ABD ve bağımsız Kürdistan…

Washington, uluslararası araneda “realist” politikasını sürdürerek birleşik bir Irak istediğini her fısatta belirtiyor. Washington’ın bu tutumu bizim elimizi kolumuzu bağlıyor.

 

Bir devlet Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından kurulmaz. Bir devleti oluşturacak iç ve dış faktörler ile uluslararası destek sacayağını oluşturuyor...

 

ABD’nin geçmişten bugüne “Irak’ın bütünlüğü”nü savunduğunu biliyoruz. Oysaki Wahington’ın, geçmişte savunduğu Irak ile bölge konjonktürü dolayısıyla bugünkü Irak’ın aynı olmadığını görmesi gerekiyor. Elbette izledikleri politika, kendi çıkarlarına hizmet için üretiliyor…

 

Biz Kürtler’in kendimizi buna endekslemeden, istikrarlı bir siyaset yürüterek, kendi politikalarımızı uygulamamamız en doğrusu.

 

Erbil ile Bağdat arasında uzun zamandır siyasi bir istikrarsızlık devam ediyor. Bağdat, kendi çıkarları doğrultusunda zaman kazanmak istiyor. Ancak bekleyiş, Kürtler’i amacından giderek uzaklaştırıyor.

 

Washington’ın bir diğer stratejisi ise “Kürtler’i koruma stratejisi”dir. Özellikle IŞİD’in Erbil’e girmesine ramak kala Kürtler’e yardım elini uzatması, açık bir destekti. Bu da Kürtler’in Washington’ın stratejisinde büyük bir önemi olduğunu gösteriyor.

 

Washington her ne kadar birleşik bir Irak’tan yana olsa da, Irak’ın içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve mezhebi istikrarsızlıktan dolayı Kürtler’i gözardı edemeyeceği kesin. Bu da demek oluyor ki Washington Kürtler’i birleşik Irak çatısı altında kalması konusunda daha fazla ısrarcı olamaz. 

 

Tekrar edersem, bir devletin kurulması birçok faktörün yerine getirilmesine bağlı. Kürtler’in bu zemini oluşturması için de milletin ortak iradesi, siyasi istikrar, sağlam bir ekonomi ve donanımlı bir milli bir orduya sahip olması gerekiyor. Bu şartların yerine getirilmesi görevi öncelikle Kürtler’e düşüyor.

 

Bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması hayal değil. Fakat bana göre içinde bulunduğumuz şartlarda ilan edilmesi de doğru değil. Çünkü, zemin henüz oluşmadı.

 

Önümüzdeki süreçte Erbil ile Bağdat arasında siyasi krizin derinleşeceği bir gerçek. Sonucun, Kürtler’in lehine olacağına inanıyorum. Erbil’e düşen, gereken zemini zaman kaybetmeden hazırlamaktır. Siyasiler, uyguladıkları politikalarla devletin ve toplumun yapı taşlarını olumlu yada olumsuz bir şekilde döşeyebilirler. Bu da demek oluyor ki siyasilerimiz, milli çıkarlarımızı gözönüne alarak daha stratejik davranmaları gerekiyor.

 

Öte yandan, IŞİD’in çıkışı bölgede siyasi bir karmaşaya neden olduğu gibi, Kürtler’in dünyada ve bölgede siyasi zeminini güçlendermesini de beraberinde getirdi. Kürdistan Bölgesi’ne uluslararası siyasi ve askeri destek de sağladı.

 

Kürdistan Bölgesi Başkanı Sayın Mesud Barzani’nin başarılı diplomatik performansı, özellikle son Washington ziyeretiyle daha da belirginleşti.

 

Peşmerge Güçleri IŞİD’in hakim olduğu bölgeleri ele geçirdiğinde, başta Irak ve bölge ülkeleri olmak üzere, Batı ve Washington da Kürdistan Bölgesi’nin başarısına kayıtsız kalamayacaktır.

 

Milli birliğimizi gerçekleştirdiğimizde, başarı anahtarının elimize geçeceğinin farkında olmamız gerekiyor.

 

Elbette bir devleti kurmak çok sancılı bir süreç. Fakat Irak’ın bir parçası olmaya devam edersek sancılarımız hiçbir zaman son bulmayacak.

 

Kısacası Bağdat’ın yürüttüğü mantıksız politikaları ve IŞİD’le savaşı Kürtler kazanca çevirdiği takdirde, yakın zamanda bağımsızlık ilan etmemizin önünde hiçbir engel kalmayacaktır.

 

 


(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)