Ey Obama, bırakın Kürtler heykelinizi diksin!
Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da eski ABD Başkanı Woodrow Wilson’ın heykeli var.
Kosova Cumhuriyeti’nin başkenti Priştine’de ise Bill Clinton’ın.
Kürdistan’ın başkenti Hewlêr’de (Erbil) de sizin heykeliniz olmalı.
Sebebini açıklamadan önce, geçtiğimiz ay Beyaz Saray’da Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’yi onurlandırdığınız için size teşekkür etmeme müsaade edin.
Kürt temsilciliği, sizinle Kürt delegasyonu arasında verimli ve içten bir fikir alışverişi yaşandığını, ayrıca sizin “Kürt tarihini” araştırdığınızı ve Kürtler’in yaşadığı zorlukları “bildiğinizi” belirtti.
İşte bu son haber, yani Kürt tarihini araştırıyor olmanız, yüzüme bir gülümseme getirdi. Demek siz de üyeleri arasında Hollandalı ünlü araştırmacı Martin Van Bruinessen’in bulunduğu Kürt Araştırmaları Ağı’nın artık bir onur “üyesi” olmuşsunuz!
Aramıza hoşgeldiniz efendim!
Beyaz Saray’a siyah saçınızla adım atmanıza rağmen, her geçen gün saçlarınızın nasıl ağardığını izleyen biri olarak, Kürt araştırmaları alanına girişinizi olabildiğince kolay ve size yük olmayacak şekilde gerçekleştirmek istiyoruz!
Mesela, konu hakkında hiçbir fikri olmayan bir personelinizin Kürtler’le ilgili kitaplarınızın en üstüne koyduğu, Uluslararası Kriz Grubu’nun “Iraklı Kürtleri Silahlandırmak: IŞİD’le Savaş, Çatışmaya Davet” başlıklı yeni raporunu direkt gözardı edin.
O grubu yöneten şahıslar ya da o raporu hazırlayan sözde “araştırmacılar”, bölgedeki utanç verici statükonun devamından yanalar.
İyi başkaldırı ve kötü diktatör kavramlarını duymamışlar bile; halbuki hızla çürüyen Ortadoğu, bu ikisiyle kaynıyor.
Yeter ki destekçileri bu elemanlara arada bir kemik atsın; bugünkü gidişatı devam ettirmek için yapmayacakları ya da söylemeyecekleri birşey yoktur!
Bu “Kriz Grubu”, Amerikalı sömürgecilerin hayati önemdeki bağımsızlık mücadelesi zamanında yaşamış olsaydı, onurlu General George Washington’a “hain” diye iftira atar; diplomasi dâhisi Benjamin Franklin’i ise “Fransa ajanı” diye karalardı!
Washington ve Franklin’in özgürlük mücadelesinden büyük yarar görmüş biri olarak sizin en son ihtiyaç duyduğunuz şey, zalimlerin botlarını yalama uğruna “ilke” denen değeri memnuniyetle terkeden bu insanları dinlemektir.
Edmun Burke ne kadar güzel söylemiş: “Kötülüğün kazanması için gerekli olan tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır.”
Lütfen, Sayın Başkan, bu hastalığın -çabucak yayılan bir kanser misali özgürlüğü acımasızca tüketen bu duyarsızlığın- size de bulaşmasına izin vermeyin.
Başkanlığa ilk adaylığınızı koyduğunuzsa, Edmund Burke’ün bu asil sözlerini hatırlatırcasına, şöyle dediniz: “Siyasette ahlakın yeniden can bulmasına ilham vermek istiyorum.”
Bu sözlerinizi hayata geçirmenin tam zamanı şimdi!
Ahlakı siyasetle bağdaştırmak ne kadar zor olsa da, biz Kürtler ahlakın anası olan özgürlük yolunda muhteşem bir zafere imza atmanız için size eşsiz bir fırsat sunuyoruz.
Sadece cesaretinizi toplayıp Thomas Jefferson’ın kitabından bir sayfa açın ve “zamanın havası”na kapılmaksızın, aynen Jefferson gibi bir devrimci olun.
Jefferson’ın köleleri vardı ama kelimeleriyle sadece Amerikan Devrimi’ni tetiklemekle kalmadı; 13 yıl sonra bu sefer Paris’i sarsan ikinci bir devrime de öncülük etti.
Jefferson, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ne şu heyecan verici sözlerle başladı:
“İnsanı ilgilendiren olayların akışı içinde, bir halk kendini bir başka halka bağlayan siyasal bağları koparma gereğini duyduğu zaman… İnsanlığın fikirlerine duyulan saygı, o halkı bu ayrılmaya zorlayan nedenleri açıklamakla yükümlü kılar.”
Kürtler için bu evreyi çoktan aştık, sayın başkan!
Kürt tarihi hususunda yaptığınız araştırmalar, İngilizler’in Araplar’ı Türk zulmünden nasıl kurtardığını ama Kürtler’i Saddam Hüseyin gibi geleceğin Arap despotlarının merhametine pervasızca nasıl terkettiğini size muhakkak öğretmiştir.
Fransızlar’ın kontrolündeki Suriye de bundan daha iyi değildi ki.
Hem Türkiye’deki hem İran’daki yerli despotlarımız ise, bazılarımızı İngiliz ve Fransız sömürge yönetimlerinin hâkim olduğu eski, güzel günleri özler duruma getirdi.
Başkan Wilson ve Başkan Clinton, Çeklerin ve Arnavutlar’ın güçlü komşularından kurtulup, özgür olmalarına yardım etmişti.
Bu halklar, Wilson’a ve Clinton’a minnettar kaldı ve onları onurlandırdı.
Kürtler de özgürlük konusunda aynı şansı hakketmiyor mu?
Birçok insan, ardınızda bırakacağınız mirasa önem verdiğinizi söylüyor.
Bu mirası güzelleştirmek için elinizde altın bir fırsat var – Başkan Kennedy’nin Amerikan tarihindeki kritik anları yazdığı gibi, 8 ABD senatörünün cesaret ve erdem dolu kararlarını içeren “Cesaret Profilleri” kitabına yakışacak o kararı cesaretle alabilirsiniz.
Kürdistan’da, başkent Hewler’in tam ortasına görkemli, gözalıcı bir Barack H. Obama heykeli dikmemize yardım edin.
Tarihi 5000 yıl öncesine dayanan ve en eski sürekli yerleşim bölgelerinden biri olan bir şehre, böyle bir heykel ne kadar yakışırdı.
Büyük İskender’in Fars Kralı Darius’u yenerek tarihin seyrini değiştirdiği bu yer, Kürtlere karşı yürütülen utanç verici haksızlığı yıkıp, muhteşem bir özgürlük kalesini yeniden inşa edeceğiniz yer de olabilir!
Heykeliniz, o köklü topraklara sonsuza dek tanıklık edecek; tunçtan yapılmış o cesur özgürlük sembolünüzü, kuşaklar boyunca milyonlarca insanın görebilmesini sağlayacaktır.
Böyle bir gelişmenin, geride bırakacağınız mirası nasıl yücelteceğini düşünün – sadece bir Amerikan Başkanı olarak değil – gerçek bir dünya lideri olarak!
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Türkçeye çeviren: Uzay Bulut