Ambargo kıskacında zafer sarhoşu İran

İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani son günlerde İsviçre ve Avusturya'yı ziyaret etti. Neden İsviçre? Çünkü ABD ile İran arasında ilişki köprüsü o. Neden Avusturya? Çünkü Atom Antlaşması’na o ev sahipliği yaptı.

 

Ruhani, Rus, Çin, İngiliz, Fransız ve Alman temsilcilerle biraraya geldi. Trump, İsrail ve Suudi Arabistan ile birlikte anlaşmanın üç Avrupalı ülkesini baskı altında tutuyor, onlara; “İran olayında beni izleyin” diyor. Onlar ise direniyor, İran pazarını kaybetmek istemiyorlar.

 

Döviz ve modern teknolojiye acil ihtiyaç duyan Tahran, atom silahı inşaasına dönmeye yönelik tehditi yapıyor, ama bunun blöf olduğunu herkes biliyor, zira Trump ve kafadarları zaten öyle bir fırsatı kolluyorlar.

 

Rakamların dili acı

 

ABD ambargosu nedeniyle İran'ın günlük petrol ihracaatı 1 milyon varil azaldı. Ama petrolün varil fiyatı 70 Doları geçti. Gerginlik petrol tekellerine kar olarak akıyor, faturayı sıradan insan ödüyor.

 

Airbus ve Boing'in 30 milyar Dolarlık ihalleleri rafa kaldırıldı. Total (gaz), Peugeot-Citroen, Renault, PNP Paripas (bankacılık), CMA CGM (konteyner), VW (otomobil) ve daha birçokları, İran pazarından çekildiler. İran petrolünün 3 nolu alıcısı Güney Kore de muhtemelen bu alımdan vazgeçti.

 

Trump, İran pazarından çekilmeleri için müttefik ülke şirketlerine kasıma kadar süre verdi, yoksa ABD'deki faaliyetleri tehlike altına girer. Zor bir durum!

 

Ambargo iktidar kadar toplumu da etkiliyor

 

Alman ARD internet sayfası, İran'ın yıllık 60 milyar dolara ve yeni teknolojiye ihtiyaç duyduğunu yazdı. Beklenti çökmüş. İşsizlik resmi rakamlarla % 20'yi geçmiş. İran parası Rial % 50 değer kaybetmiş. Son altı ayda 30 milyar doların yurtdışına kaçırıldığı tahmin ediliyor.

 

Molla yönetiminin aileci kayırmacılığı ve yolsuzluklar, tıkanmanın baş nedeni. Basına afişe olan Hümeyni'nin torunun çantasının fiyatı, durumu iyi izah eden bir örnek. Bölgesel çatışmalara ayrılan meblağ ikinci neden. Trump'ın ambargosu olsa olsa üçüncü nedendir.

 

İran hakkındaki raporlara göre, her yıl 800 bin genç iş piyasasına akıyor. Bunlara istihdam yaratmak için devletin her yıl 50 milyar dolar sarf etmesi gerekir. İran ekonomisi bu kapasiteden çok çok uzak. Herşey toplumsal bunalıma işaret ediyor.

 

Toplumdan beklenti

 

Trump yönetiminin sözcüleri, Mollalar yönetimini yıkma amaçlarını ifade ettiler. Ruhani de ambargoyu, “Psikolojik, ekonomik ve muhtemel askeri savaş” olarak niteledi. Zaten Tahran, petrolünün engellenmesi durumunda, Hürmüz Boğazı’nda diğerlerinin petrolünü engelleme tehditinde bulunuyor.

 

Fakat Trump'ın siyasetini artık az çok biliyoruz. O, savaştan ziyade, tehditten, korkutmaktan, ekonomik zarar vermekten hoşlanıyor. Demokrasi, insan hakları, hiç umurunda değil. Ayrıcası da var; O, aşikar bir şekilde İsrail ve Suudi Arabistan'ın temsilciliğini yapıyor.

 

İran'daki halklar çok zor durumdalar. Nefes alamıyorlar. Yasal örgütlenmek ve tepki göstermek mümkün değil. Dışarıdan destek hayati önemde. Ama halklar bilinçsiz değil, saf değiller. Yılların deneyi, dersleri var. Toplum boş serüvenlerden bıkmış. Bedel ağır. Trump, Netanyahu ve Muhammed bin Salman'ın adı, toplumları ürkütmeye yetiyor. Yoksa İran halkları korkak değil.

 

Büyüklerin çelişkileri Tahran'a yarıyor

 

Tahran, Moskova'nın stratejik bir müttefiki. Bölgede ortak projeler yürütüyorlar. Putin ile Trump'ın arası iyi olabilir, ama Moskova Tahran'dan vazgeçmez. Aksine o, gerginlikten istifade ediyor. İran petrolünü gazını satabilir. Uçak ihalesinin peşinde. Ama Rusya da yeni teknoloji konusunda yaralı, ambargodan da çok çekiyor.

 

Çin'in ABD ile milyarlık gümrük vergisi kavgası malum. Trump'ın hatırına İran pazarından neden vazgeçsin ki.Trump'ın, AB ülkeleriyle sorunları ciddi. Onlara ekonomik zarar veriyor, küçük düşürüyor onları. NATO yüke dönüşmüş. Trump'a kafa tutmak istiyorlar. Ama hiç de kolay değil. Yüz düğümlü sicime benziyor.

Ankara, Trump'ın çağrısına uymayacağını açıkladı. İlginç, üç kafadardan çıt yok. Tamam, Türkiye ileri teknoloji ülkesi değil, döviz hazinesi de değil, ama Tahran'ın pek çok ihtiyacını karşılayabilir. Türkiye ihtiyaçların el altından ayarlandığı bir ülke. Sanki tümünün bu mafyavari özellikten yararı var...

 

Tahran bu çelişkilere bağlı hareket ediyor. Başka tercihi mi var? Ne diyorsunuz? Tahran hem Suriye, Irak ve Yemen'deki kazanımlarını kaybetme tehlikesi, hem de evinde ciddi toplumsal sarsıntı ve tepki ile yüzyüze değil midir?

 

Can çıkar huy çıkmaz

 

Son olaylarla mollalar rejiminin muhaliflerinde canlanma oldu. Paris'te toplandılar, miting yaptılar. Ardından üç İranlı tutuklandı; Belçika'da o ülke vatandaşı İran kökenli eşler Nasimeh N. (33) ve Amir S. (38) ve Almanya'da Assadollah Assadi (47), ki bu Avusturya'da görevli İranlı bir diplomat. Karı kocada patlayıcı madde ele geçirilmişti. Üçü, Paris göstericilerine saldırıyı planlamışlardı.

 

İlginç; ABD, Avrupalılara Kasımlo'yu ve İran'ın diğer cinayetlerini hatırlattı. Kürt kanı bir daha kullanılıyor, yoksa Kürt hakları umurlarında değil. Avusturya'nın katili uçağa bindirip İran'a gönderdiğini söylemiyorlar. Almanya'nın Mykonos davasını son ana kadar açmaktan kaçındığını, onun da cezaevindeki katili Tahran'a gönderdiğini söylemiyorlar.

 

Trump'a güvenmek? Dera ve çevresini Şam'a teslim eden o. Putin'le buluşuyor. PYD bölgeleri de “cömertliğe” dahil olmasın? Afrin'de Minbiç'te olanlardan sonra herşey beklenir, değil mi? Son olaylar umuda bile darbe vurdu.

 

İran olayı sadece Doğu değil, Güney ve Batı Kürdistan'ı da ilgilendiriyor. Deneyimimiz var, özellikle Doğu Kürdistan'ın. Mola rejimi malum ama Halkın Mücahidlerinin de Irak'ta Saddam'la birlikte Kürtlere saldırdığını biliyoruz. Dönem değişik, yine de akılda olsun. Mollaların beladan kurtulmasın evet ama gerginlik partilerinin sepetine balıklama atlamak için de ivedi neden yok.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)