Sert Kürtlük, light Kürtlük
“Fırat’ın Doğusu” değil, Batı Kürdistan
Kavram Türk devletine ait, yanlış, demagojik ve kasıtlı. Konu coğrafya, Kürtlerin yaşadığı topraktır, Kürdistan’ın batısıdır. Doğru tanımı budur.
Afrin, Fırat’ın batısındadır ama Batı Kürdistan’a dahildir. “Kuzey Suriye” tanımı da, korkak ve oportunist bir tutumun ürünüdür.
O tür tanımlar, sömürgecilik ve inkarı örtmeye yöneliktirler. Açık ki son tehditlerle hedeflenen Kürtlerin ülkesi ve toprağıdır.
Sorunları şu bu Kürt örgütü değil ama Kürtler
Türk devleti, PKK ve PYD/YPG’ye terörist diyor, onları tehdit olarak görüyor ve saldırıyor. Ama PKK’nin yerinde KDP ya da YNK, PYD’nin de yerinde ENKS olsa, yine saldıracaktır. Çok basit nedenle; devlet, Kürdü kabul etmiyor. Zihniyeti öyle, bu zihniyetle oluştu ve onunla yaşıyor.
Uzağa gitmeye gerek yok. Davudoğlu döneminde Salih Müslüm PYD yöneticisi olarak iki defa Ankara’ya gitti. Devlet, terörist mi ağırlıyordu? Geçen yıl Güney’de referandum oldu. Mesut Barzani ve KDP, eyleme öncülük ediyorlardı. Türk devleti, aynen bugünkü gibi onlara da saldırdı. Eğer ortağı İran, Arap çeteleriyle saldırmasa ve ABD engeli olmasa, Türk ordusu oraya da saldırabilirdi. Açık; olay, Türk devleti ile Kürtler arasındadır.
Tehdit, (varsa) uluslararası hukukun ihlalidir
Saldırı (ve tehditi); militaristtir, ırkçıdır, anti-demokratiktir; güçlü ve haksızın, haklı ve zayıf olana saldırısıdır. Afrin’deki olay tekrarlanırsa, büyük devletler ve ilgili uluslararası kurumlar için bir utanç olacaktır o.
Devletin kullandığı dil yabancı değil, dünyanın dört bir yanında barbar sömürgecilerin kullandığı dildir. Hitler faşisti, “masum Alman azınlığı korumak” adına dört bir yana yıkım ölüm göndermişti. Bahanesi ne olursa olsun, bir halka saldırmak, toprağını gaspetmek insanlık suçudur ve mahkum edilmelidir.
Seçim mi, Kürtler mi?
Her seçimde Türk yönetimi, Kürtleri hedef alır. Niye sadece Kürtleri? Diğerlerine gücü yetmez. Kürtler uluslararası alanda sahipsiz halk.
Türkiye’de ırkçı kitlesi saldırı kültürü ile beslemek bir gelenek. Ama salt seçim başarısı için Kürtlere saldırmıyor, aksine Kürt kazanımlarını yıkmak, Kürt toprağını işgal için seçim bir vesile. Halen kavrayamamak, kasıt değilse, tam bir cehalet. Peki muhalif denen güçlerin seçimle otokrasiyi alt etmeleri mümkün müdür? Adam kazanmayı otomatiğe bağlamış. Devlet malumun hile aygıtı.
Devletin tepesinde genişletilmiş Misaki Milli planı var. Kürtler baş hedef. Başarılı olurlar mı onu bilemem ama yaptıkları o, diğer iddialar hikaye...
Türk muhalefetinin yaklaşımı, zavallılık. Seçimleri kaybetmemek adına işgale hep alkış tutuyor ve her defasında bilerek kaybediyor. Kürt toprağı işgal edildikçe, Türkiye’de demokrasi hayaldir. Sömürgeci yalakalığı bırakın artık.
Suriyeli muhalifler
Türk ordusuyla hareket eden silahlı Suriyeli gruplar, büyük çoğunlukla radikal İslamcı kökenden geliyorlar. Aileleri Türkiye’de. Her kirliliğin ticaretini yapıyorlar. Devlet onları kendine bağladı. İpler, ırkçı parti militanları ve Cihatçılarıyla ordu subayları ve istihbaratçıların elinde. İki ırkçılık birleşmiş. Bu vahşilere meşruluk verilemez. Yığışım, Franko’nun 1920’lerde Kuzey Afrika’da terör estiren, hapishane kaçakları, katil ve pezevenklerden oluşan serseriler lejyonuna benziyor.
Ordu mensuplarının çoğu, paralı asker. Ne davaları haklı, ne kandırılmışlar, ölümleri şehitlik mertebesinde görülemez. Çeteyi topluma yedirme, diyanetten gazetelere kadar sayısız kurum ve kişinin maaşlı görevi.
Bu yapı, Avrupa ülkelerinde de sivillere karşı katliamlan yapan canilere analık yapan yapıdır. Bunlar Kürtlere saldırırken, onların şiddetine maruz kalmış Avrupa ülkelerinin hükümetlerinin sessiz kalması utanç verici.
Rusya, İran, Suriye
Carablus ve Afrin’i Putin teslim etti, yoksa Türk devleti cesaret edemezdi. Bugün de eğer Türk ordusu kalkışıyorsa, bilinki arkasında yine Putin vardır.
Peki Kürtler neden Rusya ile anlaşmadılar? Denediler, olmadı. Ankara ve Tahran otokratlarıyla ahbap Putin için, Kürt hakları konu değil. Halen de kimi Kürtlerin Rus yetkililerden alıntı yaparak Rusların Kürtlerin haklarına saygılı olduklarını dillendirmeleri, insanı şok içinde bırakıyor. Bu kadar ahmaklık mı olur?
İran’ın yükü ağır. Ambargodan inliyor. ABD ensesinde. Ankara’nın yayılmasından rahatsız ama Ankara-Waşington çelişkilerinin derinleşmesi, Tahran’ın lehine. Hele ABD ile hareket eden Kürtler darbe alırsa, gel keyfim gel.
Kürtlerden Şam’a uzlaşma çağrıları oluyor. Karşı çıkan çok az Kürt olduğuna inanıyorum. Ama sorun şu: Şam diye birşey var mıdır? Putin’in emirlerine tabi. Putin, Şam’ın Suriye’yi artık kontrol edemeyeceğini biliyor.
Şam Kürtlerle anlaşmayarak, Carablus ve Afrin’i Türkiye’ye bilerek bıraktı. Zerre kadar ülke yurtseverliği olan, bu alçaklığı yapar mı hiç? Yanlış Şam resminin yararı olmaz.
Günün sloganı; “ABD, Kürtleri satar”
Satarsa kimse şaşırmaz, önceden çok defa yaptı, kaşarlanmış. Ama bağıra bağıra satan var: Putin. Ve kimi Avrupa ülke yönetimlerinin de yaptığı kendi çaplarına göre satmak değil midir? Satan satana...
ABD’nin tutumuna ilişkin yorumlar çok. Türkiye’yi kaybetmek istemiyor ama çelişkileri çok ve büyükler. Siyaset satranç ustalığı ister ama özünde güç olayıdır. Kilona göre dayılanırsın. Dev ancak masallarda cüceye boyun eğer.
Hep Ankara’dakinin Trump’tan aldıklarının yorumları var, ya Trump’ın aldıkları, aldıkları? Ankara’nın istemleri çok ve Kürtler listenin hep başında. Ankara, Cemal Kaşıkçı olayını bile bu yöne sürükledi (ve muhtemelen ölüm olayından çok önce). Hakkını arayan Kürtlük, Ankara’nın ödünü koparıyor. Kürtlerin önünü kesmek için veremeyeceği taviz yok. Bu son derece çirkin alışverişin olduğu süreci yaşıyoruz. Her iğrençliğe hesaba kalmalıyız.
Kürtlerin Türk devletiyle neden anlaşamadıkları ileri sürülebilir. Kürtler bunu Kuzeyde yıllardır deniyorlar. Ateşkes süreci ve 2015 şehirler savaşının dersleri var. Batı Kürdistan’da denediler. Afrin deneyi var. Güney’de denediler, referandum deneyi var. Bugün hangi Kürt öyle boş bir umuda sarılabilirki?
Sert Kürtlük, light Kürtlük
Anlamsız bir ayrım. Pratikte karşılığı yok. Düşmanının keyfine göre Kürtlük olmaz. Yok olur derseniz, tavizin sonu gelmez, bir bakarsın savunduğun artık Kürtlük değildir. Zaten olay sertlik yumuşaklık boyutunu, hata ve yanlışları çok aşmıştır.
50 yıl öncesinin olayını tartışmıyoruz. Olay canlı, içinde yaşıyoruz. Önlenebilecek bir olayla, haksızlığın alasıyla yüzyüzeyiz. Birlikte haykırmak, iyi bir cevap, iyi bir başlangıç olur. Sonucu sadece sahadaki savaş güçleri belirlemez, hepimizin katkı sunacağı dayanışma oldukça etkili olur.
Kürtler tekrar yalnız mı bırakılıyor? Tekrar aynı acı mı? Kuşkusuz işin onuru Kürtlere, utançı diğerlerine ait olacaktır, ama doyurursa!
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)