Dört yanımız şiddet ve nefret!

Bu yazımı, Irak’ta mezhepsel fikir farklığının değiştinin farkında olarak yazıyorum. Ve biliyorum ki okurlarımın hepsi yazımı okuduktan sonra, amacımın “hak meselesi” olduğunu farkedeceklerdir.

 

Bilindiği gibi, baskıcı yönetime karşı ayaklanan Basra, Nasıriye, Diwaniye, Babil, Kerbela, Necef ve Bağdat’taki halkın destekçisiyim.

 

IŞİD ile koalisyon güçleri arasında Enbar, Selahaddin, Musul’un kuzeyi ve Diyala’nın doğusunda yaşanan savaştan dolayı halkın yaşadığı felekete de çok üzülüyorum.

 

Zira kendimi, ülkemin farklı oluşumlarının kültürüyle eğitilen biri olarak çok şanslı görüyorum.  

 

Bu yazıyı yazmamın nedeni; Irak Ordusu’na bağlı helikopterlerin, Enbar’ın Felluce ilçesine rastgele açtıkları ateş sonucu Felluce Doğum Hastanesi’ndeki onlarca kadın ve çocuğun ölümüne neden olması...

 

IŞİD’in Felluce ilçesine girmesiyle beraber, halk örgüt ile koalisyon ve Irak güvenlik güçleri arasındaki çatışmanın ortasında kaldı. Felluce halkı hayatlarının en kötü dönemini yaşıyor diyebiliriz.

 

IŞİD’in katlettiği Felluceli aşiret reisleri ve Irak Ordusu’na bağlı askerlerin meydanlarda idam edilişleri gibi yürek yakan görüntüler hiçbir zaman aklımızdan silinmeyecektir...

 

Örgüt tarafından yapılan katliamlar, bazı aşiret reisleri ile şeyhleri terörist örgüte karşı başkaldırmaya ve savaşmaya yöneltti.

 

Halkımın yaşadığı acıları yazmam için, onların yaşadıklarını beynimde resmetmem gerek.Tıpkı 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve müttefiği İngiltere’nin askeri güçleriyle birlikte Felluce’yi topa tutması gibi...

 

Ayrıca, unutmadan bundan birkaç yıl önce, Felluce’de Sünniler’in de katıldığı bir protesto yürüyüşü düzenlendi.  Dönemin Başbakanı Nuri Maliki bu protestoları şahsına karşı yorumladı. Maliki ve medya, halkın üzerine ateş açılmasına sessiz kaldı.

 

Yani, Felluce halkı, siyasi çekişmelerin kurbanı oldu.

 

Felluce Doğum Hastanesi’nde meydana gelen katliam ise, askeri bir hataydı...

 

Yaşananlar ayrıca, dört yanımızın şiddet ve nefretle çevrilmiş olduğunu gösterdi.

 

Kanımca sivil halkı korumaya yönelik tedbirler alınmadan yapılan bombardımanlar, Felluce’de de gördüğümüz gibi, büyük insani dramlara neden olacak sonuçlar doğuruyor.

 

Bu durumda sorulması gereken şu:

 

Uluslararası koalisyon güçleri, Irak güçlerine tam olarak askeri destek verecek kapasiteye sahip mi?

 

Ya da koalisyon güçleri gerçekten stratejik olarak, amaçlarını belirleyebiliyor mu?

 

Felluce halkının dökülen kanına saygı gösterek farklı bir strateji uygulamanın zamanı gelmedi mi?

 

IŞİD’e engel olmak ve işlediği insanlık suçları azaltmak için, Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin elinde, askeri ve toplumsal birliği sağlayacak fırsatı var.

 

Devletin, sivil halkı Felluce’den kurtarması gerekiyor. Ayrıca IŞİD ve destekçileriyle doğrudan savaşmak için de farklı bir strateji uygulanması gerekiyor. Zira savaş meydanında başarıya ulaşmak için “strateji değişiklikleri” başarının olmazsa olmazıdır.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)