Kakai Yarsan yaşam biçimi yok olma noktasında

Kakai Yarsanlar ilk Alevi Kürd felsefesinin temsili durumdadırlar. Şimdi tam bölünmüş Kürdistan sınırlarının her iki ya da dört tarafı denilebilecek alanda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Oldukça yalıtılmış ve sıkıştırılmış bir yaşam sürdürme uğraşındalar. Rojhilat-İran ve Başur Kürdistan’ın sınır bölgesinin yanı sıra İran ve Irak’ın Kürdistan’a yakın bölgeleri olmak üzere dört bölgede bulunuyorlar. Fakat toplumun tam anlamıyla ciddi bir sıkışıklık ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz.

Bilindiği gibi İran yönetimi, Kakai Yarsan topluluğa özel olarak yönelmekte, yaşam biçimlerini ve kültürlerini yok etmeye çalışmaktadır. Aynı şey Türkiye sınır bölgelerinde Alevilere, Irak içlerinde ise Feyli Kürd’lere uygulanmaktadır.

Kuzey Kürdistan sınırı yine bu biçimde çeşitli bahanelerle Türkiye tarafından milletimizin hareket ve yaşam biçimi sınırlamakla kalmayıp, yaşam alanlarını terk etmeye zorlanmaktadır. Bu nüfusun büyük yoğunlukla daha içlere başta Hewler olmak üzere şehirlere göç etmek zorunda olduklarını görüyoruz. Bu sistem Rea Haq düşüncesinin temel olduğu Dersim sınır bölgesi ile Hakikatçi düşüncenin yoğun olduğu Kuzeybatı Kürdistan Maraş, Malatya ve Sivas yöresinde de yaşanmakta, nüfus göçe zorlanmakta ve büyük oranda da başarı elde edilmektedir.

Halepçe’nin kuzeyinde dağlık bölgede başlayan yerleşim yerleri, küçük mezralar, tek tek hayvancılık ile uğraşan evler ve Rojhilat sınır bölgelerinde ise Hawraman gibi kasaba düzeyinde köyler biçiminde yaşamını sürdüren Kakai ve Yarsanlar: Gunde Eneb, Bayar, Hawar, Byara’dan, Balkha, Tawella, Kemne,  Zawar ve Hawraman’ kadar tam dağlık sınır bölgelerine dağılmış durumdalar. Buradan başka: Berzence, Dakuk, Hanekin ve Deretwe köyleri Kakai’dir.

Sınırın iki tarafında bu topluluğu görüp alan çalışması yapmak, izlemek kontrollerden dolayı neredeyse imkansız. Yapılan çalışmaların duyum üzerinden veya dışarıda yaşayan temsilcilerden alınan bilgilere dayandığını söyleyebiliriz. Bu bilgiler de genelde zayıf ve yetersiz durumdadır. Pratik olarak gitmeye çalıştık. Hawar’dan önce birkaç ev dışında “seytere” denilen kontrol noktasını geçemedik. Biz de genel bilgileri Halepçe merkezinden almak zorunda kaldık.

Seytere-kontrol noktası Kuzey Halepçe dağlarında 20 kilometre kadar içerilerde kurulmuş. Burası Peşmerge’nin son kontrol noktası. Buradan sonra sınırın her iki tarafını da İran denetliyor veya denetlemeye çalışıyor. Ama buradan Doğu Kürdistan- İran sınırına kadar asıl Kakai köyleri bulunmaktadır. Bu durum Kakai Yarsan topluluğunun hem bir arada kültürünü yaşatmada sıkıntı yaşamasına neden oluyor, hem de dış dünya ile bağını zayıflatıyor. Koşullar bu kültürün varlığını koruması önünde büyük bir tehlike arz ediyor.

Aynı sorun tarihsel olarak nüfusu 1 buçuk milyonu bulan Feyli Kürdler için geçerli. Bu sonuç Kürdistan sınırları dışında kalan Irak içlerindeki Feyli Kürd kültürünü hem düşünce hem de milli duruş olarak asimile ettiği gibi, varlığını da tehlikeye düşürmüştür.

Görüldüğü gibi hiç de şaşırtıcı olmayan biçimde Kürdistan’ın hem bölünmüş sınırlarında hem de dış sınırlarında bu tarihi Kürd düşünce ve yaşam biçimi hedef alınmaktadır. Kontrol edilmeye çalışılmakta ve göçe zorlanmakta, izole edilmekte ve asimilasyona tabi tutulmaktadırlar.

Yarsani ve Ehli Haq-Kakai düşüncesi varlığın kaybolmaması ve bir biçimde başka bir tonda-şekil-biçim-varlık yaşam bulması fikrine dayanır. İlk inanç düşüncesi oluşumu olan Zerdüştlük’ten yeni dönem Aleviliğe kadar çeşitli karışımlara rağmen aynı düşünce ve ritüeller uygulanmaktadır.

Geçen yüzyıldan Hawraman Bölgesinden kalan kitap ve el yazmalardan anlaşılıyor ki İslam’ın geldiği ilk dönemlerde bilgin ve aydınlar bakımından bu bölge diğer bölgelerden daha öndedir.

Hakikatçi felsefenin tanrısal öze ulaşma, haq ile haq olma, fenafillah makamına ulaşma, varlık içinde eriyip yok olmuş insan-ı kamil katı anlayışı Yaresan felsefesinin özüdür. Buna “donadon” denmektedir.

Kürd milli düşüncesini yok etmek için uygulanan en temel çıkış “Güneş Dil Teorisi” idi, sonradan, yeni dönem Alevi Kürdlüğü, Kürdlükten ayırma uğraşı içerisine girdi. Buna en iyi cevap Alevi Kürdlüğün tarihsel kaynaklarından Yarsan ve Kakai tarihi ile verilebilir. Bunun temel kitabı 1200 yılında oluşturulan, Sultan Sahak Serencam kitabıdır.

Kürdçe ve Kürd dilinin 10. yy. da Hewremani ile gelişip güçlendiği bilgileri var. Bu Kürdlüğün varlığı kendisini inanç biçimde Yarsan, Kakai, Ehli Haq, Alevilik, Dersim, Rea Haq’ı biçiminde devam etmiştir. Eserde Kürd filosofu 12. yy. da Platon ile Zerdüştlük arasında-sentezinde İslam aydınlanmasını, ‘İşrak felsefesi’, tartışan Şühreverdi ve karşılıklı etkilerinde bahsedilmektedir. Demek ki Kürd tarihini ve düşüncesini derinliğine anlamak için artık oryantalist veya el yordamı ile anlamaya çalışmak yerine öz kaynaklarımıza dönerek tarihimizi milli ruh ile anlamak bizi inanç dünyamıza da yaklaştıracaktır. Sultan Sahak ile Sühreverdi, Şerefxan ile Ehmede Xani, Seyit Rıza ile Baba Tahire Uryan gibi dünyalar kadar kaynak mevcut. Kürd geleneksel inanç ve felsefesinin temeli de bu kaynaklardır. Avesta’nın dilide Hewremanidir-Gorani, Serencam’da aynı dilde yazılmıştır. Avesta’nın ruhu Serencam’dan Alevi Kürdlüğe ulaşmıştır.

Not: Kakai Yarsan düşünce ve kültürü Kürd Alevi düşüncesinin temelidir. Rea Haq ve Haikatçi düşünce ve kültür ile birlikte Kürd Alevi düşüncesinin üçlü temelini oluşturmaktadır. Bu fikri temeli anlatan tarihi kitap 12 yy. sultan Sahak tarafından derlendi. Yeni dönemde bu kitap Kurmanci ve Türkçe olarak yayınlandı.

-Serencamname, Hazinenin Kelamı, Dr. Sidîq Sefîzade, Sitav Yayınları

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)