ABD’nin yüzü Kürdistan’a dönük

Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından İran ilk tepkisini Irak Parlamentosu’ndaki Şii vekillere baskı uygulayarak yabancı güçlerin (doğrusu ABD güçlerinin) ülkeden çıkarılması için bir yasa çıkararak gösterdi.  Bu beklenen bir adımdı. Çünkü daha önce de Mukteda Sadr, Hadi Amiri ve Ebu Mehdi Mühendis defalarca ülkedeki ABD askerlerinin çekilmesini talep etmişti.  

Irak Parlamentosu’nda alınan bu kararın ardından ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin yönünü çevirdiği ilk yer Kürdistan Bölgesi oldu. öyle ki aynı gün ABD Dışişleri Bakanı, Kürdistan Bölgesi Başbakanı’nın aradı.

Bilindiği üzere Mike Pompeo 2017’de Amerika Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın (CIA) başkanıydı. Öyle anlaşılıyor ki Pompeo’nun o zaman Kürdistan Güvenlik Ajansı Müsteşarı olan şu anki Başbakan ile aralarında güçlü bir koordinasyon vardı. Öyle ki sırf bu nedenle İran basını Kasım Süleymani’nin öldürülmesi konusunda Kürdistan Bölgesi Başbakanı’nın Amerikalılara yardım ettiği şeklinde bir propaganda yaydı.  

Kasım Süleymani’nin öldürülmesi olayı, ABD ve Avrupalıların kendileri için en güvenlikli yerin Kürdistan Bölgesi olduğu konusunda emnin olmasını sağladı. Süleymani’nin öldürülmesinin ardından Kürdistan Bölgesi’nin siyasi ve diplomatik konumu önemli hale geldi ve bu süre zarfından çok sayıda Amerikalı üst düzey yetkili Kürdistan Bölgesi yöneticileri ile görüştü.  

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker ayrı ayrı Mesud Barzani, Mesrur Barzani, Kubad Talabani ve Lahur Şeyh Cengi ile görüştü. Bazı bilgilere göre görüşmelerde ABD ile Kürdistanb Bölgesi arasındaki işbirliği düzeyinin arttırılması, Irak’ın geleceği ve İran’ın Irak’ın içişlerine müdahalesi gibi konular ele alındı. ABD’li yetkililerin Kürdistan Bölgesi’ndeki askeri üss sayısını beşe çıkarma yönündeki arzularını Kürt yetkililere aktardığı söyleniyor. Yani, Erbil Uluslararası Havalimanı yakınlarındaki üss ve Herir’deki üssün dışında Süleymaniye, Halepçe ve Erbil’in gündeyindeki Mahmur ilçesi yakınlarında da üss kurmak istiyorlar.

Aynı zamanda bölgedeki asker sayısını 450’den 2 bine çıkarmayı ve Peşmergeye eğitim desteğini sürdürmek istiyorlar.

Yanı sıra Amerikalılar Erbil’de inşa ettikleri ABD’nin dünyanın en büyük konsolosluğunun (52 dönüm üzerinde inşa edilecek olan konsolosluk binasına 795 bin dolar bütçe ayırılmış) inşa çalışmalarına da hız vermiş bulunuyor.

Tüm bu adımlar Kürdistan Bölgesi’nin Irak’tan farklı bir konum ve güvene sahip olduğunu gösteriyor. Olası bir çekilme veye çekilmeme ikileminde ABD’nin Irak’ta ikinci durak noktasının Kürdistan Bölgesi olduğunu ve yönünün buraya dönük olduğunu söyleyebiliriz.

Çavuşoğlu Bağdat’taydı!

Hiçbir komşusu Türkler kadar Irak’taki siyasi değişimlerden korkmuyor. Özellikle yabancı güçlerin ülkeden çıkarılması yasası Irak’taki Türk askeri varlığını da kapsarsa eğer, Türkler için genelde Kürt sorunu özelde ise PKK sorunu Irak ile ilişkileri ilgilendiren en temel mesele olur. Üçüncü sırada ise ekonomik meseleler gelir.

Çavuşoğlu’nun bu ziyaretinin belli bazı konularla alakası olabilir ki bunların en başında ise Türk güçlerin Irak’ta bulunmasına izin verilmesi konusu geliyor. Yani PKK’nin varlığı Kürdistan Bölgesi’nde devam ettiği müddetçe yabancı güçlerin çıkarılması kararı Türk ordusunu kapsamamalı.

İkinci bir mesele ki sürekli Türkler için bir saplantı haline gelen Irak’ın toprak bütünlüğünün ortadan kalklamsı ve parçalanmakla yüzyüze kalma korkusudur.  

Bazı kaynakların aktardığına göre Çavuşoğlu Iraklı yetkililerden bir an önce yeni başbakanı belirlemelerini istemiş. Buna karşılık Kürdistan Bölgesi’nin borçlarını üstlenip Türkiye’nin çıkarlarını gözetmesi halinde Ankara’nın Erbil’le olan 50 yıllık anlaşmasını bozmaya hazır olduğunu aktarmış.  

Türkleri endişelendiren bir diğer husus ise Irak’a uygulanacak olası bir yaptırım durumunda doların Irak dinarı karşısında değer kazanması ve bunun da Türkiye ile Irak arasındaki ekonomik ilişkilere zarar vermesi konusudur. Bu durumda petrol fiyatları da artar ki her halükarda bu durum Türkiye’nin ekonomik zararına olur ve Ankara ile Bağdat arasındaki ekonomik ilişkilerin boyutunu da doğrudan etkiler.

ABD’nin boşluğunu kim dolduracak?

Trump yönetimi içerisinde bazıları Ortadoğu’nun güvenliği için atılan adımların Rusya’nın çıkarlarına hizmet ettiği kanaatinde. Öyle ki Amerikalıların büyük maddi ve manevi bedeller ödediğine ancak buna rağmen durumdan en çok fayda sağlayan tarafın Rusya olduğuna inanıyorlar. Rusya’nın Türkiye, Suriye, İran ve Suudi Arabistan’la iyi siyesi ve ekonomik ilişkileri olduğu gerçeğini gözönünde bulunduruyorlar.

Rusya, ABD ile ilişkilerinde başarılı olamayan ülkeler konusunda devereye giriyor ve ABD’den doğan boşluğu dolduruyor. Elbette bu bahsettiğim Irak için de geçerlidir. Yani Amerikan güçlerinin çekilmesi durumunda Rusya bu boşluğu doldurmaya hazır ve İran da bu konuda kendisine yardımcı olur. Fakat gerçekte Rusların Amerikalılar kadar Irak’ın yeniden inşası konusuna önem vereceklerini sanmıyorum. Çünkü Moskova Irak’ın içine düştüğü durumdan kendisini sorumlu görmüyor.

Birkaç gün önce Brett McGurk bir mülakatta, olası bir çekilme durumunda Rusların ABD’nin boşluğunu doldurmaya ve kısa bir süre içerisinde Rus bayrağını Irak’ta resmen göndere çekmeye hazır olduğunu söyledi.

Doğrusu bu da İran için büyük bir kazanım, demokrasi ve Irak’ın yeniden imarı projesinden geri adım atmak olur, Irak’ta 2003’tenm sonra bileşenler arasında kurulan dengenin bozulması anlamına gelir.