Ankara ve Tahran’dan kurtulmak..!

19-08-2015
Kamaran Muhammed Aziz
Etiketler Kamaran Muhammed Aziz Ankara Erbil Tahran Kürdistan
A+ A-

Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye ile İran arasında yaşadığı siyasi, ekonomik ve sosyal sorunları yazmaya kalkışırsak, onlarca ciltlik kitap meydana gelir ama bu bile soruna açıklık getirir mi, emin değilim!

 

Çünkü, sahip olduğumuz varlık duygusu da hiçbir zaman bağımsızlığa alışık bir bünyeye sahip olamadı.

 

Yakın zamanda yazılan bir yazıda, Ankara ve Tahran’ın PKK’yle yaşanan çatışmalar sonrası Erbil’e karşı yürüttükleri politikada değişiklik yaptıklarına yer verildi.

 

Artık kendimizle yüzleşmenin zamanı geldi. Her iki ülkenin de tarihi, coğrafyası, siyaseti ve stratejisi hakkında daha iyi analiz yapıp, neden-sonuç ilişkisini görmemiz gerekiyor. Özellikle de bu dönemde.

 

Ankara ve Tahran birçok konuda farklı siyasetler yürütmelerine rağmen, konu Erbil olunca aynı stratejiyi izlemeleri ne kadar ilginç değil mi?

 

Bu durumun gözardı edilmesine bir anlam verebilmiş değilim!

 

İki ülkenin, Kürt tarihi ve siyasetine verdiği önemi basit bir dille söylemek gerekirse, onlar için oldukça önemli. Ve tabii ki yelpazeyi biraz daha geniş tutarak gözlemlediğimizde, Ankara ile Tahran’ın, Kürtler’in bağımsızlığına hiçbir zaman sıcak bakmayacağı görünüyor.

 

Kürtler de şimdiye kadar yürüttükleri siyasetle köle bir bedeni esas kılmış durumda.

 

Konuyu açıklığa kavuşturduğumuz taktirde ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

 

Kendimize ilk önce şu soruları sormamız gerekiyor: Bağımsızlığımız kimin elinde? Bağımsızlığımızı kim engelliyor? Bizler mi bağımsızlık için engel çıkartıyoruz, başkası mı bize engel?

 

Cevabınız ne olursa olsun bir gerçeklik payı mutlaka vardır.

 

Ankara ve Tahran, Kürdistan Bölgesi için sıradan iki komşu ülke değil, onlar Erbil’e karşı onlarca farklı  strateji yürüten iki ülke.

 

Büyük bir olasılıkla da kendi güvenlikleri açısından konuya hakim olmaya çalışıyorlar. Tabii burada güvenliği sağlamaktaki amaç, olağanüstü koşulları kontrol etmeye çalışmak.

 

Kürtler ise bu duruma karşılık verecek toplumsal bir vücut oluşturmuş değil. Sözkonusu iki ülkenin tarihsel, toplumsal, sosyal ve kültürel farklılıkları ise şimdiki siyasetlerini oluşturmuş durumda.

 

İki ülkenin ulusal çıkarları, yönetimdekilerin kişisel çıkarlarından uzak ve daha kapsamlı düzeyde tutuluyor. Bir başka deyişle, yürüttükleri siyaset sadece yönetimdekilerinin kontrolünde değil.

 

Zira bu geçmişten gelen sosyal, toplumsal, tarihsel birikim ve tecrübeyle ilgilidir. Doğal olarak bu, şimdiki siyasetlerine de yansıyor.

 

Ayrıca, geçmişten gelen hakim devlet anlayışının devamını da istiyorlar.

 

Diyelim ki belirttiğimiz noktaları doğru tespit ettik ve iki ülkenin de aslında tüm çabasının da Kürtler’in bölgede zayıflatılması ve etkisizleştirilmesi olsduğu sonucuna vardık...

 

Peki Kürtler’in nasıl bir çözüm üretmesi gerekiyor? Bu konuda amaç sadece beyin jimnastiği yapmak değil. Buradaki amacım her koşulda fikirsel olarak çözüm bulmak.

 

Şu bir gerçek; Tahran ve Ankara’nın bölgede etkin birer role sahip olduğunu gözardı etmemek gerekiyor. Ayırca dünya konjonktürü değiştiğinde hakikatler silsilesi de beraberinde değişiyor.

 

Politikaların fikirsel anlamda değişmesi, her iki ülkenin siyasi çıkarlarının önünde büyük engeller de oluşturabilir.

 

Ankara ve Tahran’nın Kürtler’e karşı yürüttükleri siyasetin bir nebze de olsa kırılması anlamına da gelebilir.

 

Önemli bir diğer nokta ise, Kürt partileri hakkında tarihsel bir analizi tam olarak yapmış değiliz. Bu konudaki her çaba, sorunlarımızın çözümüne yardımcı olacaktır.

 

Bağımsızlık isteği, tarihin önüne diz çökmüş durumda. Mevcut şartlarda verilen kararlar yeni bir tarihin yazılmasını da sağlayacaktır.

 

Erbil, amacına ulaşmak için herhangi bir partiye yetki önceliğini vermemeli. Zira Çünkü, partiler kendi çıkarlarını bağımsızlığa tercih edebilirler. Kısacası, bağımsızlık sadece partileri ilgilendiren bir konu değildir. 

 

Bu durumda en büyük görev, bilim insanlarına, akademisyenlere, siyaset bilimcilere, tarihçilere düşüyor. Milli çıkarlarımız doğrultusunda aralıksız çalışmaları gerekiyor.

 

Milletin, siyasi partilerin aracılığı dışında tek yumruk olarak bağımsızlık talep etmesi ve bu talebe sahip çıkması, Kürdistan Bölgesi’nin geleceği için çok önemli bir girişim olacaktır.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli