Daha bekleyeceğiz

13-10-2015
Dr. Hiwa Haci
Etiketler Dr. Hiwa Haci
A+ A-

Demokratik ülkelerde gösterilerin amacı, “demokratik ve sivil” çerçevede yöneticilere karşı hoşnutsuzluğu ifade etmektir. Ancak bu durum çoğu zaman istenmeyen olayları da beraberinde getirebiliyor.

 

Bu anlamda, gösterilerin her zaman halkın can ve mal güvenliği üzerinde tehdit oluşturacak yanı da var.

 

Bilindiği üzere yaşadığımız coğrafyada demokrasi kültürü olmadığından, gerek halk gerekse hükümet bu konuda belli bir duruşa sahip değil.

 

Batılı demokratik ülkelerdeki gösterilere baktığımızda, göstericilerin kamuya açık yerlerde tepkilerini nasıl ortaya koyduğunu ve güvenlik  güçlerinin nasıl karşılık verdiğini açık bir şekilde görebiliriz.

 

Açıkçası, halkın gösteriler dışında başka alternatifi olmadığı gerekçesine de inanmıyorum.

 

Şimdilerde tanık olduğumuz gösterilerlerle bağlantılı olduğunu düşündüğüm birkaç noktayı belirtmekte yarar görüyorum:

 

Bir: Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin talepler konusunda göstericilerle diyalog kurmaması çok üzücü bir durum. Birkaç yıldır medyada ve farklı toplantılarda hükümetin politikaları eleştiriliyor. Ancak çoğu zaman muhataplar, bu eleştirileri dikkate alınmıyor. Halk da doğal olarak başka bir alternatif olarak gösterilere başladı.

 

İki: Gösterilerin amacından saptırılması üzerine gelinen bu aşamada, göstericilerin haklı talebi gözardı edilmiş durumda. KDP binaları ile resmi kurumlara yapılan saldırılar nedeniyle yolsuzluğa, ekonomik krize ve maaşların verilmemesine karşı verilen tepkiler ise arada kaynadı.

Peki, ilk günlerde gösterilerin başını çeken aydın, öğretmen ve doktorlarımız şimdi nerde?

 

Saldırıların hedefinde sadece KDP’nin olduğu açık, ki gösteriler sadece belli bölgelerde (Süleymaniye ve Germiyan bölgesinde) meydana geldi.

 

Gelinen aşamada gösterilerin haklı çıkışının da itibarsızlaştırıldığını görüyoruz.

 

Bölgedeki sorunların tek sorumlusunun sadece KDP olarak görülmesi sizce de şüpheli değil mi? Zira burada herkesin kendine göre bir sorumluluğu yok mu?

 

Üç: Kürdistan Bölgesi yönetimi olayları değerlendirme ve öngörü konusunda zayıf. Göz önüne alınmayan en önemli konu ise Kürdistan’da değişen demografik yapı. Kürdistan Bölgesi’nde şimdiye kadar yapılan tüm araştırmalar bölgenin genç nüfusa sahip olduğu sonucunu veriyordu. İş, eğitim vs gibi konularda yatırım yapılmaması, genç nüfusun ülkeyi terk etmeye başlamasına neden oldu.

 

Yöneticiler, ekonomik kriz, Bağdat-Erbil arasında imzalan petrol krizi ve 2014 yılından itibaren gelişen olaylar... Yöneticilerin en sonunda çıkıp, “Petrol fiyatlarının bu kadar düşeceğini tahmin etmedik” demeleri ise öngörü konusunda ne kadar zayıf olduklarının bir diğer kanıtı.

 

Dört: Partilerin uzlaşı sorunu ise iç siyasetimizde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın bir diğer nedenidir. Siyasilerin Erbil ve Süleymaniye’de yaptığı toplantılarda yaşanan ayrışmalar da gösterdi ki taraflar sadece teşkilatları içinde biraraya gelebiliyorlar.

 

Partilerin karşılıklı anlayışsızlıkları ve birbirlerini kınamaları ise had safhaya ulaşarak yaşanan krizlerin daha çok büyümesine neden oldu.

 

Beş: Kürdistan Bölgesi Hükümeti olaylar karşısında sessizliği tercih ederek, halkın taleplerine duyarsız  kaldı. Halbuki bu tür durumlarda onlara daha çok yakınlaşarak bilgi vermesi gerekiyordu.

 

Tüm bunlara rağmen, başkanlık krizinde tarafların arasındaki sorunların bir nebze de olsa çözüldüğü görülüyordu. Zira yaklaşık 2 aydır hükümet kabinesi, görüşmelerini aralıksız sürdürüyordu.

 

Son 2 yıldır süren IŞİD savaşı ve ekonomik kriz nedeniyle de ekonomik reformlar  yapılamadı.

 

Maliye Bakanlığı’nın 12 Ekim’de bazı reformaları gerçekleştirmesine karar verilmişti. Ancak ortaya çıkan sürtüşmeler nedeniyle bu karar da geri çekildi.

 

Kürdistan Bölgesi’nin geride bıraktığı 24 yılda, bugün karşı karşıya kaldığımız krizin benzerini yaşadığına inanmıyorum.

 

Ekonomik kriz ve savaşın yaşandığı, bir de siyasilerin sızlandığı bir süreçten geçmekteyiz. Evimizin içi darmadağın...

 

Son yapılan gösteriler ise yaşadığımız kriz döneminde oldukça samimiyetsiz. Ve eğer siyasilerimiz bu felsefe ve dünyevi açlıklarını bir tarafa bırakmazlarsa krizlerin çözümü için daha çok beklememiz gerekecektir.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)



Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli