PKK ve KDP- İ soğuk savaş dönemi…

PKK gerillaları ve Kürdistan Demokrat Partisi- İran (KDP-İ) peşmergeleri arasında 24 Mayıs’ta Kelaşin bölgesinde bilindiği gibi bir çatışma yaşandı. Bu çatışma taraflar arasında geçmişteki bir yarayı kaşıdığı gibi, geleceğe dönük  tarihi bir iz de bıraktı.

Bu olay, onlarca yıldır Kürt partileri arasında yaşanan krizin de bir göstergesi.

Kürt Ulusal Kongresi’nin önündeki engellerden biri de bu gibi çatışmalardır. Zaten ulusal kongrenin  amacı da, 39 Kürt siyasi partisinin bir anlaşmayla Kürtler’in sorunlarına çözüm bulmaktır. Ancak ne yazık ki kongre birkaç defa ertelendi.

Kongrenin yapılmamasının en büyük nedeni ise PKK ve KDP arasında çıkan anlaşmazlıklardı.Tarafların her biri kendi siyasi konumunu baskın hale getirmek istiyordu.

KDP-İ'nin bölgede konuşlanması sonucunda bir peşmergenin  şehit düşmesi de ilk değil.

Belki de Doğu Kürdistan'ın Kürt partileriyle PKK arasında geçmişten gelen üstü kapalı bir soğuk savaşın sonucuydu.

KDP-İ ve Komele (Toplum) Partisi, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’nin (PJAK) 2004 yılında silahlı bir örgüt olarak  kurulmasına  karşıydılar.

Çünkü, sözkonusu bölgenin  kendilerine ait olduğuna inanıyorlardı.

Oysaki PKK, Doğu Kürdistan partilerini pasif olmakla suçlamıştı. PKK  ayrıca, silahlarını bıraktığklarını ve Kürdistan Bölgesi’nden para aldıklarını da ifade etmişti.

Yaşanan bu olayın aynı zamanda Türkiye genel seçimlerine denk gelmesi de her iki tarafın birbirlerine karşılıklı yeni suçlamalarda bulunmasına da neden oldu.

PKK, KDP-İ'nin bölgeye girmesini kötü niyetin göstergesi olarak gördü. KDP- İ ise, PKK’nin Doğu Kürdistan partilerinin bölgeye geçişlerini engellemek için İran İslam Devleti ile anlaşma yaptığını iddia etti.

Karşılıklı suçlamalarda Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB)dahi rolü olduğu söylendi. Anlaşılacağı gibi sosyal medya aracılığıyla ne yazık ki karşılıklı onlarca suçlamalarda bulunuldu.

İki tarafın ortak yönü ise birbirini  Kürtler’in düşmanlarıyla anlaşma yapmakla suçlamalarıydı. Bu suçlamalar Kürt partileri arasında kaçınılması zor siyasi rekabete ve kardeş kavgasına neden oldu.

Kürt siyasetinde  siyah- beyaz, iyi- kötü, savaş ve barış  algıları kültürümüzün bir parçası haline gelmiş durumda.

Karşılıklı suçlamalar ve propagandalar başladığında ise diyalog girişimlerinin bir önemi kalmayıp, kan dökülmesi kaçınılmaz hale geliyor.

Uzun zaman KDP-İ, Komele ve KYB'ye karşı bir siyaset yürüttü. Şimdi de PKK, KDP-İ’ye karşı siyaset yürütüyor.

Artık Kürt siyasetinin bu tür hataları geride bırakması gerekiyor.

Bulunduğumuz siyasi konjonktürde bilindiği gibi Türkiye ve İran Kürtler aleyhine politikalar yürütmekte. Kürt siyasi  oluşumları da bu tablo karşısında daha gerçekçi bir diplomasi  yürütmek zorunda.

Hiç şüphesiz yaşanan bu olayın akabinde onlarca bilinmeyen de  var. Ancak sonuçta PKK gerillaları, KDP-İ’ye bağlı bir peşmergeyi şehit etti. Burada KDP-İ’nın sorumluluğunun olmadığını söylemek yanlış olur. Onlar da karşılık vererek ateş etti. Sonuçta üzücü bir olay yaşandı ve bir Kürt öldürüldü. PKK bu ölümden sorumludur.

Bu durum karşısında PKK’nin hatasını kabul etmesi ve özür dilemesi gerekiyor. Bu özür, Kürt siyasetinden yeni bir kapının açılması anlamına gelecektir.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)