Darbe ve Kürtler

Kürtler hep Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesi ve bölgede değişim için mevcut rejimlerin yıkılmasını bekledi.

 

Zaman zaman kısmi değişimler yaşansa da, Kürt sorunu temel olarak kalıcılığını korudu.

 

Bunun en yakın örneği, 15 Temmuz’da Türkiye’de yaşanan darbe girişimiydi. Erdoğan yönetiminin yıkılması Kürdistan’ın silüetini değişmesine neden olur mu?

 

Irak ve İran’ın uzun geçmişine bakıldığında sistemler de değişti, iktidarlar da ama sorun yerli yerinde kaldı.

 

 Padşahlık yerini cumhuriyete bıraksa da, Kürtler’in temel sorunları orada duruyor.


Türkiye’de Kürt sorununun AK Parti ytarafından, demokratik ve barışçıl yollarla çözüme kavuşacağına kimler inanmadı ki!


Erdoğan’ın yürüttüğü siyasete öfkeli duyup da intikam güdüsüyle iktidarının yıkılmasını istemek büyük bir hata çünkü “alternative”ler sorunu çözmeyecektir.


Suriye’ye bakalım; şimdiye kadar resmi manada Kürtler’in haklarına dair hiçbir girişimde bulunulmadı.


Beşar Esad’ın yıkılması halinde, yeni yönetim adım atar mı?


Kürt sorununun çözülememesinin temel nedeni, Kürdistan’ı aralarında bölüştüren ülkelerin, bu sorunu çok sınırlı haklarla çözmeye çalışmalarıdır. Bunun da nedeni sözkonsu devletlerin “güçlü”, Kürtler’in ise “kimsesiz” olmasıdır.

 

Her ne kadar 1970’te yapılan otonomi anlaşması Irak Kürdistanı’nda 2003 yılından sonra federal bir sistemin temelini atsa da, kazanımın hangi koşullar altında sağlandığı da herkesçe biliniyor.

 

Bölge devletleri Kürt sorunu öne çıktığında, “Parastemol” alarak, hastalığı tamamiyle tedavi etmektense ağrı kesiciyi tercih etmiştir.

 

Sözkonusu devletlerin savaş veya mali krizle yüzyüze kalmaları halinde, bunun yararlı olacağına inanılır.

 

Türkiye’de girişilen darbede de birçok kişi, Türkiye’nin istikrarının bozulması halinde bundan kazancımız olacağını düşündü. Oysaki gerçek öyle olmayabilir. Komşu ülkelerin ekonomik ve siyasi istikrarsızlığı bizi de olumsuz yönde oldukça ciddi etkileyebilir.

 

Dikkat edildiğinde demokratik ve gelişmiş bir ekonomiye sahip ülkeler aynı coğrafyada ve birbirine komşu ülkelerdir. Avrupa ülkeleri farklılıklarıyla beraber, hepsi demokratik ve güçlü bir ekonomiye sahipler.

 

Ortadoğu devletlerinde ise görülen anti demokratik yönetimler, zayıf bir ekonomi ve geri kalmışlık… Ve bu yönleriyle etkileşim içindeler.

 

İran, Türkiye ve Suriye yerine Finlandiya’nın, İsveç’in komşusu olsaydık ne olurdu?

 

Siyasi ve ekonomik olarak bugünkü gibi mi olurduk? Hayır!

 

Şundan eminim; Suriye, İran, Irak ve Türkiye’de işlevsel bir demokrasi ve iyi bir ekonomiye olsaydı bizler için de durum farklı olacaktı.

 

Dolayısıyla askeri darbe girişimi ve istikrarsız bir ekonomiye sahip bir Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ne yararı olmayacağının farkında olmamız gerekiyor.

 

Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ta istihdam alanlarının artması aleyhimize olmaz.

 

Bu ülkelerin iç istikrarının bozulması da yararımıza değil. Bunu gözardı etmemekte fayda var.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)