Kubat Talabani’nin Türkiye ziyareti çözüm olur mu?

Bir süredir Türkiye ve IKBY (Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi) arasında Süleymaniye üzerinden bir kriz yaşanıyor. Bu krizin baş mimarı Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve daha çok KYB’nin mevcut liderliğini yürüten Bafel Talabani. 2019’un sonunda gerçekleştirilen KYB’nin 4. Kongresinden eşbaşkanlık sistemine geçilmesinin ardından Bafel Talabani ve kuzeni Lahur Şeyh Cengi ile KYB’nin eş başkanları olarak seçilmişti. Ancak Bafel Talabani ve Lahur Şeyh Cengi arasında liderlik mücadelesi yaşanmış ve en sonunda Bafel Talabani’nin Lahur Şeyh Cengi’yi sürecin dışında bırakan, zaman zaman çatışmalı, olaylar yaşanmış ve Bafel Talabani KYB’nin tekil lideri haline gelmişti. Bu sürecin ardından KYB’nin hem iç hem de dış siyasette farklı hesaplar içerisine girdiği görüldü. IKBY içerisinde KDP’yi yalnızlaştırmaya çalışan Bafel, Bağdat’ta özellikle İran’a yakın Şii gruplarla ilişkilerini geliştirirken diğer taraftan da Suriye konusunda da ABD’nin desteklediği ve sahip çıktığı, IŞİD’le mücadele için oluşturulduğu öne sürülen, PKK iltisaklı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yakın bir işbirliğine gitti. Bununla kalmayan Bafel Talabani’nin Süleymaniye’de PKK’ya da alan açtığı biliniyor. Halbuki uluslararası destek bulmayan, başta Türkiye olmak üzere ABD ve hatta İran’ın da karşı olduğu 2017’de IKBY’de gerçekleştirilen “bağımsızlık referandumu” konusunda KYB’nin referanduma karşı tutumu alkış toplamıştı. Ancak KYB’den yapılan açıklamalarda “zamanı olmadığı ve IKBY’ye zarar vereceği gerekçesiyle” son dakikaya kadar iptal edilmesi ya da ertelenmesi yönündeki rasyonel tutumu geniş bir kabul görmemiş, KYB de son gün katılım yönünde karar almıştı. Bu karar sonrası hem KDP hem de KYB’nin Türkiye’deki ofisleri kapatılmış, IKBY’ye yönelik uçuşlar da durdurulmuştu.

Buna rağmen IKBY ile kısa sürede toparlanan ilişkiler ve 2018’deki IKBY Parlamento seçimlerinden sonra Neçirvan Barzani başbakanlığında kurulan hükümette başbakan yardımcısı görevini üstlenen Kubat Talabani’nin de çabalarıyla, ruhsatı olmayan bütün siyasi merkez ve derneklerin 24 saat içerisinde kapatılması yönünde bir talimat yayımlanmış, daha sonrasında ise Ekim 2018’de PKK’nın Irak’taki siyasi uzantısı olan Tevgera Azadi’nin (Kürdistan Özgür Toplum Hareketi) Süleymaniye’deki ofisleri, IKBY İçişleri Bakanlığı'ndan gerekli onayı almadığı gerekçesiyle kapatılmıştı. Bu gelişmelerin ardından Türkiye - KYB ilişkilerinde de yumuşama ihtimalleri artmıştı.

Ancak KYB’deki kongre sonrası gelişen olaylar, özellikle Bafel Talabani’nin Türkiye açısından “rest” olarak görülebilecek hamleleri, Türkiye – KYB ve Türkiye - IKBY ilişkilerini yeni bir boyuta taşıdı. Özellikle Süleymaniye’de PKK’ya açılan alan, PKK ile ilintili Suriyeli gruplarla geliştirilen ilişkiler ve ilişkilerin Duhok’taki helikopter olayı ve ABD’li askerlerle birlikte SDG Komutanı Ferhad Abdi Şahin’in (kod adı Mazlum Kobani) Süleymaniye ziyaretindeki drone saldırısında görüldüğü gibi somutlaşması, Türkiye’nin IKBY ve KYB yaptırımlarını da beraberinde getirdi. Nitekim Türkiye, Süleymaniye’ye yönelik uçuşları durdururken, Süleymaniye’ye giden uçaklara da hava sahasını kapattı. Bu gelişmeler olumlu yönde adımların atıldığı Türkiye – IKBY ve Irak merkezi hükümeti üçgeninde ikili ve çok taraflı ilişkileri de sekteye uğratacak nitelikte. Bu noktada Irak tarafından Türkiye’ye yönelik atılan adımlar ve Türkiye’nin yaklaşımı da son derece önemli. Zira söz konusu olayların ardından Türkiye’den Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’ndan bir heyet Bağdat’ta Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarı Kasım el-Araci ile bir araya gelmiş, sonrasında ise IKBY Başbakan Yardımcısı ve KYB lideri Bafel Talabani’nin kardeşi Kubat Talabani Bağdat’a giderek Araci ile görüşmüştü. Bu görüşmelerin hemen ardından Kubat Talabani’nin Türkiye’yi ziyaret ederek MİT Başkanı Hakan Fidan ile de görüşmesi dikkat çekici oldu. Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin Türkiye ziyareti ile olumlu gelişmelerin yaşandığı ve “Kalkınma Yolu Projesi” gibi Ortadoğu’da dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip proje ve işbirliklerinin konuşulduğu bir dönemde Bağdat merkezi hükümetinin inisiyatif alması, Türkiye ile geliştirilmek istenen ilişkilere dair verilen önemi göstermesi açısından son derece değerli. Zira hem MİT Müsteşarlığı hem de Kubat Talabani’nin Araci ile görüşmesinden sonra, Kubat Talabani’nin Türkiye’yi ziyaret etmesi, Bağdat’ın “moderatörlük” rolünü gösterir nitelikte. Öte yandan Kubat Talabani’nin Türkiye ziyareti, Bafel Talabani’nin attığı adımların KYB içerisinde de olumlu karşılanmadığının bir göstergesi olarak okumak mümkün. Başka bir deyişle Bafel Talabani’nin “radikal ve irrasyonel” tutumunun KYB iç dengelerinde rahatsızlık ortaya çıkardığı ve dengelenmek istendiği söylenebilir. Bu noktada siyaseten daha ılımlı ve müzakere edilebilir bir tona sahip Kubat Talabani gibi bir figürün aktör olarak değerlendirilmesi son derece önemli. Ancak Kubat Talabani’nin parti içi ve siyasal tabandaki etkisinin zayıflığı düşünüldüğünde, Bafel Talabani karşısında bir denge oluşturup oluşturamayacağı konusunda soru işaretleri var.

Buna rağmen her iki taraf açısından da diyalog kapısının açık tutulması, ilişkilerdeki sorunların çözülmesine ilişkin iyi niyetin göstergesi. IKBY’de Kasım 2023’te seçimlerin yapılması planlanıyor. Bu seçim öncesinde IKBY’nin istikrarlı bir yönetimsel yapıda kalması ve dengenin korunması hem IKBY’nin siyasi geleceği hem Türkiye – IKBY ilişkileri hem de Türkiye – Irak ilişkileri  açısında kritik bir öneme sahip. Ancak KYB’nin liderliğini yürüten Bafel Talabani’nin “kişisel hırs ve öncelikleri” doğrultusunda attığı adımlar, Türkiye – IKBY – Irak üçgeninde oluşan olumlu havaya gölge düşürüyor. Türkiye’nin PKK ve terörle mücadele konusundaki mevcut tutumundan geri adım atmasını beklemek zor. Bu noktada Irak, IKBY ve özellikle KYB’nin atacağı adımlar, Türkiye ile ilişkilerin seyrini de belirleyebilecek düzeyde olacak. Türkiye Erbil-Bağdat dengesi içerisinde Irak ve IKBY ile ilişkilerini geliştirmek ve ilerletmekte kararlı görünüyor. Ancak Bafel Talabani’nin son dönemde attığı adımlar hem IKBY iç siyaseti hem de Türkiye ile ilişkiler açısından yıpratıcı ve denge bozucu sonuçlar ürettiği aşikar. Buradan hareketle Bafel Talabani’nin nasıl ve ne düzeyde dengelenebileceği hem KYB hem IKBY hem de Türkiye – IKBY – Irak üçgenindeki ilişkilerin seyrini belirleyecek gibi gözüküyor.

Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü
 
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)