Uzun yıllar Türk ve Kürd sol liderleri ve çoğunluk ileri kadro Alevi Kürdlerden oluşurdu. Şimdi Avrupa ve Türkiye Cemevleri yönetici ve ileri faaliyet yürütenler yine çoğunlukla Alevi Kürdlerden oluşuyor. Ama, tarihi Pir ve Mürşidlerin isimleri dahi anılmıyor.
Hiç mi Kürd Alevi Pir Mürşid yok?
Kürd Alevi Pir Mürşid yok mu?
Duvarı Hacı Bektaş ı Veli'den önce kim yürüttü? Eba Müslim Horasani, Pir Seyid Rıza, Sultan Sahak, Ebul Vefa, Baba Tahir e Üryan Alevi değil mi? Hakikatçiler, Rea Haq Pirleri, Kantarma Dedeleri, Adıyaman Ocak Pirleri, Alevi değil mi? Sanırım hepsi Yunus Emre'den, Hacı Bektaş ı Veli'den, şu an Cemevlerimizi yürütenlerin düşüncesindeki yol'a daha yakındırlar. Unutmayalım 'yol bir sürek binbir'. Tarihi bilmeden yapılan yol takiyyeden kurtulamaz. Takiyye devrini tamamlayalım ki, süreklerimizi güçlü kılalım.
Baba Tahir de, Adıyaman Ocak Pirleri de Alevidir. Yolları yolumuz, ikrarları ikrarımızdır.
"Bu derdin dermanı da SERENCAMNAME oluyor. Bunu okuyan veya haberi olupta bölgemizde Serçeşme' (Alevi, Kızılbaş, Yaresan, Kakaî..)'yi Kürd ve Kürdistanı belirtmeyenler niyetten bağımsız Türkçülük yaptıkları bilinmelidir." (Cemil Halis) Bu da bir iç asimilasyon faaliyetidir.
Kemalistleşmiş ve kesinlikle Kürd Aleviliğini yok sayan Bektaşileşmiş Türk Alevi söylemi hiç bir zaman Kürd Aleviliğini kabul etmeyecektir. Şu andaki bütün Alevi kurum ve kuruluşları ile kapsayıcıları bunun gönüllü sürdürücüleridir. Kürd Aleviliği bu Kemalistleşmiş Türk Bektaşi Alevi asimilasyona karşı kendi yol ve kurumlarını oluşturarak, karşı çıkarak süreci engelleyebilir. Bunun başka bir yolunun kalmadığını son on yıllık çabalarda görmüş bulunuyoruz. İttihatçılardan Kemalistlere bu Kürd Alevi asimilasyonu, türkleştirilerek doruk noktasına ulaşmıştır.
'Alevinin sesini Alevinin duyabileceği diyalojik bir alan yok. Üzerine söz ekleyecekleri ve buna karşılık bekleyecekleri bir "meydan"ları yok. Birbirlerini dinleyecekleri bir iletişim sürecine sahip değiller.' (Orhan Gazi Ertekin)
'Toplumsal dinamikler arasında edebin görünür ve moral verici olması için aidiyet duygusunun temelini oluşturan adaletin kurumsal işlevinin canlandırılması gerekiyor. Bu gerçekleşmeden bir toplumun yaşama şansı ancak kültürel yapaylıkla geçici bir taşıyıcılık sağlayabilir. Aidiyet ile kimliksel bağ Aleviler gibi topluluklarda asla göstermelik taşınamaz.' (Hasan Harmancı)
Görüldüğü gibi hiçte şaşırtıcı olmayan biçimde Kürdistan'ın hem bölünmüş sınırlarında hemde dış sınırlarında bu tarihi Kürd düşünce ve yaşam biçimi hedef alınmaktadır. Kontrol edilmeye çalışılmakta ve göçe zorlanmakta, izole edilmekte ve asimilasyona tabi tutulmaktadırlar.
Kürd Aleviliği büyük ve güçlü belirleyici varlığına rağmen sistemin asimilasyonunun yanı sıra ciddi bir iç asimilasyon ile de yok sayılmaktadır. Bu yok saymada ısrar oldukça derin ve sürekli olduğu görüldüğü gibi yok saymada ısrarda devam etmektedir.
Yanlış bir söylem ile 72 millet kavramı, Kuzey Kürdistan ve Türkiye'de Kürd Aleviliğini yok saymak, güçlü, tarihi bir inkar ve asimilasyon ile Kürdlükten uzaklaştırmak için gündemleştirilmiş ve epeyce de başarıya ulaşmıştır. Oysa bu 72 millet değil Alevi kültür, düşünce ve tarihinin temelini oluşturan 72 şarttır. Rıza şehri, insani Kamil, iyilik, paylaşım, doğa, insan ahengi, eşitlik vb gibi.
'Orta Asya steplerinde kayıtlara geçen tek bir tane Cem yoktur. Bugün kendisine Türkmenim diyen Alevilerin hepsi Osmanlı-Safevi savaşından sonra Kuzey Kurdistana yerleştirilen oradan daha batıya sürgün edilen ve asimilasyon sonucu Türkleşen Kürd Alevileridir.'
'Günümüzde Alevilik egemen politik aklın yönlendiriciliğinde toplumsal öz değerlerinden kopuk; yeni ve farkli algı, kavram, hikâye ve ritüellerle yeniden inşa ediliyor. Bu yeniden inşa sürecinde Türkiye ve Avrupa'daki Alevi örgütlenmesinde Kürd kimliğinin belirgin olarak görünmez kılınması ise dikkat çekici. Örgütlü Alevi toplulukların yaklaşık yüzde 80'ini olusturan Kürd Aleviler kendi Axûçan, Babamansur, Sînemîllî, Celal Abbas, Kurêsû, Cemal Avdel, Dewrês Gewr, Dewrês Cemal, Seyit Sabun, Sari Saltik, Ûryan Xizir, Şeyh Çoban ve Şıx Delîlê Berxêcan gibi ocak ve sosyal örgütlenmeleri ile rayberlerinden, pirlerinden, mürşitlerinden ve coğrafyalarından uzaklaştırılıp, son bir kaç on yıla kadar hiç bilmedikleri yeni algı ve ritüellerle daha derin bir asimilasyon sürecine sokulmuş durumdadırlar. Kültürel asimilasyon kıskacındaki Alevi Kürdler, bu gerçeklik karşısında öz toplumsal hakikatleriyle buluşmak için yönlerini kendi dilleri, kültürleri ve tüm doğal değerlerinin şekillendiği yurtlarına çevirmelidirler.' (Halil Dalkılıç)
Aleviler öncelikle siyasi ayrım veya ideolojik arka cephe olma yerine, ki bu Alevi düşünce ve davranışlarını sorunlu hale getirmiştir. Bu arka cephe davranışlarını bırakarak sürekleri derinleştirme, anlaşılır hale getirme ve tarihsel kök-bağlarına kavuşma Aleviliği daha da güçlendirecek ve birliğini etkili kılacaktır. Bu güç her ülke ve toplulukta daha etkili olmalarını sağlayacak, sürekli hale gelen, göç ,sürgün ve katliamlara karşı daha güçlü olacaklardır. Ayrıca bu birlikte görünme ve gücü oluşturma her alanda haklarına sahip çıkma, haklarını alma ve kalıcı kılmada olmazsa olmaz tarihsel bir duruş oluşturacağı tartışma götürmez bir hale gelir.
İlk düşünceden yol ayrımına kadar kaynaklar izlenerek yürünebilir. Yazılar kadar verilen kaynaklar da önemli ve yine ilk oluyor. Zerdüşti fikirlerden Ezidi düşünceye, oradan ve neredeyse aynı döneme denk düşen Serencamname'nin yazılması ve Yarsan-Kakayi düşüncesinin oluşması aynı döneme denk geliyor. Bu düşünce felsefesinin modern dönem sentez yorumu olan "Hakikatçı Felsefe" ise hepsinin son birlik değerlendirmesidir.
Not: Derleyen; İsmet Yüce, Hakikatçı Alevi Düşüncesi ve Serencamname yaresan-kakai tarihi, Sîtav yayınları
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın