Irak’ta yerel seçimler ve bölgesel dinamikler ışığında beklentiler

15-12-2023
Zıryan Rojhılati
Etiketler Irak Nuri el Maliki Bağdat Erbil Necef Heşdi Şabi
A+ A-

Irak’ta il meclis seçimleri için geri sayım başladı ve geri kalan birkaç gün gerek siyasi gerekse güvenlik açıdan oldukça hassas. Eğer büyük bir gelişme yaşanmazsa Irak’ı yeni bir süreç bekliyor. Ortadoğu'daki genel durum ve Irak'ın içinde yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında, gelecek yılın siyasi gerilimlerle dolu geçmesinin en az altı nedeni olduğunu söyleyebiliriz. Şii Koordinasyon Çerçevesi ile Şii lider Mukteda es-Sadr arasındaki çekişme, İslami Direniş grupları ile hükümet arasındaki gerilim, Gazze savaşı ve uluslararası politikanın dinamikleri ile Kürtler ve Sünnilerin durumu Irak'ta yaşanacak yeni gerilimler için zemin hazırlayan fakörler arasında.

Şiileri arasındaki gerilimin dinamiği

18 Aralık'ta yapılması planlanan seçimler öncesinde Şii siyaseti içinde süregelen iki önemli gerilim, ülkenin siyasi gidişatını şekillendirebilen önemli faktörler arasında ve Irak'ta gelecekteki gerilimlerin potansiyel kaynakları olarak öne çıkıyor. Bunlardan birisi, Koordinasyon Çerçevesi grupları ile Sadr arasındaki rekabet diğeri ise “İslami Direniş grupları” içindeki iç rekabetler.

Sadr'ın seçim boykotu çağrısı yaklaşan seçimleri 2025'teki parlamento seçimlerine hazırlanmak için çok önemli bir fırsat olarak gören Koordinasyon Çerçevesi grupların isteğiyle çatışıyor. Bu, siyasi bir anlaşmazlığın ötesine geçiyor ve belirli bölgelerde çatışmaları olarak kendini gösteriyor. Basra, Misan ve Bağdat'ın bazı bölgelerinde gerginlikler yaşandı. Benzer gerilimler, Zikar da dahil olmak üzere ülkenin güney vilayetlerinin çeşitli yerlerinde de potansiyel olarak ortaya çıkabilir. Bu arada Necef, Irak'ın büyük Şii dini otoritesi Ayetullah Sistani'nin etkisi nedeniyle gerilimlerinden uzak kalabilir.

Eski Başbakan Nuri el Maliki'nin listesinin potansiyel zaferi veya Asaib Ehl’il Hak'tan eski Sadrcıların valilik koltuğuna oturma ihtimali Sadr'ın nüfuzunu Irak'ın güney illerinde zayıflatabilir. Ancak seçimin Şii siyasetindeki güç dengesini kesin olarak şekillendirebileceği fikrinin aksine, gerilimleri yeni bir aşamaya geçirebilme kapasitesine sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Şii iç siyasetindeki gerilimlerin devamı için iki önemli neden var. Birincisi, aralarında Sadr, Kays el-Hazali, Ammar el-Hakim, Ahmed el-Asadi gibi isimlerin de bulunduğu 46-53 yaşlarındaki bir grup genç liderin varlığı. Diğeri ise, Şii toplumu içindeki geleneksel figürlerin nüfuz kaybetmesi. Sonuç olarak, güç paylaşımı konusında bir anlaşmaya varılamaması halinde Sadr'ın er ya da geç yeniden sokaklara çıkmasının muhtemel olduğu.

"Irak İslami Direnişi" adı başlangıçta kendisini oluşturan gruplar arasında birliği çağrıştırıan bir isim olarak çıkıyordu ancak kısa süre sonra böyle olmadığı ortaya çıktı. Bu gruba üye olan ve hükümet yer alan Asaib Ehl’il Hak gibi gurupların davranışları, hükümet dışındaki Ketaib Hizbullah ve Harakat el-Nuceba gibi diğer silahlı grupların tutumları ararsında fark olduğu ortaya çıktı. Bu, başlangıçta "Irak İslami Direnişi", ABD'ye karşı girişeceği eylemlerden, Irak hükümetini sorumlu olarak göstermemk için bir taktik olarak gürünse de seçimler yaklaştıkça Irak İslami Direnişi grupları arasında yeni bir gerilim hattı olarak kendini gösterdi.

Bu grupların içindeki bazı liderler, muhtemelen kendilerini İslami direnişin yeni lideri olarak konumlandırma fikrine kapılmış durumdalar. Kays el-Hazali veya Hadi el-Amiri gibi kilit isimlerin kendilerini kurdukları hükümeti korumaya odaklanmak zorunda buldukları bu süreç Nuceba lideri Ekrem el-Kaabi gibi isimler için bir fırsat. Üstelik bu vesile ile ABD'ye karşı muhalefet alanını yalnızca Sadr'a bırakmama hedefinde olabilirler.

Kuşkusuz ABD'ye yönelik saldırıların sürmesiyle bu grupların Sudani hükümetiyle gerilimi de artacaktır. Aynı zamanda, silahlı grupların Amerikan karşıtı çabalarını siyasi kazanca dönüştürmek istemeleri olası. Bu, Sudani kabinesini daha da zayıflatacaktır. Bir diğer husus ise seçimler katılım oranı ve protesto olasılığı ararsındakı bağlantı ile ilgili. Irak’ın, özellikle güney illerindeki seçime katılım oranlarını, sadece eski seçimlerin oranlar ile tahmin etmek isabetli olmayabilir. Çünkü bu seçimlerin niteliği 2021 yılında yapılan seçimlerden farklı. Bu seçimde yerel düzeyde bir rekabet söz konusu ve bu da insanların siyasi, sosyal ve aşiret bağları motivasyonları ile haraket edebileceği argumanı da önemli. Ancak boykot yapanların sesi de zayıf değil. Bu nedenle, eğer beklendiği gibi, katılım oranı düşük olursa önümüzdeki yıllarda yeni bir protesto dalgasını beklemek gerçekçi olabilir.

Anayasa ve kanunlarda değişiklik meselesi

2019'daki Tişrin protestolarının ardından Irak Parlamentosu, Anayasayı değiştirmek için bir komite kurdu. Bu mesele Sudani hükümetinin gündemine girdi ve hükümeti kuran partilerin anlaştığı bir konu olarark deklere edildi. Hükümetin bu yılın Ekim ayına kadar anayasanın değişimi için teklif sunması bekleniyor. Ancak Ekim ayı geçti ve hükümet bu konuda sesiz kaldı. Bunun nedeni, partiler arasında değişikliklerin içeriği ilgili anlaşmazlıklar olabilir ancak  bu konunun önümüzdeki yıl daha çok gündeme gireceğine benziyor.

Asaib Ehl-il Hak lideri Hazali daha önce anayasanın değiştirilmesi gereken 60 kadar maddesinin olduğunu söylemişti. Diğer Şii liderler ise seçim sonrası yaşanan sorunlar ve Bağdat ile Erbil arasındaki çekişmeler nedeniyle anayasada değişikliğin yapılması şart olduğunu söylemişlerdi. Bu arada olup bitenleri takip etmek için Irak yargı sistemindeki tepe ismi Faik Zeydan’ın konuşmalarına dikkat etmekte fayda var. Yargıdaki konumu itibarıyla geniş yetkilere sahip olan Zeydan, son yıllarda Irak iç siyasetinde önemli bir aktör haline geldi. Daha önce anayasa değişikliğinin siyasi bir zorunluluk olduğunu açıkça belirtmişti. Temel gerekçesi ise ülkede zaman zaman anayasal kısıtlamalar nedeniyle siyasi krizlerin ortaya çıkmasıydı.

Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi konusunda pek çok partinin rıza göserebileceği aşikar. Ancak ülkeyi siyasi krizlerden kurtarmak adı altında sistemi, merkezi ve daha çok Şii eksenli bir hale getirmek farklı tepkilere yol açabilir. Nitekim bazı Şii politikacıların böylesi söylemlere sahip oluğu bir gerçek. Dolayısıyla il meclis yetkilerinin azaltılması konuları, Kürdistan Bölgesi ve Bağdat ile ilgili konular ve ülkenin siyasi sistemi ile ilgi her türlü değişiklik için uzlaşma sağlanamadığı takdirde karışıklıklara yol açabilir.

Bölgesel dinamkler ve ABD ile gerilim

Irak'taki durumu karmaşıklaştıran bir diğer faktör ise Gazze'de devam eden savaş ve İsrail'e verdiği destek nedeniyle ABD ile yaşanan gerilim. Silahlı milis gruplarla ABD arasındaki çatışmalar şu ana kadar kontrol altına olan bir gerginlik ama bu değişebilir. Bu grupların ısrarlı saldırıları, sonunda ABD'nin ya Irak'tan çekilmesine ve potansiyel olarak Suriye'den de çekilmesine yol açabilir. Ya da ABD ile silahlı gruplar arasında bir savaşa dönüşebilir. Bu da şu anda Suriye ve Irak'ta müteahhitlerle birlikte 10 binden fazla gücü bulunan ABD'nin daha fazla askeri yığnak yapmasına yol açabilir. Bu senaryoda ise Irak Hükümetinin çatışmanın içine çekme ve iç politikasını karmaşık hale getirme potansiyeli taşıyor. Buna ek olarak, Gazze'de devam eden çatışmanın hem Irak'ta hem de Suriye'de gerilimi artırma potansiyeli var.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Körfez ziyaretinin yanı sıra, Çin'in Orta Doğu politikası da dahil olmak üzere son gelişmeler, enerji güvenliğinin ve Körfez ülkelerinin istikrarının hem Moskova hem de Pekin için önemini vurguluyor. Çin ve Rusya, Körfez ülkelerinin güvenliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalarını yoğunlaştırdıkça, ve buna ek olarak ABD'nin Kızıl Deniz güvenliği konusunda harakate geçtiğinde potansiyel olarak Suriye ve Irak'taki gerilimlerin yoğunlaşmasına neden olabilir. Böylece Ortadoğu’da gerilimlerin fay hatları, Körfez ve Kızıl Denizden, Batı Asya'nın orta kesimlerinde şiddetlenmesinin ihtimali yüksek. Körfez petrolünün önemli bir tüketicisi olan Çin, Gazze'deki çatışmadan kısa bir süre sonra Orta Doğu'ya altı savaş gemisi konuşlandırdı. Kremlin sözcüsü, Putin ve Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Salman'ın savaş ve diğer hassas bölgesel konuları tartıştığını açıkladı. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi'nin Moskova ziyareti, Sukhoi Su-35 uçakları, Rus helikopterleri ve İran balistik füzeleri hakkındaki tartışmaların gölgesinde gerçekleşti. Bu durum, Rusya-İran savunma iş birliğinde bir ilerlemeye işaret ediyor. Tabiki bütün bu gelişmeler, özellikle Yemen'deki Husilerin ve İran yanlısı grupların bölgedeki eylemlerini etkileyecektir. Zira bu eylemler, Çin ve Rusya'nın çıkarlarını göz ardı edemeyecek daha geniş bir stratejiyle uyumlu.

Kürt ve Sünnilerin durumu

Bütçe meselesi, Kürdistan Bölgesi ile Bağdat arasında artık petrol veya mali meselelerle bağlantılı olmaktan çıkıyor. İki taraf arasında petrol ve finans konusunda yaşanan sorunların çözülmesinin ardından kredilerin verilmesi konusu da sorunlar çıkyor. Hükümetin borç göndereceğim-göndermeyeceğim politikası Bölge’ye tamamen zarar vermeyecek olsa da iç muhalefet dinamiğini de canlı tutulmasında aktif rol oynıyor. Bu konunun yaklaşan Şubat ayında yapılması planlanan Kürdistan parlamento seçimleriyle de doğrudan ilgisi olabilir.

Bağdat'taki bazı siyasi grupların ana stratejisi, Kürdistan parlamento seçimlerinin ertelenmesi, ancak zamanında yapılması halinde de KDP’nin konumu ve mevcut iktidardaki hâkimiyetini zayıflatmak istiyoyorlar. Seçimlerin yapılamaması, Kürdistan Bölgesi kurumlarının meşruiyet sorununu daha fazla gündeme getirecektir. Meşruiyet meselesini ön plana çıkarmak, bütçe sorunlarını ısıtıp gündemde kalmasını sağlamak, Kürdistan Bölgesi'ne daha fazla siyasi ve hukuki müdahalenin önünü açabilecek ve KYB ile KDP arasındaki görüş ayrılıkları devam etmesi durumunda bu politikanın başarıya ulaşma olanağı yüksek.

Kürdistan Bölgesi'ndeki durumun yanı sıra eski Meclis Başkanı Muhammed Halbusi'nin gelecekteki konumu iç ve dış politika açısından da önemli olan Anbar vilayetinin kontrolü için partiler arasındaki rekabet de bir başka gerilim kaynağı haline gelebilir. Irak, iç ve dış politika konusunda bir dönüm noktasında. Şiilerin iç çekişmesinde de yeni bir aşamaya gelindi. Tıpkı Bağdat'ta Kürt-Sünni ilişkilerinin yirmi yılı aşkın bir sürenin ardından yeni bir döneme doğru ilerlemesi gibi. Bunların yanında Ortadoğu ve dünyada da durumlar değişiyor. Anlatılanlar gelecek yıl Irak'taki durumun bir tablosunu çizebilir. Ancak tek taraflı, mezehebsel iç ve dış politikaların önüne geçilirse tersi bir durum yaşanabilir.

Ziryan Rojhılati – Rûdaw Araştırmalar Merkezi Direktörü


 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli