Berham Salih kurban mı yoksa başarısız mı?
Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) cumhurbaşkanlığı seçimindeki sonucu en başından beri emrivaki kabul etmiş olsaydı, daha 10 ay öncesinde parlamento başkanlığı seçiminden sonra Latif Reşid cumhurbaşkanı olurdu ve Irak son aylarda yaşanan tüm bu krizleri görmeyecekti.
Irak'ta siyasi sürecin ve geçen yılki seçimlerinden sonra geçen bir yılda hükumetin kurulması önündeki yollarının tıkanmasının nedeni KYB’nin Berhem Salih’i yeniden cumhurbaşkanı seçme konusundaki ısrarından kaynaklanıyordu. Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) Berhem Salih’in yerine kendilerinin de rızası olan bir ismi aday göstermesi talebi KYB tarafından “kırmızı çizgi” olarak tanımlanıyor ve ne KDP, ne de başka bir partinin kendileri adına aday belirleme hakkı olmadığını savunuluyordu. Ancak sonuçta yeni cumhurbaşkanını onlar seçti.
10 Ekim 2021'de erken genel seçim sonuçlarının açıklanmasından 13 Ekim 2022'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar KYB siyasi ofisi ve liderlik konseyi onlarca toplantı yaptı. Bu toplantıların sonuçlarının açıklandığı her bildiride Berhem Salih'in tek aday olduğu vurgulandı. Ortak bir aday konusunda arabuluculuk yapan tüm siyasi partilere ve kişiliklere net cevap vererek hiçbir şekilde Berhem Salih’in adaylığından vazgeçmeyeceklerini belirttiler.
Kürdistan Bölgesi'ndeki durumun bozulma tehlikesi ve KYB ile KDP arasında bir çatışma olasılığı konuşulduğunda bile ne olursa olsun kayıtsız kaldılar. Yani çatışma noktasında bile Dr. Berhem’den vazgeçme konusunda uzlaşmaya yanaşmadılar. Dolayısıyla bu seçim zaferinin KYB'nin bir tür taktiği olduğu iddiası ve Latif Reşid'i cumhurbaşkanı seçmek için planlandığı şeklinde seçimlerin ardından yayınlanan ses ve görüntü kayıtları, bu çeşit kendini aldatmadır. Öyle ki KYB milletvekilleri bile Latif Reşid’e oy vermemiştir. Bu doğru olsa bile herkesten önce Berhem Salih'e büyük bir ihanet olurdu.
Berham Salih'e yakın web siteleri ve sayfalar, kendisinin seçimi kaybetmediğini, ihanete uğrayan bir kurban olduğunu belirtip bu şekilde görünmesi için durumu istismar etmek istiyor. Bu durumda halkı değil, sadece kendini kandıran KYB gibi, Berhem Salih de eğer kendini kurban olarak görüyor ve çok kötü bir yenilgi yaşadığını hissetmiyorsa o da kendini kandırıyor demektir. 2018'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce altı yıl boyunca hiç bir pratik yetkisi yoktu, yerel ve bölgesel denklemlerden izole olmuştu ve zayıf bir siyasi pozisyonla seçim yarışında cumhurbaşkanı seçildi.
Bu kez, dört yıllık cumhurbaşkanlığı süresi, bölgede ve Irak'ta büyük kutuplaşmaların yaşandığı denklem, KYB ve bazı Şii güçlerin güçlü, geniş siyasi ve mali desteğinin yanı sıra, İran’ın ve bazı ABD’li merkezlerin de desteğine rağmen, seçimden bir gün öncesine kadar bile ne açık ne de gizli kimsenin desteklemediği bir adaya karşı kaybetti. Dolayısıyla Dr. Berhem’in yenilgisi kendisinin siyasi geleceği açısından çok etkili olacaktır.
Bu başarısızlığın temel nedeni, kafasına büyük bir taşla vurmak istediklerine dair hiçbir işaret veya mesajı anlamak istemeyen Berhem Salih’in kendisidir. Berhem Salih’in cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini açıkça söyleyen tek taraf değildi. Tüm Sünni liderler ve bazı Şii liderler de KYB'ye İran'ın tavsiyelerine uymayacakları ve ona oy vermeyecekleri mesajını vermişti ama onlar bunu istedi. Geçmiş yılların tecrübesinden ders almadı ve Iraklıların hâlâ gurur duyduğu hocası Mam Celal'in izinden bile gidemedi. Kürdistan'da hala Mam Celal'in Bağdat'ta olduğu günlerin yasını (keşke) tutuyorlar.
Ancak KDP, KYB'nin bir kısmı ve iki parti dışındaki birçok kişi, Irak'ın uluslararası ticaret yollarını değiştirmeye yönelik stratejik planların yanı sıra, Federal Mahkeme'nin Kürdistan'ın petrol ve gaz mülkiyet stratejisine karşı aldığı kararlar, Kürdistan’a yönelik füze ve İHA saldırıları, şu dakikaya kadar da Kazımi tarafından uygulanan ve daha önce Abadi ile Adil Abdulmehdi’nin Kürdistan Bölgesi’nin bütçe payını kesmesi kararlarının arkasında Berhem Salih’in durduğuna inanıyor.
Bu bir suçlama olsa bile kendisi açısından çok kötü bir durum ve ne kendisi ne de çevresi buna bir cevap veremezdi. Hatta bazen bu anayasal ihlallere karşı cumhurbaşkanının sessizliğini, Barzani'nin muhalefetine ve neden onlar için savaşması gerektiğine bağladılar. Bu da, Barzani desteklerse Kürdistani olur, Barzani karşı çıkarsa milletini desteklemeyeceği anlamına geliyor. Dr. Berhem dört yıl boyunca bu tez üzerinden çalıştı. O yüzden insanlar yenilgisinden endişe duymuyor, aksine mutlular.
Bu denklemde sorgulanabilir olan tek şey, Dr. Berhem'in İran ve Şiiler için bu kadar çok şey yapmış olduğu halde, Irak ve İran'daki her Şii'nin kafasındaki "Mekke Direnişi"nin nasıl karardığı ve nasıl böyle kolayca vazgeçtikleridir. Bu da iki muhalif Şii taraf arasındaki yanlış oyunuyla ilgilidir. Sadr ile Maliki arasındaki oyunlar öyle bir güvensizlik yaratmıştı ki, Maliki gerçek dostu KYB'ye sırtını dönmek ve uzun zamandır rakibi olan Barzani'nin elini sıkmak zorunda kaldı.
Zaman artık geriye dönmeyecek ve Dr. Berhem’in hatalarından ders çıkarmasına yardımcı olmayacak ama bu başkaları için bir ders olabilir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)