Bir Kürdün yönetiminde çıkan ilk günlük gazete: Serbestî ve Mevlanzade Rıfat
Kürd gazete ve dergiciliğinin ilk evresinden bahsedildiği zaman, Miktad Mithad Bedirhan’ın yönetiminde çıkan Kürdistan gazetesinden sonra şüphesiz olarak ilk akla gelen gazete Mevlanzade Rıfat’ın yönetiminde yayına başlayan ve aralıklarla da olsa en uzun süre yayın hayatını sürdürmüş olan Serbestî gazetesidir.
Serbestî’nin ilk sayısı 3 Teşrinisani 1324 (16 Kasım 1908) tarihinde İstanbul’da yayınlanmış. Serbestî, yayın politikasıyla Abdülhamit’in istibdat yönetimine de İttihat ve Terakkicilere de muhalif olan bir Kürdün sahipliği ve yönetiminde çıkan ilk günlük gazetesidir. Yayını zorunlu sebeplerle zaman zaman durdurulsa da, aralıklı olarak on iki yıl sürmüş, toplam 770 sayı yayınlanmış ve başyazarı Hasan Fehmi suikasta uğramış Osmanlı son döneminde yayınlanmış önemli gazetelerinden biridir.
Serbestî’nin imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmeni olan Mevlanzade Rifat, Güney Kurdistan’ın Süleymaniye vilayetinin ileri gelenlerinden Mevlanbegzade ailesinin bir üyesi ve meşhur yazar Abdurrahman Nacim’in oğludur.
Abdurrahman Nacim, 1860’lardan itibaren Osmanlı yönetiminde İlmiye ve daha sonra da Mülkiye’de önemli görevlerde bulunmuş edip, yazar, Kütüphaneci ve hukukçu kimlikleriyle bilinen dönemin önemli Kürd aydınlarındandır. 1882’de Diyarbakır’da İstinaf Mahkemesi reisi iken, İngiliz Konsolosu Mr. Trotter’in Şeyh Ubeydullah Hareketi’nden kaynaklı hazırladığı Kürd raporunu, Tecüman-i Hakikat gazetesinin aracılığıyla şiddetle eleştirerek tarihi bir cevap vermiştir. Oğlu Mevlanzade Rifat, 1869 yılında İstanbul’da doğmuş, ilk ve ortaöğrenimini orada tamamlamış ve daha sonra hukuk fakültesini okumuştur.
Hukuku bitirdikten sonra bir müddet matbuat-ı ecnebiye kaleminde çalışmış, bilgi ve becerisi nedeniyle terfi edilerek Beyoğlu Mutasarrıflığı Tahrirat Kalemine getirilmiştir. Bir müddet sonra da “Sinop hapishanesi müdürlüğüne tayin edilmiştir. Sinop’ta çalışırken mutasarrıflık yetkililerinin şikâyeti üzerine 22 Ağustos 1895’te geçirdiği soruşturma sonucunda tutuklanır. Bir müddet Sinop’ta tutuklu kalır, sonra Çorum’a ve oradan da Kayseri’ye sürülür.
Yazışmalara göre, M. Rıfat 1905 yılına kadar Kayseri’de tutuklu kalır. Tutuklanmasına neden olarak da Sultan Mehmed Reşat’a olan yakınlığı ileri sürülür.” Bundan dolayı 12 yıl hapis cezası verilir ve Yemen’in Sana şehrine sürgün olarak gönderilir. Mevlanzade Rıfat’ın yemendeki tutukluluk ve sürgün hayatı büyük acılar ve yoksulluk içerisinde geçer.
İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte çıkartılan genel aftan yararlanarak birçok sürgün gibi o da İstanbul’a döner. Kendi ifadesiyle, “Doğrudan İstanbul’a yönelmedik. Arkadaşlarla önce Aden’e, oradan da Mısır’a gittik. Ortamı birkaç gün dinledikten sonra büyük bir amaçla vatana geldik, amacımız Abdülhamid’i devirmek için mücadele etmekti… Biz daha yolda iken Ziya Molla Bey ile Abdülhamid’in devrilmesine karar vermiştik. Dönüşte aynı vapurla geldiğimiz değerli arkadaşlarımdan Bedirhanpaşazade Hüseyin Paşa ile be konuda hasbihal etmiştik.” “İstanbul’a vardığımız zaman, İstanbul inkılap sarhoşluğu içindeydi.” Yine kendi ifadesiyle, İstanbul’a vardıktan birkaç gün sonra eskiden üyesi bulunduğumuz nedeniyle, düşüncelerimizi ve kararımızı İttihat Terakki Cemiyeti’nin İstanbul Merkezi’ne de bildirdik. Fakat herhangi bir yakınlık görmedik. Biz de ayrıldık. Ermeni vatandaşlarımıza birlik teklif ettik. Kürd Kulübü Başkanı merhum Şeyh Abdullah oğlu ayandan Seyyid Abdülkadir Efendi’yle de görüşmelerde bulunduk. Nihayet Hukuk-i Umumiye Gazetesi’nin yönetimini de elimize aldık ve mücadelemize giriştik. Vaatlere aldanmadık, tehditten korkmadık. Düşmanlık büyüdü, fakat amacımızı takipten bizi alıkoyamadı. Sonunda azmimizde daha fazla kuvvet bulmak için kahraman arkadaşlarla bağımsız Serbesti Gazetesi’ni çıkardık.”
Serbestî Gazetesi yayına başlamadan önce dönemin yöneticilerinin dikkatini çeker. İlgili birimlere gönderilen “Mevlanzâde Rifat Bey’in Serbestî namıyla günlük bir gazete çıkarmak istediği” notu, basın-yayın faaliyetleri ve gazete çıkarma çalışmalarının başlangıçtan itibaren izlendiğini göstermektedir. Serbestî Gazetesi 1908 yılının sonlarına doğru yayın hayatına başlar ve ilk sayısı 3 Teşrinisani 1324 (16 Kasım 1908) tarihinde İstanbul’da yayınlanır. Gazete dört sayfadan ibaret olup günlük olarak yayımlanır. İmtiyaz sahibi Mevlanzâde Rıfat olup başyazarı Hasan Fehmi’dir. Künye kısmındaki “Serbestî” sözcüğünün altında şöyle yazmaktadır: “Osmanlıların cins ve mezhep ayrımına bakmaksızın hukukuna hizmet eden günlük gazete” dir.
Serbestî Gazetesi’nin her sayısı dört sayfa ve beş sütundan ibaret olup 172. sayı hariç diğerlerinin ebattı 40x54cm’dir. Bütün sayılar elimizde olmasa da gazetenin aralıklarla toplam 770 sayı yayınlandığı bilinmektedir. Gazetenin 1’den 498’e kadar olan sayılarının dijital kopyaları Beyazıt Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Ayrıca değişik kaynaklardan elde edilmiş 595, 596, 597, 598, 600, 609 ile 639, 644, 645, 648. sayıları elimizde mevcut olup 648. sayısı 12 Haziran 1920 tarihinde yayınlanmış olup geri kalan sayılar elimizde mevcut değildir.
Serbestî’nin her sayısı “Meslek” başlığı altında editöryal yazıyla başlamakta ve ağırlıkla gazetenin düşüncelerini yansıtmaktadır. İlk üç sayısında “Meslek” başlığı altında aynı yazı yayımlanmıştır. Yazıda şöyle denmektedir:
Serbestî bütün manasıyla “hür”dür. Meşrutiyet idaremizi muhafaza zımnında fedakârlıktan çekinmeyecektir. Serbestî halkın genelinin aydınlanmasına ve Osmanlının değişik unsurlarının birliğine çalışarak millet hukukunun savunucusu olan “kanunu” yegane rehber edinecektir.
Serbestî, namus ve haysiyeti sertâc-ı meslek tutacaktır ve hiçbir şahsın siyasi ve şahsi emel ve maksadına dahi hizmette bulunmayacaktır. Serbestî, yalnız hakikati söyleyecek ve milletin medeniyet yoluna girmesinin çarelerini düşünecektir.
Hulasa Serbestî; milletimizin din ve unsuru ayırt etmeksizin genel olarak zulüm görmüş vatandaşlarımızın müdafiî ve fikirlerinin tercümanı olacaktır. İşte mesleği bundan ibarettir.”
Gazetede yayınlanan yazılar içeriğine ve işlenen konulara göre değişik başlıklar altında yayınlanmıştır. “Siyasiye” başlığı altında gündeme göre yazılmış makaleler, “Hudud-i Dahiliye” ve “Hudud-i Hariciye” başlığı altında iç ve dış haberlere yer verilirken okur mektupları genel olarak son sayfada yayınlanmıştır. Bazı sütunlarda imzasız yazılara yer verilmiş, kimi sayılardaki bazı sütunlar boş bırakılmıştır. Daha sonraki sayılarda çıkan açıklamalardan öğrendiğimize göre bu sütunlarda bulunan yazılara sansür uygulanmıştır. Girişte de belirtiğimiz gibi Mevlanzâde’nin muhalif kişiliği ve Serbestî’nin de muhalif yayın politikası, çıkışından itibaren muktedirlerin baskısına maruz kalmış.
Serbestî Gazetesi sahibi Mevlanzade Rıfat, muhalif kişiliği ve yayın politikası nedeniyle defalarca İttihat ve Terakki muktedirleri tarafından tehdit edilmiştir. Yukarıda da kendi ifadesiyle belirtiği gibi, yapılan tehditlerden dolayı geri adım atmamışlar. Bu duruşundan dolayı Mevlanzade Rıfat İttihatçıların karanlık yüzünün hedefi olur. Serbestî Gazetesi başyazarı Hasan Fehmi Bey Mevlanzade zannedilerek 6 Nisan 1909'da Ahrar Fırkası'nın düzenlediği toplantıya giderken Galata Köprüsü üzerinde bir suikast sonucu 35 yaşında iken öldürülür. Ondan sonra da bu suikast zincirine diğer muhalif gazeteciler eklenerek devam eder. 8 Nisan 1908’de yayınlanan 142. sayısında gazetenin ilk sayfasında sadece şu cümle yazılarak basılır: “Serbest matbuatın (basının-yayın) ilk kurbanı, ömrünü sürgünlerde geçirmiş olan evladı hürriyetten Hasan Fehmi Bey’in ruhuna fatiha.” İttihatçılar “Kendisine muhalif olan gazetecileri susturmak için tek tek “tasfiye etme” (temizleme) yolunu yeğlemişlerdir. Bu yöntemle ve özellikle 1909 Nisan’ından 1911 Temmuz’una değin muhaliflerden üç gazeteci öldürdüğü için, İttihat ve Terakki ismi bu tarz cinayetlerle bütünleşmiştir.”
Bu baskılar altında yayınını devam ettiren Serbestî Gazetesi, 13 Nisan 1909’da gerçekleşen ve Osmanlı tarih yazımında “31 Mart Vakası” alarak bilinen darbe girişiminden sonra, Serbestî gazetesi sahibi Mevlanzade Rıfat olaylarla ilişkilendirilerek 21 Nisan 1909 tarihli Divan-ı Harb-i Örfi kararıyla Mısır’a sürgün edilir. 5 gün sonra Mısır’a ulaşan Mevlanzade, kısa bir müddet sonra orada hastalanır ve doktorların önerisiyle tedavi olmak için önce Atina’ya ve oradan Paris’e gider. M. Rıfat dışarıda iken Divan-ı Harb-i Örfi tarafından şöyle bir karar yayınlanır: Firarda bulunan Mevlanzade Rıfat Bey’in on sene müddetle sürgününe ve sahibi olduğu Serbestî gazetesi ve matbaasının da kapatılmasına karar verildiğinden mezkurun görüldüğü yerde yakalanması.” Sözkonusu karar çıktığında M. Rifat Paris’tedir, orada Şerif Paşa’yla bir araya gelirler ve kendisi de bir muhalif olan Paşa’nın kurmuş olduğu Osmanlı Islahat-ı Esasi Partisi’ne üye olur ve Serbestî’nin Paris’te haftalık olarak yayınlanması için aralarında on iki maddeden ibaret ikili bir anlaşma yaparlar. Böylece Serbestî’nin 156. sayısı 16 Temmuz 1325’te Paris’te yayınlanır. Künye kısmında müdür ve muharriri “Mevlanzade Rıfat” olarak yazılmış. Burada basılan Serbestî’nin bütün yazın ve yürütme yükü Mevlanzade Rıfat’ın sırtında olur. Serbestî Paris’te 13 sayı yayınlandıktan sonra, Şerif Paşa’yla aralarında anlaşmazlık olur ve gazetenin yayını durdurulur.
Serbestî Paris’te de yayın yaparken İttihatçılar peşini bırakmazlar. Dönemin İçişleri Bakanı ilgili birimlere şu kararı gönderir: “Mevlanzade Rıfat tarafında Paris’te yayınlanan Serbestî Gazetesi hükümet aleyhinde neşriyat yaptığından yurda sokulmaması ve dağıtımının yasaklandığını” bildirir. Bu yasaklamaya rağmen M. Rıfat çeşitli yöntemlerle gazeteyi yurtiçine göndermeye devam eder. Bu yöntemlerin farkına varılması üzerine, polis müdürü yeni bir uyarıda bulunarak, “Mevlanzade Rıfat tarafından Paris’te neşredilmekte olan ve meşruiyet aleyhine yayın yapması nedeniyle Memalik-i Şahane’ye girişi yasaklanan Serbestî Gazetesi’nin bu defa mektup şeklinde yurtiçin girdiği anlaşıldığından postanelerce gerekli dikkatin gösterilerek, girişin engellenmesi.” Yine benzer bir kararnamede şöyle denilmektedir “Paris’te neşredilip, Osmanlı memleketine girişi yasaklanan Serbesti Gazetesi’nin zarf içinde posta ile gazino, kıraathane ve belli kişilere gönderildiği, bu sebeple takibinde müşkülat çıktığı.” belirtilmektedir.
Serbestî’nin Paris’teki yayını durdurulduktan sonra Mevlanzade Rıfat tekrar Mısır’ın başkenti Kahire’ye döner. Burada Serbestî’nin yayınını sürdürebilmek için çeşitli girişimlerde bulunur ve 1910’a kadar toplam 7 sayı da Kahire’de yayınlanır. Serbestî Kahire’de yayın yaparken de dönemin siyasi yönetimi bu yayının durdurulması için çeşitli kararlar almış ve girişimlerde bulunmuştur. Yine bu kararlardan birinde, “Serbesti Gazetesi’nin Mısır’da neşrinin yasaklanması. Memalik-i Osmaniye’ye sokulmaması. Sokulacak nüshalarının toplatılması ile idareci ve sorumluları hakkında takibat yapılması.” gerekliliği belirtilmiştir. Bu takibat ve baskılar altında Serbestî Kahire’de 7 sayı yayınlandıktan sonra Mevlanzade Rıfat tekrar Paris’e dönmüş. Paris’e bu ikinci dönüşte de Serbestî dört sayı yayınlanabilmiştir. Böylece Paris ve Kahire’de toplam 20 sayı yayınlanan Serbestî Gazetesi, yurtdışı yayınını durdurmak zorunda kalmıştır.
Yayının durdurulmasından sonra M. Rıfat tekrar Mısıra döner ancak olumsuz koşullar nedeniyle mecburen Mısır’ı terkederek Atina’ya geçer. Burada eski Osmanlı vatandaşı Rumların desteğiyle 1911 yılında Faruk (3 sayı) ve Cihad (11 sayı) adlı iki ayrı gazete yayınlar. Dönemin Yunan hükümetiyle anlaşamadıkları için, gün geçtikçe üzerindeki baskı artar, yayınları durdurmak ve Yunanistan’dan da çıkmak durumunda kalır. Bunun üzerine gizlice İstanbul’a dönerler, polis tarafında yakalanır ve daha önce Divan-ı Harb-i Örfi tarafından verilen karar gereğince Bursa’da mecburi ikamete tabi tutulur. Bundan sonraki dönemi ise gelecek yazımıza bırakıyorum.
Devam edecek….
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)