Devletsiz Kürdün Gönül Dağı veya Neşet Ertaş’ın Ruhuna Fatiha!

20-03-2015
İbrahim Halil Baran
A+ A-


Roger Lescot, 1942’de Güneybatı Kürdistan’da Memê Alan Destanı’nı derledi. Yirmiden fazla kişi dinlediyse de destanı birkaç varyasyonuyla okuyan Mişo Bekebûr Berazî adlı dengbêj buna kaynaklık etti. Geç dönemde bu destanı en iyi okuyan kişi ise şüphesiz Çiyayê Kurmênc’in Reşî mıntıkasından Cemîl Horo’ydu (1934-1989). Eyşe Şan ile birlikte 1972’de yaptıkları kayıt, dinleyenlerde, etkisinden kurtulmanın zor olduğu müzikal bir efsun yaratır. Horo’nun Kürtçesindeki aşırı duruluk, her perdeye göre değişen ton ve çalgılar mest eder dinleyeni. Fakat icrada en çok dikkat çeken şey, Horo’nun, “ji siltanê Kurdan re tim û tim wêl û wêl” (Her daim veyl olsun Kürt sultanlarına) dizesine tekrarlarla yüklediği duygudur.

Cemil Horo, 10 Kasım 1980’de, Halep’teki Seydo Dağı’nda yine Kürtçe bir kaset doldurur. Kasetin başındaki tiratta Horo, Neşet Ertaş’ın kendisinden istediği üzere bu kaseti o ve diğer Türkiye Kürtleri için bir yadigâr olarak hazırladığını belirtir. Devamında, Neşat Ertaş’a şarkılar gönderdiğini ve onun da cevabını beklediğini söyler. Neşat Ertaş’ın ona verdiği cevaplar nereye kayboldu bilmiyoruz ama Horo’dan anladığımız Neşet’in de Türkiye Kürdü olduğu.

2003 yılında Elegez yakınlarında Kafkas Kürtlerinden bir şarkı dinledim ve o zamanki toylukla şarkıyı kaydetmeyi akıl edemediğim için defalarca kahroldum. Yaklaşık on yıl sonra, bu sefer 1969 yılında yapılmış bir kayıtta aynı şarkı karşıma çıktı. Gürcistan Kürtlerinin tanıtımı için SSCB devlet televizyonuna hazırlanan bir programda bugünlerde 60 yaşını geçmiş olan Rûstemê Îsko adlı çocuk, “Min te dîtbû” adlı o şarkıyı okuyordu. Şarkıyı ilginç kılan ise biraz daha hızlı ritimlere sahip olsa da şarkının Neşet Ertaş’ın 1971’de plağa okuduğu ünlü türküsü “Gönül Dağı” olmasıydı. Plakta Ertaş’ın diğer plaklarına karşın, “söz müzik: Neşet Ertaş” yazmıyor ve görünen o ki Ertaş, bu “anonim” Kürt halk şarkısına yeni sözler yazmış ve öyle okumuş fakat şarkı bugün ona tapulu.   

İki yıl önce blogumdan yayınladığım bu video, kısa sürede Kürt müzisyenlerin dikkatini çekti ve şarkı yeniden okundu. Bunu albümüne almak isteyen Sîmûrg adlı grup ise bugünlerde daha büyük bir sorunla karşı karşıya. Şarkı Neşet Ertaş adına kayıtlı olduğu ve ailesi de buna izin vermediği için bu Kürt halk şarkısını albümlerine koyamıyorlar. Şarkının kaynak kişisi olarak iki aydır, bu durumu belgelemeye, videonun hangi tarih ve stüdyoda kayda alındığını bulmaya çalışıyorum ama nafile. Gürcistan’daki kayıtlar, Moskova’ya götürülmüş ve SSCB’nin yıkılması döneminde büyük bir kısmı talan edilerek satılmış. Durumu izah ettiğim ve bunun bir Kürt halk şarkısı olduğunu belgelemem gerektiğini söylediğim bölüm görevlisi kadın ise kırık İngilizcesiyle ısrarla “devletinizin bunu onaylaması gerekiyor, bizim değil” diyor. Diyor ama o an boğazıma bir yumruk oturuyor. Devletsiz olduğumu söyleyemiyorum. Konuşamıyorum.

Sonra Kırşehir geliyor aklıma. Reşî (Reşvan, Reşikî, Reşwend) aşiretinin yayıldığı ve 3 milyon Kürdün bulunduğu Anadolu bozkırları. Sadece Neşet Ertaş’ın memleketi Çiçekdağı ve çevresinde bugün 60 dolayında Kürt köyü bulunuyor. Reş, Kürtçede “kara” demek. Bölgede ayrıca artık Kürtçe bilmeyen ve “Kara Kürd” olarak tanınan bir grup var ve çoğu müzikle uğraşıyor. Eskiden bunlar Mahanî adlı bir aşiretle Reşî konfederasyonuna bağlıydı. 13. yüzyılın Dersimli pirlerinden Ûryan Xızır’ın Menakıbname’sinde müridler sayılırken Kara Kürd Oymağı’nın adı geçiyor. 1566 tarihli Çemişgezek ve 1760 tarihli Karaman Kanunnamesi’nde de Kara Kürd’lerden bahsediliyor. 1683’te Viyana’ya giden orduda, Denizli ve Aydın’dan katılan üç birliğin adı da dikkat çekici: Kara Kürdler, Kürd Mehmedlü Oymağı ve Şerbetlü Kürd cemaati. Kürtçe de “Kurdê Reş” (Kara Kürd), asil Kürtler için kullanılan bir tabir.

Neşet Ertaş, Kürt olduğunu hiç ifade etmedi. Kürt ozanı Evdalê Zeynikê uzmanı olan Ahmed Aras, Ertaş’ın Zeynikê’nin torunu olduğunu, ailesinin Ağrı’nın Tutak ilçesine bağlı Molla Hasan köyünden sürgün edildiğini belirtiyor. Benim fikrim ise Reşî ya da Kara Kürd oymağından olduğu yönünde. Fakat hakikat ne olursa olsun, devletsiz Kürdün “Min te dîtbû” şarkısı, artık “Gönül Dağı” olmuştur. Neşet Ertaş, Türkleşmiştir ve artık bir devlete sahiptir; çoluk çocuk her Kürt dahi onu öyle bilmektedir. Kürt ve devletsiz olarak ölen Cemil Horo’yu ise bir tek işgalcilerin çizdiği sınır hattı Kürtleri tanımaktadır. Başta Neşet Ertaş olmak üzere; Kürt doğup Türk ölen, yaşamaya devam eden, bütün şarkıların, bütün insanların, bütün siyasetlerin ruhuna el-fatiha!


 




Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli