki ABD Başkanı’nın Rus Dışişleri Bakanı ile yaptığı toplantının içeriğini New York Times’dan saklayamıyor. Ya da eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın Beyaz Saray çalışanıyla ilişkisini...Kısacası IŞİD gibi bir örgütün kuruluşu Suriye savaşı ya da bölge haritasının değiştirimesi planı nasıl gizlenebilir?

 

Anlayacağınız, ABD ve diğer ülkelerin yeni Ortadoğu haritasına ilişkin tek bir belge yok. Suriye ve IŞİD’e ilişkin güçlü dünya ve bölge devletlerinin sahip oldukları çok sayıda belge olmasıyla beraber söz konusu belgelerden kamuoyu haberdar bile değil.

 

Tüm bu yaşananların %100 Washington, Ankara, Tahran, Moskova ve diğer başkentlerin denetiminde yapıldığı söyleyemeyiz. Suriye’de yaşananlar uluslararası ve bölgesel bir çekişmenin sonucudur.

Ne zaman son bulacağı bilinmediği gibi savaşın galibi veya kaybedeni de henüz bilinmiyor. Savaş öncelikle Kürdistan Bölgesi’ni etkileyecek. Savaşın etkilerine ise gelecek yazımda değineceğim.

 

 

*Majeed Nizamaddin Gly; Rûdaw New York Birleşmiş Milletler (BM) Ofisi Sorumlusu ve uluslararası ilişkiler uzmanı.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)