Müzakere masasında katledilen Kasımlo
“Politikada sadece siyah ve beyaz renkler yoktur” ilkesinden hareket eden Kasımlo, İran ile oturduğu müzakere masasında katledildi.
Kürdistan Demokrat Partisi-İran (KDP-İ) lideri Abdulrahman Kasımlo ile 1988 yılının Eylül ayında Kurdistan Press gazetesi adına Stockholm’de uzun bir söyleşi yapmıştım. Söyleşi iki bölüm halinde gazetede yayınlanmıştı.
Söyleşinden 10 ay sonra, 13 Temmuz 1989'da Avusturya'nın başkenti Viyana'da Abdulrahman Kasımlo ve KDP-İ Avrupa sorumlusu Abdullah Kadiri, İran ajanları tarafından planlanan bir suikasta kurban gittiler. Suikastın faillerinden birinin dönemin pastarı, devrim muhafızı ve İran eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad olduğu iddia edilmektedir. Yedi yıl önce Viyana Savcılığı, İtalya'da yakalanan bir Alman silah kaçakçısının suikasttan bir kaç gün önce Ahmedinejad'a silah temin ettiğini açıklaması, kapanmış olan davanın tekrardan açılmasına neden oldu.
Fakat soruşturma bir sonuca ulaşmadı, ulaştırılmadı. Katillerden, daha doğrusu İran’dan hala hesap sorulmuş değil. Avrupalı birçok sivil toplum kuruluşu ve politik aktivist, Avrupa Birliği düzeyinde suikastın tekrardan soruşturulması, İran’ın suikasttaki rolünün açığa çıkarılması ve katillerin cezalandırılması için girişimlerinden vazgeçmiş değiller.
“Politikada sadece siyah ve beyaz renkler yoktur” ilkesinden hareket eden Kasımlo, "İran rejimi ne otonomiye ne de demokrasiye yol vermektedir" tespitini yapmaktaydı. Buna karşın, “İran rejimi ile görüşmeleri savaşın bir gereği olarak kabul ediyoruz” diyerek kendi sonunu getiren müzakereleri başlatmıştı. Suikasttan üç ay sonra KDP-İ Polit Büro Üyesi ve Yurtdışı Sorumlusu Hasan Şerefi, Kasımlo'nun Polit Büro ve Merkez Komitesi'ne bilgi vermeye fırsat bulamadan Viyana görüşmesine giderek tuzağa düşürüldüklerini açıkladı.
İran devlet yöneticilerinin Doğu Kürdistan hareketi liderlerine karşı bu eylemi ne ilk ne de son idi. İran’ın Kürd liderlere karşı infazı tarih boyunca sürdü. 1930’da Simko Ağa, 1946’da Mahabad Kürd Cumhuriyeti Lideri Qadı Muhammed, 1989’da Abdulrahman Kasımlo ve Eylül 1992'de Berlin'de Dr. Mihemed Sadık Şerefkendî ve üç arkadaşı İran ajanları tarafından katledildiler.
Kasımlo'nun katledilmesinden günümüze bölgedeki politik dengeler çok değişti. İran üzerinde uluslararası ambargonun kalkma süreci ve sonrasında Doğu Kürdistan siyasi güçlerinin askeri ve politik faaliyetleri arttı. Doğu Kürdistan halkı da genel grevler ve sivil protestolarla bu mücadeleye ciddi destek veriyorlar.
Kasımlo: Kürtlerin bağımsızlığa hakkı yok mudur?
KDP-İ ve onun lideri Kasımlo, Kürt, Kürdistan sorununun çözümü konusunda geçmişte Güney Kürdistanlı politik güçler gibi aynı politik hedeflere sahiptiler. Bu hedef; "demokrasi ve otonomi" idi. Kasımlo'nun bundan yirmi yedi yıl önce söyledikleri artık Doğu Kürdistan politik hareketinin ve KDP-İ’nin programatik hedefi olarak gündemde durmuyor. KDP-İ ve diğer politik güçler, demokratik federal bir İran içinde “Kürdistan’a federasyon” talep ediyorlar.
Kasımlo’ya Kürtlerin kendi geleceklerini kendilerinin belirleme hakkı konusunda bir sorum olmuştu. “Kürtlerin realist olmaları gerekir” diye başlamıştı cümlesine ve devamla şunları söylemişti:
“…Bizler, ulusların kendi geleceklerini kendilerinin tayin hakkını savunuyoruz. Bu çeşitli formları kapsar. Bağımsızlık ve federasyon da bu formların içindedir. Mücadelemiz bu kategorilerden otonomiyi kapsamaktadır. Şu an, İran'daki şiarımız da otonomidir. Otonomi için mücadele ederken, şunu demiyoruz; Kürtlerin bağımsızlığa hakkı yoktur, evet vardır! Ama partimizin siyaseti otonomidir, bağımsızlık değil.”
“…Kürdistan'da bağımsızlık isteyen, Kürdistan'ı birleştirmek isteyen gruplar da var. Kürdistan'ın jeopolitik konumunu göz önüne alırsak bu gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Çünkü bağımsızlık demek, dört devletin sınırlarını değiştirmek demektir. Hem de nerede? Ortadoğu'da! Biz otonomi istiyoruz, çünkü realist bir partiyiz.”
Kasımlo, bugün hayatta olsaydı özellikle Güney Kürdistan’ın bağımsızlığının tartışıldığı günümüzde tavrının Güney’in bağımsızlığından yana olacağına kuşkum yok. Çünkü Kasımlo, statik olmayan, reel politikayı iyi okuyan bir siyasetçiydi. Bugün KDP-İ’nin de içinde olduğu diğer Doğu Kürdistanlı hareketlerin başta Güney Kürdistan’ın IŞİD’in işgalinden arındırılması mücadelesindeki dayanışmaları ve olası bağımsızlık referandumuna yaklaşımları bu yorumu kuvvetlendirmektedir.
Kasımlo’nun vurgu yaptığı diğer bir konu ise Kürt siyasal hareketinin Kürdistan’ı sömürgeleştiren devletlerin kendi aralarındaki çatlaklardan istifade ederek siyaset üretmelerinin riski üzerineydi. O dönemde KDP-İ’nin Saddam Hüseyin ile ilişkileri vardı. Kasımlo bu ilişkiyi reddetmemekle beraber, dört parçadaki Kürt siyasal güçlerinin ortak paydalarda hareket etmeleri gerektiği, bütünü parçaya ve grup çıkarlarına feda etme anlayışından vazgeçmelerinin altını çiziyordu. Kürdistanlı siyasal güçler arasında bunun gerçekleşmesi durumunda kendilerinin de buna uyacaklarını belirtiyordu.
Bu kadar ders, deneyim ve kazanıma rağmen maalesef bu anlayış gerçekleşmedi. Parça ve parti çıkarlarının Kürt hareketlerinde hala belirleyici olmaya devam ettiğini görüyor ve yaşıyoruz.
Kasımlo: Müzakere bir gerekliliktir, İslam kardeşliği çözüm değildir
İran İslam Cumhuriyeti'nin mevcut siyasal yapısı içinde ne demokrasinin, ne de otonominin gerçekleşebileceğine Kasımlo’nun inancı yoktu. Ama İran rejimi ile müzakereyi savaşın bir gereği olarak kabul ediyordu. Daha doğrusu “ çatışma çözümlerinde bu bir gerekliliktir ve bu gereklilikten de yararlanmak istiyoruz” diyordu.
Söyleşimizde Kasımlo, İran devrimi öncesi Humeyni ile yaptığı görüşmesinden bahsetti. Humeyni’nin, “demokrasi ve otonominin içerik ve kavram olarak yabancı kökenli oldukları, Kürt sorununun ancak İslam kardeşliği ile çözülebileceğini” ifade ettiğini söyledi. Kasımlo, ”sivil halktan 45 bin, peşmerge güçlerinden de 4.500 savaşçının İslam Cumhuriyeti adına katledilerek, Humeyni’nin nasıl bir İslam kardeşliği tasavvur ettiğini daha sonra gördük” tespitini yaptı.
Kasımlo'nun katledilmesini yalnızca Doğu Kürdistan hareketi ve İran için bir kayıp olarak değerlendirmek eksiklik olur. Eğer Abdurrahman Kasımlo hayatta olsaydı, Kürdistan ve bölgede, önemli politik görevler ve roller üstlenebilecek, liderlik profiline sahip, dünya sosyal demokrat hareketinin önde gelen figürlerinden biri olabilirdi.
Müzakere sürecinde katledilen Doğu Kürdistan hareketi lideri Abdulrahman Kasımlo’nun katledilişinin 27. yılında kendisini saygıyla anarken siyasi cesaretinden ve deneyiminden dersler çıkarabileceğimizi düşünüyorum.
NOT:
Bu makale 14 Temmuz 2014 de kaleme aldığım “Müzakere sürecinde katledilen bir Kürt siyasetçi: Kasımlo” başlıklı yazımın genişletilmiş halidir. Ayrıca Abdurrahman Kasımlo ile yaptığım söyleşiye http://cetinceko.blogspot.se/2009/09/katledilisinin-20-ylnda-dr-abdurrahman.html web adresinden ulaşılabilinir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)