Kerkük’te seçim tansiyonu yükseliyor

Haziran ayında Irak Parlamentosu, daha önce 6 Kasım 2023 tarihi olarak belirlenen yerel seçim (vilayet meclisleri seçimi) tarihini 18 Aralık 2023 olarak belirlerken, Temmuz ayı itibari ile de seçim çalışmaları resmen başladı. Bu anlamıyla Irak’ın kritik bir süreç içerisine girdiğini söylemek yanlış olmaz. Federatif bir yönetimsel yapıya sahip olan Irak’ta her vilayetin kendi içerisinde de bir yönetimi var. Bu yönetimler genel seçimlerden farklı olarak yapılan yerel seçimlerle belirleniyor. Ancak Irak’ta 2013’ten bu yana yerel seçimler yapılamıyor. Daha önce 2018’de yapılması gereken yerel seçimler, Irak’taki siyasi ve güvenlik problemleri nedeniyle yapılamazken, 2019’da yaşanan protesto gösterilerinin ardından da vilayet meclislerinin feshedildiği bir süreç ortaya çıkmıştı. 2020’de seçimlerin yapılması için bazı girişimler olsa da başarılı olamadı. Bu noktada 18 Aralık 2023’te yapılması öngörülen yerel seçimler, en az milletvekili seçimleri kadar kritik olacak.

Öte yandan mevcut seçimler vilayetler için de yeni bir süreci ortaya çıkaracak. Zira 2005 yılında ABD’nin oluşturduğu Geçici Yönetim Konseyi tarafından her vilayette eşit olacak şekilde vilayet meclisi üye sayısı 41 olarak belirlenmiş daha sonrasında 2009 ve 2013’te yapılan seçimlerde de bu rakam sabit kalmıştı. Başka bir deyişle yapılan seçimlerde her vilayetteki seçmenler 41 kişiyi seçebilmek için oy kullanmıştı. Diğer taraftan sadece Irak’ın en çekişmeli vilayeti olarak ifade edilen Kerkük’te vilayet meclisi seçimleri hiç yapılamamış, 2005’te oluşan vilayet meclisi 2019’a kadar devam etmişti. Bu nedenle söz konusu seçim anayasal olarak da özel bir duruma haiz olan Kerkük için çok daha kritik olacak. Zira 2005’te çıkarılan Irak Anayasası’nda Kerkük’e 140. Madde ile özel bir durum atfedilmiş olsa da söz konusu maddede yer alan normalleştirme, sayım ve referandum adımları gerçekleştirilemedi. Bu noktada Kerkük meselesi belirsiz ve çözümsüz kaldı.

Öte yandan 2005’ten bu yana Kerkük’te idari ve siyasi durumda ciddi farklılıklar var. Her ne kadar Kerkük için öngörülen anayasal süreç işletilememiş olsa da Kerkük’teki idari, siyasi ve güvenlik kontrolü açısından hareketlilik neredeyse hiç bitmedi. 2005’ten Kerkük’te merkezi hükümete bağlı yönetimsel bir yapı olsa da hem güvenlik hem idari kontrolün KDP ve KYB’nin elinde olduğunu söylemek yanlış olmaz. Nitekim Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından 2017’de gerçekleştirilen ve Kerkük’te de yapılan referandumun ardından Irak merkezi hükümetinin askeri operasyonu sonucu Kerkük’te askeri, güvenlik ve idari kontrolü merkezi hükümete geçmiş ve Kerkük’te bulunan peşmerge ve asayiş güçleri çekilirken, KDP ve KYB de bürolarını kapatmak zorunda kalmıştı. Bu operasyonda referandum meselesinde görüş ayrılıkları olduğu gibi KDP, KYB’yi merkezi hükümetle anlaşmakla suçlamış ve Kerkük’teki “hezimetten” KYB’yi sorumlu tutmuştu. Ayrıca KDP ve KYB arasında yaşanan bu gerginlik Kerkük’le de sınırlı kalmamış, IKBY siyasetinde de derin bir ayrışma meydana gelmişti. Bu ayrışmanın bugün itibariyle de derinleşerek devam ettiğini söylemek mümkün.

Bu noktada KDP ve KYB arasındaki ayrışmanın kritik yerel seçimler öncesi özellikle IKBY’nin Kerkük politikası açısından bir zayıflık ortaya çıkarması muhtemel. 2005’te yapılan yerel seçimlerin yanı sıra 2018’deki Irak parlamentosu seçimlerine kadar Kerkük’te yapılan seçimlere tek liste halinde katılan Kürt grupların bugün itibariyle aynı birlikteliği yakalaması şimdilik zor görünüyor. 2005’te yapılan yerel seçimlere tek liste ile katılan Kürt partiler, Kerkük vilayet meclisindeki 41 sandalyenin 26’sını alarak büyük bir çoğunluk elde etmiş ve Kerkük iç siyasetini istedikleri gibi yönlendirebilmişti. Ancak Irak’ta yaşanan siyasi ve güvenlik temelli gelişmelerin yanı sıra Kerkük özelinde yaşanan gelişmeler, terör örgütü IŞİD’in bölgedeki varlığı sonrası Haşdi Şaabi ve Şii milis grupların Kerkük ve çevresindeki kontrolü, Kerkük Vali Yardımcısı Rakan Sait’in Vali Vekilliği görevini aldıktan sonra Kerkük’teki Arapların siyasi ve sosyal olarak etkinliğini arttırması gibi gelişmelerin Kerkük’teki dengeleri değiştirdiğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle bu süreçte demografik olarak diğer bölgelerden gelen Arap nüfusun Kerkük’e yerleştiği bilinmekle birlikte, merkezi hükümetin de desteğiyle Kerkük idaresindeki Arap nüfus etkinliğinin arttığını söylenebilir.

Bu noktada söz konusu değişimden en fazla etkilenen grubun Türkmenler olduğu görülüyor. Özellikle 2021’de yapılan Irak Parlamentosu seçim sonuçlarından da görüleceği gibi Türkmenlerin sandalye sayısında bir azalma mevcut. Nitekim daha önceki parlamento döneminde 3 milletvekili olan Türkmenlerin 2021’de 2 milletvekili kazanabildiği görülüyor. Bununla birlikte Kürtler adına Kerkük’te yaşanan olaylar dezavantajlı bir durum ortaya çıkarmış olsa bile, farklı 3 siyasi oluşumdan seçilen milletvekilleri ile Kürt grupların sandalye sayısını koruması dikkat çekici oldu. Arapların ise Türkmenlerden eksilen sandalyeyi aldıkları görülüyor.

Mevcut süreçte de özellikle Kürt partilerin Kerkük’te yine dağınık bir biçimde seçimlere katılacağı görülüyor. KDP’nin tek başına girmesi beklenirken, KYB’den ayrılan Lahur Şeyh Cengi’nin de KYB’ye karşı bir liste hazırladığı biliniyor. Bununla birlikte KDP ve KYB dışındaki partilerin de nasıl hareket edeceği merak konusu. 2021 seçimlerinde Kerkük’ten bir milletvekili çıkaran Yeni Nesil Hareketi’nin yine bağımsız hareket edeceği söylenebilir. Ancak KYB ve Lahur Şeyh Cengi’nin Goran’ın yanı sıra Kürt islami partilerle görüşmeler yapması dikkat çekici.

Bununla birlikte Türkmenlerin de Kerkük’te tek liste oluşturma çabası var. 2021 seçimlerine Irak Türkmen Cephesi (ITC) önderliğinde Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi Listesi ile tek liste olarak katılan Türkmenlerin güçlerini korumak ve 2005’ten sonra yapılacak ilk seçimlerde etkin bir konum elde edebilmek için birleşik olmaktan başka şansı yok gibi. Ancak geçtiğimiz günlerde ITC Kerkük Milletvekili Erşat Salihi’nin yaptığı açıklamaların farklı yorumlanması sonucu ITC yönetimi ile Erşat Salihi arasındaki gerginlik oluşması dikkat çekici oldu. Süreç Erşat Salihi’nin açıklamaları ile yumuşama eğilimi gösterse de ITC Başkanı Hasan Turan ile Erşat Salihi arasındaki gergin ilişkinlerin de yeni olmadığını söylemek yanlış olmaz. Bu durum Türkmenler açısından önümüzdeki süreçte zemin bozucu bir mesele haline gelebilir. Bununla birlikte Bağdat siyasetinde etkin Şii siyasi partiler ve milis gruplardan destek alan Türkmenlerin de nasıl hareket edeceği Türkmenlerin Kerkük performansı açısından etkili olacak.

Bu süreçte belki de en kompakt ve rahat kesim Araplar gibi görünüyor. Rakan Sait vali vekilliğini almasının ardından Kerkük’teki sosyal, siyasal ve idari etkiyi arttıran Araplar iyice konsolide olmuş durumda. Bununla birlikte Arapların Havice gibi kapalı bir bölgesinin de olması önemli bir avantaj.

Bu noktada seçimlerle ilgili yasal süreç başlamış durumda. Grupların seçime nasıl gireceklerine dair kararı Temmuz ayı sonuna kadar belirleyip, Irak Yüksek Seçim Komiserliğine bildirmeleri gerekiyor. Özellikle Türkmenler ve Kürtlerin nasıl bir ittifak ve siyasi yapı içerisinde seçime katılacakları Kerkük’teki seçimlerin sonucunu da belirleyecek gibi görünüyor. Eğer her iki taraf da dağılarak seçimlere katılırsa, aday seçme konusunda daha büyük problemlerle karşılaşabilir. Bu durumun ortaya çıkması halinde avantajı sağlayan tarafın Araplar olması kaçınılmaz görünüyor. Buradan hareketle Türkmenler ve Kürtlerin bütüncül bir bakış açısıyla hareket etmesi kendileri açısından en iyi yol gibi görünüyor.

 

Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)