Halil İnalcık’ın Şair ve Patron eseri üzerine bir deneme

14-09-2023
Faik Öcal
Etiketler Faik Öcal Halil İnalcık Devlet Şair
A+ A-

Halil İnalcık bu eserinde patron (devlet ricali) ve şair (kelam ehli) ilişkisini irdeler. Biz buna kılıç ve kalem ilişkisinin sosyolojik bir zeminde incelenmesi de diyebiliriz. Halil İnalcık eserinde Osmanlı Devleti’ndeki padişahlar ile şairleri esas alır, onlardan çeşitli örnekler verir.

Her kılıç kalemini yaratır. Kılıcın sesini en iyi biçimde dillendiren kalemler ödüllendirilir. Keskin kılıçlar güçlü kalemler gerektirir. Tersi de geçerlidir: Keskin kalemler güçlü kılıçlara hizmet eder. Kılıç gücünü göstermek için vardır, kalem kılıcın gücünü ifade etmek için vardır. Kalem, kılıç dışında kendisine bir yaşam alanı bulamaz. İran asıllı Fuzuli’nin hayatı buna manidar bir örnektir. Kalemi çok keskin ve güçlü olan Fuzuli’nin kendine uygun bir hami (kılıç) bulamaması, onun hayatının asıl trajedisi olmuştur.

Şair ve Patron ilişkisinde kim kimi, nasıl değiştirir?

Kılıç olmadan kalem ne yapar?

Kelamını yitiren kılıçların sonu hep hüsran olmamış mıdır?

Yazarın da değindiği gibi Avrupa’da ne zaman ki gücün şekli değişti (toprak ve tarımdan ticaret ve sanayiye geçildi) o zaman kendi için yaşayan şairler ortaya çıktı. Tersinden söylersek, kendi için yaşayan şairler olmasaydı Avrupa’da gücün şekli değişmezdi. Bizde şairler kelamını hep patronlarına (devletlerine) adamışlardır.

Şairlerin son sınırını patronları belirler, tayin eder. Şair devletini geçemez, eleştiremez. Zaten patronlarının sınırlarını geçen, devletlerini eleştiren şair değildir. Biz hep kelamı kılıca feda ettik. Bizim en büyük eksikliğimiz, gücünü kendinden alan şairlerin olmamasıdır. Öznesi şair (kelem-kalem) olmayan patrimonyal bir toplumuz. Max Weber’in deyişiyle patrimonyal bir devletiz.

Şairler devlet adına konuşurlar, kılıç kuşanırlar. Şairler değerlerini patronlarından alırlar. Şairler başkalarına ait sözlerle patronlarının gölgesinde dövüşürler. Hangi şair hangi patron için ölmektedir? Belli değil. Bu o kadar da mühim değil. Patronların tarihçesi unutulmaya mahkum şairler mezarlığıdır.

Patron gücünü kimden alır?

Gücünü birebir hakikatten alan kaç patron vardır?

Belki de kelam ve hakikat arasında duran en acımasız, en katı, en kirli perdedir patronlar. İslam tarihi gücünü Kalem Süresi’nden değil kılıç kuşanmış patronlardan alan şairlerle doludur. Bu açıdan sadece Ka’b Bin Züheyr’in Kaside-i Bürde’si gibi örnekler pek azdır. Burada gerçekten sahih tövbe edip iman eden, hakikate teslim olan samimi bir şair örneği vardır.

Kelam sadece hakikatten beslenmelidir. Kılıç bir araçtır. Kılıçlar düşer, kelamlar değişir ama hakikat hep aynı kalır. Gücünü ve anlamını hakikatten alan kalemler yarınlara kalır. Hakikate bağlı olmayan kılıçlar yenilmeye, yok olmaya mahkumdurlar. Patron ve Şair ilişkisinde ölçüt hakikattir, hakikat olmalıdır. Kendini bilen kalemler kılıçların gücünden korkmazlar, onlara umut bağlamazlar. Tam tersine hakikatin gölgesinde ezeli ve ebedi yolculuğunu devam ettirirler.

Kılıç dünyaya aittir. Kelamın yüzü hep ötelere dönüktür; çünkü kalıcı bir söz bulmak için yazar. Kılıç düşer, burada kalır. Hakikati bulan kelam uçar, gider.

Kılıç sınırlar çizer; kalem sınırları yıkar. Hakikati kuşanmış kelam sınırsızlığın kendisi olur.

Kılıç öldürür; kalem iyileştirir, yaşatır. Hakikati dile getiren kelam, ruhu özgürleştirir.

Kılıç parçalar, böler; kalem birleştirir, tamamlar. Hakikate giden kelam sonsuzluğun nefesi olur.

Patron ölümlüdür ama hakikat suyundan içen şairler ölümsüzleşirler.

Korkusu kılıcına yenilendir patron, umut kalemini tutandır şair.

 

Not: Bu yazı Halil İnalcık’ın ŞÂİR VE PATRON –Patrimonyal Devlet ve Sanat Üzerinde Sosyolojik Bir İnceleme kitabından ilhamla yazılmıştır.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli