Kürtlerde Felsefe Geleneği (4): Zerdüşt Peygamber ve Avesta

19-10-2020
Gürgün Karaman
Etiketler Felsefe Kürtler Zerdeşt Zerdüştlük
A+ A-

Hangi ülkeye kaçayım, nereye gideyim?

Kabilemden ve ailemden ediliyorum.

Ne köyüm ne de kötü prensler bağışlıyor beni.

Ey Mazda Ahura, seni nasıl hoşnut edeyim?

Avesta

[Bu makalede Zerdüşt peygamber ve Avesta hakkında bazı temel bilgileri ele alıp sonraki makalelerde ise Avesta’dan seçtiğimiz bölümlerin felsefi çözümlemelerini yapmaya çalışacağız.]

Zerdüşt peygamberin yaşadığı dönem bir hayli tartışmalı olmakla birlikte ağırlıklı olan iki temel görüş, onun MÖ. 1200’lü yallarda ya da MÖ. 6. yüzyılda yaşadığıdır. Bu konudaki tartışmalarda da bize göre onun 1200’lü yıllarda yaşamış olması güçlü bir ihtimaldir.

Zerdüşt peygamber tarafından kurulan Zerdüştlük, uzun mücadeleler sonucunda zamanla yaygınlaşmış ve Sasâni Hükümdarlığı (M.S. 211-640) zamanında devlet dini olarak kabul edilmişti. (1). Kaynaklara göre Zerdüşt, Med ülkesi (Medya)'nın batısında ve Urmiye Gölü yakınlarında bulunan bir Med şehri olan Raghae (Raghâ, Rai, Rayy)'de doğup büyümüştür. Rand Mc. Nally'nin Dünya Tarihi Atlası'nda (ABD 1965) yer aldığı konumuyla Raghae, günümüzde Hemedan'ın kuzeydoğusunda bulunan Rey şehrine uymaktadır. Yunan tarihçi Herodot, Zerdüşt’ten Med aşiretine mensup birisi olarak sık sık söz etmektedir. (2). Avesta'da, Zerdüşt Peygamberin adı sürekli olarak Zarathuştra ya da tam olarak Spitâma Zarathuştra biçiminde geçmektedir.

Zerdüşt peygamber kendi döneminin çok tanrılı dinlerini reddederek tek tanrılı bir dini savunmuştur. Zerdüştlük dini de MS. 3-7. Yüzyıllar arası Pers İmparatorluğunun resmi dini olmuştur. Müslümanların İran’ı fethiyle de Zerdüştlük büyük bir gerileme yaşamış, bu tarihten itibaren özellikle 9-10. yüzyıllarda buradaki Zerdüştler baskılar sonucu Hindistan’a göç etmişlerdir. 

Mecusi kaynaklarına göre çocukluğundan itibaren sürekli bir arayış içerisinde olan Zerdüşt, yirmi yaşına geldiğinde önemli değişiklikler yaşamaya başlamış, sık sık dağlara ve ıssız yerler çekilerek inziva yaşantısı sürmeye çalışmıştır. Otuz yaşındayken ibadet amacıyla nehirden su alıp çıkarken aniden kıyıda Tanrı’nın meleği Vohu Manah (iyi düşünce) kendisine gelmiştir.  Vohu Manah, ona bu ilk karşılaşmada ilk vahiyleri iletmiş ve kendisini ruhsal olarak Ahuramazda’ya götürmüştür. Bu vahiy tecrübesini, ileride diğerleri izlemiş ve Zerdüşt, yaşadığı dönemin çok tanrıcılığına karşı tek tanrı inancına dayalı bir öğretiyi insanlara yaymakla görevli olan bir elçi olarak faaliyetlerine başlamıştır. (3).

Mücadelesinin ilk yıllarında başarılı olamayan Zerdüşt’e ilk on yıl içinde kendisine sadece kuzeni iman eder.

“Ey Ahuramazda hangi toprağa yüz süreyim, nereye gidip sığınayım? Şeref sahibi önder kişiler benden uzaklaşıyor. Yalan söyleyen hükümdarlar gibi değilim, seni nasıl mutlu ederim? Ey Ahuramazda sana yalvarıyorum bana yol göster. Aşa ve Vohumen’in yardımıyla beni başarıya ulaştır. Ey tanrım, ne zaman doğru ve iyilik kazanacak ben senin yolunu yanı doğru olanı seçtim beni bu yolda muvaffak kıl. Bilmekteyim ey tanrım, aslında benim bu sözlerime de gerek yok çünkü iyi ve doğru yolu hak eden herkes zaten o makama ulaşmış olur, ama ben yine de bir sebep olurum seni tanımaları için diye çabalıyorum. Sen Aşa ve Vohumen’in yardımıyla insanları doğruyu görmeleri için yardım et.” (Avesta, Gatalar 2/1,Yasna 46/ 1-3).

Tarihteki tüm peygamberlerin davetine çok sert bir şekilde karşı çıkılmıştır. Hz. Nuh, kavmini gece gündüz dokuz yüz elli yıl hakikate davet etmiştir. Hz. Yunus’un kavmi, onu dinlemediği için Yunus peygamber kavmini ve memleketini terk etmiştir. Hz. Musa, İsrailoğullarını özgürlüğe davet ederken onların verdiği cevap “Ey Musa, sen doğruyu söylüyorsun ama karnımızı Firavun doyuruyor.” olmuştur. Zerdüşt peygamber de içinde bulunduğu toplumu hakikate, adalet ve özgülüğe davet ederken aynı tepkilerle karşılamıştır. Ona en sert muhalefet yine din adamlarından gelmiştir. Çünkü tarihin tüm dönemlerinde kurumsallaşmış ve iktidar mekanizmalarıyla işbirliği yapan din adamları, ekmeklerini (!) pazarda dini satarak elde ederler.

Zerdüşt peygamber de davetine karşı çıkılması sonucunda Kral Viştaspa’nın ülkesine giderek kralı bu dine inanmaya davet eder ve kral da bu davetini kabul eder. Burada Kralın danışmanının kızıyla evlenir. Kralın da destekleriyle mücadelesi güçlü bir şekilde yayılmaya başlar. Komşuları olan Turanlılar ile yapılan bir savaşta Kral Viştaspa ve ordusu yenilir. Zerdüşt’ün bu savaş esnasında ve yetmiş yedi yaşındayken öldürüldüğü rivayet edilir.

Zerdüştlüğün MÖ. 6. yüzyılda formunu tamamlamış en eski tek tanrılı dinlerden olduğu sanılır. Ancak keşfedilmiş olan Ketef Hinnom (Gümüş Muska Yazıtı), aynı yüzyıla tarihlendiğinden, formunu tamamlamış en eski tek tanrılı din görüşü, bir iddia olarak kabul edilebilir olmuştur. Zerdüşt, Gatalar'da insanı gerçek (asha) ile yalan (druj) arasında ruhsal mücadele veren bir varlık olarak görür. Asha'nın ana konsepti Zerdüştlük'ün temelini oluşturur. Buna göre insanlığın diğer bütün yaratılanlar gibi tek amacı, doğruluğu muhafaza edip ayakta tutmaktır. Bu amaca, hayatın içinde aktif bir rol alarak ve yapıcı düşünce ve fikirlerle ulaşılabilir. Zerdüştlük, bilge dini olarak adlandırılır. Klasik Yunan filozoflarından Heraklitos'un Zerdüşt'ün fikirlerinden etkilendiğine inanılır. (4).

Axâmenişler döneminde Zerdüşt inanışı, devletin resmî dini olarak kabul edildi. Zerdüşt din adamları özellikle Sasanîler döneminde (III.-VII. yüzyıllar) hükümdarların destekleriyle toplumda çok güçlendiler. Zerdüştlük böylece Sasanî İmparatorluğunda bir devlet dini haline geldi. Avesta’nın metninin son hali de yine bu dönemde yazıya geçirilmiştir.

Zerdüşt tarafından gerçekleştirilen dini devrimdeki en temel ögelerden birisi, onun kanlı hayvan kurbanına karşı çıkmış olması idi. Şurası açıktır ki, bu tutum, diğerlerinin arasında hayvancılıktan tarımcılığa dönen toplumun ekonomik çıkarları sonucunda olmuştur. Ancak bu tarihsel olaya Zerdüşt tarafından dini bir anlam ve değer verilmiştir. Ortadan kaldırılan kanlı kurban, Onun ruhsal bir disiplini ve yüceltme aracı olmuştur; bu tür törenin ortadan kaldırılması, tefekküre yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Kısacası, tarihsel olay yeni bir dini tecrübeyi ve yeni ruhi değerlerin keşfini mümkün kılmıştır.

Tam tersi yöndeki gelişmelerin de olabileceğini söylemek gerek: İlksel toplulukların yeni dinsel tecrübeleri "tarihin" söz konusu topluluklara getirdiği değişmelerin sonucu olarak gittikçe zorlaşmıştır. Bazı durumlarda, gerçek ruhsal felaketlerin (örneğin antik toplulukların sömürgeci ve yarı sanayileşmiş toplumların ekonomik sistemlerinde boğulması) olduğunu söylersek, abartmış olmayız. (5).

Felsefe, kavram yaratma sanatıdır. Felsefe sorudur, soru sorar, soruşturma yapar ve akla alan açarak düşünme imkânı sağlar. Filozof da bir kavram avcısıdır. “Kavramlar, gök cisimleri gibi önceden tamamlanmış olarak bizi beklemezler. Kavramlar için ayrı bir gökyüzü yoktur. Onlar keşfedilmeli, üretilmeli, ya da asıl, yaratılmalıdırlar ve yaratıcılarının imzasını taşımadıkça da bir şey olamazlar.

Nietzsche; "Filozoflar, kendilerine verilen kavramları, yalnızca onları tem izleyip cilalamak üzere kabullenmekle yetinmemelidirler, ama onları üretmek, yaratmak, ortaya koymakla işe başlamalı ve insanları bu kavramlara başvurmaya ikna etmelidirler. Filozof en çok kavramlardan çekinmek zorundadır. Hakkında; kavram yaratmadı, kavramlarını yaratmadı, denilebilecek bir filozof neye yarardı ki?” (Deleuze, Issız Ada ve Diğer Metinler). 

Bu anlamda Zerdüşt peygamberin öğretisi radikal bir kavram üretme felsefesidir aynı zamanda. Zira Zerdüşt peygamber, politeist (çok tanrıcılık) bir inanç sistemini reddederek monoteist (tek tanrıcı) bir inancın mücadelesini verirken eski politeist tanrıların yerine tek bir tanrı/kavram koyar: Ahuramazda. Ahura (Tanrı) Mazda (bilgi, bilgelik): Bilgelik Tanrısı…

Ahuramazda, modern anlamda kurumsallaşmış bir algıyla salt bir tanrı kavramını imlemez. O, bir düşünce sistemi, dini-felsefi bir sorgulamanın merkezinde yer alan bir kavramdır.

Avesta

Avesta, Zerdüştlüğün ana kitabıdır. Temel, esas,  açıklayıcı bilgi anlamına gelmektedir. Zend-Avesta ise kelimenin tam anlamıyla “Avesta'nın yorumlanması” anlamına gelmektedir.

Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta’nın dili ile Kürtçe’nin bir lehçesi olan Zazaca arasında çok büyük bir yakınlık vardır. 5000 yıllık bir kaynak olan Zend AvestaZazaca” ağırlıklıdır. Kitapta “Ahura Mazda “tu xu mıra rasti vaj” ibaresi var ve bu ibare 5000 yıllık olmasına rağmen hiç değişime uğramamıştır.  “Mazda” kelimesinin “bizi verdi” anlamına geldiği Zazaca bilenlerin malumudur. Avesta dili, kendine has bir dil olup 49 harften oluşur.

Avesta dilinde sayılar hemen hemen bugünkü Kürtçe ile aynıdır:

Avesta  Kürtçe (Z: Zazaki, K: Kurmanci)    Türkçe

aeva      eaw, yeow, yow, ju (zazaki), yek (Kurmanci)         bir

dva         du           iki

thri         hirı (Z)   üç

cathwar                çıher(Z), çar(K)  dört

panca    pênc(K,S), ponc(Z)           beş

hşvaş     şeş(K,S,Z;D)        altı

hapta    heft(K), howt(Z) yedi

aşta        heşt(K,S,Z,D)      sekiz

nava      neh(K), now(Z)  dokuz

dasa       des(Z), deh(K)   on

aevadasa             yondes (Z)           on bir

dvadasa               duyes    on iki

visaiti     bist(K), vist(Z)    yirmi

thris(at) hirıs(Z)  otuz

sata        sed(K)   yüz

duyesata             dused(K)             iki yüz

hazangra              hezar     bin

dvadasa               dwıyes(Z)            on iki

pancadasa           panzde(K)           on beş

 

Avesta, sözcük anlamı ‘temel, açıklayıcı bilgi’ olan bu metinler 12 bin öküz derisi üzerine yazılmıştı. Büyük İskender, eski adıyla Arya ülkesi olan, daha sonra Eran/Aryan şimdilerde de İran olan topraklan ele geçirmek için başlattığı savaşta söz konusu metinlerin 17 cilt tutacak kadarını yakmıştı. Bu savaştan kaçıp Hindistan’ın Bombay bölgesine göç eden Zerdüşt taraftarları, yakılmaktan kurtulan bölümleri birlikte götürdüler. İşte ilk defa Batı dillerine 17. yüzyılda, Fransız asıllı Anguetil-Dupperon tarafından çevrilen metinler, Bombay’daki bu metinlerdir. Şimdi önümüzde bulunan Avesta, Sasaniler döneminde devlet dini olarak kabul edilen Avesta 'dır.

Avesta üç bölümden oluşur; 1- Yasna (Gatha, Gata), 2- Vispered, 3- Vendidad. Daha sonra Zerdüşt din adamları tarafından kitaba eklenen “Övgü duaları” veya “Övgü şarkıları” anlamına gelen (şeytanlara karşı söylenmiş olan) Yast’lar vardır ki, buna genellikle Korda Avesta da denir. Korda Avesta bazı araştırmacılar tarafından ‘açıklamalı Avesta’ anlamına gelen Zend-Avesta olarak adlandırılmıştır. 28 duadan (şarkı) oluşur. Yasnaların içindeki Gataların (Zerdüşt’ün Özdeyişleri) Zerdüşt’e ait olduğu günümüzde tartışmasız olarak kabul edilmektedir. (6). 

Avesta, toplamda beş bölüden oluşmaktadır: 1. Yasna, 2. Yeştler, 3. Visparad, 4. Horde Avesta, 5. Vendidad

Avesta şu bölümlerden oluşur:

A) Yasna (Gatha): Zerdüşt'ün özdeyişlerinden oluşan, inancın temel ilkelerini, ibadet ve bi-çimlerini açıklayan birinci bölüm. Ahuramazda'ya kurban sunulması sırasında okunan ve özellikle Zerdüşt'e bağlanan Yasna’ları içerir. Tören sırasında okunan dini özdeyişleri, ilahileri ve ana ibadetlerde okunan giriş metinlerini kapsar. Yasna’lardan kaynaklanan toplam 72 ilahinin 16'sı genellikle Zerdüşt dönemine; buna karşın 7'si (Yedi bölümlü Yasna) Zerdüşt sonrasına tarihlenir.

B) Yast (Yeşt): "Övgü Duaları" ya da "Övgü Şarkıları" anlamına gelen ve şeytanlara karşı söylenmiş olan dualardan (şarkılardan) oluşur. Mithra, Ahuramazda, Ameşas Spentas ve diğer

tanrısal kimlikler için yapılan kurbanların şarkıları durumundadır. Başlangıçta 30 söylev olmasına karşın, günümüzde 21 söylevi kapsamaktadır. Bir kesimi özgün, bir kesimi sonradan yazılmıştır.

C) Vendidad (Videvdat): Devlere, kötülere, onların hizmetinde olanlara ve yaptıkları kötülüklere karşı savaşma kuralları anlamına gelen bu bölüm, 22 söylevi kapsar. Dini kuralları, kö¬tü ruhlara ve devlere karşı savaş yeminlerini ve iyi olmanın, suçsuzluğun yöntemlerini içerir. "Çiftçiliğe övgü", "Temizlik ve Temizliğe övgü ", "Ceset Şeytanından Arınma", "Köpeğin Kutsallığı", "Islah Etme", "Ölüm Günahları", "Horoz, İtaat Meleğinin ve Sraosya'nın Hizmetçisi", "Çocuk-Zerdüşt'e Şeytanların Saldırısı", "Vadedilen Ödül" konularını içerir.

D) Korda-Avesta (Xorda-Avesta): "Genç Avesta" anlamına gelen ve ibadet zamanlarını gösteren bir takvim niteliğinde olan bu bölüm, kendi içinde dört bölüme ayrılır:

1) Nüis: Mithra, umut, aydınlık, su ve ateş hakkındadır.

2) Kataha: Beş umut hakkındadır.

3) Sihroje: İyi ve kötü anların varlığı hakkındadır.

4) Aferinkan: İyi, mutlu anlar, eğlence ve kutlamalar hakkındadır.

Niranganstan: Ölenlerin ruhlarının göğe çı¬kışlarının anlatıldığı bölüm. Bu eski Avesta bölümleri dışında, kayıp bölümlerin tamamlanması amacıyla milattan sonraki yıllarda yoğun çalışmalar yapılmış, din adamlarının ve halkın belleğindeki sözel malzeme toplanarak yazılı duruma getirilmiştir. Sonradan yazılan

Avesta bölümleri ise şunlardır:

1) Bundahişn: Evrenin varlığa geliş ya da yaradılış tasarımıyla ilgili bilgileri kapsar.

2) Denkart: "Dinsel Eser" anlamındaki bu bö¬lüm, Avesta'nın kayıp 21. bölümünü karşılamak üzere yazılmıştır. Mazdaizm'in dinsel sorunlarının işlendiği ansiklopedik bilgileri içerir.

3) Bahman Yaşt: Ahuramazda ile Zerdüşt arasında geçen bir diyalog kapsamında dünyanın

sonuna ve gelecek zamana ilişkin bilgileri kapsar. Pehlevice yazılmıştır.

4) Ayatkar-i Zamaspik: Mitolojik kahramanlık öykülerinin anlatıldığı bölüm.

5) Menok-i Xrat: "İyilik Ruhu ve Bilgelik" anlamına gelen bu bölüm, 62 soru-yanıtla Mazda dini inancının temellerini işler.

6) Pand Namak-i Zerdüşt: "Zerdüşt’ün Düşünce Yapıtı" anlamına gelen bu bölüm, Zerdüşt'ün düşüncelerini konu eder.

7) Ardai Viraz Namak: Ardai Viraz'ın göğe ve Cehennem'e seyahatinin anlatıldığı bölüm.

8) Viçitakihai Zatspram: "Zatspram'ın Seçilen AYATKAR-İ ZAMASPİK Yazıları " anlamına gelen bu bölüm, Zervanist yaklaşımla Zerdüşt'ün yaradılış tasarımını anlatır. 9) Şayast Ne Şayast: "Müsadeli ve Müsadesiz" anlamına gelen bu bölüm, soru-yanıtlarla inanç kurallarını işler. 10) Pahlavi Rivayat zu Datesstan-i Denik: Dini konu ve kuralları içeren, mitolojik kahramanlıklarla ilgili bilgiler veren bölüm.

E) Vısperad: Tüm kutsamalar anlamına gelen bu bölüm 23 ya da 27 söylevi kapsar. Tanrı'ya yakarış ve özel törenlerde okunan metinleri içerir. (7).

Bilge Tanrı Ahuramazda’nın peygamber Zerdüşt’e vahyettiği Avesta’nın ilk yazma nüshalarına bilim adamları 17-18.  yüzyıllarda eriştiler. Fransız bilim adamı, ünlü doğu bilimci Anquetil Du Perron (1731-1805), Hindistan’da yaptığı bilimsel çalışmalarda, altı yıllık çalışmaları sonucunda Avesta’yı gün yüzüne çıkarmıştır. (1755-1761)

Anquetil Du Perron, Avesta ile diğer Zerdüşt kutsal metinlerinin yazıldığı dili öğrenerek 1761 yılında Paris’e Avesta’nın orijinal metni ve ilk çevirisini açıklamalarla birlikte Fransızca olarak Zend-Avesta adıyla yayınlar. “Yasna”, “Yaştlar”, “Visparad”, “Vendidâd” ve “Horde Avesta”

adlı beş bölümden/kitaptan meydana gelen Avesta’nın, Zerdüşt’ün bizzat kendisi tarafından kaleme alınan kısmı ise onun kutsal öğretileri ve ilahileri olarak bilinen Gatalar’dır.

Avesta’yı teolojik açıdan değerlendirdiğimizde en büyük tanrı “Erdem Tanrısı” olan Ahuramazda’dır. O, tüm evreni yaratan ve her şeyi bilendir. Kâinatın ve tüm varlık âleminin egemen sahibi odur. Zerdüşt'ün dini reformunda merkeze yerleştirdiği ve yüceltmeye çalıştığı tanrı Ahuramazda, "Bilge Rab", "her şeyi bilen" tanrıdır. Onun sıfatlarından birisi, göksel bir tabiata işaret eden vouru casani, "herşeyi gören"dir. (8).

Mithra muamması, üçlü tanrısal oluşumu öngörüyordu. Bunlar Zervan, Ohrmizd (Ahura Mazdah’m Pehlevice formudur) ve Mihr (Mithra). Karşıt olarak da Ahriman (Angra Mainyu) kötü¬lüğü temsil ediyordu. (  Ayata, s. 36). Ehrimen ne kadar kötülük yaparsa yapsın, en sonunda Ahuramazda galip gelecek olandır. Varlık, “Asha: doğruluk” ve “Durûc/durûğ: yalan” güçleri arasında paylaştırılmıştır. “Ahura Mazda, yegâne tanrıdır; kutsal ve hareket halindedir (Spenta).”

Ahuramazda, pasif bir tanrı değil, varlık üzerine aktif bir tanrı olarak karşımıza çıkar. Kötülük eninde sonunda yenilgiye uğratılacağından iyilik, asli bir temele oturur. Yaygın görüşün aksine Zerdüştlükte katı bir düalizm yoktur. İyilik-kötülük karşıtlığı, sadece varlıkta işleyen diyalektik bir süreç olup asıl olan iyiliktir. İyilik ve kötülüğün mücadelesi Ahuramazda ve Ehrimen arasında geçer ama nihayetinde Ehrimen yenilgiye uğrayacağından kötülük asli bir var oluş olmaktan çıkarak sadece varlığın yaratımı için süreçte diyalektik işleyiş içinde olan bir konumda kalacaktır.

Kaynaklar

1.            Dr. A. Medyalı, Antik Kürdistan'da Dinsel Yapılanma Zerdüşt Ve Öğretisi, Berham Yay. Stockholm 1991.

2.            Şinasi Gündüz, Yaşayan Dünya Dinleri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., İst. 2007.

3.            https://tr.wikipedia.org/wiki/Zerd%C3%BC%C5%9Ft

4.            Elıade, Dinler Tarihi İnançlar, Serhat Kitabevi, Konya 2005.

5.            Eshat Ayata, Zerdüşt Spitama/Avesta, Kora Yay., İst. 2011.

6.            Avesta, Avesta Yay., İstanbul 2009

7.            Esat Korkmaz, Zerdüştlük Terimleri Sözlüğü, Anahtar Kitap, İst. 2004.

8.            Elıade, Dinler Tarihi İnançlar, Serhat Kitabevi, Konya 2005.

9.            Gilles Deleuze, Issız Ada ve Diğer Metinler, Bağlam Yayıncılık, İstanbul 2009.

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli