Bu sorunun kısa cevabı da, uzun cevabı da “hayır.” Olumlu senaryoların aksine ABD’nin Kürtleri Suriye’de birleştirmek gibi siyaseti henüz yok. Ama bu konu kısa bir hayırla geçiştirilecek kadar basit de değil.
Suriye Kürdistanı’ndaki ana akım iki Kürt siyasi gücünün ortak bir mekanizma çerçevesinde bir güç paylaşımı anlaşması yapmaları ihtimali Suriye iç savaşının başlangıcından beri Kürtlerin ana gündemlerinden birini oluşturuyor. Kürt güçlerin bazı bölgelerde yönetime el koymalarından bu yana geçen sekiz yılda PYD ve Erbil destekli ENKS beş ayrı anlaşmaya imza attılar. Bu anlaşmaların en bilineni 2014 Duhok Anlaşması olsa da, iki eksenin ortaklaşarak kurdukları fonksiyonel tek yapı 2012-2013 yıllarında yaşamış olan “Yüksek Kürt Konseyi” oldu.
Fakat Kürdistan’daki birçok yaratıcı girişimin başına geldiği gibi bu fonksiyonel yapı da unutuldu ve yerini komplo teorileriyle dolu siyasi propagandalara bıraktı.
Öte yandan, Duhok Anlaşması özellikle Erbil destekli ENKS için PYD ile güç paylaşımının çerçevesini belirlemesi açısından sembolik bir önem taşıyor. Erbil’de yapılmış, bu adla anılan ve uygulamaya konulamamış diğer iki anlaşma ise her iki taraf için de son kullanma tarihi geçmiş girişimler.
Yüksek Kürt Konseyi’nin kurulmasını sağlayan birinci Erbil Anlaşması ile PYD’nin ENKS ile güç paylaşımını kabul ettiği Duhok Anlaşması’nın ortak özelliği her ikisinin de kriz dönemlerinin eserleri olmaları.
2012 yılı PYD’nin henüz Suriye Kürdistanı’nda yeni yeni taban bulmaya çalıştığı bir dönemde Kürdistan Hükümeti’nin ve dolayısıyla da ENKS’nin vereceği desteğin hayati önem taşıdığı bir yıldı. Varlık krizi yaşanan bu dönemin sonucu Yüksek Kürt Konseyi’nin fonksiyonel bir geçici yönetim mekanizması olarak işletilmesi oldu.
Duhok Anlaşması’nın yapıldığı 2014 ise herkesin malumu olduğu üzere Kürdistan’ın iki parçasında savaşın doruk noktasının yaşandığı, Kürt hareketleri arasında koordinasyonun en çok önem kazandığı yıldı. Böylece iki tarafı da Kürtler arası gerginliği en aza indirgeyecek bir anlaşma için ikna etmek zor olmamıştı.
Kürt siyasi güçleri arasındaki anlaşmaların kriz dönemlerinde önem kazanmaları olağandışı bir durum değil elbette. Nitekim, son aylarda gündemde öne çıkan Kürt-Kürt görüşmeleri de bir başka krizin sonucu.
ABD’nin 2019’da kısmi olarak Suriye’den çekilmesinin yarattığı güvensiz ve karmaşık ortam PYD ve ENKS’nin orta ve uzun vadede Suriye stratejilerini en az riskle belirlemelerini zorunlu kılmakta. ABD’nin sınırlı bir diplomatik müdahaleyle bu iki Kürt gücünün görüşmelerine arabuluculuk etmesi Suriye Kürtlerinin geleceğiyle ilgili kaygıların ABD hükümetinde en azından bir kısım diplomat tarafından da paylaşıldığını gösteriyor.
Fakat PYD ve ENKS’nin bir yol haritası üzerinde anlaştıklarını ilan ettikleri günden bu yana yaşanan bazı gelişmeler ABD’nin Kürtler arası ittifakta sanıldığı kadar ısrarcı olmadığının da işaretlerini veriyor.
ABD’nin Suriye Kürtleri siyasetinde sanılanın aksine ikircikli bir tutum takındığına dair işaretler öncelikle Al-Monitor’dan Amberin Zaman’ın diplomatik kaynaklarla görüşerek yazdığı bir makalede göze çarpıyorlar. ABD eski ulusal güvenlik müsteşarı John Bolton’ın yeni kitabının tesadüfen Suriye Kürtlerinin siyasi ittifak ilanlarını yaptıkları hafta ortaya çıkan detayları da Zaman’ın Al-Monitor için kaleme aldığı yazıyı doğrular nitelikteler.
Amberin Zaman’ın diplomatik kaynakları Kürt ve dünya kamuoyunda sanılanın aksine, aslında SDG komutanı Mazlum Kobani’nin ABD’yi ENKS ile olacak görüşmelerde arabuluculuk yapmaya ikna ettiğini ifade ediyorlar. Başka bir deyişle, 1998’de KDP ve KYB arasında imzalanan ve bir bakıma bugünkü Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin temellerinin atıldığı Washington Anlaşması’nın aksine, PYD ve ENKS arasındaki görüşmeler ABD tarafından başlatılmış bir süreç değil.
Hal böyle olunca da olası bir PYD-ENKS ittifakı için ABD garantörlüğünden söz etmek de, ABD’nin bu anlaşmanın hayata geçirilmesi için diplomatik imkanlarını seferber edeceğinden emin olmak da mümkün görünmüyor.
Bu karamsar senaryoyu destekleyen bazı bulguların ise John Bolton’ın yeni kitabında olduğu söyleniyor. Henüz dağıtımı yapılmamış kitabın ilk kopyalarını okuyan gazetecilerin aktardıklarına göre Bolton kitabında ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’den çekilme hamlesini sadece medya baskısından dolayı değiştirdiğini yazıyor. Hatta Bolton’ın kendisi de dahil olmak üzere eski savunma bakanı Jim Mattis, ABD’nin Suriye Yüksek Temsilcisi James Jeffery ve başkan Trump’ın Suriye’de PKK ile bağlantısı olan bir örgütle ittifak halinde olmaktan ortak rahatsızlık duyduklarını ama stratejik önceliklerin belirlenmesinde anlaşamadıklarını da kitapta ifade ettiği söyleniyor.
Bolton’ın anlattıklarına göre halen ABD’nin Suriye konusunda en yetkili diplomatı olan Jeffrey, ABD’nin Türkiye’nin Suriye’de işgal etmesine onay verdiği bölgeleri gösteren bir haritayı dahi Erdoğan’a sunmayı istemiş ama Erdoğan’ın randevuyu iptal etmesi üzerine bu gerçekleşememiş.
John Bolton’ın yeni kitabında anlatılanlar Amberin Zaman’ın makalesindeki ayrıntılarla birleştirildiğinde ABD’nin Suriye Kürtleri konusunda diplomatik olarak halen en az 2019 yılının başlarında olduğu kadar kararsız bir siyaset izlediğini görmek mümkün. Nitekim, Suriye dosyasının Washington’daki en yetkili ağzı James Jeffrey’nin ABD müttefiki iki Kürt gücünün ABD’li bir diplomatının nezaretinde yaptıkları anlaşmayla ilgili hiçbir yorum yapmamış olması da Kürt-Kürt görüşmelerinin sanıldığının aksine ABD sponsorluğunda yapılmadığına işaret ediyor.
ABD’nin 1998 benzeri bir diplomatik girişimle Kürt siyasetinde uzun yıllar etkili olacak yapıcı diplomatik müdahalelerde bulunması en azından şu an için olası görünmüyor.
Fakat bu görece karamsar durum Kürtlerin Washington ile kurdukları ve halen işlevsel olan “kazan-kazan” ilişkilerini gözden geçirmeleri için bir sebep de değil. Aksine, ABD’nin ikircikli siyasetini Suriye’de Kürtlerin lehine bir avantaja çevirmek tam da bu ikircikli siyasetten dolayı mümkün.
Washington'u Kürtler açısından kararsız kılan etken Kürt siyasetinin yakın gelecekte stabil ve tutarlı bir yapıya evrilebileceğiyle ilgili tartışmanın henüz bitmemiş olmasıdır. Kürtlerin PYD ve ENKS arasında varılacak bir uzlaşıyla güven tazelemeleri Washington’da süren bu tartışmada Kürtlerden yana olan tarafları güçlendirmeye yarayacaktır.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın