Türkiye'de Kürt sorununun yaşı 100 yılı geçti. En azından Kürdistan'ın bölünmesine karar verilen Sykes - Picot Anlaşması ve daha sonra kararın uygulandığı Lozan'dan (1923) beri bu sorun ortada.
Kürt sorunu çözülmeden Türkiye'de tam anlamıyla güvenlik ve istikrar sağlanamaz. Bu yüzden 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyıp Erdoğan ve partisinin önceliği çözüm sürecine dönüş olmalı.
AK Parti, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Eşbaşkanı Sellahattin Demirtaş'a tam güvenmiyor olabilir ancak bu ülkede Kürt sorunun gözardı edilerek önemsenmemesi anlamına gelmez.
Çünkü bu HDP veya PKK'nin sorunu değil, bu bir grup, aşiret veya bir bölgenin de sorunu değil.
Geniş bir toprağın ve 25 - 30 milyon nüfuslu bir milletin sorunudur.
100 yıldan beri “Dağ Türkleri” ve “Kurmanc” olarak adlandırılan Türkiye'nin ikinci milletinin sorunudur.
Bu sorun, gerek Osmanlı İmparatorluğu, gerek Türkiye Cumhuriyeti döneminde, bölgede tarih boyunca yer alan bir milletin sorunudur.
Bu sorun daha fazla kulakardı edilmemeli. Kürt açılımı çerçevesinde eğitim ve medya gibi bazı alanlarda adım atan Erdoğan bu işten vazgeçmemeli. Aksine, yeni siyasi girişimlerle, cesaretle yeniden yola koyularak diğer iki muhalefet partisiyle konuyu, Türkiye'deki milletlerin sorunu çerçevesinde ele almalı.
Ak Parti, endişe duyduğu HDP veya başka grupların gözünden Kürt sorununa bakmamalı ve tavır almamalı. İktidar partisi bu önemli ve tarihi sorun açısından HDP’ye ve PKK'ye bakmalı. Çünkü onları var eden bu sorundur.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın