Dr. Nuri Dersimi’nin kitaplarında milliyetçi Kürd düşüncesi ve tarihi
Bu yazı dizisi, Kürd tarihinin önemli yazar ve düşünce insanlarından biri olan ve ayrıca ömrünü bağımsız Kürdistan davasına adamış bir entellektüel olan Dr. Nuri Dersimi’nin kitaplarından alıntılarla süreci değerlendirmesi, etkisi ve önemi üzerine duracaktır.
Dr. Nuri Dersim ünlü deyimle; “O bir Kürdistan’dır.”
Dersimi kitabında şöyle bir tanımlama yapıyor:
“Sıradan halkın düşüncesine göre ise, Dersim demek Kürdistan demektir. Bu nedenle başka bir memleketten Dersim’e döndüklerinde “Kürdistan’a geldik” dedikleri gibi, birini dışarıdan Dersim’e davet ettikleri zaman “Kürdistan’a geliniz” ve Kürdistan’ı görünüz” derler.”
İşte vatan Dr. Nuri Dersimi için budur.
Aile tanımlamasında yine Kürdistan ruhu temeldir:
“Pederim Mılla İbrahim'in bu çalışma devresi sıralarında mart ayının perşembe günü Hozat livasına (Hozat Dersim merkeziydi) bağlı Ağzunik köyünde Karabal aşiret reisi Gangozade Mehmet Ağa'nın odasında şu fani dünyaya ben de ayak basmışım. Binaenaleyh; babam öz Mllan kabilesinden, annem Ağuçan sülalesindendir. Bir müddet annemin ninnisiyle büyüdüm. Annem, Seyit Rıza'nın amcazadelerinden. Başta Dersim Kahramanı Seyid Rıza olmak üzere, iş bu gençler pederim Mılla İbrahim'den almış oldukları milli ruh ve duygu dolayısıyla bulundukları mıntıkalarda daima Kürd davası uğrunda çalışmışlar, hayatlarını Kürd milletinin hürriyetine adamışlar ve her birleri bu mukaddes ideal uğruna idam olmak, kurşuna dizilmek suretiyle Kürdistan şehitleri arasına karışmışlardır. İşte Mılla İbrahim'in yeteneği ve ilmi irfanı, yetiştirmiş olduğu talebelerinin milli dava uğrundaki mücadele, kavga ve netice itibariyle hayatlarını Kürdistan kurtuluş ilanına kurban vermeleri derecesiyle ölçülebilmektedir.”
Sonra eğitim ve milli düşünce, mücadele süreci için şu açıklamaları yapıyor:
“İstanbul'da Kürd Talebe Cemiyeti'ne de intisab etmiştim. Doktor Abdullah Cevdet Bey'in ziyaretine giderdim. Arapgiril yani Dersimli bir Kürd münevveri olduğundan Dersimlilerle temas eder ve ziyaretçilerini büyük bir zevkle karşılardı. Mumaileyh, 1910'da kurdukları Kürd Teali ve Terraki Cemiyeti'nde, arkadaşlarından Bedirhani Emin Ali Bey, Muhammed Şerif Paşa ve Ubeydullah El Nehri evladından Şeyh Abdülkadir efendilerle çalışmakta olduğunu bildirmiş olduğundan bütün Dersimliler’i adı geçen cemiyete kayd ettirerek giriş ve aylık aidatlarını makbuz karşılığında Abdullah Cevdet'e teslim ettirdim. Bizim Talebe Hevi Cemiyeti'ne de Dersimliler maddeten yardımlarını esirgemezlerdi.”
Artık Kürd milli tarihi gözünüzün önünde canlansın, süreç öyle işliyor Dr. Nuri Dersimi için:
“1920 Senesinde tabiatıyla Koçgiri Kürd İstiklal Savaşı için Sivas'ın Kangal, Divriği, Zara mıntıkalarında teşkilat yapmakta idim. Koçgiri Kürd İstiklal Savaşı, Kürdistan istiklal savaşının bir merhalesiydi. Onunla bir meydan muharebesi kayıp etmiştik, fakat harp bitmemişti. Seyit Rıza, Dersimliler namına bütün selahiyeti Türk hükümetine müteveccih olmak üzere bana tevdi etmişti. Ağdat konağında Tujik Dağı karşısında, tarafımızdan tertiplenen ‘Kırmızı, yeşil, beyaz renkli Kürdistan bayrağı’ da dalgalanıyordu. Hatta merhum Alişer Efendi bir şiirinde şöyle dedi: ‘Yemin edenler elmaya Zülfikarı Murtezaya Geriden teller çektiler.’ Aşiret reisleri Alişer Efendi'yle yaptıkları ittifakta bir zülfikar, bir de elma getirip Hz. Ali'nin zülfikârına ve kesip yedikleri elma üzerine Fatımatül-Zehra niyazına yemin etmişlerdi.”
Dr. Nuri Dersimi’nin oldukça derin ve referansları olan bir Kürd tarihi bilgisine sahip olduğunu şu tanımlamalardan anlayabiliriz:
“Şerefname'de tafsilen yazıldığı üzere, Sağman Kürd Emareti'nin reisi olan Keyhusrev Bey'in Salih, Kasım ve Ömer beyler isminde üç evladı var idi. Malum olduğu üzere Şerefname'nin de ayrıntılı olarak bildirdiği gibi, 1597 senesi sonuna kadar Dersim Kürd Emirliği'nin merkezi Çemişgezek olup bu Emirliğe mensup ayrıca 32 kale, 16 nahiyeden başka Pertek Sağman Kürd Emirlikleri de mevcudiyetlerini Kürdistan'da diğer Kürd emirlikleri gibi muhafaza etmekte idiler Çemişgezek, Pertek, Sağman merkezleri Garbi Dersim en mühim şehir ve kasaba merkezlerinden bulunarak Osmanlı sultanları devrinde âdet ve resmi muamele vesikalarında, bu mıntıkaya ‘Kürdistan’ namı verilerek Dersim mıntıkasının ‘Kürdistan’ diye zikr edildiği tarihçe malum bir keyfiyettir.”
Yine aynı bilgi kaynağı ile bölge tarihini ayrıntılı yazar:
“Binaenaleyh Çemişgezek Kürd emiri, zeka, cömertlik, pek derin incelemelerim neticesinde Dersim'de Alevi denilmekte olan tarikat ayinleri Dersim Kürd aşiretlerinin esası Ari ‘Zerdüşt’ dini kültürüyle karışmış ve tamamen Ari din ve geleneklerden ayrılmamıştır. Çünkü Horasan'dan hicret edip bu mıntıkalara gelmiş olan aşiretler bu mıntıkalarda esas yerli bulunan ve Ari geleneklerine bağlıdır.”
Milli birlik için inanç ayrımlarının önemli olmadığını bu ayrımlara rağmen bir üst kimlikte bir araya gelinmesi gerektiğini o yıllarda vurucu biçimde anlatmıştır:
“Bu meselelerin tafsilatını bu suretle arkadaşlarının ısrarlarına ve özellikle Cemilpaşazade Diyarbakırlı Ekrem Bey'ih arzuları üzerine arz ettikten sonra herhalde bu mezalim dolayısıyla yanıp tutuşan Kürd geçliğinin asırlardan beri Sünni ve Alevi Kürd diyerek aralarında devam eden bu yersiz soğukluğun müsebbiplerini gaddarlıkla ve menfaatperestlikle itham ederek meseleye bir unutma perdesi çekilm esini ve esasen Kürd milletinin felaketine yolaçan din ve mezhep farkları gözetilmeden öz bir ırkın evlatları bulunan her iki akide gençlerinin birbirleriyle tek vücut bulunmaları keyfiyetinin teminini rica ve muvafakatlerini de temenni ederim.”
Şu cümle ile tarih duruyor, Kürd milli duygusu en derin ifadesini buluyor:
“Arasıra arkadaşım Alişer Efendi ve eşi Zarife ile de buluşarak dertleşiyorduk. Alişer Efendi daimi olarak Ovacık aşiretleri arasında sazı sözü ile propagandasına devam ediyordu. Bu çarpışma ve müracaatlar neticesinde umum Koçgiri tutukluları tahliye edilmişti.”
Anılar Dr. Nuri’nin savaştaki adının belirtilmesi ve uluslarası hukuk gereği verilmesi-tanınması gereken hak ve uyulması gereken kuralların tanımlanması-hatırlatılması ile sona eriyor:
“Adım "Hüseyin Mazlum" olmuştu.”
"Türkiye'de Dersim mıntıkasında cereyan eden mesele dahili bir harekattır. Türkiye devleti ekalliyetlerin hukukuna riayet edeceğini Lozan Sulh Konferansında tekkeffül etmiştir. Ama heyhaat...”
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Notlar:
1- Vet. Dr. M. NURİ DERSİMİ, Dersim ve Kürd Milli Mücadelesine Dair Hatıratım, Özge Yayınları
2- Dr. Vet. M. NURİ DERSİMİ Kürdistan Tarihinde Dersim, Dilan Yayınları
3- Koçgiri Halk Hareketi 1919-1921, 4. Baskı, Komal Yayınları
4-İsmail Beşikçi, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi.
5-Mamo Baran, Koçgiri, Kuzey-Batı Dersim, Saresur Yayınları