Türkiye, Kürdistan’ın güneyinde daha fazla güç takviyesi yaptı. Çünkü burada kalmaları gerekiyor.
Kürdistan kamuoyu Türkiye’ye destek verenler ile karşı çıkanlar olarak ikiye bölünmüş durumda. Aslında Kürtler Rusya’nın hava sahamızı kullanıp kullanmaması gibi birçok konuda bölünmüş vaziyette. Çaldıran Savaşı’nın tekrar ortaya çıkma ihtimali yüksek ancak bu kez savaş sonucunun yüzyıllar boyunca bizi yakmasına izin vermemeliyiz.
Rusya, Türkiye’nin son zamanlarda yaptıkları karşısında şoke oldu. AKP dönemi Türkiye’sinin taşıdığı kimliği değiştirerek, uluslararası rekabette sırtını Batı’ya dayaması karşısında Rusya’yı şaşırttı. AKP uluslararası siyasette dengeli bir politika izliyordu. Ankara, ABD ve Avrupa ülkeleriyle dostluk kurduğu gibi İran, Rusya ve komşu ülkelerle ekonomik ve politik ilişkilerini sağlam tutuyordu.
Herhalde devir değişti. Putin döneminin Rusya’sı Sovyet öncesi çağın mirasçısı gibi davranıyor. AKP döneminin Türkiye’si de Osmanlı Devleti’nin mirasçısı gibi hareket ediyor. Putin ve Erdoğan’ın devletleri, 100 yıl önce bölgede birbirine karşı kin kusarak kanlı bir tarih yazıyordu. Ruslar, Kürdistan’nın kuzeyinde yüz yıl önce Kürtler’i katleden Ermeniler’e yardım ettiği gibi, şimdi de Rojava’da Kürtler’e yönelik katliamlara destek oluyor.
Bu iki devlet arasında yüzyıllardır devam eden savaşın kurbanı her zaman Kürtler olmuştur.
Türkiye Rus uçağını düşürerek büyük bir risk aldı. Ancak Moskova’nın yüz yıl önceki gibi bölgede at koşturamayacağını göstermesi için bunu yapması gerekiyordu. Bu aynı zamanda Türkiye’nin 10 yıl içinde birçok kez menfaatlerini hedef alan Rusya’dan aldığı bir intikamdı.
Son dönemdeki gerginlik Gürcistan’dan başladı. Rusya’nın Gürcistan’da savaş açması üzerine Türkiye ilk kez sularını Amerika’ya açtı. Daha sonra Rusya 250 bin Türk’ün yaşadığı Ukrayna’nın Kırım adasını vurdu. Üçüncüsü ise Moskova’nın Türkiye’nin isteğinin aksine Suriye’ye yerleşmesiydi. Moskova, Suriye’de bir taraftan Esad’ı desteklerken, diğer taraftan da hava saldırılarında Türkmenler’i hedef aldı.
Rusya ile yaşadığı gerginlikten dolayı Türkiye, Kürdistan Bölgesi’ne daha fazla muhtaç olacak. Gerek Batılı ülkelerin bölgede kurduğu koalisyonun üyesi olarak, gerekse Rusya’ya alternatif olabilecek enerji kaynağı açısından Erbil’in konumu oldukça önemli.
Ankara’nın Erbil’i tercih etmesi, Kürtler’in kara kaşı, kara gözünün hatrına değil. Doğalgaz konusunda tek alternatifi İran olan Türkiye, elindeki yumurtaların hepsini içi yılan dolu bir sepete koymaz.
Asıl korkulacak şey ise, Türkiye’nin Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı askeri sevkiyatın şimdikinden daha fazla büyütülmesidir. Böyle bir durumda İran, 1996 yılında Erbil’in Köysancak ilçesinde Doğu Kürdistan’ın Kürdistan Demokrat Partisi üyelerine yaptıklarını bir kez daha başka bir bahane altında tekrarlayabilir.
Tahran bu kez daha kolay bir şekilde Kerkük ve Hanekin’deki “Şii Türkmenler’in korunması” bahanesiyle harekete geçebilir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın