Ahmedê Xanî’den Sidqi Hirori’ye milli birlik

18-03-2017
İsmet Yüce
A+ A-

Genelde tarih yazımında çıkan sonuç veya oluşan duygu: Bu çok yazılıp söylenmiş, yeniden yazmaya gerek var mı? Milli tarihimiz için bu duygu kendisini şimdilerde yine ve daha güçlü hissettiriyor. Sidqi Hirori 1970’lerde Güney merkezli söyleyip yazmış, hatta roman ve öykü kahramanlarına söyletmiş.

 

Bu yazı bir grup arkadaş-aydın içerisinde yapılmış bir öneri-yazı sonucu gelen uzun veya kısa cevapların derlenmesi sonucu oluşturuldu. Asıl amaç bir “Kürd Milli Akil” çalışması denemesi idi. Birlik ve milli barış-başarı yazısı olarak kaldı. Belki bu yazıya gerek yoktur. Bu sessizlik ve programsızlıklar içinde bu konu araştırılırken bir arkadaşın önerisi üzerine, Ahmedê Xanî’nin birlik ve devletleşme başarısı üzerine yazılarına bakarken, Memu û Zin’in ilk yirmi sayfası yeterlidir diye düşündüm. Mem û Zin’in yazılış tarihi düşünüldüğünde acı ve ihtiyaç ile durumun aciliyeti ortaya çıkıyor.

 

Bu Mem û Zin’ndeki her başlık bir görev araştırma konusu olabilir. Sidqi Hirori 1956 doğumlu ve Başurludur. Asıl olarak milli amaç için değil de, parti ve bölgelerin birbirleri ile uğrasmasını eleştirir. Roman ve öykülerinde karakterler yaratarak bu tavırlara karşı eylemsel tavırlarla öykü oluşturur. Kendisi milli Kürd düşüncesinin ana kaynaklarından olmamasına rağmen önemli bir isim olarak anılmalıdır.

 

1700’lü yıllarda Ahmedê Xanî ve 1900 yıllarda ise Haci Qadire Koyi, Kürd Milliyetçi düşüncesinin ana kaynağı olarak biliniyordu. İkisi de işgalciler arasında sıkışmış, Kürdistan’ın birliğini savunuyorlardı. Mem û Zin de bu işlenir. Koyi ise “Xaki Çizir û Botan” eserinde Kürd milliyetçi düşüncesini işler. Yeni dönem için bu isimlere Jamal Nabaz’ı da katabiliriz. 1933 Süleymaniye doğumlu dilbilimci. Milli, düşüncenin dilde ve bilimde tarihsel olarak geliştirilmesi üzerine çalışmalar yapmıştır.

 

Yeni bir “AŞBETAL” psikolojisine yeni bir tarzda girmemek için milletimizin bu üç isim ve oluşturulacak Milli Birlik ve Milliyetçi düşünce çerçevesinde derinleşerek ilerlemesi şarttır. Ahmedê Xanî döneminde birliğin geliştirilememesinin nedeni olarak dönemin iktidarlarını şu sözlerle gösterir;

 

Gerçi o kavimlere bağımlı olmak ayıptır

Ama bu, Kürd ileri gelenlerin bir ayıbıdır

Bu, Kürd hükümdar ve beylerine ayıptır

Şair ve fakir kesimlerin ne güçleri vardır?

 

“Eğer bizim de bir padişahımız olsaydı / Bizimde talihimiz tahakkuk edecekti” dediği ünlü şiiri birlik içinde bir Kürdistanı düşleyen ilk milli düşüncedir. Devlet kurma şuurunu işler. Kürtler bölgedeki karışıklıklardan yararlanıyorlar ama aralarındaki ayrılıklar devam ediyor.Tam sonuç için birlik şart. Çetelere ve işgalcilere karşı savaşta iyi sonuç alıyorlar ama sonuca ulaşmada sorunları var.

 

Sonuç almada zorlanıyorlar. Sebebi tarihsel mi? Bölge sorunları ile bağlantılı dış etki mi? Yoksa kendi dağınıklıklarını sürekli hale getirerek politikasız davranışları mı? Genel bir yanlış anlayış sürüp duruyor. Kürdistan birdir. Doğu, batı, güney, kuzey yoktur. Bir Kürdistan vardır. Bu parçalı söylem, kafamızda Kürdistanı da parçalı yapıyor. Dilimiz ve alışkanlıklarımızı düzeltelim ve düzeltmede ısrar edelim.

 

Bütün Kürdistan bölgelerinin sorunlarının çözümü için düşünülmesi ve ortak pratik adımlar atılması milli birlik ruhu için önemlidir. Dış ilişkiler ve siyasi yaklaşımlar milli gelecek ve çıkarlar çerçevesinde düşünülmeli, dış ideolojik veya dini etkilerden uzak olunmalı. Milli birlik alttan halk tarafından geliştirilerek savunulmalı üst politik dil sürekli  Kürd birliği ve geleceği üzerinden yapılmalı. Diğer parçalara veya parçaların birbirlerine maddi-manevi desteği pratik ve düşünsel olmalı.

 

Kürdistan’ın ilk anayasasındaki kapsayıcılık ve demokratik tutuma geri dönülmeli ve dahada geliştirilmeli. Bu tarihi fırsatlar ancak bir ortak milli akıl ile çözülebilir. Egemenler Şeyh Ubeydullah’tan, “toprak önemsemeden”, İran ile Osmanlı birbirlerine direnişi kırmak için tavizler verdiler. Şeyh Mahmut’ta da böyle oldu. Şeyh Said direnişine Rojava’da gelecek yardımı Fransızlar durdurdu.

 

CENTO, Cezayir ve Bağdat antlaşmaları vb. Kürd birliğine ve başarı olasılığına karşı yapıldı. Ağrı direnişinde “bir karışını vermeyiz” diyenler, direnişcileri çevirebilmek için İran’a Kürdistan toprağının bir bölümünü verdiler. En son hiç olmaz denilen İsrail ve Rusya ile görüşmeler İran ve Irak katılarak Suriye etkilenerek bir Kürd karşıtlığı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunlar tesadüf değil. Tarihte ne zaman Kürdler başarıya yaklaştıysa egmenler bütün çelişkileri unutup, birlik oluşturuyorlar.

 

Oysa onların değil, bizim her şart ve koşulda birliğe ihtiyacımız var. Buna en çok ihtiyacı ve fırsatı olan Kürdler niye uluslarası ve ulusal birlik uğraşı ve pratiğine gitmesinler? Aramızdaki bütün çelişki ve sorunları bir kenara bırakarak, bir Kürdistani Akiller Topluluğu pratiği ile sorunları ve ayrılıkları bir kenara koyarak birlik tavrı geliştirmeli. Bu topluluğu hemen oluşturarak hayata geçirmeliyiz.

 

Birlik ve fırsatların değerlendirilmesi

 

Bu nedenleri çoğaltabiliriz veya kendi önem sıramıza göre sıralayabiliriz. Çözüm önerileri gibi bir reçete yazmak veya şu ya da bu politika  gibi bir saptama yapmak değil. Bu yöntem  sonuca   kilitlenmede yeterli olmuyor ve içimizdeki husumetleri çözmeye   yetmiyor. Bunun yerine bize lazım olan  öncelik ve gidilecek yolu   belirlemedeki sistematiği en iyi şekilde nasıl sağlayabiliriz gibi farklı bir bakış açısı geliştirmek.

 

Şimdi bunu nasıl sağlayabilirizin cevabını bulmaya çalışmalıyız. Kürtleri Kürdistan konusunda tarihsel olarak başarısızlığa iten en   önemli factor, dış etkilerden çok kendi iç faktörleri etkili olmuştur. Milli birlik ve beraberlik yani bütünleşmiş bir Kürdistan öncelik olarak hiç bir alanda düşünülmemiş, küçük husumetler, fikir ayrılıkları, aşiret   anlayışı, dini  görüşler milliyetçiliğin önüne  geçmiştir.

 

Bu birlik olamama bizi içten yıpratarak işgalcilerin işlerini kolaylaştırmış, bizi başarıya götürmeyi engellemiştir. Bu anlayış  bugün   hala kendini aşiretcilik yerine, Kuzey Kürdistan, Güney, Batı, Doğu   gibi, herkesin bulunduğu coğrafi bölgeye göre siyasi değerlendirmeler yapmasına ve bunu bölgesel partiler aracılığı ile zaman zaman ayrımı derinleştirmesine olanak vermektedir.

 

Bu anlayıştan kurtulmak için kafalarda ve kalbimizde bir Kürdistan olmalı ve parçalı görüş ve politikalardan kurtulmalıyız. Nihayi hedef özgür ve tek Kürdistan olur ise başarıya çok daha çabuk ve emin adımlar ile  gideriz. Buna en çok ihtiyacı ve fırsatı olan Kürdler niye uluslarası ve ulusal birlik uğraşı ve pratiğine gitmesinler? Şimdi bu düşünnceyi nasıl hızlı ve de etkili oluşturabiliriz ?

 

Bu tarihi fırsatlar ancak bir ortak milli akıl ile çözülebilir. Aramızdaki bütün çelişki ve sorunları bir kenara bırakarak, bir Kürdistani Akiller Topluluğu pratiği ile sorunları ve ayrılıkları bir kenara koyarak birlik tavrı geliştirmeli. Bu topluluğu hemen oluşturarak hayata geçirmeliliyiz. Bu topluluk hic bir siyasi parti, dini ve ya herhangi amacı sekteye uğratacak bir akım ve görüş tuzagına kapılması engellenmeli, sadece Kürdistan daki halk ve politikacıları tek ve bağımsız bir Kürdistan ideolojisinde ortak hareket etme manifestosundan başka hiç bir düşüncesi ve görüşü olmamalıdır.

 

Bu yolda halkın bilinçlenmesine katkı sunmalı, politikacılar arasında kominikasyona  yardımcı olmalıdır. Politikacıların da bu ana   düşüncede hareket etmesine yardımcı olmalıdır. Şimdiye kadar   yapılamamış olan Kürdistan delegeler toplantılarının yapılmasını  sağlamalıdır. Bu politikanın bütün politikaların üzerinde oluşmasını   kamu üzerinde sağlamalı, sanat, politika, din, ekonominin bunun üzerine şekillenmesini sağlamalıdır.

 

Bu topluluk aynı zamanda kendi amacını ve nihayi olmasi gereken amaç icin dış kamuoyunda  da ciddi calışmalar yapmalıdır. Tarihimizdeki   en   büyük eksiklerden biriside dış güçleri etkili kullanmayı bilmemek  olmuştur. Bunu Akil Topluluğu ile değiştirmeliyiz. Onun için bu akiller topluluğunda yalnızca Kürdistan’daki Akil insanlarını değil, AB, ABD, İSRAİL, RUSYA da ve bize fayda sağlıyacak her ülkedeki Kürd Akil insanlarını aracılığı ile yapmalıyız. Bu ülkelerde kamuoyu oluşmasına ve  nihai hedefimize destek sunulmasınada katkı sağlamalıdır.

 

Bir ülke nasıl kurulur?

 

Dört parça olan Kürdistan tek parça ruhunu nasıl bulur, veya bu ruha hangi yöntemle ulaşılabilinir?  Kısa ve öz bir anayasa veya toplumsal sözleşme olmalı. Bu  Kürd Akiller topluluğunun  nasıl  oluşturulması   gerektiğini, ne zorluklar ile karşılaşabiliceğini, hangi yöntemleri   izlemesi  gerektiğini sadece bu konuya yoğunlaşılarak cevap bulunabilir.Yeni bir çatı oluşturur ve bu Büyük Kürdistan için sivil bir başlangıç olur.


Yaptıkları ile tarihe adını yazdıranların hangi şartlarda neler yaptıklarını ve ilk adımlarının ne olduğunu  ve zorlukları iyi bilinmektedir. Açıkcası bu konunun ne kadar ağır ve çetrefilli bir boyutu olduğu konusunda Kürd kamuoyu hemfikirdir. Buna Kürt birliğine katkı sunmak için bir başlangıç makaleside denilebilir.  Bunu yaparken de amacın, her Kürd partisinin kendi politikalarını bırakıp tek bir politika etrafında birleşmesi değil, her partinin kendi politikalarıyla “Ortak Kürdistani Değerler” etrafında birliğini güçlendirmelidir düşüncesi ile hareket edilmelidir.

 

Ortak Kürdistani değerler konusunda da bir çerçeve çizilmelidir. Nedir bu Kürdistani değerler? Tarih, dil, kültür, sanat, özgürlük vb. toplumsal değerler. Sorunlarımız büyük, aradaki mesafe büyük, tehlikeler büyük ve aynı zaman da fırsatlar da büyük. Tarihi fırsatlar herzaman gelmezler, geldiklerinde ise aynı şartlarda gelmezler. Gelen bu fırsatı bir daha kaçırmayalım. Kürd Milleti yıllardır çektiği acılardan kurtulmalıdır.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli